Bir futbol takımı “faşizm” ile “ırkçılık” ile nasıl mücadele eder? Peki ya bunlarla mücadele ederken nasıl şampiyon olur? Dünyanın neresinde var böyle takımlar? Hatta bir ulus ile özdeşleşen kaç takım var? Bir elin parmaklarını geçmez. Biz sanırım “şanslı” coğrafyadayız ki o takım burada, hemen yanı başımızda duruyor. Kırmızı, yeşil formanın içine gizlenmiş sarı renklerin oluşturduğu formayı sahiplenen milyonlarca Kürdün takımı Amedspor.
Elbette ‘Amedspor sadece Kürtlerin mi?’ diyen demokratik kamuoyuna şunu hatırlatmakta yarar var: “Benim de tanıdığım Türk Amedsporlu taraftarlar da var!” Lakin konumuz bunlar değil. Konumuz şu: Pazar günü Amedspor, ligin bitimine iki hafta kala herhangi bir sorun olmazsa şampiyonluğunu kâğıt üzerinde garantileyecek.
Geçtiğimiz hafta Kastamonuspor ile karşı karşıya geldi Amedspor, deplasmanda olmasına rağmen milyonlarca kişi maça kilitlendi. Diyarbakır’da hem Kent Meydanı’nda hem de Park Orman’da binlerce taraftar maçı izledi. Kimi de evinde… Meydanlarda toplananlar, internetin azizliğine uğrasalar da inatla bekleyip maçı bir şekilde izledi. Hatta dev ekranda, internet her kesildiğinde yoldan geçenler veya orada olanlar, “Bırakmıyorlar bir maç izleyek!” dediler. Kısacası “Hiçbir şey yapılmadıysa muhakkak bir şey yapılmıştır orada!”
90 dakikalık müsabaka sonunda herkes önceden sözleşmiş gibi sokaklara döküldü. Park Orman’dan, Kent Meydanı’ndan binlerce kişi yürüyüşe başladı. Bayrağı alan, formasını giyen herkes sokağa döküldü. Kimisi de Amedspor bayrağı bulamayınca DEM Parti’nin seçimden kalan bayrağını almıştı. Kilometrelerce yol yürüyenler Ofis’e, oradan da Sanat Sokağı’na vardı ve yediden yetmişe herkes legal illegal, kendi dilinde ne kadar tezahürat varsa doyasıya haykırdı.Taraftarlar burada eğlenirken takım da Diyarbakır’a doğru yola çıkıyordu. Saat 21.21’de taraftarlar çağrı yaparak kafileyi karşılayacağını açıkladı. Biz de herkes gibi yola koyulurken insanlara soruyoruz: “Nedir bu Amedspor sevgisi?” Herkesin bir yanıtı, bir bahanesi var. Kimisi “Kürtlerin takımıdır.” kimisi “Amedspor’un sadece Diyarbakır’da değil dünyanın her yerinde taraftarı var.” diyor, kimisi de “Gerekçeye gerek yok, Kürdüz.” diyerek yanıt veriyor.Politik bir duruşun ötesinde Amedsporlu olmayı bir kimlik ile özdeşleştirmiş cevaplar veriliyor. Kürtlerin Vanspor, Batman Belediyespor, Cizrespor gibi birçok takımı olmasına rağmen Amedspor, hem yönetimi hem de taraftarı ayrı bir yere koyarak bu temsiliyeti sağlıyor. Yapılan araştırmalar da bu yönlü sonuçları gösteriyor. Sosyo Politik Saha Araştırmaları 2022 yılında yaptığı araştırmasında “Kendinizi bir taraftar olarak nasıl tanımlarsınız?” sorusuna yüzde 37 “sadık” olarak yanıt vermiş. Takımı destekleme gerekçesi için de “takımın temsil ettiği misyon” yüzde 31 olarak ölçülmüş. Amedspor ne anlam ifade ediyor sorusunaysa “her şey”, “ulusal kültürel kimlik”, “direniş”, “barış” gibi sözler yanıt oluyor.
Elinde DEM Parti bayrağı ve ailesi ile çıkan bir kişi ile görüştüğümüzde “DEM de bizimdir, Amedspor da bizimdir. Faşizm yenildi.” diye yanıt veriyor. Herkes şampiyonluğu bekliyordu yıllardır. Henüz 22 yaşındaki Kübra Günaydın da bu şampiyonluğu bekleyenlerden “Yaşım küçük olabilir. Ama hepimiz bu şampiyonluğu yıllardır bekliyorduk. Barış içinde, huzur içinde eğlenmeyi özledik. Her ikisini aynı anda yaşamak istiyoruz. Herkes bugün sokakta, gülmeyi çok özledik. Biz Kürtler için Amedspor bambaşka ve onun için herkes sokakta bu gece.” diyor.
Kimisi motoru ile kimisi otomobili ile sokaklara şehir konvoylarına çıkarken bir tır dikkat çekiyor. Tırı durdurup içine giriyorum. Nakliyeci Ömer Büyük, bir sözünü yerine getirdiğini anlatıyor. Sabah erkenden tırın dorsesini çıkardıktan sonra güzelce yıkadığını, çiçekçiye götürdüğünü, süslediğini ve atkısını da ön cama astığını söylüyor. O anlatırken 6 yaşındaki çocuğu da arka koltukta uzanmış, çekirdek çitleyerek annesi ile birlikte kutlamaları seyrediyor. Ailesi ile kutlamalara katılmış. Amedspor’un yıllarca maruz kaldığı ırkçılığa rağmen dimdik durduğunu ve geri adım atmadığını söylüyor. Takımın değil halkın yıllardır özlem duyduğu şampiyonluğa eriştiğini dile getiriyor.
Yediden yetmişe herkesin sokakta olduğu dakikalarda Sakızcı Memo’yu görsem de onunla konuşsam diyorum. Sakızcı Memo ile tribünlerde maç izleyen çoktur. Saatler 21.21’i gösterdiğinde ben de herkes gibi havalimanına geçiyorum. Herkes takımı bekliyor. Çıkış kapısında bir ses, “Hat hat (geldi geldi)” diye haykırışlar, derken havalimanının içinden Sakızcı Memo çıkıyor. Ve taraftarı selamlıyor. Polisler onu hemen protokol geçişinden alıp taraftarın içine doğru uzaklaştırıyor. Taraftar polise tepki gösteriyor. Herkes Memo’nun orada olmasından memnun, onun şehirde büyük bir dokunulmazlığı vardır. Memo’nun yanına gidiyorum. Kameralara bizden bile daha alışkın olduğu için Memo, elimdeki mikrofonu daha ben sormadan alıp konuşuyor. “Büyük kaptana söz verdik. Şehmus Özer’e o kupayı götüreceğiz.” diyor. Memo, tüm taraftarların kalbindeki rahmetli kaptan Şehmus Özer’i hatırlatıyor. Nasıl unutsunlar ki! Rahmetli kaptanın sevdası bugün şampiyon olmuş!
Şampiyonluğun Kürtler için anlamını sanırım Veysi Üstündağ’ın cümleleri net özetliyor: “Bugün Amedspor şampiyon oldu. Kazanan ise halkların kardeşliğidir. Amed yoktur diyenler vardı. Bu sokağa çıkanlara bakıp Amed var mı yok mu, Kürtler var mı yok mu görsünler. Faşizm kümeye düştü; barış, kardeşlik şampiyon oldu.”