*Fotoğraf: Jesus Vargas/Getty Images
ABD’nin Karayiplerdeki askeri yığınağı, “uyuşturucu kartelleri” söylemi ve art arda gelen tekne vurma operasyonları, Venezuela’ya yönelik muhtemel hava saldırısı tartışmasını alevlendirdi. Trump “vurmayacağız” dese de, Ford uçak gemisinin bölgeye gönderilmesi ve seçilmiş hedef listeleri, savaş ile baskı arasında gidip gelen bir stratejiyi işaret ediyor.
Karayiplerde gerilim: savaş mı, baskı mı?
ABD’nin Karayiplerdeki askeri yığınağı son iki haftada belirgin biçimde büyüdü. Pentagon, 24 Ekim’de ABD donanmasının en gelişmiş uçak gemisi USS Gerald R. Ford’u ve taarruz grubunu bölgeye sevk etti; bu adım Washington’ın “Transnasyonel Suç Örgütleri”ne karşı yürüttüğü kampanyanın yeni bir safhası olarak duyuruldu. Reuters ve Washington Post’un aktardığına göre sevkiyat, bölgede hâlihazırda konuşlu unsurlara önemli bir güç çarpanı ekliyor.
Tekne saldırıları ve BM tepkisi
Eylül ayından bu yana ABD ordusu, Karayipler ve doğu Pasifik’te “uyuşturucu taşıdığı” iddia edilen küçük teknelere yönelik en az 14 saldırı düzenledi; ölü sayısı 61’e ulaştı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, 31 Ekim’de bu saldırıların uluslararası hukukta dayanağı olmadığını ve “yargısız infaz” anlamına geldiğini belirterek derhal durdurulmasını istedi.
Uçuşlar, tatbikatlar, görünen mesaj
Aynı dönemde ABD Hava Kuvvetleri’ne ait B-1B Lancer’ların 23 Ekim’de, B-52’lerin ise 15 Ekim civarında Venezuela kıyılarına yakın uçuşlar yaptığına dair açık kaynak uçuş verileri ve savunma basını haberleri yayımlandı. Bu uçuşlar “gösteri” ve “gözetleme” mesajı olarak okundu.
“Saldırı kararı” iddiaları, inkâr ve hedef listeleri
31 Ekim’de Miami Herald, “Venezuela’daki askerî tesislerin vurulması yönünde karar alındığını, saldırıların saatler veya günler içinde başlayabileceğini” yazdı. Aynı gün Wall Street Journal, “Venezuela içinde, uyuşturucu trafiğiyle bağlantılı askerî hedeflerin” tespit edildiğini bildirdi; ancak Trump, kamuoyuna “Venezuela’yı vurmayı düşünmüyoruz” açıklaması yaptı. Birbiriyle çelişen bu üç gelişme, Washington’ın bilinçli bir muğlaklık yarattığını düşündürüyor.
Analizdeki çerçeve: baskı kampanyası mı, savaş hazırlığı mı?
New Statesman’de 1 Kasım’da yayımlanan Katie Stallard imzalı analiz, yığınağın “çifte amaçlı” olabileceğini—hem Maduro’ya karşı psikolojik harp hem de gerçek bir saldırı hazırlığı—savunuyor. Analize göre, Trump yönetimi Maduro’yu “Kartel de los Soles” adlı bir narkotik şebekenin başı olmakla suçlayarak operasyonları meşrulaştırıyor; ancak bu yapının hiyerarşik ve örgütlü bir “kartel” olarak varlığı konusunda ciddi soru işaretleri bulunuyor.
‘Cartel de los Soles’ tartışması: suçlama ile kanıt arasındaki boşluk
International Crisis Group, son raporlarında “Soles” isminin bazı generallerin üniformalarındaki güneş rozetinden geldiğini; kimi üst düzey askerlerin uyuşturucu ticaretiyle bağına dair deliller bulunsa da “istikrarlı, örgütlü bir kartel”in varlığına dair kanıtın zayıf olduğunu vurguluyor. Bu nedenle “kartellerle savaş” retoriğinin, rejim değişikliği baskısını örtmek için kullanıldığı eleştirileri güçleniyor.
Muhalefet, Nobel ve ‘demokrasi’ vaadi
Senaryonun en iyimser versiyonunda, ABD baskısının Maduro’yu hızla çekilmeye zorlaması ve muhalefetin—2025 Nobel Barış Ödülü sahibi María Corina Machado’nun etrafında—iktidar devriyle “demokratik istikrar”ı tesis etmesi bekleniyor. Ancak Latin Amerika’daki rejim değişikliği girişimlerinin kanlı ve uzun “bataklık”lara dönüştüğü tarihsel hafıza, bu vaadin pek de garantili olmadığını hatırlatıyor. (Nobel Ödülü: 10 Ekim 2025).
Hukuki gri alan büyüyor
Saldırıların “silahlı çatışma” hukuku kapsamına sokulmak istendiğine dair işaretler var; fakat taraf ve coğrafya tanımı belirsiz. BM’nin sert itirazı ve Kongre denetimi talepleri, yürütmenin yetki sınırlarını gündeme taşıyor. Bu karmaşada Ford’u Karayiplere göndermek, bombardıman uçuşları ve seçili hedef listeleri; “savaş eşiğinde bir baskı stratejisi” izlenimi yaratıyor.
Sonuç: Eşik siyaseti
Bugün itibarıyla tablo, “hemen şimdi savaş”tan çok “eşik siyaseti”ne—yani geniş ölçekli bir saldırıya gidebilecek askerî/psikolojik baskının süreklileştirilmesine—işaret ediyor. Trump’ın kamuya açık inkârı ile sahadaki hazırlıkların kesişim kümesi, Maduro çevresinde çözülme yaratmayı hedefleyen bir caydırma/dağıtma stratejisini düşündürüyor. Ancak ilk bombanın atılması hâlinde bu çizginin hızla savaş alanına dönüşmesi, ABD’nin ve bölgenin uzun yıllar taşıyacağı maliyetler demek olabilir.
Ateşle oynamak: Trump yönetimi Venezuela’ya doğrudan savaşa yürüyor
Etiketler:
Venezuela, ABD, Donald Trump, Nicolás Maduro, Karayipler, USS Gerald R. Ford, B-1 bombardıman uçağı, uyuşturucu kartelleri, Cartel de los Soles, Uluslararası Hukuk
