Türkiye’de LGBTİ hareketin ana akım siyasetteki görünürlüğü Gezi öncesi ve sonrasında ivmelenir. Direniş öncesinde sivrilen kimlik hareketi aynı zamanda “solun böleni” olarak eleştirilse de aynı zamanda önemli ölçüde seçmeni olduğu CHP çevresinde sahiplenilir.
Hareketin İstanbul’daki görünürlüğü su götürmeyecek şekilde öndedir. Dolayısıyla CHP’nin İstanbul örgütlerinden belediyelerine kadar bir dizi eylemlilik içinde ufak tefek kıpırdanmalar olur.
Şişli Belediyesi’nde LGBTİ bireylerin hareket alanının artırılmasından (bugün yandaş basın ve Twitter hesapları tarafından linç edilen) Beşiktaş Belediyesi binasının üzerine LGBTİ simgeleyen gökkuşağı bayrağının asılmasına kadar bir dizi eylem hayata geçirilir. Ancak AKP’nin siyasal alanda kurduğu hegemonya daha iktidar sıralarından ses gelmeden muhalefetteki CHP’nin öncü aktörleri tarafından bastırılır. Hatta o kadar ki bu baskı LGBTİ’leri de aşarak İstanbul Sözleşmesi’nin savunusunun silikleşmeye başlamasına kadar gider.
Ankara’da bir belediye başkanı belediyenin kadın bülteninde yer alacak İstanbul Sözleşmesi yazısını Altılı Masa ortağı Temel Karamollaoğlu’nun kırılmaması-masanın kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızmaması için çıkarttırır. AKP’nin hegemonik söylemi “milletin değerleriyle” başlar ve bütün siyasal alanda açık bir tahakküme dönüşür. LGBTİ’lere bu alanda bir yer yoktur.
Modernleşme serüveninin ikinci yüzyılı
Sonraki yıllarda Saray’ın muhbir vatandaş yaratma çabaları sahada düşünülen karşılığı bulamaz. Muhalefetin safları geri çekme çabası bu çatışmacı görüntüyü engeller çünkü.
Ancak 2019 ve 2024 kırılmaları ve muhalefetin yeni siyasal hattının “bir başarı” yakalaması yeni merkezin inşasının tam da buradan oluşturulabileceği algısını bütünüyle ayakları üzerine oturtur. Çünkü bu yeni merkezde sosyal demokratlardan muhafazakar demokratlara, milliyetçi demokratlardan “uslu durdukları takdirde” Kürtlere kadar yer vardır.
Ancak sık sık demokrat lafzıyla süslenen bu yeni hatta LGBTİ’lerin anayasal haklarını savunmaya gerek olmayabilir. Bu çoğu zaman toplumun kahir ekseriyetinin talepleri veya milletin değerleriyle açıklanabilir. “Sırası değil”, “sonra bakmak lazım”, “iktidara gelmeden bir şey yapılamaz” hatta. Ancak Türkiye’nin modernleşme serüveninde LGBTİ’lerin bir pozisyonu olması gerekliliği her geçen gün kendini daha sert ve çıplak şekilde dayatacaktır.
Geç olmadan pozisyon almak; az ve marjinal oldukları iddiasının aksine niteliklerinin önde tutulduğu bir politikanın Türkiye’nin gündemine taşınması icap edecektir.
Yazar Notu: KAOS GL’ye 2015 yazında yazdığım bu yazı maalesef bugünü de aydınlatıyor.
https://kaosgl.org/gokkusagi-forumu-kose-yazisi/onur-yuruyusu-ve-chprsquoli-belediyelerin-yeni-cocuklari