Türkiye’de futbol, sadece saha içinde oynanan bir oyun değil. Aynı zamanda siyasetten medyaya, yöneticilerden taraftara dek geniş bir sistemin aynası. Fikir TV ekranlarında yayınlanan “Fikir Sahası” programında bu kez, hem sahaya hem de perde arkasına yıllarını vermiş bir isim, eski hakem Halil İbrahim Dinçdağ, çarpıcı açıklamalarıyla kamuoyunun dikkatini bir kez daha Türkiye’deki futbol düzenine çekti.
“Futbolcular Saha İçinde Saygılı, Ama Dışında Herkes Ya Miyavlıyor, Ya Havlıyor”
Programın başında Fenerbahçe – Trabzonspor derbisini yorumlayan Dinçdağ, oyuncuların centilmenliğini överken, tribünler ve yöneticiler için aynı şeyi söylemenin mümkün olmadığını belirtti. Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlarının karşılıklı olarak stadyumlarda “hav hav” ve “miyav” ses efektleriyle birbirlerini hedef almalarını ironik bir dille eleştirdi:
“Saha içindeki futbolcular hariç herkes ya miyavlıyor ya havlıyor. Ama bizi ısırmadıkları sürece sorun yok.”
“Yabancı Hakem ve Yabancı VAR Talebi, Bir Eziklik Psikolojisinin Ürünü”
Yabancı VAR ve yabancı hakem tartışmalarına da değinen Dinçdağ, bu talepleri Türkiye’nin kendine güven eksikliği olarak yorumladı. Türk hakemlerine yeterince fırsat verilmediğini, verilenlerin de siyasi ve ekonomik baskılar altında ezildiğini vurguladı. Dinçdağ’a göre, yabancı hakem talebi adalet arayışı değil, beceriksiz yöneticilerin başarısızlıklarına kılıf bulma aracı:
“O zaman biz de yabancı yönetici isteyelim! Herkes her şeyin sorumlusunu dışarıda arıyor.”
“Futbolu Bu Hale Getiren Yapı: Bahis, Medya, Yöneticiler ve Taraftarın Suskunluğu”
Futbolun bir “oyun” olmaktan çıkıp rant sistemine dönüştüğünü vurgulayan Dinçdağ, bahis sektörünün, spor medyasının, teknik direktörlerin, yöneticilerin ve hatta zaman zaman taraftarların bu yapının birer parçası haline geldiğini söyledi. Özellikle canlı bahislerin tribünleri zehirlediğini ifade etti:
“Futbol artık bir kör dövüş. Kazanmak için her yol mübah anlayışı var.”
“Siyasetin Müdahalesi Olmadan Bu İş Düzelmez”
Programın ilerleyen bölümlerinde siyasi müdahaleler de gündeme geldi. 2010-11 sezonundaki şike soruşturmasını hatırlatan Dinçdağ, o dönemdeki siyasi çıkışların yargı süreçlerini etkilediğini ileri sürdü. Bu sistemin ayakta kalmasını sağlayan en önemli aktörlerin başında da siyasetçiler olduğunu belirtti:
“Kulüp yöneticileri vergi borçlarını sildirmek için siyasetçilere koşuyor. Parayı siyasetçi veriyorsa düdüğü de o çalıyor.”
“Vergi Affı Zenginlere, Cezalar Fakire”
Programın sonunda ekonomik eşitsizliklere de değinen Dinçdağ, zengin kulüplerin sürekli affedilen vergi borçlarına, yoksul taraftarların ise EFT masraflarına dikkat çekti. Adaletin olmadığını, eşitliğin sadece kâğıt üzerinde kaldığını söyledi:
“Futbol bu ülkede bizden kardeşliği, barışı, oyun olma halini aldı; yerine ayrışmayı, öfkeyi ve nefreti bıraktı.”
“Taraftarlar Ayağa Kalkmadıkça Bu Ülke Futbol Konuşamaz”
Dinçdağ’a göre çözüm, yöneticilerde veya federasyonda değil; örgütlenmiş, bilinçli, hesap soran taraftarlarda. Taraftar gruplarının artık “renkli gözlüklerini” çıkarıp kendi kulüplerinin içini de sorgulaması gerektiğini vurguladı:
“Başarı uğruna her şey mübahtır anlayışı devam ettiği sürece, bu ülkede futboldan bir oyun beklemek saflık olur.”
Fikir Sahası’nda Açık Bir Çağrı: Bu Oyunu Taraftarlar Temizleyecek
Program boyunca moderatör Murat Büyükyılmaz’ın soruları ve yorumlarıyla şekillenen sohbet, Türkiye’de futbolun yalnızca sahada değil, hayatın her alanında nasıl bir yapı tarafından kuşatıldığını gözler önüne serdi. Şiddet, ayrımcılık, siyasal müdahale, ekonomik eşitsizlikler, medya çarpıklığı… Hepsi futbolun gündemi ama aynı zamanda Türkiye’nin de gerçekleri.