Almanya geçtiğimiz hafta sonu Thüringen ve Saksonya eyaletlerinde yerel seçime gitti.
Bu iki eyaletten Thüringen’de aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 32.8 oy alarak birinci parti, Saksonya’da ise yüzde 30.6 ile ikinci parti oldu.
AfD, 2021’deki Federal genel seçimlerinden oy kaybıyla çıkmıştı. AfD, 2021 seçimleri sonrası toparlanma sürecine girmişti. AfD 2021’den itibaren istikrarlı bir şekilde yükseliyor. Bu yükselişin sadece anketler de kalmadığını da, Thüringen ve Saksonya’daki sonuçlardan görebiliriz.
AfD, Almanya’daki 16 eyaletten ikisi, Thüringen ve Saksonya uzun yıllardır güçlü bir konumda. Hali hazırda ciddi oy potansiyelinin bulunduğu bu iki eyaletteki 1 Eylül seçimleri, AfD’nin oylarını arttırmasıyla sonuçlandı. Hemen ardında partinin Eş Genel Başkanı Alice Weidel, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’u istifaya çağırdı, “Seçmen federal düzeyde de sandığa gitmek istiyor” diyerek erken seçim çağrısında bulundu.
Uzun bir süredir Almanya’daki aşırı sağın güçlenmesi bir tartışma konusu. Ancak gerek hükümet koalisyonu olsun (SPD, YEŞİLLER, FDP) gerekse Sol Parti olsun, bu yükselen aşırı sağa karşı popülist söylemlerin ilerisine gidemiyor ve bir politika üretemiyor. Aşırı sağcı AfD’nin yükselmesindeki en etkili gerekçelerden biri işte bu “politikasızlaşma” hali.
Bu iki eyalet seçimleri bize neyi gösteriyor? AfD durdurulabilir mi? Aşırı sağcı AfD, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa nasıl birinci parti oldu? Sol ne yapmalı? Bu dört temel soru üzerinden yazar ve hukukçu Alaz Sümer ile konuştuk.
Sümer, AfD’nin seçim başarısını “AfD son zamanlarda yalnızca federe düzeyde değil, federal düzeyde de güçlenmişti. Daha güçlü olduğu eyaletler biraz daha yoksul halk kesiminin yaşadığı, sosyal adaletsizlikten nasibini almış ‘doğu’ Alman eyaletleri. Saksonya ve Thüringen de kalelerinden ikisiydi. AfD’nin Thüringen de bu kadar farkla kazanmış olması ve Saksonya’da da yalnızca burun farkıyla ikinci parti olduğunu görüyoruz. Bu derece bir zafer kazanmış olması bekleniyor olsa bile kaygı verici olarak kabul edildi.” sözleriyle değerlendirdi.
Peki ya AfD’nin zaferinin ardında yatan nedenler? Sümer bu durumu, Almanya’nın 2021 yılından itibaren uyguladığı politik hatalara bağlıyor. Sümer, “Almanya’nın içinde bulunduğu ekonomik kriz… Elbette başka ülkelerle kıyaslanacak bir kriz değil ama Almanya’nın yakın geçmişteki durumu ile yine Almanya’nın şu andaki durumunu kıyasladığımız zaman çok fazla farkın olduğunu söyleyebiliriz. Almanya ekonomisini sanayi ile şekillendiren bir ülke. Almanya’nın doğalgazdan mahrum olması çok büyük bir darbedir. Almanya Rus gazını almayı kesti. Almanya şu anda Rus gazını direkt Rusya’dan almamak için başka ülkelerden alıyor. Bu konuda Almanya “ilkeli” davranabilmek adına büyük bir zarara giriyor. Enflasyon sorunu devam ediyor. Onun haricinde mevcut başka krizlerde var.” diyor.
“DERİN KRİZLER YAŞANACAK”
Thüringen’de AfD’siz bir hükümet kurulabilir mi? Sümer bu soruya ise şöyle yanıt veriyor:
“AfD’siz bir çoğunluk hükümetinin kurulabilmesi için, mecliste AfD dışında bütün partilerin birleşmesi gerekiyor. Mecliste şu an CDU, AfD, SPD, Die Linke ve BSW var. Çoğunluk hükümeti kurabilmek için CDU, Die Linke, BSW, SPD’nin birleşmesi gerekiyor. BSW, Die Linke’den ayrıldı. Die Linke’nin BSW ile aynı koalisyonda olacağını düşünmüyorum. SPD’nin zaten Die Linke ile ittifak kurmama gibi bir politikası var. Bu da bir azınlık iktidarına yönlendirebilir. Orada bayağı derin krizler yaşanacak. “
AfD eyalet seçimleri sonrası “erken seçim” çağrısı yaptı. Erken seçim durumu için Sümer, “Bu talebi büyük ihtimal Fransa örneğini düşünerek yapıyorlar. Yani erken bir seçim olursa sonunun Fransa’da olduğu gibi değil, kendi lehlerine bitebileceğini düşünüyorlar. Sağ partilerin ağırlıkta olduğu bir seçim sonucunun olabileceğini düşünüyorlar. Ama gözden kaçırdıkları da bir şey var. Fransa’da da sağ radikalizme karşı topyekûn bir mücadele var. Ama Fransa’nın net bir faşizm geçmişi yok. Bu yüzden Fransa’daki kamuoyuyla Almanya’daki kamuoyu net şekilde kıyaslanamaz. Yani diğer partilerin Fransa’daki sağ radikal partilere bakış açısı ile Almanya’daki siyasi partilerin AfD’ye bakış açısı arasında fark var. Almanya’da akıllarından geçse bile AfD ile ittifak kurabileceklerini düşünmüyorum. O yüzden yine erken seçim olsa herhangi bir şey değişmeyecektir. Zaten diğer partiler de erken seçime yanaşmayacaktır.” ifadelerini kullandı.
Sümer, AfD’nin güçlenmesinde iktidarın politikalarına dikkati çekti ve Almanya’da özeleştiri mekanizmasının olmadığını söyledi. Sümer, “Scholz, AfD için, ‘Bize zarar veriyorlar, toplumumuzu bölüyorlar’ diyor. Zaten hükümet hiçbir zaman hata yaptığını kabul etmedi. Almanya’da özeleştiri mekanizması yok. ‘Biz her şeyi çok doğru yaptık, seçmen hata yaptı’ diyor. Bu çok yanlış bir şey. “
Bir süredir Almanya’da AfD’nin kapatılması da tartışılıyor. Sümer, bu fikrin çok yanlış olduğunu ifade ederek, “AfD’yi kapatırlarsa çok büyük bir hata yaparlar. AfD yerine yeni bir parti kurulur, o parti de mağduriyet psikolojisi ile beraber o propagandayı da yaparak çok daha yüksek oy alır. Eğer kapatırlarsa tek başına iktidar yaparlar.” yorumu yapıyor.