₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Alaycı kuşların sessizliği: Engelli dernekleri ve bağımsızlık sorunu

Bir tekerlekli sandalye kullanıcısı düşünün. Evinden çıkıyor, köşe başındaki kaldırımda yükseltiyle karşılaşıyor. Rampasız. Mecburen yoldan ilerliyor, bu kez park etmiş araçlarla karşılaşıyor. Günün sonunda otobüs durağına ulaşıyor; otobüs geliyor ama engelli rampası arızalı ve şoför ilgilenmiyor. Binamıyor. Böylece İzmir, modern bir şehir değil, görünmez duvarlarla örülü bir hapishane oluyor.

Bu tablo yıllardır değişmiyor. Ve ne acıdır ki, bu sorunların çözümü için kurulan dernekler de artık çözümün değil, tekrarın parçası olmuş durumda.

Dernekler neden sessiz?

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Yurtoğlu Engelliler Merkezi’nde yapılan toplantıda yine aynı sorunlar konuşuldu: erişim engelleri, araç sıkıntısı, uygulanmayan meclis kararları. Ancak asıl dikkat çeken nokta, derneklerin bu sorunları dile getirirken bile bağımsız bir tavır sergileyememesiydi.

Çözüm önerileri masaya konuyor belki, ama sonrası gelmiyor. Çünkü dernekler, çoğu zaman belediyeden veya belediyeye ait dernek yerlerinden aldıkları destekle ayakta duruyor. Üyelerine bayramlarda koli, kömür, yiyecek dağıtmak için sağlanan kaynaklar, bağımsız bir duruş yerine sessizliği pekiştiriyor.

Dahası, tüm dernekler çok iyi biliyor ki bu sorunlar belediye bürokratlarıyla çözülemez. Çünkü bürokratlar, yasaya uymayan belediye başkanlarının yalnızca emir kuludur. Buna rağmen dernekler, bağımlı oldukları için seslerini yükseltmek yerine gidip bürokratlara dert anlatmakla yetiniyor. Yasa uygulanmadığında ne mahkemeye gidiliyor, ne de sokakta ciddi bir eylem yapılıyor.

CIA’in Alaycı Kuş operasyonu ve bugün

Bu sessizlik, tam da CIA’in “Alaycı Kuş” taktiğini hatırlatıyor. O operasyonun özü şuydu: Medya kendi bağımsız şarkısını söylemesin, yalnızca belirlenmiş sesleri tekrar etsin. Sonuç: Halk gerçeği duymadı, yalnızca tekrar eden resmi ezberi işitti.

Bugün engelli derneklerinin çoğu da benzer bir pozisyonda. Belediye destekli yapılar oldukları için, özgün bir ses çıkaramıyor, gerektiğinde karşısına dikilemiyorlar.

Türkiye’den acı örnekler

Geçmişte de tablo farklı değildi:

Bazı engelli dernekleri, belediyelerden araç ve bina tahsisi aldığı için en temel erişim hakkı ihlallerinde bile sessiz kaldı.

Birçok kentte kaldırımlar işgal altındayken dernekler eylem yapmak yerine protokol salonlarında fotoğraf çektirmeyi tercih etti.

Hatta kimi zaman, dernek yöneticileri belediyelerin danışman kadrolarına alındı. Böyle olunca bağımsız bir eleştiri beklemek mümkün olmadı.

Topluma engelli dernekleri sorulduğunda da, güven kaybı hemen hissediliyor. İnsanların gözünde bu yapılar, “hak mücadelesi” veren değil, “belediyeden beslenen” kurumlara dönüşmüş durumda.

Sol ve sosyalist partilerin sessizliği

Bu tabloda yalnızca dernekler değil, kendini “halkın yanında” gösteren birçok sol ve sosyalist parti de sorumludur. İşçiler, kadınlar, gençler için sokaklarda pankart açan bu partiler, sıra engellilere geldiğinde çoğu zaman sessiz kalıyor.

Popülist eylemlerle “biz ezilenlerin yanındayız” mesajı vermeyi biliyorlar; fakat gerçekten en çok ezilen, en çok sömürülen ve hatta kent yaşamında yok sayılan engellilerin mücadelesine gelince aynı kararlılığı göstermiyorlar.

Birkaç parti dışında engellilerin yaptığı eylemlere katılmıyorlar. Katıldıklarında da çoğu kez kendi politik ajandalarını öne çıkarmaktan öteye gitmiyorlar. Böyle olunca, engellilerin hak mücadelesi yalnızlaşıyor.

Bu da aslında yeni bir “Alaycı Kuş” tablosudur:

Dernekler belediyeden beslendiği için sessizleşiyor.

Sol ve sosyalist partiler de kendi koltuk ve sloganlarına odaklandığı için engellilerin gerçek sesini tekrar etmiyor.

Sonuç: Engellilerin bağımsız şarkısı bir türlü duyulmuyor, onların feryadı bile politik hesapların arasında boğuluyor.

Sessizlik en büyük manipülasyon

CIA’in alaycı kuşları, yüksek sesle bağırarak değil, sürekli aynı şeyi tekrar ederek toplumu dizayn etti. Bizde ise derneklerin sessizliği ve partilerin duyarsızlığı aynı işlevi görüyor: sorunları görünmez kılıyor, talepleri etkisizleştiriyor

Sonuç

Bugün İzmir’de bir engelli hâlâ özgürce sokağa çıkamıyorsa, sorun yalnızca kaldırımlarda değil;

bağımsızlığını yitirmiş yapılarda, popülist partilerde, tekrar eden nakaratlarda ve alaycı kuşların sessizliğinde gizlidir.

* Yolcu Mustafa Ün (365 Gün Engelliyiz Platformu Yerel Yönetimler Sorumlusu)

#erişimhakkı #engellihakları #İzmir #yerelyönetim #siviltoplum #bağımsızlık #katılımcıdemokrasi