Latin Amerika’da Sol Belediyecilik IX: Direnişin Asi Şehri El Alto

Bazı şehirler vardır ki, yalnızca sokaklarında değil, hafızasında da direniş taşır. El Alto, Bolivya’nın hırçın, isyankâr ve unutulmaz ruhunun mekâna bürünmüş hâlidir. Neoliberal politikalarla, zenginlerin semalarında yükselen gökdelenlere inat, yoksulların nefes alabildiği bir sığınak, kapitalizmin vahşi dişlileri karşısında dimdik ayakta duran bir kaledir.

Her şey, 1980’lerin ortasında Bolivya ekonomisinin çöküşe sürüklenmesiyle başladı. Ülke, yüksek enflasyon, ağır dış borç ve duraksayan büyüme ile sarsılırken, hükümet çözümü IMF ve Dünya Bankası’nın mukaddes reçetelerine sarılmakta buldu. Ne de olsa, Washington’un “her derde deva” reçeteleri vardı: Özelleştir, serbestleştir, piyasaya teslim ol! Ve böylece, 1985 yılında Başkan Víctor Paz Estenssoro yönetiminde Yeni Ekonomik Politika (Nueva Política Económica – NPE) yürürlüğe girdi.

Artık su, elektrik, doğalgaz gibi en temel kamu hizmetleri bile özel sektörün kutsal kâr hırsına teslim ediliyordu. Devlet küçülüyor, halk fakirleşiyor, şirketler semiriyordu. Ama ne gam! Özgür piyasalar, fakirliğin bile serbestçe dolaşabileceği alanlar açıyordu. Fakat Bolivya yerlileri, unutulmuş halklar listesine adını yazdırmaya niyetli değildi. Özelleştirmenin kaçınılmaz sonucu olarak temel hizmetlere erişim imkânsız hale geldikçe, halkın öfkesi büyüdü ve Cochabamba Su Savaşları (1999-2000) ile El Alto Gaz Savaşları (2003) patlak verdi.

1999’da Cochabamba’da, Amerikan şirketi Bechtel, su hizmetlerini devraldı. Su, hayatın kaynağıydı ama artık yalnızca parası olanın hakkıydı. Fiyatlar fırladı, halkın muslukları kurudu. Piyasanın görünmez eli, insanların boğazına dolanmıştı. Öfkeli halk, şirketin açgözlülüğüne karşı sokaklara döküldü. Günlerce süren protestoların ardından hükümet, geri adım atmak zorunda kaldı. Sonunda, su hizmetleri kamulaştırıldı ve halkın olan, halka geri verildi.

Ama neoliberal düzen, pes edecek gibi değildi. Hemen bir başka cephede savaş açtı: El Alto.

2003 yılı geldiğinde, Bolivya’nın doğalgaz kaynakları, hükümetin kâr hırsıyla yabancı şirketlere yok pahasına satılmak isteniyordu. Halk içinse bu, yalnızca bir ekonomik mesele değil, bir bağımsızlık savaşıydı. El Alto halkı, doğalgazın Bolivya’nın kendi halkına hizmet etmesi gerektiğine inanıyordu.

Hükümetin planına karşı El Alto sokakları ayaklandı. Senkata, Villa Ingenio, Ciudad Satélite ve Río Seco mahalleleri isyan ateşiyle aydınlandı. Ancak, hükümetin halkla konuşmaya niyeti yoktu. Silahlarını doğrulttular, tanklarını sürdüler. Orantısız şiddetle 70’ten fazla insan hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı.

Ama bir halk hareketini kurşunlarla durduramazsınız. Bolivya Devlet Başkanı Gonzalo Sánchez de Lozada, halkın öfkesi karşısında istifa etmek zorunda kaldı ve ABD’ye kaçtı. El Alto Gaz Savaşları, yalnızca Bolivya için değil, tüm Latin Amerika için neoliberalizme karşı verilen mücadelenin sembolü haline geldi.

Bu savaş, yalnızca bir isyan değil, aynı zamanda bir siyasi dönüşümün habercisiydi. Evo Morales liderliğindeki Movimiento al Socialismo (MAS) partisi, bu öfkeden doğdu. 2005 yılında Morales’in başkan seçilmesiyle Bolivya’da yeni bir dönem başladı ve kamulaştırma politikaları hayata geçirildi. Elektrik, su ve doğalgaz özel sektörün pençesinden kurtarıldı. Katılımcı bütçeleme mekanizmaları sayesinde, halk artık kamu harcamalarının belirlenmesinde söz sahibi olmaya başladı. Devletin küçülmesi gerektiğini savunanlar, “bu devlet halkı için var” diyen bir yönetimle karşı karşıya kaldılar.

El Alto’da Kamusal Hizmetler: Belediyeler Halk İçin Var

El Alto, Morales yönetiminin sol belediyecilik laboratuvarına dönüştü. 2014 yılında Mi Teleférico teleferik sistemi, yoksul halkın şehir içi ulaşımını kolaylaştırmak için devreye alındı. Her gün 300.000 yolcu taşıyan bu sistem, Latin Amerika’nın en büyük teleferik ağına dönüştü. Kapitalizm, gökyüzüne sadece plazalar dikerken, El Alto yönetimi yoksullar için yollar açıyordu.

Sağlık alanında, Zona 16 de Julio ve San Roque gibi mahallelerde yeni hastaneler inşa edildi. Eğitimde, Ciudad Satélite ve Villa Ingenio mahallelerinde okullar açıldı. Öğrencilere Bono Juancito Pinto ile maddi destek sağlandı. Renta Dignidad ile yaşlılara sosyal yardımlar sunuldu.

El Alto Belediyesi, yollar, konut projeleri ve kamu binaları inşa ederek halkın yaşam kalitesini artırmaya çalıştı. Ancak, zaman içinde tamamlanamayan projeler ve halkın beklentilerini karşılayamayan yönetimler, bu büyük yerel harekete gölge düşürdü. 2015 yerel seçimlerinde MAS, El Alto belediyesini Unidad Nacional (UN) partisinin lideri Soledad Chapetón’a kaybetti. Ancak ABD’nin Bolivya üzerindeki siyasi baskıları ve yaptırımları, Morales hükümetini daha da zorladı.

Tüm bu iniş çıkışlara rağmen, El Alto, dünya çapında sosyal adalet hareketlerinin sembolü olarak kalmaya devam etti. Lazar’ın “El Alto, Asi Şehir” adlı eseri, bu kenti yalnızca Bolivya’nın değil, küresel adalet mücadelesinin başkenti olarak tanımladı. David Harvey ise “Asi Kentler” kitabında El Alto’yu, kapitalizmin ürettiği eşitsizliklere karşı halkın örgütlü mücadelesinin mekânsal bir tezahürü olarak ele aldı. Kapitalizmin kutsal mabedlerine karşı, sokaklarda inşa edilen bir isyandı El Alto.