₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Ateşle oynamak: Trump yönetimi Venezuela’ya doğrudan savaşa yürüyor

Meksikalı gazeteci José Luis Granados Ceja, The Freedom Side Live yayınındaki değerlendirmesinde, ABD’nin Venezuela’ya yönelik askeri yığınağını “hukuksuz ve tehlikeli bir tırmanış” olarak niteledi. Karadan vuruş sinyallerinin verildiğini, Karayiplerde savaş gemileri ve B-52’lerin konuşlandırıldığını söyleyen Ceja, “Irak işgali öncesindeki yalanların aynısı yeniden dolaşıma sokuluyor” dedi.

Venezuela, Washington’un askeri baskısının merkezinde. Karayiplerdeki deniz ve hava unsurlarıyla güçlenen yığınak, karadan vuruş ihtimalinin yüksek sesle telaffuz edildiği bir eşiğe taşınmış durumda. Bu tabloyu, Venezuelanalysis için çalışan Meksikalı gazeteci José Luis Granados Ceja (The Freedom Side Live programında) “ABD’nin uluslararası hukuku hiçe sayan, cezasızlıkla hareket eden bir ‘haydut hükümet’ gibi davranması” olarak tanımlıyor; “Bu bir savaş provası” uyarısı yapıyor. Ceja, kıyı açıklarında ‘uyuşturucu kaçakçılığı’ olduğu iddia edilen küçük teknelere yönelik operasyonlarda en az 57 sivilin öldürüldüğünü de belirtiyor ve “sıfır delil, sıfır yargılama” diyor.

Washington’un söylemi sertleşirken

Programda paylaşılan kliplerde Cumhuriyetçi senatörler Rick Scott ile Lindsey Graham, **Monroe Doktrini’nin ‘güçlü şekilde uygulanması’**ndan söz ederek Nicolás Maduro’nun devrilmesi çağrısını yineledi. Tartışma, denizdeki operasyonların karaya yayılması ihtimaliyle birleşince bölge genelinde “doğrudan çatışma” kaygısını artırdı. Ceja’ya göre bu hat, yalnızca Caracas’ı değil, Meksika’dan Karayiplere tüm bölgeyi içine çeken bir risk zinciri yaratıyor: “Bu, Latin Amerika’yı bir kez daha ABD iç politikasının savaş gündemine ekleme girişimi.”

Venezuela’nın yanıtı: Sivil-asker birlikteliği ve milis seferberliği

Ceja, Venezuela’da 2002 darbe girişiminden beri kurumsallaşan “sivil-asker birlikteliği” doktrinine ve Bolivarcı Milisin seferberliğine dikkat çekiyor. “Devlet işgale hazırlık doktriniyle hareket ediyor; toplum da milislere katılım ve özsavunma örgütlenmesiyle yanıt veriyor” diyor. Bu nedenle “kolay zafer” yanılsamasının tehlikeli olduğunu belirtiyor: “ABD kuvvetleri ‘kurtarıcı’ olarak karşılanmayacak; bunun Irak’ta söylenen yalanların tekrarı olduğu çok açık.”

Bölgesel tablo: CARICOM’dan Meksika’ya, çatallanmış tepkiler

Ceja, CARICOM içinde ayrışan tutumlara ve Trinidad ve Tobago örneği üzerinden kırılganlığa işaret ederken, bölgenin “barış bölgesi” ilkesinin hedef alındığını söylüyor. Aynı zamanda Meksika açısından da kırmızı çizgilerden söz ediyor: ABD’nin tek taraflı bir saldırısının ikili ilişkileri kopma noktasına getireceğini, ticaret, göç ve güvenlik işbirliğininçökeceğini vurguluyor. Ceja, Başkan Claudia Sheinbaum yönetiminin egemenlik ihlaline sıfır tolerans çizgisi nedeniyle Meksika kamuoyunda geniş bir direnç zemininin bulunduğunu belirtiyor.

Muhalefet içindeki fay hatları ve “Nobel” tartışması

İç politikada muhalefetin tümünün dış müdahaleye sıcak bakmadığını anımsatan Ceja, muhalefetin sert kanadı olarak tanımladığı María Corina Machado etrafındaki söylemlerin, bombardıman çağrılarına varan bir çizgiye kaydığını aktarıyor. Ancak bu çizgi, Maduro karşıtı seçmenlerin önemli bir bölümünde dahi meşruiyet bulmuyor: “Bombalar düşerse Chavista ile muhalif arasında ayrım yapmaz.” (Programda Machado’ya atfen kullanılan “Nobel Barış Ödüllü” nitelemesi, konuşmacının ifadesidir.)

Irak benzetmesi ve hukukun çöküşü

Ceja, BM uzmanlarının dahi “yargısız infaz” olarak nitelediği saldırıların uluslararası hukuku daha da aşındırdığı görüşünde. Gazze’deki yıkımın hukuki düzeni zayıflattığını söyleyen Ceja, Venezuela’daki yaptırımların ekonomiyi “çığlık attırma” stratejisiyle diz çöktürme çabasının Şili 1970’lerin reçetesini andırdığını ekliyor. Ona göre petrol satışının dolar hegemonyası nedeniyle aracı kurumlar üzerinden yapılmak zorunda kalınması, kalıcı indirim ve gelir kaybı yaratıyor; buna karşın Caracas, direnerek ekonomiyi toparlamaya çalışıyor.

“Uluslararası tugaylar” ve toplumsal tepki

Latin Amerika’nın devrimci-demokratik hareketlerinden yükselen dayanışma çağrıları da kuvvetli. Brezilya Topraksız İşçiler Hareketi (MST) içinden aktarılan “uluslararası tugaylar” söylemi bu hissiyatı özetliyor: “ABD botlarına topraklarımızda izin vermeyeceğiz.” Ceja, “Gidişatı durdurmanın yolu, ABD’nin içinde de savaş karşıtı bir dalganın yükselmesi” diyerek sesleniyor: “Trump kendini ‘barış başkanı’ diye sattı. Şimdi yeni bir savaşın eşiğine ülkeyi getirenler, bölgeyi ve göç krizini daha da derinleştirecek.”

Tırmanışın maliyeti bölgesel olur

Washington’un Karayipler merkezli askeri yığınağı ile karadan vuruş ihtimali, Venezuela’yı aşan bir bölgesel krizsenaryosunu gündeme taşıyor. Sınır ötesi bir çatışma, yeni bir göç dalgası, enerji ve ticaret hatlarında kırılmalar ve siyasi kutuplaşmanın sertleşmesi anlamına gelebilir. Ceja’nın sözleri, Latin Amerika’da iyi bilinen bir uyarıyı yineliyor: “Ateşle oynuyorlar; bu kez yangın yalnızca Venezuela’yı değil tüm bölgeyi yakabilir.”

Karayiplerde savaş oyunu: Trump Venezuela’yı mı vuracak?

FİKİR Söyleşileri sona erdi: Barış belediyeciliği ve barış gazeteciliği ile ortak dil mümkün

Etiketler:
Venezuela, ABD dış politikası, Karayipler, José Luis Granados Ceja, Venezuelanalysis, Monroe Doktrini, Rick Scott, Lindsey Graham, Maria Corina Machado, Bolivarcı Milis, Latin Amerika, yargısız infaz, yaptırımlar, göç krizi