Evlerini ziyaret ettiğimde, çocukların yaşadığı yeri gördüğümde dehşet içinde kalmıştım. Anneleri kovid nedeniyle öldüğü için küçük iki çocuğa akrabaları bakıyordu. Komşular çocukların çok sık ağladıklarını, evde zaman zaman çığlık sesi duyduklarını, çocukların okula ara sıra gittiklerini söylüyorlardı. Çocuklar aslında evde değil sokakta büyüyorlardı.
Bir başka öyküde ise tanıdığım bir anne cezaevine girdikten sonra çocuklarını akrabasına bırakıyordu. Akraba çocuklara kötü davrandığı için çocuklar bana ulaşmıştı. Çocukları sonra başka akrabaları, daha sonra başka akrabaları aldı ve nihayetinde anne cezaevinden çıkıp çocukları yeniden toparladı. Şimdi o çocuklarda depresyon ve panik atak var. Bütün bunları neden anlatıyorum? Çocuklar ister yoksul ister varlıklı olsun kendi temel ihtiyaçlarını karşılayamaz. Bir çocuk çeşitli nedenlerle ailesi dışında bir yerde kalıyorsa ihmale ve istismara uğrama riski var. Yine çocuk ailesi tarafından çeşitli nedenlerle ihmale uğruyorsa, bu çocukları birinci derecede koruması gereken devlet, sosyal devlettir. İhmaller içinde yaşayan çocuklar korunmuyorsa ne çocuklar, yoksulluk döngüsünden çıkar ne bu ihmali ve istismarı gerçekleştirenlere yaptırım uygulanabilir.
Çocuk yoksulluktan kaynaklı yetersiz besleniyorsa, giyinemiyorsa, eğitime erişmekte zorlanıyorsa, barınma koşulları çocuğa uygun değilse bu durum çocuğun devlet eliyle ihmal edilmesi anlamına geliyor. İhmal, aynı zamanda çocuğun yok sayılması, görmezden gelinmesi, dinlenmemesi, özgüvenini ruhunu yok etmek. Çocuk ekonomik nedenlerle okulu bırakıp çalışmaya başladığında, özellikle çalışan küçük çocukların çalıştığı yerde fiziksel ve ruhsal olarak şiddet görme ihtimali çok yüksektir. Bu riski ortadan tamamen kaldırmak sosyal devletin görevidir. Çocukların gördüğü şiddeti, ihmali, istismarı ailelerine anlatamamasının en önemli nedeni, aile içinde çocuğun görmezden gelinmesi, aşağılanması, korkutulması veya yalnızlaştırılma halidir. Çocuğun aile içinde ihmal edildiğini anlatamaması özellikle “aile düzeninin bozulmaması” veya farklı gerekçelerle zaman zaman hem akrabalar hem komşular hem de kamu görevlileri tarafından çeşitli gerekçelerle görmezden gelinir. Bu durum çocuğun ileride zihinsel ve fiziksel olarak ciddi hasarlar almasına neden olabilir.
Çocuğun uğradığı bu ihmaller zinciri açığa çıktığında cezasızlığın devreye girmesi çocuk için yıkıcı durumlara neden oluyor. Cevdet Efe’yi hatırlarsınız… 8 yaşından 13 yaşına kadar çırak olarak çalıştığı kuaför tarafından istismara uğramıştı. Babasına anlatıyor, babası adalete sığınıyor, babaya “Sen istismarı gördün mü?” diye soruluyor. İstismar eden kişi bir yıl sonra cezaevinden çıkıyor ve çocuk intihar ediyor.
Bir çocuğun ihmal edilmesi aynı zamanda yetersiz beslenmedir, bodur olmasıdır, çocuğu ucuz iş gücü olarak görmektir, sürekli değişen bilimsel ve laiklikten uzak bir eğitimi çocuğa dayatmak da ihmal ve istismardır. Bu nedenle çocuğun iyi hali, için çocuklar önceliğimiz olmalı, bu sorumluluk öncelikle merkezi yönetime ait olsa da çocuğu ihmal etme risklerine karşı daha fazla sosyal belediyeciliğe ihtiyaç var. Çünkü yerel yönetimler aynı zamanda sağlıklı yaşam koşullarının yaratılmasında bunun için fiziksel ve sosyal önlemlerin alınmasından da sorumlu. Özellikle yaygınlaşan madde bağımlılığı başta olmak üzere, obezite, bodurluk, diyabet, çölyak vb. rahatsızlıklarla mücadelede eşit yaşam koşullarının sağlanması, tedaviye erişimde rol almaları çok önemli. Şiddetin, ihmalin ve istismarın derinleştiği bu dönemde başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere tüm kesimlere yönelik psikolojik destek ve yönlendirme hizmetleri de acilen sağlanmalı. Benimde üyesi olduğum Kadın Koalisyonu’nun yerel yönetimlere ilişkin önerilerinden birisi de gebelikten çocuğun gelişimine kadar olan süreci içeren takip hizmetinin geliştirilmesi, kadınlara gebelik ve sonrası için gerekli bilgilendirmelerin yapılması. Bu program hem yetersiz beslenmeyi önlediği gibi hem de kadının ve çocuğun güçlenmesini sağlayacak yöntemlerden biri. Ayrıca kadınlara yönelik güçlendirici psiko-sosyal destek verilmesi, erişilebilecek yerde kreşlerin olması da çok önemli. Tabi en önemlisi de yıllardır söylediğim gibi mahallerde çocukların ve kadınların kolaylıkla ulaşabileceği özellikle ihmal ve istismara karşı da psikolojik destek alabilecekleri aynı zamanda eğitim, kültürel, spor gibi etkinler yapabilecekleri kamusal alanlara ihtiyaç var. Bu konuda örnek çalışma yapan belediyeler de var ama Narinler için ülke geneline en ücra köylere kadar sosyal belediyeciliğin yaygınlaşması gerekiyor. Hemen şimdi…