Okulun son günleri… Sınıfta kalmamak için kurtarma sınavları yapılmış. Teşekkür ve takdir alacak öğrenciler bir puan için öğretmenlerin kapılarını aşındırmış, notlar karnelere işlenmiş, yani alacak verecek defteri kapanmıştır. Yazın rehaveti nedeniyle herkes -öğretmenler bile- ders işlemektense anılarını anlatıyor. Sesi güzel olan şarkı söylüyor. Fıkra anlatabilenler sürekli sınıfta geziyor, aklına gelince tahtaya çıkıp anlatıyor. Ne yazık ki kimse kimseyi dinlemiyor. Tam bir curcuna…
Yaz boyunca Nedim abinin yanında çalışacağım. Fıstık Ahmet abi her sene babama,
“Bu sene Efe’yi yanıma ver,” diyor. Babam pek yanaşmıyor. Çerezci dükkanını meslek olarak görmüyor. Ahmet abi bir fıstık kavursun, o kokusu tüm mahalleyi sokağa döküp dükkânın önünde uzun kuyruklara sebep olurdu. Hayalimdeki iş aslında, her gün çerez yerdim. Nedim abinin yanında sürekli saç yutuyoruz.
Okul çıkışı yolda Hasan ile karşılaştık.
“Geçmiş olsun,” dedi.
“Hayırdır,” dedim.
“Üst mahallede Çağlar’ı dövmüşler. Haberiniz yok mu?” dedi. Çocuklarla birbirimize bakıp avazımız çıktığı kadar bağırdık.
“Mahalle Savaşııııııııııı!” Olduğumuz yerde zıplıyorduk. Hasan önce ne olduğunu anlamadı sonra o da bize katıldı. Bizim için bulunmaz fırsat, okul bitmiş biz gitmeye devam ediyoruz. Hiçbir şeyin tadı tuzu yok. Her şey o kadar monoton ki, tüm günler birbirinin aynı, zaman geçmiyordu. Hayatımız stop motion bir animasyon gibiydi. Şu ana kadar…
“Durun! Sakin olun. Hemen bir plan yapalım,” dedim. Ali lafa girdi
“Tahsin abiye gidelim, okumuş görmüş adam bize mutlaka yol gösterir,” dedi. Koşup çantaları eve attık. Tahsin abinin kapısının önünde buluşacaktık. Fakat beni beklemeden eve girmişler bile, pencereden bizimkileri gördüm.
Tahsin abi kütüphanesinin önündeki masada oturuyordu. Biz de karşısına dizildik. Olayı anlatmışlar.
“Efe geç geldin,” dedi Tahsin abi, bizimkileri gösterip kızarak,
“Hayır, bunlar erken gelmiş,” dedim.
“Güzel cevap,” dedi. Tahsin abi, hemen konuya girdi. Kitaplıktan kocaman ağır bir kitap çıkardı. Üstünde Roma, Yunan, Mitoloji gibi bir şey yazıyordu.
“Size Athena ve Medusa’nın savaşlarını anlatacağım,” dedi. Mıstık yine not alıyordu. Biz Ali ile dinleyip kafamızda bir saldırı planı hazırlarken Mıstık’ın aldığı notlarla ince işçilik yapacağız. Vay bizim halimize…
Tahsin abi anlatmaya, biz dinlemeye başladık.
“Mitolojide önceden ölümsüz olan Medusa, yaşadığı çok büyük aşk acısı ile ölümlü olmayı seçmiş ve kendisini Athena Rahibesi olarak Athena Tapınağına adamıştır.
Kendisi gibi ölümsüz olan iki kız kardeşi Euryale ve Stheno da kendilerini Athena’nın hizmetine sunmuştur. Poseidon, (Deniz Tanrısı) Medusa’nın eğitimi ile çok ilgilenir. Poseidon’un ilgisi onda; başarının, güzelliğin, kudretin kibrine düşmesine yol açar ve kendisinin Athena’nın bilgisine ve gücüne sahip olduğunu düşünmeye başlar.
Denizlerin Tanrısı Poseidon çok güzel olan Medusa’ya âşık olur. Medusa’nın isteği ile Symrna’da bir Vesta Rahibesi Tapınağı’nın ardından Pergamon’da buluşurlar. Bunu öğrenen Athena deliye döner, Medusa’ya savaş açar ve Medusa’nın öldürülmesini ister. Athena’nın öfkesi ile o dönem dünyada kaoslar, depremler, salgın hastalıklar başlar…
Bu üç kız kardeş Athena’ya daha yakın savaşmak için İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının olduğu bölgeye gelirler ve İzmir Bergama bölgesini tutarlar. Büyük Tanrılar savaşı yaşanır.
Dünyada Medusa’yı temsil eden bölge Sicilya, Euryale’yi temsil eden bölge Korsika, Stheno’yu temsil eden bölge Malta ve Girit’tir. Bu bölgelerde devam eden deprem ve fırtınaların sebebi ise o dönem üç kız kardeşin yaşadığı acı, ızdırap ve yozlaşmadır.
Athena ile Medusanın aralarında yaşanılan savaşın günümüzde hala onların soyundan gelenler arasında sürüp gittiği söylenir”
Kendimizi dışarı zor attık. Ali’ye dönüp sordum.
“Bir şey anladın mı?” dedim. Ali’nin tüm devreleri yanmıştı. Sadece,
“Atiye kim dedi?” Mıstık hemen notlarını çıkardı.
“Nedim abinin karısı Atiye abla, anlamadınız mı?” dedi. Sonra başladı anlatmaya,
“Atiye abla ile Medine abla kavga etmişler,”
“Medine abla kim?”
“Bakkal Seyfettin abinin karısı, fakat arada birkaç isim daha söyledi onların kim olduklarını çıkaramadım. Sanırım bize Görevimiz Tehlike dizisindeki gibi şifreli bir şeyler anlattı.”
Bütün mahalle çocukları toplandık. Tahsin abinin anlattıklarından bir şey çıkaramadık. Bir hafta uğraştık sonrada keyfimiz kaçtı üst mahalleyle kavga etmekten vazgeçtik. Çağlar ve ailesi üç gün sonra taşındı.
Mıstık kafayı Atiye ve Medine ablaya takmış,
“Onların üst mahalle kavgamızla ne alakası var,” diye.
Mahalleyi yeni kavrulmuş fıstık kokusu sardı. Fıstık Ahmet abi yine yapacağını yaptı.
Ben mi? En son öksüre öksüre yerdeki saçları temizliyorum.
Ah baba ah, şimdi Çerezcide olmak vardı… Neyse…