2025’te Ekonominin Geleceği Ne Olacak?

Dr. İlhan Döğüş, “Başka Bir Ekonomi Fikri” programında ekonomik krizin temel nedenlerini ve Türkiye’nin ekonomik geleceğini tartışırken, mevcut ekonomik modelin eksiklerini ortaya koydu. Döğüş, özellikle cari açık, kamu bütçesi ve ekonomik bağımsızlık konularına odaklanarak somut önerilerde bulundu. Program boyunca, Türkiye’nin küresel ekonomik sistemdeki konumundan, uluslararası ticaret bağımlılığının etkilerine kadar birçok önemli konu masaya yatırıldı.

Ekonomik Modelin Yapısal Sorunları

Döğüş, “Türkiye, ithalat bağımlı bir üretim modeliyle krizlere daha hassas hale getirildi,” diyerek mevcut ekonomik yapının temellerine eleştiriler yöneltti. Kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesiyle üretimdeki yerel katkının gerilediğini belirten Döğüş, bu süreçte şeker fabrikaları, Sümerbank ve TEKEL gibi kurumların ya tasfiye edildiğini ya da özelleştirildiğini hatırlattı. “Bu durum, Türkiye’nin ithalat bağımlılığını artırarak üretim maliyetlerini de uluslararası piyasadaki dalgalanmalara açık hale getirdi,” dedi.

“2000’lerden itibaren Türk Lirası’nın aşırı değerli tutulması, ithalatı ucuzlatmış ancak aynı zamanda ihracat gelirlerini yetersiz kılarak dış borç bağımlılığını artırmıştır,” diyen Döğüş, Türkiye’nin teknoloji yoğun ithalat karşısında, emek yoğun ve düşük katma değerli ürünler ihraç etmek zorunda kaldığına dikkat çekti. Ayrıca, ithal edilen ürünlerin dövizle fiyatlandığını, bu nedenle de kur dalgalanmalarının ithalat maliyetlerini artırdığını ifade etti.

Cari Açık ve Dış Borcun Riskleri

“Uluslararası ticaretin büyük kısmı dolar veya euro ile yapılıyor,” diyen Döğüş, bu durumun Türkiye’nin ithalatı karşılamak için sürekli dış borçlanmaya gitmesine neden olduğunu belirtti. Ancak bu borçlanmanın üretim ve yatırım yerine, temel ödemelere yönlendirildiğini vurguladı. Döğüş, Türkiye’nin sürekli döviz açığı veren bir ekonomi olduğunu ve bu yapının kronik hale geldiğini ekledi.

“Dış borçlanmanın iki ana nedeni vardır,” diyen Döğüş, bunları şöyle sıraladı: “Birincisi, ihracat gelirlerinin ithalatı karşılayamaması, ikincisi ise yurtiçindeki yüksek faiz oranları nedeniyle büyük holdinglerin dış kaynaklara yönelmesi.” Bu durumun ekonomiyi dış şoklara açık hale getirdiğini ifade etti.

Kamu Bütçesi ve Vergi Adaleti

Döğüş, “Türkiye’nin vergi sistemi ağırlıkla dolaylı vergilere dayanıyor,” diyerek bu yapının toplum üzerindeki etkilerini vurguladı. Özellikle ithalat azaldığında, bütçe gelirlerinin de düşmesiyle kamu finansmanında ciddi sorunlar yaşandığını belirtti. “Vergi gelirleri ithalata bağımlı hale getirilmiş durumda. Dolayısıyla ithalat azaldığında, bu açık dolaylı vergilerle yani halkın sırtına yük bindiren KDV ve ÖTV gibi kalemlerle kapatılıyor,” dedi.

Ekonomik Dönüşüm İçin Alternatif Yol

Döğüş, “Katma değer yaratan ve teknolojik yoğunluğu yüksek üretim modellerine geçiş, Türkiye’nin ekonomik sorunlarının çözümünde kilit rol oynayabilir,” diyerek kalkınma için kamu yatırımlarının önemine dikkat çekti. Türkiye’nin mevcut ithalat kompozisyonunun dönüştürülmesi gerektiğini belirten Döğüş, kamu yatırımlarının bu dönüşümde öncü rol üstlenmesi gerektiğini savundu.

Bu kapsamda, Türkiye’nin doğal kaynakları ve insan gücüne dikkat çeken Döğüş, “Türkiye, farmakolojik potansiyeli yüksek bir ülke. Endemik bitki çeşitliliği, büyük bir ekonomik fırsat sunabilir. Ancak bu sadece bir örnek. Teknoloji yoğun birçok sektörde kamu yatırımlarıyla dönüşüm mümkün,” dedi.

Toplumsal Müdahale ve Umut

“Ekonomik krizin çözümü, toplumsal dayanışma ve siyasi irade ile mümkündür,” diyen Döğüş, kamuoyunun bilinçlendirilmesinin ve toplumsal katılımın artırılmasının önemini vurguladı. Döğüş’e göre, toplumun refahını önceleyen politikaların uygulanabilmesi için güçlü bir demokratik yapıya ihtiyaç var.

“Başka bir ekonomi”nin mümkün olduğunu kanıtlayan bu analizler, Türkiye’nin kronik sorunlarının çözümüne ışık tutabilir. Ancak bu vizyonun hayata geçmesi, gelecek nesillerin bilinçli tercihlerine ve toplumsal sorumluluk bilincine bağlı olacak gibi görünüyor.

Bu tespitler, ekonomik sorunların çözümüne yönelik güçlü bir rehber sunarken, kamuoyunu Türkiye’nin ekonomik geleceğine dair tartışmaya davet ediyor.