Yeni eğitim yılı başlarken çocukların ve ailelerin ortak sorusu aynı: Tatilden sonra okula dönüş süreci nasıl kolaylaşır? FİKİR Gazetesi, hem öğrencilerin hem de velilerin gözünden bu sürecin duygularını, zorluklarını ve küçük çözümlerini derledi.
Çocukların gözünden okul: Kaydırak hayalleri, teneffüs dostlukları
13 yaşındaki ortaokul öğrencisi Duygu, dersleri sıkıcı bulduğunu söyleyerek, “Teneffüslerde mutluyum çünkü arkadaşlarımla vakit geçiriyorum” diyor. Tatil sonrası okula dönüşün onda yarattığı duygu ise net: “Uzun bir tatilden sonra tekrar okula dönmek insanı sıkıyor. Yoğun ders programından başka bir şey yapmaya vakit kalmıyor.”
8 yaşındaki Ali için okulun en güzel yanı oyun: “Teneffüslerde daha çok mutluyum çünkü Murat’la simit oynuyoruz ve Murat kaçamıyor, çok eğlenceli.” Hayalindeki okulda sınıftan bahçeye kaydırakla inileceğini anlatıyor. Tatil dönüşünü ise “çok kötü hissettiriyor çünkü okul çok sıkıcı” sözleriyle özetliyor.
10 yaşındaki Yağnur ise arkadaşlık ve öğrenmeyi merkeze koyuyor: “Derslerde daha mutluyum çünkü yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum, bir de arkadaşlarım beni dışlamıyor.” Ancak tatil dönüşü onun için de kolay değil: “Kötü hissediyorum çünkü kendi arkadaşlarımla aynı okulda değilim ve yalnız kalıyorum.”
Bu cevaplar, okulun çocukların zihninde yalnızca derslerden ibaret olmadığını; oyun, arkadaşlık, özgürlük ve yalnızlık duygularının da eğitim deneyiminin bir parçası olduğunu gösteriyor.
Velilerin gözünden adaptasyon: İstek, kaygı ve baskı
22 ve 13 yaşında iki çocuğu olan Sedef, tatil sonrası adaptasyonun aileler için de zor olduğunu söylüyor:
“Tekrar arkadaşlarıyla buluşacağı, yeni bilgiler öğreneceği ve ileride seçmek istediği meslek için okulun gerekli olduğu konusunda telkinde bulunuyorum. Beğendiği okul gereçlerini alarak motive etmeye çalışıyorum.”
Ancak ödev rutininde zorluk yaşıyor: “Evde ödev zamanı çoğunlukla ikimiz için de kâbus oluyor. Ben sürekli hatırlatıyorum, o ise bahaneler üretiyor.” Sedef, okul sisteminin not odaklı yapısından da şikâyetçi: “Not ortalamasının 95’in üstünde olmaması iyi bir liseye gidememek demek. Bu baskı çocuklarda ters tepiyor.”
Üç çocuk annesi Selin ise günlük düzenin önemini vurguluyor: “Tatil bitmeden okul saatlerinde uyanması ve uyuması gereken saatlere göre hareket ediyorum. Telefonu sınırlamaya çalışıyorum.” Ödev rutininde farklı yöntemler denediğini aktarıyor: “Kendi okumak istemediği için geceleri ben kitap okuyorum.”
Çocuğunun isteksiz olduğu günlerde hayaller üzerinden motive etmeye çalıştığını söyleyen Selin, “Olmazsa okuldan sonra sevdiği şeyleri yapma sözü veriyorum” diyor. Ancak o da adaptasyonun kolay olmadığını kabul ediyor: “Ödev yaparken bile tatili özlüyor, bir kelimeden tatil anılarını anlatmaya başlıyor.”
Ortak tablo: Yorgunluk, kaygı ve umut
Çocukların “okul sıkıcı” veya “yalnız kalıyorum” gibi ifadeleriyle, ailelerin “ödev kâbusu”, “not baskısı” ve “motivasyon çabası” anlatıları birleştiğinde, okula dönüş sürecinin ne kadar çok katmanlı bir deneyim olduğu ortaya çıkıyor.
Bir yanda kaydıraklı okul hayalleri kuran çocukların oyun ihtiyacı, diğer yanda ders programının yoğunluğu ve not sisteminin baskısı altında çözüm üretmeye çalışan ebeveynler var. Hem çocukların hem de ailelerin sözleri, eğitimde başarı kadar duygusal uyumun ve sosyal ilişkilerin de dikkate alınması gerektiğini hatırlatıyor.
