Mahallede bir kargaşa curcuna, herkes bir yerlere koşuyor. Bizim elimizde top, üst mahalleyi 6-2 yenmenin verdiği gururla sokağa giriyoruz; ne kutlama ne tebrik ne bir havai fişek karşılaması… Hiçbir şey yok.
Zeynep yanımızdan geçerken durdurdum.
“Ne oluyor?” dedim.
“Haberiniz yok mu?” dedi.
“Neyden?” dedim.
“Gerçekten bilmiyor musunuz?” dedi. Mahallede soru sorulacak en son insanı bulmuştum. Zeynep mahallede bir şey oluyor ve bilmiyorsanız sizi çatlatıncaya kadar bekletir.
“Zeynep, lütfen…”
“Tamam tamam, yeni komşular geliyor.” dedi. Koşarak uzaklaştı. O ara annemi gördüm; elinde alışveriş filesiyle eve doğru gidiyordu.
“Anne, üst mahalleyi 6-2 yendik. Ne aldın?” dedim.
“Yeni taşınacak komşulara tatlı yapacağım, Melahat ablan yemek yapacak, Nuriye kızımız çay ve kurabiye yapacak, hadi oyalama beni, sen de topla arkadaşlarını; eşyaları taşımaya yardım edersiniz.” dedi.
“Burada boş ev yok ki, nereye taşınacaklar?” diye sordum.
“Münire teyzen artık kızının yanında kalacak. Kızı evi kiraya vermiş, telefonlaştık, gelenler çok iyi insanlar.” dedi.
“Münire teyzenin anısı…” diyecek oldum.
“Efeeeeee!” dedi. Ben anladım. Hemen yanından uzaklaştım. Ali ve Mıstık’ı alıp ortalarda dolaşan Tahsin abinin yanına gittik. Çok mutlu görünüyordu.
“Tahsin abi, üst mahalleyi 6-2 yendik.” dedim. Cevap gelmeyince,
“Yeni komşularımız geliyormuş…” dedik.
“Çocuklar hadi yine iyisiniz, mahallemize bir öğretmen taşınıyor.” dedi Tahsin abi. Hepimiz birer adım geri attık.
Kamyon geldi. Münire teyzenin evinin önüne yanaştı. Herkes yardım için koşturuyor. Bizler uzaktan izliyoruz. Uzun bir sessizlikten sonra Mıstık:
“Öğretmene sokakta her rastladığımızda bizi sözlü yapar mı?” diye sordu. Ali: “Kesin toplama, çıkarma, bölme, çarpma işlemi sorar.” dedi. Annem bizi gördü.
“Efe ne yapıyorsunuz orada, koşun gelin buraya! Yardım…” sözünü bitirmeden dibinde bittik. Hepimiz biraz çekiniriz annemden. Ufak eşyaları biz taşıyoruz. Annem arada bize kek, pasta, limonata veriyor. Öğretmenin iki kızı var, bizden büyükler, Tahsin abiyle yaşıtlar sanırım. Çünkü sürekli onlarla sohbet ediyor. Kamyondan eşya alıp bir yere götürdüğünü görmedik. Sadece buzdolabı taşınırken yalandan kenarına el attığını saymazsak.
Taşınma bitti. Annem öğretmenle sohbet ediyordu. Bizi yanına çağırdı.
“Çocuklar bu Nazmi öğretmeniniz; Efe, Mıstık, Ali mahallenin tatlı haylazları.” dedi. Nazmi öğretmen hepimizi öptü. Kolilerin birinden üç tane kitap çıkardı. Üzerinde “Türk Masalları” yazıyordu.
“Nazmi öğretmenim, bunlar masal kitabı biz küçükken okuyorduk masalları.” dedim. Sonra kitabın yazarına baktım. Nazmi Uyanık yazıyordu.
“Bu kitabı ben hazırladım. Tüm öğrencilerime veriyorum. Türk Masallarını hepimizin bilmesi gerekir.” dedi. Ali o an çok anlamsız bir cümle kurdu.
“Nazmi öğretmenim, biz bugün üst mahalleyi 6-2 yendik.” dedi.
“Öyle mi, hemen bunu kutlamalıyız!” dedi Nazmi öğretmen. Bardaklara limonatalar dolduruldu. Bizim için hemen pasta alındı. Kesildi. Gerçekten büyük bir coşkuyla kutlama yapıldı.
Biz Nazmi öğretmeni çok sevdik, çok…