Çiçeği burnunda NATO üyesi Finlandiya’nın çiçeği burnunda cumhurbaşkanı Alexander Stubb’ın açıklamaları, artık ‘3. Dünya Savaşı’nın konuşulduğu bu günlerde, devam eden gerilimde ‘vites artırdı’.
Stubb, seçim kampanyası döneminde bile ABD nükleer silahlarının ‘Finlandiya topraklarından taşınmasına ve ülkede depolanmasına izin verilmesine açık olacağını’ söylemişti. Merkez sağ Ulusal Koalisyon Partisi’nin adayı Stubb ayrıca, bu kitle imha silahlarını ‘barışın garantisi’ olarak nitelendirmişti.
Stubb, görevi devralır devralmaz ayağının tozuyla konuyu yine aynı yere getirdi. Görev devir teslim töreninin ardından gazetecilere verdiği demeçte, “Finlandiya gerçek bir nükleer caydırıcı güce sahip olmalıdır. Üyeliğimiz sayesinde NATO bize üç caydırıcılık sağlıyor: Birincisi askeri, ikincisi mühimmat ve üçüncüsü de ABD’den gelen nükleer caydırıcılık” ifadelerini kullandı.
“Askeri uyumumuz ve NATO üyeliğimiz sonucunda, cumhuriyetimizin bağımsızlığı boyunca manevi olarak ait olduğu ‘Batılı değerler topluluğu’ olma yolunda son adımı attık” diyen Stubb, Türkiye’nin ‘kritik onayının’ ardından beklenen 3. büyük savaşın hevesli bir oyuncusu olacağını ilan etti.
Finlandiya’nın bu hevesi, kendisiyle 1300 kilometrelik bir sınırı paylaşan Rusya’nın elbette ki radarında.
Rusya lideri Putin, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerinin ardından, NATO’nun doğuya doğru son genişlemesinin yarattığı tehditleri etkisiz hÂle getirmek için Batı sınırlarındaki askeri varlığını güçlendireceğini açıklamıştı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da, Stubb’un seçim zaferinin ardından Moskova’nın Finlandiya halkının demokratik tercihine saygı duyduğunu ancak ilişkilerde herhangi bir iyileşme beklemediğini söylemişti.
Stubb’un nükleer çıkışına en açık yanıt veren ise, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova oldu.
Soçi kentinde Dünya Gençlik Festivali çerçevesinde düzenlediği haftalık basın toplantısında konuşan Zaharova, ABD nükleer silahlarının Kuzey Avrupa’ya yerleştirilmesi durumunda Rusya’nın tutumunu şu şekilde açıklamıştı:
“Bu tür nesneler doğrudan bir tehdit kaynağı oluşturacaktır ve doğal olarak ülkemiz ile NATO arasında doğrudan askeri çatışma senaryosunun belirlediği meşru hedefler listesine de dahil olması kaçınılmaz olacaktır. ABD’nin ve uydularının güçlü bir şekilde istediği şeyin de tam olarak bu olduğunu anlıyoruz.”
Nükleer tehlike nereden geliyor?
- Dünya Savaşı’nın nükleer bir savaş olacağı artık konuyla ilgilenen herkesin malumu.
Konu nükleer olunca, akıllara ilk olarak, ‘dünyanın en büyük nükleer gücü’ olarak kabul edilen Rusya geliyor.
Batı medyası, alışıldığı üzere ‘otoriter Kremlin’den gelen nükleer tehlikeye’ dikkat çekiyor. Ancak bir ‘nükleer tehlikeden’ bahsedeceksek, kendi sınırları dışında kendine ait nükleer güç bulundurmayan Rusya’yı değil, Avrupa’yı nükleer silah deposu hâline getiren ABD’yi konuşmak gerekiyor.
ABD’nin ABD dışındaki nükleer cephanesi
Amerika Birleşik Devletleri ve NATO müttefikleri, Avrupa’da konuşlandırılan stoklara ilişkin kesin rakamları açıklamıyor. Ancak, ABD merkezli Silahların Kontrolü ve Yayılmasını Önleme Merkezi’nin 2021 yılında yaptığı tahminlere göre, beş NATO üyesi ülkede altı üs genelinde ABD’ye ait 100 nükleer silahın depolandığı tahmin ediliyor:
Belçika’daki Kleine Brogel, Almanya’daki Büchel Hava Üssü, İtalya’daki Aviano ve Ghedi Hava Üsleri, Hollanda’daki Volkel Hava Üssü ve İncirlik Türkiye…
Silahlar aktif durumda değil ve ulusal hava üslerindeki yeraltı kasalarında tutuluyor. Silahların ‘izin verilen eylem bağlantısı’ (PAL) kodları ise elbette Amerikalıların elinde. Eğer bu silahlar kullanılırsa, silahlar NATO tarafından belirlenen savaş uçaklarına yüklenecek.
F-35A, F-18 Super Hornet veya Eurofighter Typhoon uçaklarına sahip ülkelerin giriştiği ‘modernizasyon’ süreci de tam olarak bununla ilgili.
ABD nükleer silahları, Başkan Dwight D. Eisenhower’ın Sovyetler Birliği’ne karşı kullanılmak üzere kıtadaki NATO üslerinde depolanmasına izin verdiği 1950’lerin ortalarından beri Avrupa’da konuşlandırılıyor.
Belçika, Almanya, İtalya, Hollanda ve ülkemizdeki silahlar, ‘ihtiyaç duyulduğunda teslim edilmek üzere’ depolarda tutuluyor. Öte yandan, nükleer görevlere NATO partnerlerinin katılımını sağlayan SNOWCAT operasyonlarında Çekya, Danimarka, Yunanistan, Macaristan, Norveç, Polonya ve Romanya da yer alıyor.
Stubb Finlandiyası ise, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) karşı hazırlanan ve günümüzde Rusya’ya karşı devam eden bu ‘nükleer hazırlığın’ önemli bir parçası olmaya hazırlanıyor.
Bitmedi…
Bütün bunlarla birlikte, NATO’nun Rusya’ya yönelik başlattığı askeri hareketlilik de tüm hızıyla devam ediyor.
Bir süre önce, NATO’nun Soğuk Savaş dönemi sonrası en büyük askeri tatbikatı olarak bilinen Steadfast Defender-24 (Sarsılmaz Savunucu-2024) başladı.
Atlantik bloğunun bu devasa askeri hareketliliğinde, en genel ifadeyle askeri güçlerin ‘Doğu Avrupa’ya nakli test edilecek. Yalnızca Doğu Avrupa değil, ‘Rusya’nın çevreleneceği’ Baltık ve İskandinav bölgesi de tatbikatın test alanı içinde.
Bu tatbikat, tek bir ana askeri hareketliliği değil, 15 tatbikatlık bir döngüyü temsil ediyor.
Steadfast Defender; Joint Warrior, Solid Approach, Arctic Dolphin, Northern Response, Immediate Response, Brilliant Jump, Movable Defender, Slovak Kalkanı, Saber Strike, Trojan Trail-24 ve Bahar Fırtınası gibi ulusal veya bölgesel düzeyde başka tatbikatları da içeriyor.
Türkiye de bu tatbikatların aktif parçası. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK); Brillant Jump, Nordic Response, Saber Strike, Immediate Response tatbikatlarında da aktif rol alacak.
Ülkemiz yalnızca askeri katılım sağlamıyor. Topraklarımız, NATO’nun en önemli komutanlıklarından birine ev sahipliği yapıyor.
NATO Kara Kuvvetlerinin daimi karargahı, Müttefik Kara Komutanlığı (LANDCOM) ismiyle İzmir’de bulunuyor. NATO’nun kara manevralarındaki bütün kararlar, İzmir Buca’da Orgeneral Vecihi Akın Kışlası’ndaki komutanlıkta alınıyor.
Türkçesi şu: Eğer yeni bir dünya savaşı çıkacaksa ve bu savaş Rusya sınırlarında başlayacaksa, yüz yıl önce işgalcilere sıkılan ilk kurşunla bilinen İzmir, dünyayı yok oluşa sürükleyecek savaşın ilk kurşununun sıkılması kararının alındığı yer olarak hatırlanacak.