₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

ABD ve “Faşist Kapitalizm”: Maurizio Lazzarato, yeni dünya düzeninin şiddet döngüsünü nasıl okuyor?

Filozof Maurizio Lazzarato, piyasayla değil güç ilişkileriyle işleyen bir “stratejik döngü”nün 2008’den bu yana ABD merkezli bir küresel olağanüstü hâl kurduğunu savunuyor. Neoliberalizmin Latin Amerika laboratuvarından bugüne uzanan hattı “dayatılmış ekonomi”, “mülkiyetin siyaseti” ve “demokrasi–kapitalizm–şiddet” eklemi üzerinden okuyor.

Öne çıkarılmış paragraf

Ekim 7, 2025’te Ill Will sitesinde yayımlanan makalesinde (“The United States and ‘Fascistic Capitalism’”), Lazzarato, daha önceki “Why War?”, “Political Conditions of a New World Order” ve “The Impasses of Western Critical Thought” yazılarında açtığı hattı derinleştiriyor. Kapitalizmin yalnızca birikim döngülerinden ibaret olmadığını; her zaman savaş, iç savaş ve zorlayıcı siyasî kararlar içeren bir stratejik döngü tarafından yönlendirildiğini öne sürüyor. Lazzarato’nun değerlendirmeleri, 1970’lerden itibaren ABD’nin dünya düzeninde koyduğu kuralları çıkarına göre bozup yeniden yazdığı örnekler ve Latin Amerika tecrübesi eşliğinde aktarılıyor. (Kaynak: Ill Will, 7 Ekim 2025, İngilizceden çeviri: Eric Aldieri.)

Stratejik döngü öne çıkıyor

Lazzarato’ya göre kapitalizm iki döngü üzerinden işler: birikim (ekonomik) ve stratejik (siyasal–askerî). Marx’ın “ilkel birikim” kavramını 20. yüzyıl devrimleriyle tamamlanan bir şiddet silsilesi olarak yeniden okuyan yazar, 2008 kriziyle birlikte birikim döngüsünün tıkandığını, bu nedenle süreci yeniden kuran şeyin artık piyasa değil güç olduğunu söylüyor.

Bu güç, tek taraflı gümrük duvarları, finansal–parasal dayatmalar, enerji–savunma bağımlılıkları ve jeopolitik hizalama üzerinden işliyor. ABD, ekonomik tıkanmayı aşmak için zorun ekonomisine geri dönüyor.

Küresel olağanüstü hâl: hukuk değil maddi anayasa

Lazzarato, Trump döneminde tetiklenen “istisna hâli”ni klasik kamu hukuku anlamının ötesine taşıyor: Ona göre bu, küresel pazarın maddi anayasasına —para, borç, finans, enerji, tedarik zincirleri— yapılan doğrudan bir müdahale.

Bu süreçte “dost–düşman” ayrımı, uluslararası hukuk ve diplomasi mekanizmalarının yerini alıyor; “küresel iç savaş” ülke içinde ırkçılık, cinsiyetçilik ve göçmen karşıtlığı olarak yankılanıyor. Böylece olağanüstü hâl, artık geçici bir rejim değil, düzenin kalıcı biçimi hâline geliyor.

Kural koyucu ve kural bozucu güç

ABD, Lazzarato’ya göre 20. yüzyıl boyunca üç kez (1945, 1971, 1991) dünya düzenine kendi kurallarını dayattı; her seferinde çıkarına göre bu kuralları bizzat bozarak yeniden yazdı.

  • 1945’te Fordist refah devleti,

  • 1971’de Nixon’ın dolar kararı,

  • 1991’de Sovyetlerin çöküşüyle küresel neoliberalizm.

2008’den itibarenyse, piyasanın “otomatikleri” çökerken sahneye doğrudan askerî–mali–parasal tekelin gücü çıktı. Artık kuralları belirleyen piyasa değil, güç.

Samuelson’ın “faşist kapitalizm” uyarısı

Yazarın yeniden hatırlattığı temel kavram, iktisatçı Paul Samuelson’ın 1980’lerde dile getirdiği “faşist kapitalizm” ifadesi. Samuelson, “piyasanın verimliliği demokrasiyle bağdaşmaz hale geldiğinde, piyasa rejimini topluma zorla dayatmak gerekir” diyordu.

Lazzarato’ya göre bugünün “yeni faşizmleri” folklorik değildir; kapitalizmin ve demokrasinin kendi içinden doğan yapısal şiddet biçimleridir. Neoliberal dönemin piyasa düzeni, aslında bir zor düzenidir.

Latin Amerika laboratuvarı: Dayatılmış ekonomi

Lazzarato, Nixon dönemiyle başlayan dolar merkezli süper-emperyalizmi, Latin Amerika darbelerini ve “Chicago Boys” deneyimini neoliberalizmin “ilk uygulama alanı” olarak görüyor.

Bu modelde “serbest piyasa”, borç, finans ve askerî zor üçgeniyle yürüyen bir dayatılmış ekonomidir. Bugün “müttefik” ülkelerin (Avrupa, Japonya, Güney Kore, BAE) ABD’nin yeniden sanayileşmesini fonlaması, enerji ve savunma alanlarında bağımlılaştırılması, bu hattın güncel uzantısıdır.

Mülkiyetin siyaseti: Yeni serfler

Lazzarato, bugünkü bölünmenin artık “sermaye–emek” değil, menkul kıymet sahipleri ile mülksüz kitleler arasında yaşandığını söyler.
Finansallaşma, “üsttekilerin siyasal sekesyonunu” sağlar; alt sınıflar ise karar mekanizmalarından dışlanır. “Vatandaş” artık ekonomik işlevi olan ama siyaseten tanınmayan bir “serf”tir.

Bu düzen, kapitalizmin “özgür piyasa” vaadini ortadan kaldırarak borç ve mülkiyet üzerinden yeniden feodalleşmeyaratıyor.

Demokrasi–kapitalizm–şiddet eklemi

Lazzarato, Batı demokrasilerinin şiddetle ilişkisini kolonyal kökenlerinden bugüne taşır:
ABD’nin kuruluşundaki yerli soykırımı, Avrupa demokrasilerinin sömürgelerdeki ırkçı tahakkümü ve bugünün askerî–mali düzeni aynı zincirin halkalarıdır.

Demokrasi artık savaş ve soykırımı “istisna” olarak değil, işleyişin bir parçası olarak üretiyor. Bu nedenle “liberal değerler” söylemi çökmüş; “insan hakları” ve “uluslararası hukuk” dillerinin altı boşalmıştır.

Bir karşı strateji mümkün mü?

Lenin’in “emperyalizm gerici kapitalizmdir” tespitine atıfla, Lazzarato bugünkü dönemi kapitalizm–demokrasi–faşizm bileşimi olarak görür.
Çözüm, düşmanın stratejik döngüsünü devrimci bir stratejik döngüye çevirmekte yatar:

  • Yeni özne biçimleri,

  • Yeni ittifaklar,

  • Mülkiyetin yeniden tanımı.

Kapitalizmin “ekonomik yasalar” değil, güç ilişkileri tarafından yönlendirildiğini kabul etmek, bu dönüşümün başlangıcıdır.

10 temel tez:

  1. Kapitalizm iki döngüyle işler: birikim ve stratejik döngü.

  2. 2008 sonrası, güç döngüsü ekonomik döngünün yerini aldı.

  3. ABD, dünya kurallarını üç kez yazdı, üçünde de kendi bozdu.

  4. Olağanüstü hâl artık küresel, geçici değil kalıcı.

  5. Samuelson’ın “faşist kapitalizm”i bugün yeniden doğrulanıyor.

  6. Latin Amerika darbeleri neoliberalizmin laboratuvarıydı.

  7. Mülkiyet, menkul kıymet sahipliğiyle tanımlanıyor.

  8. Demokrasi, sömürgeci kökenlerine geri dönüyor.

  9. Şiddet, kapitalizmin iç mantığı haline geldi.

  10. Yeni bir stratejik döngü: devrimci özne ve karşı iktidar.

Maurizio Lazzarato, Fransız düşünür, politik iktisat ve felsefe alanlarında çalışıyor. “The Making of the Indebted Man” ve “Signs and Machines” kitaplarıyla tanınan Lazzarato, borç, emek ve iktidar ilişkilerini ekonomi–siyaset kesişiminde analiz ediyor.

Bu yazı, Ill Will’de 7 Ekim 2025 tarihinde yayımlanan “The United States and ‘Fascistic Capitalism’” başlıklı makalesinin haberleştirilmiş, özet ve analiz temelli Türkçe uyarlamasıdır. Görüşler yazara aittir.

Etiketler: Lazzarato, faşist kapitalizm, neoliberalizm, ABD, finansallaşma, Latin Amerika, stratejik döngü, olağanüstü hâl, Samuelson, emperyalizm

Tony Blair’in Filistin’le imtihanı: Washington hattında “yeni Gazze” pazarlığı

Almanya’da Türk kökenli seçmenler aşırı sağa kayıyor: Ruhr havzasında yeni bir siyasal yönelim

İşçi sınıfı neden hâlâ belirleyici: Solun kaybı, sağın yükselişi