Yoksulluk her geçen gün artarken, bu durumdan en çok çocuklar etkileniyor. Türkiye’de okullarda öğrenim gören çocuklar, paraları olmadığı zaman temiz içme suyuna bile erişemiyor. Uzman diyetisyen Dicle Dilan Salman çocukların evden su götürmelerinin yeterli olmadığına dikkat çekti.
Türkiye’de devlet okullarında eğitim öğretim hayatına devam eden çocukların birçok sorunu bulunuyor. Okulların neredeyse tamamı öğrencilerin en temel ihtiyaçlarını karşılayacak fiziki donanımlara sahip değil. Çocuklar en temel ihtiyacı olan içilebilir suya bile bedelsiz bir şekilde ulaşamıyor. Su, yaşamın sürdürülebilmesi bakımından vazgeçilmez nitelikte olan bir hayati kaynaktır. İçilebilir suya erişmek en temel insan hakkıdır. Herkesin yeterli miktarda ve kalitede suya eşit şekilde erişebilmesi gerekir.
Hava koşullarına göre değişiklik gösterse bile gelişme çağında bir çocuk günde ortalama 2 litre su içmelidir. Günün büyük bir kısmını okulda geçiren öğrenciler, evden çıkarken yanlarına aldıkları su bittiği zaman okul kantinlerinden ücret karşılığında su satın alıyor. Günümüz koşullarında yarım litrelik bir pet su yaklaşık 10 TL’ye satılıyor. Her ailenin ekonomik olarak bu ücreti karşılama durumu olmadığı için birçok çocuk tuvaletteki musluklardan su içiyor ve bu durum gelişim çağındaki küçük çocukların sağlığını tehdit ediyor.
Çocukların eğitimde başarısını etkileyen pek çok etken bulunuyor. Bunlardan biri de yeterli miktarda su kullanımı. Bazı bilimsel araştırmalara göre çocuklar su içmedikleri zaman çalışmalara tam odaklanamıyor. Yeterli miktarda su içememe kısa süreli hafıza sorunlarına da yol açabiliyor. Yetersiz su kullanımı, aynı zamanda baş ağrısına ve yorgunluğa da neden olabilir. Böyle durumlarda günün büyük bölümünü okulda geçiren çocukların çoğu, kendisini gün ortasında yorgun ve halsiz hissedebilir. Bu da öğrencilerin konsantrasyonunu etkiler.
ULUSLARARASI ANLAŞMALARLA DEVLETLERİN GÖREVİ BULUNUYOR
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun imzaya açtığı, Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 24. Maddesinin 2. Fıkrasının C bendinde şu ifadeler yer alıyor: “Taraf Devletler, bu hakkın (tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanabilme hakkı) tam olarak uygulanmasını takip ederler ve özellikle: Temel sağlık hizmetleri çerçevesinde ve başka olanakların yanı sıra, kolayca bulunabilen tekniklerin kullanılması ve besleyici yiyecekler ve temiz içme suyu sağlanması yoluyla ve çevre kirlenmesinin tehlike ve zararlarını göz önüne alarak, hastalık ve yetersiz beslenmeye karşı mücadele edilmesi… amaçlarıyla uygun önlemleri alırlar.”
Bu maddeye göre, taraf devletlerin temiz içme suyu temin etme konusunda sorumluluğu bulunuyor. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi tarafından Sözleşme’nin 11. ve 12. maddelerine yönelik oluşturulan 15 No’lu Genel Yorum’da, yeterli, güvenli ve kaliteli içilebilir suyun her eğitim kurumunun içinde veya hemen yakınında olması gerektiği belirtiliyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3 Ağustos 2010’da aldığı kararla, diğer insan haklarının tam olarak kullanılabilmesine temel oluşturan “Güvenli ve temiz içme suyu ve sanitasyon hakkını bir insan hakkı olarak tanımıştır.” Artık bu tarihten itibaren temiz içme suyu ve sanitasyon hakkı, uluslararası düzeyde tam bir insan hakkıdır. İçme suyu ve sanitasyon hakkının BM tarafından tam tanınması, devletlere birtakım görevlerin yüklenmesi anlamına geliyor.
UNİCEF’in çalışmasına göre, küresel ölçekte, okulların yüzde 69’unda temel içme suyu hizmeti mevcut durumda. Her dört ilkokuldan birinde içme suyu hizmeti bulunmazken, ortaöğretim düzeyinde bu oran 6’da 1’e düşüyor.
ÇOCUKLARIN EVDEN SU GÖTÜRMESİ YETERLİ DEĞİL
Uzman Diyetisyen Dicle Dilan Salman, okullarda içme suyuyla ilgili herhangi bir altyapının olmadığına dikkat çekti. Çocukların eğer paraları yeterse kantinden su aldığını veya şişelerini çeşmeden doldurduğunu belirten Salman, “Aslında evde içemedikleri çeşme suyunu tabii ki okulda da içmemeleri gerekiyor. İçme suyu ile ilgili bir altyapı yok. Çocuklar eğer paraları yeterse kantinden alabiliyor ya da şişelerini çeşmeden doldurabiliyorlar. Ancak aslında evde içemedikleri çeşme suyunu tabii ki okulda da içmemeleri gerekiyor. İçme suyunun güvenli hâle getirilmesi gerekir. İçme sularının eskiden olduğu gibi çeşmeden içilebilir hâle getirilmesi yeterli olacaktır. Arıtılmış sularda kalsiyum yetersizliği de görülmektedir. Bu nedenle içme suyunun içilebilir hâle getirilmesi önemlidir. Her çocuğun su ihtiyacı; yaşa, cinsiyete, kiloya, boya ve aktivite düzeyine göre değişse de her çocuğun mutlaka alması gereken asgari bir su miktarı var. Çocukların evden götürmesi de yeterli değil, her 100 kaloriye 100 mililitre sıvı tüketmesi (yaklaşık 1,5 – 2 litre) gerekirken çocukların bir şişeyi dahi gün boyu tüketemediği oluyor. Bazı özel okullarda sebil sistemi ya da arıtıcılar var, çocuklar dilediğinde doldurabiliyorlar. Ancak bu devlet okullarında rastlayabildiğimiz bir şey değil maalesef. Çocuklar arasındaki eşitsizlik, her yerde olduğu gibi okullarda da var. Oysaki her insanın sağlıklı, içilebilir, temiz suya, her durumda koşulsuz ve bedelsiz ulaşım ve tüketim hakkı vardır.” dedi.
Bunun temel bir insan hakkı olduğuna dikkat çeken Salman, “Suyun bütün çocuklar için erişebilir bir hale getirilmesi gerekiyor. Bunun yöntemi de çok basit aslında. Yapılamayacak bir durum yok. Bir şişe suyun 7-10 lira arasında değiştiği bir yaşamda çocukların hem beslenip hem yeterli su içmesi için günde yaklaşık 100 lira alması gerekiyor. Ancak kaç aile bunu sağlayabiliyor, çok az. Bunun için mücadele etmek aynı zamanda çocuk hakları için de bir mücadele demektir. Kamunun herkes için yeteri miktarda suyu sağlaması gerekir. Birleşmiş Milletler Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesinin belgesinde zorunlu olarak sağlanması gereken yeterli miktarda su, ‘susuzluk nedeniyle ortaya çıkan ölümleri ve su kaynaklı hastalık risklerini önlemeye ve [bireysel] tüketimi, mutfak gereksinimlerini, kişisel temizliği ve ev temizliğini karşılamaya’ yetecek miktarda olan sudur. Suyun vücudumuza birçok yararı var. Çocuklarda vücut ısısını dengelemek, toksik maddelerin atılmasını sağlamak, metabolizmayı düzenlemek, enfeksiyonlarla mücadele etmek, vücuda alınan besinlerdeki yararlı maddeleri hücreye taşıma gibi birçok katkısı var. Aynı zamanda çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerine katkı sağlar, çocukların yetersiz su tüketimi konsantrasyonlarını olumsuz yönde etkiler, başarısızlık artar” diye konuştu.
Salman, şunları dile getirdi: “Çocuklara eğitim verilmesini sadece bilgi yüklemesi ve akademik bir şey olarak görmemek gerekiyor. Çocukların yaşama hazırlanması, toplumu oluşturacak bir insan olması da demek aynı zamanda. Sağlıksız, mutsuz, huzursuz, aç olması da bizim derdimiz olmalı. Çocukların sağlığı, başarısının açlıkla, susuzlukla direkt ilişkisi var. Susuz kalan çocukların dikkat eksikliği, halsizlik, baş dönmesi olabilir. Uzun vadede böbrek hasarına, bilinç kaybına neden olur. Enerjisizlik yaratır, bu nedenle yeterli sıvı alınımını sağlamak gerekmektedir.”
2 LİTRE TEMİZ SU 45 BİN LİRA
Okullarda kullanılabilecek su arıtma cihazlarının fiyatları kapasitelerine göre değişiyor. Düşük kapasiteli su arıtma cihazları 25 bin liradan başlarken, bu fiyat 45 bin liraya kadar çıkıyor. Fiyatlar okuldaki öğrenci sayısına göre değişiklik gösteriyor. Ortalama olarak 500 öğrencisi olan bir okulun her öğrenciye 2 litre temiz içme suyu sağlaması için kuracağı arıtma sisteminin maliyetini 45 bin lira olarak düşünebiliriz. Bu rakam öğrenci sayısına artabilir veya azalabilir.