₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Başka Çocuk ile çocukluğa dair başka bir söz: Çocuk ve şiddet

Çocuk kitapları yazarı Nergis Seli ve özel eğitim uzmanı Duygu Düşmez, Fikir TV’de başlayan Başka Çocuk programında çocukluk deneyimini çok yönlü ve eleştirel bir dille tartışmaya açıyor.

Fikir TV ekranlarında yayımlanan Başka Çocuk, çocukluk üzerine sıradan anlatıların ötesine geçerek ebeveynliği, toplumsal şiddeti ve çocuklarla iletişimi bütünlüklü bir bakışla yeniden düşünmeye çağırıyor. Programın hazırlayıcıları, çocuk kitapları yazarı Nergis Seli ve özel eğitim uzmanı Duygu Düşmez, yalnızca bilgi değil, kişisel deneyim, sorgulama ve samimiyetle örülmüş bir yolculuğun rehberliğini yapıyor.

Bir Dostluk, Bir Dert Ortaklığı, Bir Yayın

İzmir ile İstanbul arasında çevrimiçi sürdürülen dostane bir paylaşım, zamanla çocuklara ve ebeveynliğe dair yürütülen sohbetlerin kamusallaşmasına evriliyor. Seli ve Düşmez, “akşam masasında başlayan konuşmaların sabaha kadar sürebildiğini” fark ettiklerinde bu sohbetlerin başkalarına da iyi gelebileceğini düşünüyorlar. Program bu ihtiyaçla doğuyor. Her hafta bir konuya derinlemesine odaklanan Başka Çocuk, uzmanlıkla yoğrulmuş bir dertleşme alanı olmayı hedefliyor.

Görünmeyen Şiddet Biçimleri: Sözcükler, Sessizlikler, İhmal

İlk bölümde “çocuk ve şiddet” konusu ele alındı. Şiddetin yalnızca fiziksel bir eylem olmadığını, sözel şiddetin, ilgisizliğin, yok saymanın, sevgisizliğin ve hatta sessizliğin de bir şiddet türü olabileceği vurgulandı. Seli’nin ifadesiyle, “Barış neden çocuğun yanında yaşanmıyor?” sorusu, aile içi ilişkilerin görünmeyen travmalarına işaret ediyor.

Düşmez ise şiddetin öğrenilen bir davranış olarak çocuklar tarafından da içselleştirildiğine dikkat çekiyor. Şiddetin bir iletişim aracı haline geldiği noktalarda çocuğun yardım çağrısını duymak gerektiğini belirtiyor: “Çocuk bir şeyleri elde etmek için, kendini ifade etmek için vuruyorsa, burada bir kırılma vardır.”

Ötekileştirme Kadar Sessizlik de Şiddettir

Programda özel gereksinimli çocuklara yönelik ayrımcılık da gündeme geldi. Ankara’da Down sendromlu bir çocuğun oyun alanına alınmaması örneği üzerinden tartışılan bu konu, toplumdaki ötekileştirici reflekslerin hâlâ ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Düşmez’e göre bu sadece bir ayrımcılık değil, “açık bir insanlık suçu.” Seli ise “Bu kadar çok gruba ayrıldık ki artık biz, siz, onlar arasında yaşayıp gidiyoruz” diyerek parçalanmış toplumsal dokunun çocuklar üzerindeki etkisini vurguluyor.

Akran Zorbalığı: Herkesin Dahil Olduğu Bir Şiddet

Akran zorbalığı yalnızca zorbalığı yapan ve mağdur olan çocuklarla sınırlı değil; izleyen çocukların da bu döngünün parçası olduğu vurgulandı. Programda özellikle dijital zorbalığın yaygınlaştığına dikkat çekildi. “Sosyal medya, çocukların en savunmasız olduğu alanlardan biri haline geldi,” diyen Duygu Düşmez, dijital şiddetin de artık pedagojik bir sorun olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

“Ben Bile Zorlandım”: Uzmanlar da Kırılır

Programın en güçlü yönlerinden biri de, hazırlayıcılarının kendi deneyimlerini ve kırılganlıklarını açıkça dile getirmeleri. Nergis Seli, bir anne olarak çaresizlik hissettiği bir anda çocuk psikoloğundan yardım aldığını paylaşıyor: “Çocuklara sevgi diliyle yazılar yazan biriyim ama oğlumla yaşadığım bir çatışmada 5 üzerinden 10’luk bir öfke hissettim. Cevap veremedim. Psikoloğa gittim ve çok işe yaradı.”

Bu açıklık, programa yalnızca bilgi değil, gerçeklik katıyor.

Şiddetsiz Bir Dil, Kaliteli Zaman ve Ortak Oyun

Program, çözüm önerilerini de tartışmadan uzak durmuyor. Yasaklamanın tek başına çözüm olmadığını, çocukların ellerinden alınan şeylerin yerine ne koyulacağına dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Ebeveynlere yönelik mesaj net: Çocuklar oyun, ilgi ve sözcüklerle büyür. Şiddetsiz bir dil, birlikte geçirilen nitelikli vakit ve empati temelli ilişki biçimleri, birer çözüm yolu olarak öneriliyor.

Aziz Nesin’le Kapanış: Dünyaya Güzel Çocuklar Bırakmak

Programın sonunda Seli’nin dile getirdiği Aziz Nesin sözü, tüm yayının anlamını derinleştiriyor:

“Çocuklara daha güzel bir dünya bırakmak yerine, dünyaya daha güzel çocuklar bırakırsak sorun kendiliğinden çözülmüş olur.”