Yirmi dokuz yıl önceydi. Yer gök, “Geri Dön” diye inliyordu. Bulutlardan bir ses bize, aşağıdakilere, “Beni Unutma” diye sesleniyordu, “Sen Ağlama” diyordu ama herkes ağlıyordu. Baktı ki geri dönüş yok, “Haydi gel benimle ol, oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize” dedi bize. Şarkılarının hepsi kanımıza, canımıza işlemişti, onlardan nasıl ayrılabilirdik? Onu nasıl unuturduk, gitmesine nasıl ağlamazdık… Günlerden 14 Ocak, yıllardan 1996’ydı. Semaya eşsiz ezgiler bırakmış bir müzik adamı, Onno Tunç, kabına sığamamıştı. Müzikle ve aşkla uçmak ona yetmeyince rotayı gökyüzüne çevirmişti. En sevdiği yerlerden birinde, pilot kabininde veda etmişti hayata. Kendi kullandığı özel uçak, arkadaşıyla birlikte Bursa’dan İstanbul’a dönerken Yalova Selimiye’de düşmüş, uçağı bulmak zor olmuş, bulunduğunda yapacak bir şey kalmamıştı. 47 yaşında göklere uçmuştu. 19 Ocak 1996’da Şişli Ermeni Mezarlığı’na defnedildi.
Onno Tunç ve Sezen Aksu şarkılarına, “Hayatımızın fon müziği” diyorlar. Yanlış değil ama yetmez. 14 Ocak’ta 29’uncu ölüm yıl dönümünde andığımız Onno Tunç’suz geçen bir günümüz yok, dersek abartmış olmayız. Yaptığı şarkılar, hayatımızın bütün dönemlerinin adını koymuş, her dönemini adlandırmış… Onno Tunç bütün hayatımızın içinden boylu boyunca geçti. Onu unutursak kendimizi unuturuz. Öyleyse bir kez daha başımızı çevirip göğe bakalım, Onno’yu analım mı?
Sezen Aksu İle Gözlerindeki Lehim Işıkları
İstanbul Ermenilerinden Ohannes Tunçboyacıyan, bildiğimiz adıyla Onno Tunç, 20 Aralık 1948’de Feriköy’de doğdu. Bir müzik dâhisiydi. Kilise korolarında adım attığı müzik, bütün hayatıydı. 1965 yılında Üstün Poyraz Set Orkestrası’nın bas gitaristi olarak başladığı profesyonel müzik yaşamını Emin Fındıkoğlu, Durul Gence, Süheyl Denizci, İstanbul Gelişim orkestralarında sürdürdü. Kendi orkestrasını kurdu. 1970’lerin aranan, tanınan aranjörlerindendi. 1975’te Türkiye’nin katıldığı ilk Eurovision Şarkı Yarışması’nda bas gitarist olarak yer aldıktan sonra defalarca, finallere katılan birçok şarkının aranjörlüğünü yaptı. 1978-1981’de aranjör ve orkestra şefi olarak Eurovision’da Türkiye’yi temsil etti. Bülent Ortaçgil’den Tanju Okan’a, Gülden Karaböcek’ten Özdemir Erdoğan’a pek çok şarkıcının albümlerinde bulundu. Nilüfer, Ajda Pekkan, Nükhet Duru, çalıştığı yıldızlardandı ama asıl bombalarını art arta Sezen Aksu ile patlatacaktı. Ölümsüz şarkılar için aşk lazımdı ve bu da ikisinde fazlasıyla vardı. Nükhet Duru, “Onno ile ben tanıştırdım Sezen’i. Daha ilk tanıştıklarında lehim ışıkları gibi gözlerinden bir şeyler çıktı. Ve ben o işin aşka dönüşeceğini hissettim” demişti. İlk bestesi Nükhet Duru’nun Seninle adlı şarkısı olan Onno Tunç, ölümsüz şarkılarının doğumu için belli ki Sezen Aksu ile tanışmayı beklemişti.
Türk Popu, Sen Ağlama’nın Ekmeğini Yedi
İlk buluşmaları 1981’de oldu. Onno Tunç, Sezen Aksu’nun Ağlamak Güzeldir albümüne, sözlerini Aysel Gürel’in yazdığı Hoşgörü’nün bestesiyle katılmıştı. 1984 yılında Sen Ağlama albümü, Onno Tunç yönetmenliğinde çıktı. Aysel Gürel ile Sezen Aksu’nun yazdığı Sen Ağlama’nın bestesi ve düzenlemesi başta olmak üzere Haydi Gel Benimle Ol, Geri Dön, Tükeneceğiz gibi pek çok hit çıkaran on şarkılık albümdeki sekiz şarkının bestesi ve tümünün düzenlemesi Onno Tunç’a aitti. Albümde, Sabahattin Ali şiirleri Dağlar Dağlar ve Çocuklar Gibi’nin bestesini Ali Kocatepe yapmıştı. Büyük müzisyenlerin nitelikli iş birliklerinin yıllarıydı. Atilla Özdemiroğlu, Garo Mafyan, Arto Tunçboyacıyan da bu ortak üretimlere dâhil olacaktı. ‘80’lerin baskın sesi arabeskin altında kalan pop müzik, yeniden ayağa kalkmıştı. Bu albüm, ‘90’lar Türkçe popunun habercisiydi. Müzik yazarı Yavuz Hakan Tok’un ifadesiyle, “Çok uzunca bir süre Türk popu, Sen Ağlama’nın ekmeğini yedi. Onun içindeki şarkılar evrildi çevrildi, benzer şekillerde bir dolu şarkı yazıldı.”
Trafik Polisi Şarkıları
1986’da çıkan Git albümünde de Faruk Nafiz Çamlıbel şiiri Ali’yi besteleyen Ali Kocatepe dışında tüm şarkılar yine Onno Tunç’a aitti. Albüme adını veren Git, Sezen ile Onno’nun gelgitli ilişkisinin, Aysel Gürel katkılı manzumesiydi. Beni Unutma, Değer mi, Ünzile gibi şahaneler, bu albümdeydi. Sezen Aksu sonra, “Git, gel, geri dön, dur, gitme… Bu trafik polisi şarkılarımı hep Onno’ya yazdım” diyecekti. Sözlerini Aysel Gürel’in yazdığı, müziği bir Ermeni halk şarkısına ait olan, düzenlemesini Onno Tunç’un yaptığı Yalnızca Sitem’in de bulunduğu bu albümün ilk baskısı, satışa çıktıktan sonra bir saat içinde tükenmişti.
Sezen Aksu ’88 albümü ile 1989 çıkışlı Sezen Aksu Söylüyor albümü; ikilinin, Türk müziğiyle Batı müziğini harmanladıkları, kendine özgü, özlenen armonisini, şiirselliğini, romantik sesini dinleyicilerine armağan etti. Onno Tunç’un; Geçer, Sultan Süleyman, Oldu mu, Kavaklar, Bir Çocuk Sevdim, Seni İstiyorum şarkıları ilk çıktığından itibaren zihinlere yazıldı. 1990’da Aşkın Nur Yengi’yi müzik dünyasına kazandıran Sevgiliye albümünün de arkasında Sezen-Onno ikilisi vardı. Araları bazen Şinanay gibi şıkır şıkır, bazen Bırak Beni ile melankolik, gelgitli, bazen Son Bakış’taki gibi toplumsal duyarlılıklarla yüklüydü. Sezen’in, “Yaşadığım en deli aşksın sen” diye seslendiği Onno ile baştan sona çalıştığı son albümü, 1991 çıkışlı Gülümse oldu. Bu albümdeki Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam da Her Şeyi Yak da onların aşkını anlatıyordu. 1993’te Onno’suz, bu kez Uzay Heparı ile çıkardığı Deli Kızın Türküsü albümünde Sezen Aksu, “Gözlerine Göz Değmiş” derken de eski sevgilisini mi düşünüyordu?
“Ben Sende Tutuklu Kaldım”
Onno Tunç, araları düzeldikten sonra Sezen Aksu’nun 1995’te etnik tarzdaki Işık Doğudan Yükselir albümüne, Aksu ile yaptıkları, aynı isimli bestesiyle dâhil oldu. Fakat son ortak albümleri Gülümse’nin yeri hep bir başka kaldı. Günümüzde bir daha erişilemeyen zirve olarak bakılan ‘90’lar Türkçe popunun milat albümlerindendi. Bu kapsamdaki Hadi Bakalım ile ‘90’ların sloganlı, hareketli, tempolu şarkılarının dönemi başlamıştı. ‘90’larda başka yıldız şarkıcılarla çalışan Onno Tunç’un hitleri, art arda geldi: Zerrin Özer’den Olay Olay, Nilüfer’den Şov Yapma, Yeşim Salkım’dan Ben Yoldan Gönüllü Çıktım, Zuhal Olcay’dan İyisin, Harun Kolçak’tan Gir Kanıma ve daha neler neler… Sezen ile Onno’nun barışması, Levent Yüksel’in 2. CD’si için yine bir araya gelmelerini, Türk popuna bir güzellik daha katmalarını sağladı fakat altı ay sonra araya o uçak kazasının sebep olduğu ebedi ayrılık girecekti. Onno Tunç, daha önce denenmemiş yeni bir yol seçmişti.
Sezen Aksu’nun içi hiç susmadı. Düş Bahçeleri albümünü Onno’ya adadı, “Beni yanına al, yarası saklım” dedi. Adı Bende Saklı albümünde “Sen kalbimin zarif efendisi, hayatımın kıymetlisi, hey uzun yol arkadaşım, şimal yıldızım, nerdesin?” diye sordu. “Ben sende tutuklu kaldım”, “Unutmadım, unutamam, kara sevdam, merak etme” diye seslendi.
Türkiye’nin Kalp Sesi
Sezen Aksu’nun Son İstanbul Beyi”, “kara sevdası”, “şimal yıldızı”, “yarası saklısı” Onno Tunç, Türkiye’nin kalp sesiydi. Bu satırların yazarının çocuk kalbine nasıl girdiyse öyle… ‘80’li yıllarda anket defteri tutardık. Girişe soruları yazardık. Herkes, diğerinin tamamladığı sayfanın ardından devam ederek cevaplarını yazardı. “En sevdiğiniz şarkı?” diye mutlaka sorardık. İnsan, şarkı dinlemezse hiç insan olur mu? Kendi defterimizi de doldururduk. Fonda Sezen Aksu ’88 kaseti çaldığına göre ya orta üçte ya da lise birdeydim, yeni hazırladığım defterimi cevaplıyordum. Muhtemelen ertesi gün sınıfta dolaştırmaya başlayacaktım. Diğer sorular neydi, neler yazmıştım, hiçbirini hatırlamıyorum. Sadece şu, meşhur şarkı sorusunun cevabı: “Bir çocuk sevdim uzaklarda…” Adıyla kalmamış, tüm sözlerini yazmıştım. Zaten sevdiğim şarkıların sözlerini yazmak eski âdetimdi, ilkokuldan beri. On yaşımda Sen Ağlama kasetini dinleyen bünyem, on dördümde, daha deneyimlemediği bir hayatın şarkılarını söyleyecek; “Bir çocuk sevdim uzaklarda”, “Gel gel sarışınım”, “Geçer, geçer, daha öncekiler gibi” diyecekti. Büyük müzisyenlerin başarısı, biraz da kehanetleri değil midir? Âdeta büyü yapar, havaya atarlar. Kim tutarsa… Sezen ne demişti? “Sese, söze büründü, Onno diye göründü.” Zaten ben de insanın şarkılarla uçabilmesi gerektiğine inananlardanım.
“Son Bakıştaki O Gözler Kaldı Aklımızda”
O meşum kaza olduğunda üniversiteyi bitirip gazeteciliğe başlayalı bir buçuk yıl olmuştu. İzmir’de yerel bir televizyon kanalında habercilik yapıyordum. Gazetecilikte güncel olaylara mercek tutmak âdettir. Bir olay yaşandığında hemen etrafa bakılır; başka kim o meraklara sahiptir, peşine düşülür. Haber müdürüm dedi ki, “Filanca iş insanının da hobisi pilotluk. Ara, randevu al, beraber uçun.” Uçtuk. Cessna tipi sekiz kişilik bir uçakla Efes Havaalanından kalktık, Bodrum’un üstünden bir tur atıp İzmir’e döndük. Uçakta Onno Tunç gibi pilotluk merakı olanları konuştuk. Bu ilginin nedenini, heyecanın kaynağını… Geçmiş zaman, hatırlamıyorum röportaj konuğum ne demişti. Benim kafamda sadece, Onno’nun şarkıları çalıyordu.
Şimdi de bu satırlarda bulutlara bakarak konuşuyorum. Ah, Onno Tunç. Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda. Bizim için ne mümkün ayrılmak, biz ayrılamayız fakat sen de bizi bırakamazsın. Şarkı denen şey insanın kanına karışıp dolaşıyor, kulaklarında çınlıyor, kalbine taht kuruyor, beyninin kıvrımlarına giriyor. Yıldızlardan bize bak, şu sözümüzü hiç unutma: Bir Onno Tunç sevdik, uzaklarda.