Çocuklar için yeni eğitim-öğretim dönemi başlıyor. Geçmişte, eylül ayında her yerde ışıl ışıl okul hazırlıkları ile ilgili posterlerle karşılaşırdık ancak şu an öyle bir durum yok. Ebeveyn olan bir arkadaşım sohbetimizde iki tişört, bir şort ve bir beden eğitimi kıyafetini 3200 liraya aldığını ve bu alışverişin içinde kışlık kıyafetler dahi olmadığını söyledi.
Durum böyleyken kırtasiye alışverişlerini, okul kıyafetlerini bir kenara bırakalım yoksulluk sebebiyle birçok çocuk bu sene okula dahi başlayamayacak. Dört kişilik bir ailenin ağustos ayında sadece gıdaya ayırması gereken tutar (açlık sınırı) 12.198 TL olmuş durumda. Yani bir çocuk için 3 bin küsür liraya ihtiyaç var. Ancak biliyoruz ki birçok aile 17,002.12 TL ile geçinmeye çalışıyor. 17 binlik bütçe ile barınma, beslenme, giyecek, sağlık, güvenlik, ulaşım, eğitim, ev eşyası, elektrik, su, yakıt, aidat gibi temel ihtiyaçları karşılamak ve “kalırsa” sosyal ihtiyaçları da gidermesi bekleniyor. Bu rakamlarla temel ihtiyaçların giderilmediğini görmek için matematik bilmemize dahi gerek yok. Yoksulluğun çığ gibi büyümeye devam ettiği bu ortamda çocukların beslenme ihtiyaçlarını karşılamak, kantin harçlığı vermek dahi ütopik gözüküyor. Bir hamburgerin fiyatı 90-100 lira olmuşken çocukların ihtiyacı olan protein, yağ, karbonhidrat, vitamin dengesine sahip bir beslenme örüntüsünü oluşturmak çok da mümkün gözükmüyor.
Tüm bu mümkünsüzlüklerin kıyısında acil ne yapılmalı?
- Çocuklar için bir öğün beslenme desteği sağlamak
Yerel yönetimlerle koordineli bir şekilde bakanlıkların devreye girerek acilen yeterli, sağlıklı, besleyici bir öğün verilmesi gerekmektedir.
- Varsaymak yerine muhatabına sormak
Mahallelerin sosyo ekonomik durumunu göz önünde bulundurarak önce yoksul mahallelerden başlamak üzere sorunların analiz edilmesi için sorumluların görevlendirilmesi ve mahalle taramalarının yapılması muhataplarından direkt bilgi almayı sağlar. Bu da çözüme daha yakın politika üretmeyi destekleyecektir. Bu nedenle soruları birbirimize sormak yerine mahallelere sokaklara sormak önemlidir.
- İçilebilir su temin etmek
Her okulda bir şişe suyun ortalama fiyatı 10 TL olmuşken yeterli suya erişimin sağlanması için çocuklara içilebilir su kaynaklarının olduğu okullar yaratılmalıdır.
- Gelir sınırı bakılmadan destekleri sağlamak
Öneriler yapılırken her çocuğun beslenme hakkı olduğunu hatırlayarak gelir düzeyine bakılmaksızın tüm çocuklara beslenme ve su desteğinin sağlanması gerekmektedir. Ayrımın olması sadece ekonomik durumu yetersiz olan çocuklara beslenme desteğinin verilmesi, yemek gönderilmesi çocuklar arasında damgalamaya neden olmaktadır. Özellikle çocuklar arasında zorbalığın önlenmesi, eşitliğin sağlanması, bir arada yeme kültürünün oluşturulabilmesi açısından gelire bakılmadan var olan her çocuk için beslenme desteği sağlanmalıdır.
- Kantinlerde gıda güvenliği denetimleri ve fiyat politikaları takibi
Süreçte ücretsiz bir öğün verilmesi sağlanırken buna ek olarak kantinlerde satılan ürünlerin çocuk sağlığına uygun olup olmadığı, tost hamburger gibi gıdaların içeriklerinin sıkı bir şekilde kontrolünün sağlandığı, fiyat politikalarını takip ederek çocukların beslendiği alanlarda ve gıdalarda vergilerin kaldırılmasına dair girişimler yapılmalıdır.
- Obezite ve malnütrisyona karşı politika üretilmeli
Bugün, istatistiklere de yansıdığı üzere ülkemizde binlerce çocuk sürekli açlık ve yetersiz beslenmenin yol açtığı hastalık ve ölümlerle yüzleşirken, diğer taraftan aşırı ve hatalı beslenmeden kaynaklanan bozukluklar yüzünden erken yaşlarda birçok kronik hastalıkla mücadele etmektedir. Obezite gibi hastalıklar sadece fazla beslenmeden kaynaklanmamaktadır. Besin değeri düşük, karbonhidrattan yoğun, uzun raf ömrüne sahip, ucuz, sadece doymak için fazlasıyla ekmek, makarna gibi tahıl kaynaklarına yaslanan ve mide doygunluğunun sağlanabilmesi için kola gibi asitli gıdalar tüketmek zorunda kalan bir beslenme örüntüsü de obeziteye neden olmaktadır. Bu nedenle obeziteye neden olan gıdaların çocukların erişiminin olduğu alanlardan çekilmesi, bu gıdaların üretimi ile ilgili yaptırımların artırılması gibi birçok şey yapılabilir. Çocukluk çağı obezitesini azaltmak için diyet ve egzersizin önemi birlikte aktarılmalıdır. Bu durum sadece bulaşıcı olmayan salgın hastalık riskini azaltmakla kalmaz aynı zamanda ruh sağlığını da iyileştirmeye destek olur.
- Ara öğün olarak kuruyemiş, meyve verilmesi
Okullara ara öğünlerin verilmesi, meyve suyu gibi paketli gıdalar yerine meyve verilmesi sağlanmalıdır.
- Dünya çapında var olan okul yemeği programlarının incelenmesi ve Türkiye’ye özgü bir program yaratılması
Çocuk sağlığı, beslenmesi, okul yemekleri ile ilgili çalışan birçok uzman, akademisyen bulunmaktadır. Politika yapıcıların acilen konuyla ilgili olan kişilerin de bulunduğu bir kurul oluşturarak konu üzerine bir program kurması gerekmektedir.
- Sadece okul yetmez, yaz aylarında da çocukları unutmamak
Çocukların okula gitmediği dönemlerde de bölgesel olarak mutfaklar ya da dağıtım merkezlerinin kurularak beslenme desteğinin devam etmesi sağlanmalıdır.
- Tüm paydaşlarla doğrudan etkileşim kuran katılımcı politika yapımı
Politikaların uygulanıp sonuçların beklemesi yerine sonuçların daha öngörülebilir hale getirilmesini sağlamak için çiftçilerden çocuklara kadar tüm paydaşlarla etkileşim kurulmalıdır.
- Çocuklarla anlaşılır, eğlenceli beslenme atölyeleri
Çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıklarının hayata geçirilmesi için yaş grubuna uygun rehberler hazırlanarak atölyeler gerçekleşmek, beslenmenin neden olması gerektiği, vücudumuza işlevleri, üretim süreçlerinin nasıl olduğuna dair bilgi sahibi olmalarını sağlamak, mutfak pratik süreçleri organize etmek sağlıklı, yeterli, ekolojik beslenmeye dair algılarını düzgün şekilde oluşturmasına katkı sağlayacaktır.
- İsyanda olan çiftçilerin sesine kulak verilmeli.
Üretimi sağlayan, ülkeyi doyuranların üretenler olduğunu görmek akut krizin çözülmesi için acilen desteklerin verilmesi, girdiler ile ürün fiyatı arasındaki uçurumun acısını çiftçiden çıkarmak yerine devletin politikalarıyla düzenlenmesi sağlanmalıdır.
Bu başlıkları artırmamız tabii ki mümkün, oturup düşündüğümüzde bu kadar fazla yapılacak şey olduğunu görebiliyorsak; kamunun tüm kurum kuruluşları, alanda çalışan hocaları ile birlikte oturduğumuzda ortaya çıkaracağımız daha nicesi olacaktır.
Atılacak adım çok, umut da hep var. O yüzden mücadeleye devam.
**Sevil Işık’a içdökümü için teşekkür ederim.