Haftalık bir gazete olmanın zamanı sıkıştıran bir zorluğu var; sanılanın aksine olup biten olayları değil, oluş halindeki toplumsal süreçleri izleyerek son dakikaya kadar fikri bir tezgahta işleyerek bir tablo çiziyoruz. Ve her hafta çizdiğimiz tabloları yan yana koyduğumuzda çok hareketli ama ağır ilerleyen bir film çıkıyor karşımıza.
Ekonomik kriz devam ediyor…
Toplumsal şiddet devam ediyor…
Eğitimde, sağlıkta, barınmada sorunlar derinleşiyor…
Gıda fiyatları enflasyonu hep bir adım önde…
Ve daha pek çok başlıkta benzer işler, benzer işleyişler…
Siyasette ise tüm bunlardan etkilenen ama tüm bunları belirlemekten uzakta bir göreli özerklik hali, diğer ifadeyle “kendi çalar kendi oynar” hali.
Üzerine bir de barış siyaset girişiminin yanına uzanan siyasi yasak ve kayyumlar geldi son haftalarda.
Toplum şişiyor, siyaset geriliyor: Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ikinci yılı da tarihsel değişimlerin basamaklarından biri olmaya gebe.
Toplumsal kopan siyasetin iktidar kısmındaki kararsızlık ve yarılma görüntüsü, muhalefetin sokakta yurttaşlarla buluşarak birleşme ihtimali ile başa baş gidiyor.
Siyasi yasak tehdidi ile karşı karşıya bırakılan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yerel demokrasi düzeyinde aldığı inisiyatif ve kayyum hukuksuzluğu ile el konulan belediyelerin seçilmiş başkan ve meclis üyeleri ile gösterdiği dayanışma dikkat çekiyor.
Türkiye’nin merkezi iktidardan kaynaklanan çoklu krizler gündemi, yerelde yeşerecek bir demokrasi ittifakı ile sona erebilir; birlik, adalet ve toplumsal huzura kapı aralanabilir.
Bekliyoruz, izliyoruz, tartışıyoruz; umutla…
İmamoğlu, Siyasi Yasak ve Kayyumlar: Yerel Demokrasi İttifakı Mümkün mü?