₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Leonard Cohen’den evrene kalan

7 Kasım 2016’da Leonard Cohen aramızdan ayrıldı. Ölmeden tam 16 gün önce, kanser hastalığının son döneminde yayımlatmayı başardığı “You Want It Darker” kendisinin yaşamla hesaplaşmasını ve gnostik yönünü ortaya koyar. Buradaki hesaplaşma ve Tanrı ile konuşma cesareti, aynı zamanda da içinde yetiştiği kültürel Yahudilikten herhalde ayrı düşülemez. Ancak Cohen, içine doğduğu kültürden ibaret bir isim değildir. 

Gençliğinde dünyayı şiirle görür ve yaşar. Hatta şiir solumaktadır dense daha doğru olacaktır. Çünkü Cohen’in ritminde Yeats ve Worstwoth önemli yer tutar. Burada ironik melankolinin, kendine dışarıdan bakıp acısına gülümseyen bir öznenin yaşantısı göze batmaktadır. Öte yandan Lorca’nın romantizmi ve gececil Akdenizli imgelerinin de Cohen’de etkisi yadsınamaz. Cohen’in çoğu şiir minimal nitelikli ve Uzak Asya esintileri taşımakla birlikte, aynı zamanda da modernist anlatı mesafesine ve kentli çok anlamlı imge katmanına sahiptir. 

Cohen’in ilk albümlerinde sadece New York ve özellikle Soho’nun folk barlarının bohem ve modernist söz oyunlarına ve romantik melankolisine tanık olduğumuzu söyleyemeyiz. Burada her bir tensel karşılaşmayı bir tür evrencil arzuya dönüştüren simyacılığın ve oyun bazlığın etkisi vardır elbette.

Ancak Cohen’in henüz ilk albümlerinde bir uzlet ve yalvaç tavır sezilir. Her bir yaşantı ve anlatı aynı zamanda içsel olan çekimin dışarıya dair bir celbidir. Cohen’in apolitik olduğu tespiti de esasen alelacele ortaya konmuş gibi görünmektedir. Sadece “Partisan” parçası değil, Cohen’in kendi hayatını bir “Ethos” olarak açtığı oyunbaz ve iddialı tavrı, herhalde başlı başına politiktir. Burada herhalde Cohen’deki “Kaybeden” tutumundan da bahsedilmesi gerekiyor. Bu her şeyden önce hayatını karşılaşmaların sonsuz olasılığına ve dünyanın sonsuz çeşitli ve çeşnili karmaşasına açan bir iddiadır. 

Aynı zamanda da sisteme dair bir zırha bürünme anlamı taşır. Bu zırh öylesi metaforik bir anlam taşır ki; bir gecelik ilişki arzunun kozmolojik anlamı ile, bir melankolik duyuş dinsel bir hüznün gnostik çağrısı ile, tutkular, ilişkisel karmaşalar ile yan yana gelir. İnsanlığın kollektif çürüyüşü Tanrısal bir yakarıya dönüşür, toplumda politik olan ise, kişisel bir aşkın yitimi üzerinden anlatılır. Cohen için uzlet, sadece mekânsal bir geri çekilme değildir, bu uzlet bir kendilik mesafesi üzerinden bir anlatıya dönüşür. Monolog esasen dinsel bir anlatının gnostik tonda ancak modernist ve kendi köşesinde konuşan bir şairin konuşması ile açıklanabilir. Cohen’de bir çoktur. Meşhur Kabala yorumcusu Isaac Luria için evren parçalara ayrılmış bir çanak, çömlek gibi imgelenebilirdi.

Bu örüntüde insan; kendi parçalarını tezahür ettirip kendinde bütünlediği ölçüde bütüncül örüntüye dahil olabiliyordu. Cohen’de bu sesi işitmek mümkündür. Çünkü o gelenekle konuşsa da, kendi trajedisini yaratan ve sonra kendini tekrar yaratan bir düşünürdür aynı zamanda. Hem büyük kalabalıkların insanı olması hem de bir odanın içerisinden konuşması herhalde bu gücünden ileri gelmektedir. 

Bu büyük düşünür ve şairi ölümünün 9. yılında özellikle 67 “Teacher” ve 71 “Songs of Love and Hate” albümlerini; onun son mesajı ile birlikte tekrar ve tekrar dinleyerek anmak gerekiyor.

Elhamra’da ilk adım: “İzmir Seni Seviyorum” senaryo yarışmasında ödüller açıklandı

Kültürpark’ta Fikir Söyleşileri başlıyor: Kentin sesi, toprağın bilgisi, barışın sözü

“Keçi 501” Moskova’da dünya prömiyerini yaptı: Dağların ve emeğin hikâyesi