Linç Edilmeden Hakaret Edebileceğiniz Tek Kimlik Nedir?

Son yıllarda 31 Aralık akşamlarında televizyon programlarına astrologlar davet ediliyor ve sadece kişilerin değil ülkelerin hatta dünyanın sosyo-politik ve ekonomik geleceğine dair öngörülerde bulunuyorlar. Arada göz attığım bu programlardan bir haber okuduktan sonra buz gibi soğumuştum. Habere göre, 2021 yılında Hendek’te bir havai fişek fabrikasında gerçekleşen patlamanın ardından görülen davada fabrikanın sahibi savunmasında bir astroloğun havai fişek fabrikalarında patlama olacağını öngördüğünü belirterek 7 işçinin öldüğü, 128 kişinin de yaraladığı felaketin kaçınılmaz olduğunu ima etmişti. O an bildiğim astroloji başka bir şeye dönüşmüştü.

Daha sonra, sosyal medyada vakit geçirirken bazı Amerikalı gençlerin eğer öğretmen olsalardı sınıflarındaki öğrencilere neler yapacaklarına dair hazırladıkları parodilere denk geldim. Bu parodilerden birinde öğretmen olacak kişi sınıftaki öğrencilere aralarında Koç (bundan emin değilim, Yengeç de olabilir) burcu olup olmadığını soruyor ve el kaldıranları direkt sınıftan kovuyordu. Yorumlarda ise birçok kişi kahkahalar eşliğinde ne kadar haklı olduğunu söylüyordu.

İnternetteki diğer forumlara biraz bakınca buna benzer birçok gönderiyle karşılaştım. Mesela Reddit’te anonim biri “Yengeç” burcu olanların kötü özelliklerini şöyle sıralamış: “Çok laf az iş! Çok dedikodu yaparlar. Başkalarının hayatlarına girip onları kontrol etmeye çalışırlar. İnsanların nezaketinden faydalanmayı çok severler. On tane yüzleri var. Çok cimridirler. Erkekleri küçük kız gibidir, kadınları çok erildir. Espri anlayışları yoktur, huysuzdurlar. Benim için fazla dışa dönükler. En materyalistler insanlardan!”

Bu, aslında yapılan araştırmalarla da gayet uyumlu. Zira Y ve Z jenerasyonlarının % 74’ü potansiyel partnerlerini burçlarına göre seçiyormuş. Hatta % 21’i ilişkilerini bu nedenle sonlandırmış. Amerikalı gençlerin 63%’ü astrolojinin kariyerleri üzerinde olumlu etkisi olduğunu, % 15’i de hayal ettikleri işi elde etmelerini sağladığını belirtmiş. 

12-14 Ocak 2024 tarihleri arasında The Harris Poll tarafından ABD’de 2.069 ABD’li yetişkinle çevrimiçi olarak gerçekleştirilen bir ankete göre katılımcılar arasında bulunan Y kuşağının % 81’i belirli bir burca dair olumlu duygular beslerken, katılımcıların %13’ü için en iyi tercih Terazi burcu olmuş. Yine Y kuşağının neredeyse dörtte üçü (%74) en az flört etmek istediği burçlar hakkında bir fikre sahip olduğunu belirtmiş ve % 40’ı birinin burcu nedeniyle onunla olan randevusunu iptal ediyormuş. En çok kaçınılan burç Akrep burcuymuş (% 12). Aslında en çok kaçınılan burçlar su elementinden olan burçlarmış (% 27).

Bu yazıyı yazarken rastladığım bir haber tüm bunları özetliyor. 2019 yılında Portland, Oregon’da bir ev sahibi ev arayan birini Oğlak burcu olduğu için geri çevirmiş. Gönderdiği mesaj Facebook’ta paylaşılmış ve ardından viral olmuş. Mesaj şu: “Hey Christine! Daha önce yanıt veremediğim için üzgünüm. Oğlak burcu olman beni endişelendiriyor. Ana hedefimiz, kimsenin ‘sorumlu’ olmadığı ya da evi yönetmediği eşitlikçi bir ortam sağlamak. Oğlakları severim ama bir Oğlak’la yaşayabileceğimi (ya da başka bir Oğlak’la aynı yerde yer alabileceğimi) sanmıyorum.”

Hâl böyle olunca markalar da yeni stratejilerini burçlara dayandırmaya başlamış. Elysha Young’ın tüketi̇ci̇ yaşam tarzı ve pazarlama strateji̇si̇ uzmanlarını ağırladığı bir “podcast”te uzmanlar astrolojinin yüz yıllardır var olduğunu ama her şeyden sıkılmış olan Y jenerasyonuyla birlikte yeniden canlandığını, Z jenerasyonuyla da hayatın merkezine taşındığını söylüyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri olarak da geleceğe dair belirsizliğin artmış olmasını gösteriyorlar.

Tüm bunları göz önünde bulundurduğumda astrolojinin politik doğruculuk çağında bu kadar etkili bir güç olmasının nedenlerinden birinin henüz politize edilmemiş olması olabilir mi diye sormak istiyorum. İnsanlar bir grup insana alenen ne kadar “berbat,” “çekilmez” ya da “baş belası” olduklarını söyleyip politize edilen cinsel, sınıfsal ve etnik kimliklerimiz hakkında konuşulduğunda olduğu gibi kimse tarafından uyarılmıyor. Aslında burç denilen şey doğumda atanan bir kimlik. Bir Koç kendisinin aslında İkizler olduğunu beyan edebilir mi? Koç gibi değil de İkizler gibi hissettiğini söyleyebilir mi? Bildiğim kadarıyla cevap hayır. (Evet, biliyorum “haritaya” bakmak gerekir gibi şeyler söylenecek ama kastettiğim bu değil). Kanunlar tarafından korunmaya alınan cinsel, etnik ve sınıfsal kimliklerimizin yerine geçecek, herhangi bir linç edilme korkusu olmadan hakaret edebileceğimiz bir kimlik parçası mı arıyoruz? Burçlar kanunlarla korunan kimliklerimizin savunmasız bir ikamesi olabilir mi? 

Yalnız, politikleşmemiş kimlik derken bir şerh düşmek yerinde olur. Araştırmaya göre Başak burcuna mensup olanlar “telaşlı, eleştirel ve seçici” olmaları nedeniyle Çin’de hem romantik hem de profesyonel anlamda ayrımcılığa uğruyorlarmış. Yani eğer 50 yıl sonra bu ayrımcılık politik bir nitelik kazanırsa astrolojik yorumların içeriği değişmek zorunda kalabilir ve astrolojik tanımlamalar linç edilmeden saldırılacak tanımlamalar olmaktan çıkabilir.