₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Boykot işe yarar mı?

Sokak kalabalık, ama daha kalabalık bir kesim boykot diyor. Herkesin listesi farklı, uzunlar var, kısalar var. 20 senedir kim suç ortağı diye düşünecek olursanız; hem 20 senedir yaşamış, büyümüş; hem de kurulu düzenle aradaki ilişkilerini “temiz tutmuş” bir şirket bulmak, tabii ki neredeyse imkansız. 

Ama odağına bakalım dersek, sarayın sorunlu politikalarının militanlığını yapan ve karşılığında piyasa dışı mekanizmalarla ödüller alan, rakiplerini saf dışı bırakan şirketler ön plana çıkıyor. Bunlardan laik cumhuriyetçi tabanın ağırlık oluşturduğu tüketim sektöründe yer alanlar doğal olarak öne çıkmakta.

Şimdi bir de “tüketim boykotu”nun bazı dezavantajlarına bakalım: 

En başta vicdan rahatlatmak için fazla hafif bir eylem. Daha az para kazanmaya veya zarar etmeye yol açmak marifet değil. Piyasada yüzlerce şirket ilerliyor geriliyor, batıyor çıkıyor. Mesela iktidar partisinin ilçe örgütünden kamu bankası şube müdürüne ulaşan, ucuz (bedava) kredi çıkarıp, boş kalsa da yaşıyor. Mesela Demirören grubunun ekonomik açıdan çok başarısız olduğu halde müthiş kıyaklarla, âdeta yerde para bula bula yaşadığını görebiliyoruz.

İkincisi şirketler tüketici profilindeki değişimlere pekâlâ kolayca adapte olabiliyorlar.

Üçüncüsü sokağın çağırdığı bir dönemde, çoğu potansiyel protestocu alternatif bir eylem yaptığını düşünüp katılımı eksiltiyor.

Ve son olarak kalıcılığı yok. Örneğin 12 yıl önceki Gezi eylemleri 12 milyon civarında bir kitlenin katılımını alırken neredeyse tüketicilerin dörtte birini oluşturuyordu ve aradan geçen yıllarda en çok öfke çeken iktidar yalakası şirketler bile, yaygın boykotların hedefi oldukları halde ayakta kaldılar. Katılımın gerilediği dönemler boyunca “yıkılmadıklarını” gözümüze sokup moral bozdular. Tüketici hafızasının çoğunlukla aylarla ölçülebilen bir ömrü var.

Neticede dünya toplumsal hareketler tarihinde, sonuç alıcı süreçler içinde tüketici boykotlarından daha ziyade sokak mahalle direnişlerini ve grevlerin çok daha etkili olduğunu kolayca görebilirsiniz. 

Üretimi tatil edebilecek bir potansiyele sırtını dönüp herkesi tüketici ilan etmenin bir geriliği olduğu yadsınamaz. Bu kadar yüksek sayılarla katılım potansiyeli olan bir konuda baştan tüketim boykotu demenin yanlış olduğu besbelli. 

Ha bu arada birkaç yandaş şirket batırmanın, sos niyetine keyifli bir tad bırakacağı fikrine hiç itiraz etmem…