Barışın sadece savaşın yokluğu değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşüm ve toplumsal bir omurga olduğunu düşünen Zeynep Altıok Akatlı ile bugünlerde neredeyse kimsenin ne cesaret ettiği ne de derman bulabildiği barış umudu üzerine dolu dolu söyleştik.
Hep savaşların tarihiyle okuyoruz geçmişi, halbuki ne derin bir barış tarihi de varmış dedirten söyleşinin ardından umudum da gücüm de arttı diyebilirim.
Zeynep Altıok Akatlı, barışın salt bir kavram olmanın ötesinde toplumsal bir dönüşümün ve kültürel bir omurganın temel taşı olduğunu belirtiyor; barışı, şiddeti ortadan kaldırma çabası olarak tanımlıyor ve barış çabasının kapsamına ve yerelliğine vurgu yaparak şöyle devam ediyor:
“Çocukken mahallesinde köpeklerin öldürülüşüyle büyüyen çocuklar kim yetiştirirse yetiştirsin şiddetle büyümüş ve acımasız olacaklardır. Çocukları kötülük duygusuyla yetiştirdiğimizde ve şiddete tanık oldukları zaman şiddeti uygulayan bireyler oluyorlar.”
Başkanlık görevin üstlendiği Ege Barış ve İletişim Derneği’nin barışa yönelik çok boyutlu çabalarını aktaran Altıok Akatlı, yerel yönetimlerin barış inşasındaki rolünden, geçmişten ilham alan yeni barış çabalarına kadar geniş bir perspektif sunarak geçmişteki Dikili şenliklerini hatırlatıyor.
Barış Kültürüne İlham Veren Tarihimiz
Altıok Akatlı, barışın da savaş kadar bir tarihi olduğunu vurgulayarak, olumlu tarihsel örneklerin hatırlanmasının önemine dikkat çekiyor. 89 belediyeciliğine atıf yapan Altıok Akatlı, Dikili şenlikleri gibi etkinliklerin farklı siyasi görüşlerden insanları bir araya getirerek barış mesajlarını yaymasının önemi üzerinde duruyor. Altıok Akatlı, şenliklerde Zülfü Livaneli ve Teodorakis gibi isimlerin ilham verici birlikteliklerini örnek gösteriyor ve bu şenliklerin barışı yeniden inşa etme fikrini destekleyen çok yönlü bir zemin sunduğunu belirtiyor.
Zeynep Altıok Akatlı, barış belediyeciliği yaklaşımını paylaşarak, “Zülfü Livaneli ve Teodorakis’in yan yana geldikleri, o dönemin çok önemli siyasi aktörlerinin bir araya gelip verdikleri mesajlar çok önemli. O dönem için cesaretle konuşulan barış gibi kavramların zemini olmuş bu şenlikler. Şimdi aslında şenlik deyip geçmemek lazım. Burada barış belediyeciliği dediğimiz kavramın altını doldurabileceğimiz çok fazla şey var. Biz şu dönemde şiddet kültürünün içerisinde yeniden bir şeyi hatırlatmaya çalışıyoruz. Yani bunu kendi hafızasında barındıran insanlar o kadar azaldılar ki. Çünkü 22 yıllık AKP iktidarında doğan çocuklar büyüdüler. Barış kültürü aslında ana omurga. Çünkü her şeye oradan bakmayı sağlayacak kültürel bir omurgadan bahsediyoruz.” diyor; bilinçlendirme ile yeniden fark yaratılabileceğini ifade ediyor.
Barışı sadece savaşın olmaması olarak tanımlamanın yetersiz olduğunu belirten Altıok Akatlı, barışın daha geniş bir anlam taşıdığını ifade ediyor. Ona göre, barış kültürel bir omurga olarak bireylerin olaylara farklı bir perspektifle bakmalarını sağlar ve toplumsal bilinçlenmenin önemli bir aracıdır. Akatlı, savaşı bitirenlerin barışı kutsayan iradesinin de odaklanılması gereken bir nokta olduğunu vurguluyor.
Zeynep Altıok Akatlı, mevcut iktidarın şiddet dilini benimsediğini ve bu durumun barışı inşa etmeyi zorlaştırdığını dile getiriyor ve eğitim sistemindeki sık değişikliklerin ve kültürel birikime yönelik saldırıların toplumsal muhakeme yeteneğini zayıflattığını belirtiyor. Altıok Akatlı’ya göre, iktidar biat kültürü yaratarak muhalif sesleri susturmaya çalışıyor.
“Bütünsel Bir Yaklaşım Gerekiyor”
Zeynep Altıok Akatlı, yerel yönetimlerin barışın tesisinde kritik bir role sahip olduğunu ve bu kapsamda şiddet dilini reddederek merhamet, şefkat ve kucaklama değerlerini ön plana çıkarması gerektiğini vurguluyor. İktidarın, savaş olmadığında dahi barış karşıtı olduğunu, şiddet yanlısı olduğunu ifade eden Zeynep Altıok Akatlı, bu durumda yerel yönetimlerin şiddetten uzak bir barış kültürünü yaratabileceğini belirterek şöyle devam ediyor:
“Bütüncül bir bakışla barışa hizmet edecek, toplumsal barışa, iç barışa, dış barışa, bütünsel bir kavrayışla yaklaşıp güçlendirerek ileriye taşıyacak bir anlayış gerekiyor. Bu barış ve şiddetsizlik ortamını oluşturabilecek güç, yerel güçür; belediyelerdir.”
Mültecilere yönelik nefret söylemleri yerine eşit yaşam koşullarını sağlayacak çözümler üretmenin önemine değinen Akatlı, özellikle Bolu Belediye Başkanı’nın ayrımcı politikasını eleştirerek bu tür yaklaşımların toplumsal şiddeti tahrik ettiğini söylüyor.
Barış Belediyeciliği
Barış Belediyeciliği kavramının somut örneklerle desteklenmesi gerektiğini belirten Zeynep Altıok Akatlı, Ege bölgesindeki belediye başkanlarının geçmişteki barış odaklı yaklaşımlarından ilham alınması gerektiğini ifade etti. Osman Özgüven’in halka bedava su temini gibi uygulamalarını su barışına örnek gösteren Altıok Akatlı, yoksullukla mücadelede bu tür somut adımların çok önemli olduğunu vurguladı. Altıok Akatlı ayrıca barışın, toplumsal barış ve doğa barışı ile bağlantılı olduğunu belirtiyor.
Zeynep Altıok Akatlı, Ege Barış ve İletişim Derneği’nin “Barış Belediyeciliği” kavramı üzerinde önemle durduğunu aktarıyor; ülkemizin ve dünyanın “Barış İhtiyacı” üzerine bütünsel yaklaşımından yola çıkarak çalışmalar sürdürüyor. Yakın gelecekte bir sempozyum hazırlığında olduklarını da paylaşan Zeynep Altıok Akatlı, barış ve şiddetsizlik ortamının inşa edilmesi için farklı düzlemlerle bütünsel bir mücadele verilmesi gerektiğini de hatırlatıyor.
İki Kardeş: “Ege Barış ve İletişim” ile “Ege’de Birlikte Varoluş ve İletişim”
Halkların kardeşliği ilkesinden yola çıkan Ege Barış ve İletişim Derneği’nin, Dikili (İzmir) Belediye Başkanı olduğu dönemde Osman Özgüven öncülüğünde kurulduğunu ve barış, demokrasi, özgürlük, onurlu yaşam gibi evrensel değerleri savunan bir sivil toplum kuruluşu olduğunu hatırlatan Zeynep Altıok Akatlı, kökleri 1980’li yıllara dayanan derneğin, Ege ve Akdeniz coğrafyasında halklar arası dostluk ve dayanışmayı güçlendirme, birlikte yaşam kültürünü geliştirme ve barışı kalıcı hale getirme hedefine yönelik çalışmalar sürdürdüğünü paylaşıyor.
Ege Barış ve İletişim Derneği, Yunannistan Midilli’deki kardeş oluşum olan Siniparksy (Ege’de Birlikte Varoluş ve İletişim) Derneği ile ortak projeler yürüterek, sosyal, kültürel ve ekonomik şekilde halkların bir araya gelmesini sağlamaya çalıştıklarını ifade eden Altıok Akatlı, 24 yıldır zaman zaman iktidar ve güç savaşlarının yarattığı gerginliği aşmak, iki ülke halklarının ortak geçmişleri ve kültürel mirasını geleceğe taşıyan en önemli maya olarak gördüğümüz kardeşlik duygusunu güçlendirmek, yerel yönetimler ile ilişkileri güçlendirerek bu amaçlara hizmet edecek kültürel köprüler kurmak ve dünyamızı tehdit eden iklim krizinin kıyılarımıza etkilerini azaltacak, doğamızı koruyacak girişimleri desteklemek gibi alanlarda sürdürülen işbirliğini güçlendirdiklerini söylüyor.
24 yıldır gelenekselleşen buluşmalarını bu yıl Midilli’de gerçekleştirdiklerini söyleyen Ege Barış ve İletişim Derneği Başkanı Zeynep Altıok Akatlı, iki derneğin yürütücülüğünde bir Barış Festivali düzenlemeyi kararlaştırdıklarını paylaşıyor.
Ege Barış ve İletişim Derneği’nin, bir yandan da İki Yakadan Sesler söyleşilerinin gerçekleştirileceğini paylaşan Zeynep Altıok Akatlı, epey ilgi çekebilecek isimlerin tüyosunu veriyor Fikir Gazetesi’ne.
İkinci dünya savaşı döneminde dost halkların dayanışma öykülerinden örnekler sunan Asya Minör belgesel filmi gösterimi ve Kurtuluş Gemisi gıda yardımı ile göç kayıtları üzerinden dayanışma örneklerine akademik bakışlar içeren sunumlarla Midilli’de etkinlik gerçekleştirdiklerini belirten Altıok Akatlı, Ege Denizi’nin iki yakasını buluşturan bu barış mücadelesinin bugünün savaşlarla boğuşan dünyasına ilham veren bir örneğini sunuyor.