İzKitapFest kapsamında FİKİR Dergisi tarafından düzenlenen Fikir Söyleşileri dizisinin bir parçası olarak gerçekleştirilen “Genç Fikir Forumu: 25 Kuşağı Ne İstiyor?” başlıklı forum, gençliğin siyasal, toplumsal ve kişisel alandaki taleplerini doğrudan ve özgürce ifade edebildiği nadir kamusal buluşmalardan biri oldu. Genç Fikir Editörü Yasemin Denizeri’nin moderatörlüğünü yaptığı forum, kuşağın yalnız taleplerini değil, aynı zamanda ortak duygularını, gelecek tahayyülünü ve korkularını da görünür kıldı.
25 kuşağı konuşuyor: Ne istiyor, ne hissediyor?
25 Kuşağı ifadesiyle anılan gençler, forum boyunca yalnızca bir politik eleştiri ortaya koymadılar; aynı zamanda hayatlarını kuşatan adaletsizliklere, ifade özgürlüğü ihlallerine, eğitimdeki eşitsizliklere, medyadaki sansürlere ve toplumsal hafızanın yok oluşuna karşı derin bir eleştiri geliştirdiler.
Forum, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı gün başlayan gençlik eylemleriyle eş zamanlı bir sürecin değerlendirmesi olarak da işlev gördü. Konuşmacılar, bu sürecin bir “öğrenci hareketi” olmanın ötesine geçtiğini, farklı toplumsal kesimlerin dahil olduğu daha geniş bir “vatandaşlık hareketine” evrildiğini vurguladılar.

“Korku duvarını aştık, şimdi birlikte direniyoruz”
Forumun en dikkat çekici anlatılarından biri, Ege Üniversitesi öğrencisi Hasan’ın sözleriydi. Kardeşinin gözaltına alınıp işkenceye maruz kaldığını, arkadaşlarının tutuklandığını paylaşan Hasan, bu süreci bir “Kuvayi Milliye ruhu”yla tanımladı: “Tüm inançlar ve fikirler bir mücadele için ortak paydada buluştu. Biz bu süreci böyle görüyoruz,” dedi.
Forumda söz alan diğer gençler de “korku duvarının yıkılması” ile birlikte seslerini daha güçlü duyurabildiklerini ve artık geri adım atmayacaklarını dile getirdiler. Bu ortak motivasyonun özellikle Gezi Direnişi’nin deneyimlerinden ilham aldığı, ancak bugünün gençliğinin yeni araçlar ve daha yatay örgütlenme biçimleri geliştirdiği ifade edildi.
“Kelimesiz kalmak kötü bir şey”
Forumun moderatörü Yasemin Denizeri, sosyal medya üzerindeki otosansür deneyimini paylaştı. “Yazdığım cümleleri kendim sildim. Kelimelerimi kestim, sonunda paragraf kalmadı,” diyen Denizeri, gençlerin büyük bir kısmının benzer bir ifade baskısı altında yaşadığını belirtti. Forum boyunca özellikle otosansür, medya sansürü ve bilgi kirliliği üzerine yapılan konuşmalar dikkat çekti.
Katılımcılar, farklı medya kaynaklarının çarpıklığına ve doğrulanamayan bilgilerin gençler arasında nasıl kutuplaşmaya neden olduğuna değinirken, çoğulcu haber alma ve kavramların doğru kullanımının önemine vurgu yaptı.
Ortak bildiriden kolektif bilince
Forumda, Ege Öğrenci Forumu tarafından yayımlanan ve pek çok üniversitenin de imza verdiği ortak bildirgeye atıf yapıldı. Bildirgede öne çıkan başlıklar şöyleydi:
- 
“Barınamıyoruz, beslenemiyoruz, ulaşamıyoruz, eğitilemiyoruz.” 
- 
“Bu düzen bizi yalnızlaştırıyor, yoksullaştırıyor, susturmak istiyor. Ama biz buradayız.” 
- 
“Özgür, laik, kamusal bir üniversite için; tarikatlara değil, öğrencilere bütçe istiyoruz.” 
Forumda ayrıca, bu taleplerin yalnızca öğrencilere ait olmadığı, sendikaların, siyasi partilerin ve yetişkin yurttaşların da gençlerle omuz omuza mücadele etmesi gerektiği sıkça vurgulandı.
Gençliğin siyasetle kurduğu yeni ilişki
Kendini “apolitik” olarak tanımlayan gençlerin aslında doğrudan politik pratikler içinde oldukları ifade edildi. “Kadınsan politiksin, erkeksen politiksin, LGBTİ+ bireysen politiksin” diyen katılımcılar, varoluşun dahi politik bir eylem haline geldiği günümüzde “apolitik kalma” şansının kalmadığını belirttiler.
Forumda geçmiş kuşaklardan gelen konuşmalar da dikkat çekiciydi. Uzun yıllar sokakta mücadele ettiğini anlatan emekli bir kadın katılımcı, “Biz başaramadık, çok özür diliyorum. Artık siz gençler bayrağı alın,” sözleriyle gençliğe sorumluluğu devrettiğini ifade etti.

 
                                    