Artan hayat pahalılığı, enflasyon, gıda fiyatları ve ekonomik kriz en çok çocukları etkiledi. Yoksulluk sebebiyle aileler, okula giden çocuklarına hem harçlık veremiyor hem beslenme çantalarını dolduramıyor. Son zamlardan sonra artık okul kantinleri bile öğrenciler için lüks hâle gelmiş durumda.
Yiyecek ve içecek fiyatlarına bakıldığında tost 40 TL, su 5 TL, ayran 10 TL, simit 10 TL’ye satılıyor. Bu rakamlara göre bir öğrenci her gün tost, ayran ve su aldığında, aylık kantin masrafı en az bin 100 TL oluyor. Bu rakama yol parası, kırtasiye ve diğer okul masrafları da eklendiğinde ortaya aylık yaklaşık 2 bin 500 TL gibi bir rakam çıkıyor. Tüm bunlara rağmen yıllardır ‘okullarda bir öğün ücretsiz yemek’ denilerek yapılan çağrılara ise Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) kayıtsız durumda.
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer Kasım 2022’de yaptığı açıklamada ücretsiz yemek yiyen öğrenci sayısını 1,5 milyondan 1 milyon 796 bin 985’e çıkardıklarını duyurdu. Bu tarih itibariyle, bunların yaklaşık 1 milyonu taşımalı eğitimden yararlanan öğrenciler. 400 bin okul öncesi öğrenci de ücretsiz yemek imkânından faydalanıyordu. Mahmut Özer, 2023’ün sonuna kadar ücretsiz yemek imkânından okul öncesi tüm öğrencilerin yararlanacağı vaadinde de bulundu.
Ancak tüm öğrencilerin yararlanmaya başlaması bir yana, okul öncesi eğitimde bulunan ücretsiz yemek uygulaması bile 2023-2024 eğitim ve öğretim yılının başında kaldırıldı.
AVRUPA’DA 5 ÜLKEDE ÜCRETSİZ YEMEK UYGULAMASI BULUNUYOR
Bir öğün ücretsiz yemek uygulaması Avrupa’da ülkeden ülkeye değişim gösteriyor. Lüksemburg Sosyo-Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nden Anne-Catherine Guio’nun “Avrupa’daki tüm yoksul çocuklar için ücretsiz okul yemeği: Önemli ve karşılanabilir bir hedef mi?” başlıklı akademik çalışması ülkelerdeki uygulamalara mercek tutuyor.
2021 yılı itibariyle beş Avrupa Birliği ülkesinde öğrencilere ücretsiz yemek dağıtılıyor. Bu beş ülke arasında İsveç, Finlandiya ve Estonya’da, yaşına bakılmaksızın tüm öğrencilere ücretsiz yemek veriliyor. Letonya ve Litvanya’da ise belirli yaş grubundaki öğrencilere ücretsiz yemek dağıtılıyor. Finlandiya’da 1948’den bu yana bu politika uygulanıyor.
Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Macaristan, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve İspanya’da ise belirli şartları taşıyan öğrencilere ücretsiz yemek veriliyor. Bu on ülke dışında AB üyesi olmayan İngiltere’de belirli şartları taşıyan kişilere yemek veriyor. Bu ülkelerde gelir seviyesi dikkate alınıyor. Çoğunlukla sosyal yardım alan ailelerin çocukları, bu haktan yararlanıyor. Bazılarında mülteci çocukları, kronik hastalığı olanlar gibi özel durumu olanlar da ücretsiz yemek hakkına sahip. Makaleye göre Hollanda ve Danimarka’da ücretsiz yemek uygulaması bulunmuyor.
DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ BULUNUYOR
Sağlıklı ve dengeli besleme, en temel insan hakkı ve aynı zamanda eğitim hakkının en önemli parçasıdır. Bu anlamda imzalanan uluslararası sözleşmeler ve Anayasa, bu konuda Devlete yükümlülükler getirmiştir. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 27’nci maddesinin 1’nci Fıkrası “Taraf Devletler, her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine hakkı olduğunu kabul ederler.” 3’üncü Fıkrası “Taraf Devletler, ulusal durumlarına göre ve olanakları ölçüsünde, ana-babaya ve çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere, çocuğun bu hakkının uygulanmasında yardımcı olmak amacıyla gerekli önlemleri alır ve gereksinim olduğu takdirde özellikle beslenme, giyim ve barınma konularında maddi yardım ve destek programları uygularlar.” demektedir. Ayrıca Anayasanın 42’nci Maddesi’ne göre ilk ve ortaöğretim zorunlu ve parasızdır. Dolayısıyla devlet, öğrencinin okulda bulunduğu süre boyunca sağlıklı ve dengeli beslenmesi, sağlıklı suya erişimi dahil her türlü ihtiyacını karşılamak durumundadır.
ÖĞRETMENLER VE VELİLER ANLATIYOR
İzmir’in Konak ilçesinin Basmane ve Kadifekale semtlerinde çalışan bir matematik öğretmeni şunları dile getirdi: “Çocukların neredeyse tamamı sabah okula aç geliyor. Otuz kişilik bir sınıfta ‘Sabah kimler kahvaltı yaptı?’ diye sorduğumda beş kişi ancak el kaldırıyor. Okul tam gün ve pahalı olduğu için kantinden de yiyecek bir şey alamıyorlar. Öğrencilerde üçüncü dersten sonra zihinsel ve bedensel yorgunluk başlıyor. Bu durumda algıları düşüyor ve derse odaklanamıyorlar.”
Üç çocuk okutan tekstil işçisi Kerem Yıldız; “Haftada beş gün fabrikada çalışıyorum, bazen mesaiye kalıyorum ayrıca hafta sonları ek işlere gidiyorum ve pazar yerlerinde çalışıyorum. Haftada yedi gün çalışıyorum ve ancak geçinebiliyorum. Eşim, çocuklarımın okula giderken götürdükleri yiyecekleri evde hazırlıyor. Bir gevrek olmuş 10 TL, her gün para vererek karşılamamız imkânsız. Her gün bir gevrek, bir meyve suyu koysam en az 20 TL yapıyor. Benim 3 çocuğum var bu da günlük 60 TL’ye denk geliyor. Aylık 1000 TL’den fazla bir para ediyor. Diğer ihtiyaçları daha sayamıyorum bile. Bunları nasıl karşılayabilirim…” dedi.
Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Turgut Aydın, yaşanan derin ekonomik krizin eğitime yansımalarının, çocuklarda sağlık sorunları, öğrenme yoksulluğu ve kitlesel okul terki olduğunu söyledi.
Aydın, “Özellikle dezavantajlı bölgelerdeki okullarda, yetersiz ve dengesiz beslenme nedeniyle kız çocuklarının yüzde 85’inde, erkek çocuklarının yüzde 68’inde kansızlık görülmektedir. Sınıfta açlık nedeniyle bayılmalar, öğrencilerin birçoğunda algılama güçlüğü, fiziki gelişimlerinde yavaşlama veya durma görülmekte ve bu durum çocukların okul başarılarını da etkilemektedir. Çocuklarımızın okuduğunu anlayamama, en basit aritmetik işlemleri yapamama gibi öğrenme yoksulu olmasının temelinde, annenin hamilelik döneminde yetersiz ve sağlıksız beslenmesi ve doğum sonrasında da çocuğun yetersiz ve sağlıksız beslenmesi yatmaktadır.” dedi.
HER İKİ ÇOCUKTAN BİRİ OKULA AÇ GİDİYOR
Derin yoksulluğun çocukların eğitim hakkını kullanmalarına engel olduğunu vurgulayan Aydın, “Beslenme, servis ücreti, kırtasiye harcamaları gibi giderlerin bir aileye maliyeti en az 5 bin Lirayı bulmaktadır. Asgari ücretin 17 bin 2 Lira olduğu ülkemizde iki çocuklu bir ailenin, çocuklarını devlet okulunda okutması dahi neredeyse lüks olmuştur. Çalışan kesimin yüzde 65’inin asgari ücretle geçinmek zorunda olduğu düşünülürse, bu ailelerin çocuklarının da okula beslenemeden gittiğini tahmin etmek zor değildir. Yani yaklaşık her iki çocuğumuzdan biri okula aç gitmektedir. Okullarda bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek vermek, Bakanlığın asli görevidir. Ancak Bakanlık ısrarla bu görevini yerine getirmekten imtina ediyor. Gerekçe olarak bütçe yetersizliği/ ödenek yokluğu gösteriliyor. Ama diğer taraftan Kur Korumalı Mevduata Mart 2022-Temmuz 2023 döneminde ödenen para 152 milyar lira. Hazine garantili projelere ödenenleri, şirketlerin silinen vergi borçlarını saymıyoruz bile. Oysa devlet okullarında verilecek bir öğün yemeğin bir yıllık maliyeti 1 milyar dolar. Buradan da anlıyoruz ki, sorun, İktidarın sınıfsal tercihinden kaynaklanmaktadır. Yani İktidarın, tercihini emekçi halktan yana değil sermayeden yana yapmasıdır.” diye konuştu.
MAHKEME; ‘MEB ÇOCUKLARI AÇ BIRAKABİLİR’ DEDİ
Ekmek ve Gül’ün çağrısını yaptığı “Okullarda Bir Öğün Ücretsiz Sağlıklı Yemek Her Çocuğun Hakkı” kampanyasının yürütücülerinden Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği’nin geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) açtığı dava sonuçlandı. Ankara 3. İdare Mahkemesi, davanın reddine karar verdi.
Kararda, “kaynakların sınırlı olduğu” gerekçesi ile “eğitim hakkı da dâhil olmak üzere sosyal ve ekonomik hakların gerçekleştirilmesinin ölçüsü konusunda, yasama organının bir takdir yetkisi olduğuna”, “Devletin okullarda eğitim alan tüm çocuklara ücretsiz yemek sağlama gibi bir pozitif yükümlülüğü bulunmadığına” yer aldı.
Kampanya çağrıcısı Ekmek ve Gül yaptığı açıklamada, mahkeme kararının uluslararası sözleşmelere, Anayasa’ya ve MEB’in bağlı olduğu Milli Eğitim Temel Kanununa aykırı olduğu belirtti: “İnsanca bir yaşam sürdürebilmek için her talebimizde karşımıza çıkarılan ‘Kaynak yok’ bahanesini kabul etmiyoruz. Mahkemenin iktidar adına konuşarak ‘Kaynak yok’ demesini, çocuklar okullarda açlıktan bayılırken, açlık yüzünden eğitim hakkına erişimi engellenirken bu kararı kabul etmiyoruz! Sermayedarlara, yandaş vakıf ve tarikatlara halkın cebinden alınan paralarla tüm teşvikler akıtılıyor. Halkın parasının halk için kullanılması, Milli Eğitim Bakanlığının çocukları aç bırakmak gibi bir yetkisi olamayacağını göstermek, okullarda her çocuğa bir öğün ücretsiz yemek verilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.” denildi.
Bülent Şık Yeni Eğitim Projelerini Anlattı: Çocuklar İçin Bir Model İnşa Ediliyor
Eğitim hakkı metalaşırken: Kamu ve özelde eğitimin panaroması