Fikir Masası’nın dördüncü bölümünde, İZ Gazete Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal ve FİKİR Genel Yayın Yönetmeni Murat Büyükyılmaz, İzmir’de yaşanan su krizi üzerinden kentin ve ülkenin su yönetimi sorunlarını değerlendirdi.
Büyükyılmaz, sorunun yalnızca teknik değil, aynı zamanda yapısal olduğunu vurgulayarak, “Su, korunması gereken değil, yönetilmesi gereken bir şey. Kentin bir su yönetim planı olmak zorunda” dedi. Hem merkezi hükümetin hem de yerel yönetimlerin birlikte hareket etmesi gerektiğini belirten Büyükyılmaz, tarım politikası ile kentleşme politikalarının su krizi bağlamında birlikte planlanmasının zorunluluğuna dikkat çekti.
Kartal ise İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin konuya hazırlıksız yakalandığını düşündüğünü ifade ederek, geçmiş dönemden devralınan projelerde yaşanan aksaklıkların ve siyasi krizlerin zaman kaybettirdiğini söyledi. Sünger Kent projesinin kamuya ait bilgi ve belgelerinin belediye sitesinden kaldırılmasını eleştiren Kartal, “Onlarca akademisyenin damıttığı bilgiye erişimin ne sakıncası olabilir?” diye sordu.
Algı operasyonları ve sosyal medya hesapları
Programın ikinci bölümünde, özellikle İzmir’deki belediyeler hakkında sosyal medyada yayılan teyitsiz iddialar masaya yatırıldı. Ümit Kartal, “Ankara Kuşu” gibi anonim sosyal medya hesaplarının etik dışı yöntemlerle itibarsızlaştırma operasyonları yaptığını, bunun yerelde siyaset ve kamu yönetimini doğrudan etkilediğini belirtti.
Büyükyılmaz ise kanıtsız ve kimliği belirsiz kaynakların dikkate alınmaması gerektiğini vurgulayarak, “Ben doğrudan engelliyorum. Bu merakı ortadan kaldırmamız lazım” dedi. Kartal, dezenformasyonla mücadele merkezlerinin bu tür vakalarda devreye girmemesini çifte standart olarak nitelendirdi.
Çandarlı’da çiçek serasında direniş
Son bölümde, İzmir’in Dikili ilçesine bağlı Çandarlı’da faaliyet gösteren Danimarkalı Queen Flowers şirketinin serasında çalışan işçilerin sendikal hak mücadelesi ele alındı. Büyükyılmaz, ağır çalışma koşullarına ve sendikal faaliyet nedeniyle işten çıkarılan işçilerin yaşadıklarına değinerek, “Sizin sevginizi belirtmek için aldığınız çiçekleri üretirken biz tükeniyoruz” diyen işçilerin boykot ve dayanışma çağrısını aktardı.
Yaklaşık 350 kişinin çalıştığı işletmede çoğunluğu kadın olan işçilerin taleplerinin karşılanmadığını, sendika temsilcisi genç bir işçinin riskli ve güvenliksiz işlere zorlanmasının ardından işten çıkarıldığını anlattı. Büyükyılmaz, yerel yönetimlerin ve tüketicilerin İzmir’deki kooperatif üretimine yönelerek bu sömürü düzenine alternatif yaratabileceğini belirtti.
Kartal da, kooperatifler, sendikalar ve örgütlü mücadelenin İzmir’i İzmir yapan değerler olduğuna vurgu yaparak, “Başta Dikili olmak üzere omuz verilmesi gereken bir çağrı” dedi.

 
                                    