Eğitim hakkı metalaşırken: Kamu ve özelde eğitimin panaroması

Eğitimin kamusal bir hak olmaktan çıkarılıp metalaşması sürecinde, Özel okullar AKP’nin iktidara gelmesiyle beraber oldukça hızlı büyüdü. İktidar tarafından eğitim niteliksizleştirilirken, öğrenci ve veliler çeşitli adımlarla özel okullara mecbur bırakıldı. 

Bilginin metalaşma süreci yalnızca kapitalizmin ortaya çıkardığı bir durum değildir. Bilginin değerli, alınabilir ve satılabilir olması çok eski tarihlere kadar gidebilir. Temel bir hak olan eğitimin kamusal finansmanı yerine eğitim alacak kişinin finanse etmesi de eğitimin metalaşma süreci olarak değerlendirilebilir. Bu durumun ise eğitim hizmetinin temel görevlerinden biri olan iktidarın, siyasi ve ideolojik bir tercihi olduğu söylenebilir. 

Türkiye’de ise özellikle 1980’li yıllardan beri eğitimin özelleştirilmesi ve ticarileşmesi gibi kavramlar tartışılıyor. Eğitimin özelleştirilmesi ise devlet eliyle gericileştirilmesinden ve niteliksizleştirilmesinden bağımsız konuşulamaz. 

AKP’nin 2002 yılında iktidara gelmesiyle beraber eğitimdeki özelleşme süreci çok daha hızlı devam etti. Eğitimin gericileşmesi için birtakım adımlar atılırken, bir diğer taraftan da devlet okullarındaki eğitim niteliksizleştirilerek eğitim kamusal bir hak olmaktan çıkarıldı ve metalaştırıldı. Öğrenci velileri, çocuklarının ilkokul düzeyinden başlayarak daha kaliteli bir eğitim alma arayışları sürerken iktidar ise özel okulların açılması ve faaliyete devam etmesi için her türlü desteği sundu. Öyle ki Maya Eğitim Kurumları’nın sahibi Ziya Selçuk, 2018 ve 2021 yılları arasında Milli Eğitim Bakanı olarak görev yaptı. 

2002 yılından itibaren eğitime ayrılan bütçe azaldı. 1998’de eğitim yatırımlarına ayrılan bütçe yüzde 30,03 iken bu oran 2023 yılında 9,18. Bu dönemde özel okul sayısında da ciddi bir artış yaşanırken, devlet okullarının sayısı neredeyse artmadı ve 2002’de yaklaşık 50 bin olan devlet okullarının sayısı 2018 yılında 54 binlere ancak ulaşabildi. 

KAMUYA AİT İLKOKUL SAYISI AZALDI

2002 yılında anaokulundan liseye kadar her kademede özel okul sayısı 1377, bu okullarda okuyan öğrenci sayısı 217 bin 930, görev yapan öğretmen sayısı ise 20 bin 730 idi. Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) tarafından hazırlanan raporda, “Eğitimde 4 artı 4 artı 4 uygulaması öncesinde Türkiye’de 4 bin 664 özel okul bulunmaktayken, 2023 yılı itibariyle özel okul sayısı 14 bin 281’e toplam öğrenci sayısı ise yaklaşık 2,5 kat artarak 535 bin 788’den 1 milyon 578 bin 233’e yükselmiştir. 4 artı 4 artı 4 uygulamasının başlamasından bu yana öğrenci artışına rağmen kamuya ait ilkokul sayısı 5 bin 697 azalmıştır.” tespitlerine yer verildi. 

Tüm bu uygulamaların yanı sıra devlet okullarının ortaokuldan başlayarak imam hatibe dönüştürülmesi sonrasında adrese dayalı yerleştirmede yüzbinlerce aile, çocuğunu gönderecek bir devlet okulu bulamıyor. Aynı mahallede imam hatip okulları mevcut olduğu için veliler çocuklarını buraya göndermek istemeyerek özel okullara yöneliyor. 

Derslerde bakanlık ve okul idareleri tarafından, Kuran-ı Kerim, peygamberin hayatı ve temel dini bilgiler gibi derslerin dayatılması sonrasında devlet okullarında eğitimin niteliğinin düşmesi de velileri özel okul arayışına yöneltiyor. Eğitimin metalaşması çerçevesinde özel okulların devlet okullarına göre verdiği yabancı dil dersi, etüt ve sosyal aktiviteler de velilerin tercihlerini etkiliyor. 

Öte yandan bakanlığa bağlı okulların tarikat ve cemaatlere sonuna kadar açılması, tarikatların okullarda kitaplar dağıtması ve okullara manevi danışman atamasıyla başlayan ÇEDES protokolü de öğrenci velileri açısından tedirgin edici diğer başlıklar. 

2014 YILINDA TABAN MAAŞ UYGULAMASI KALDIRILDI

Şu anda özel eğitim kurumlarında yaklaşık 200 bin öğretmenin çalıştığı tahmin ediliyor. Bunlar dışında özel öğretim kurslarında kayıtsız çalışan, girdiği ders saati kadar ücret alıp sigortası ödenmeyen ataması yapılmayan binlerce öğretmenin olduğu, bilinen bir gerçek. Özel okullara bu derece destek verilirken, öğretmenlerin çalıştıkları özel okullarda yaşadıkları hak gaspları daha sözleşme aşamasında başlayıp, çalıştıkları süre boyunca çeşitlenerek devam ediyor. Öğretmenlerin birçoğu asgari ücret veya daha altında maaş alarak çalışmak zorunda kalıyor. 2014 yılında özel okul patronlarının baskısıyla Özel Eğitim Kurumları Kanunu’nda yer alan, ‘öğretmenlerin kamudaki denklerinden daha az maaş almayacağını’ ifade eden madde kaldırıldı.  Özel okullarda, dershanelerde ve kurslarda çalışan öğretmenlerin maaşlarındaki dramatik düşüş için bir dönüm noktası oldu.