Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart Çarşamba günü sabaha karşı gözaltına alınması Türkiye’de önemli gelişmelere neden oldu. Zaten hızlı olan Türkiye’deki siyasal gündem baş döndürücü bir hıza büründü.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Saraçhane’de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye binasının önüne otobüs getirdi, bir miting ortamı oluşturdu ve halkı meydana davet etti. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere ülke geneline yayılan ve gençliğin yoğun katılımıyla ilerleyen protesto gösterileri devam ediyor.
Peki, pek çok analizde “Biriken ve patlayan bir öfke” olarak değerlendirilen bu sürece gelinceye dek neler yaşandı? Son birkaç günde baş döndürücü hızda ilerleyen olaylar dizgesinin ardında siyasal ve ekonomik olarak hangi faktörler var? Bu sorular sürecin bütününü görmek ve belki de nereye evrileceğini anlayabilmek açısından oldukça önemli.
İmamoğlu sahneye çıkıyor: Üst üste seçim zaferleri
Tarihler 2008 yılını gösterdiğinde aktif siyaset yapma kararı alarak CHP’ye katılan Ekrem İmamoğlu, 2009 yerel seçimlerinde CHP Beylikdüzü Belediye Başkanı aday adayı oldu ancak aday gösterilmedi. Birkaç ay sonra ilçe başkanlığı görevine getirildi ve Beylikdüzü ilçesinde çalışmalarına devam etti.
2014 seçimlerinde bu kez aday oldu ve Beylikdüzü ilçesini Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (Ak Parti) alarak ilçede Recep Tayyip Erdoğan’ın partisine yenilgiyi tattırdı. Beylikdüzü deneyimi İmamoğlu’nu siyaset sahnesinde bir adım ileri taşıdı ve 2019 seçimlerinde dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından İBB’ye aday olarak gösterildi.
Adaylığı ilkin kuşkuyla karşılansa da seçim sürecinde yürüttüğü kampanya oldukça ilgi gördü. 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde Ak Parti adayı Binali Yıldırım’ı 13 bin 729 oy farkla geriden bırakan İmamoğlu, bu kez seçim iptaliyle karşı karşıya kalacaktı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 6 Mayıs’ta İstanbul seçimlerini iptal ederek seçimin yenilenmesi yönünde karar aldı. “Hak yemem, hakkımı da yedirmem” diyerek yeni bir kampanya sürecine başlayan İmamoğlu, 23 Haziran’da yeniden yapılan seçimlerde oy farkını tarihi bir oranda artırdı ve seçim zaferlerine bir yenisini daha ekledi.
İBB deneyimi, İmamoğlu’nu hem parti içinde hem de halk nezdinde daha farklı bir noktaya taşıyacaktı.
Kırılgan ekonomi ve cumhurbaşkanlığı seçimleri
İmamoğlu’nun siyaset sahnesinde yükselmeye başladığı süreç hem Türkiye hem de dünya açısından oldukça önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreç olarak değerlendirilebilir. Pandemi, bölgesel savaşlar, dünyada artan gerilimler, ekonomik sorunlar…
Türkiye hem dünyada hem de ülkede yaşanan çok boyutlu gelişmelerin etkisiyle kritik bir seçime hazırlanıyordu. Artan enflasyon, kritik faiz kararları, yükselen kur ve gerginleşen siyasal ortam seçimlerin önemini artırıyor, İmamoğlu’nun adaylığına yönelik söylentiler de ortaya çıkıyordu.
Dünya Ekonomisinin Hâli: Kaygılar, Beklentiler ve Çelişkiler
Millet İttifakı’nın Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday olarak göstermesi, ittifak içinde krize neden oldu. Kriz, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olarak gösterilmesiyle çözülmüş gibi görünüyordu. Bu süreç, İmamoğlu’nun siyasi yolculuğunda yeni bir aşamaya işaret ediyordu.
28 Mayıs 2023 ‘te yapılan seçimlerin ikinci turunda kazanan Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. İmamoğlu yeniden İstanbul’a, İBB’deki çalışmalarına dönecekti. Fakat Türkiye siyasetine etkisi artık yeni bir seviyeye ulaşmıştı.
Yeniden zafer ve cumhurbaşkanlığı adaylığına uzanan yol
Seçimlerin art arda gerçekleştiği Türkiye’de 2024 yeniden gerçekleşecek yerel seçimlerin yılıydı. Ekonomideki problemler ve iktidarın uyguladığı baskıcı ekonomi politikası halkın tercihlerini değiştirmesi açısından önemli bir noktaya işaret ediyordu.
Kılıçdaroğlu’nun mağlubiyetinin ardından CHP’de Özgür Özel genel başkanlık koltuğuna oturacak ve hem Özel’in hem de yeni parti yönetiminin İmamoğlu’na yönelik sıcak bakışı, İmamoğlu açısından olumlu bir gelişme olarak kayda geçti.
2024 seçimleri, yeni yönetimiyle CHP açısından zafer seçimleri oldu. CHP bu seçimlerden, 47 yıl sonra ilk kez Türkiye’nin birinci partisi olarak çıkacaktı. İmamoğlu, İstanbul’da yeni bir zafer kazandı. Bu kez belediye meclisinde çoğunluk da elde edilmişti. “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” söylemi, İmamoğlu’nun Türkiye’de cumhurbaşkanı adayı olmasına götüren sürecin dinamiklerinden biri olarak öne çıkıyordu.
Seçim sonrası yaptığı “Benim işim yeni başlıyor” açıklaması, artık yeni bir evreye işaret ediyordu. İmamoğlu, Türkiye’yi yönetme amacıyla yeni bir yola çıkacaktı.
Ön seçim, diploma ve gözaltı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ve parti yönetiminin desteği, İmamoğlu’nun yapılacak ilk genel seçimde cumhurbaşkanı adayı olarak ön plana çıkmasını sağladı. Bu süre zarfında Mehmet Şimşek’in kemer sıkma politikaları halkın tepkisine neden oluyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden adaylığı üzerinden tartışmalar alevleniyordu.
CHP yönetimi, erken seçim itirazlarını yükseltmeye başladığında İmamoğlu için açılan yolda yürümeye başlamak kalıyordu. Ancak, bu o kadar kolay olmayacaktı. Çok boyutlu faktörlerin etkisiyle tüm dünyada artan otoriter eğilimler ve muhaliflere yönelik baskı politikaları Türkiye’de de kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı.
Devlerin rekabeti barışı ve demokrasiyi nasıl tehdit ediyor?
“Her şey çok güzel olacak” sloganının yeni hedefi cumhurbaşkanlığı adaylığı ve nihayetinde ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerinden zaferle ayrılmaktı. CHP yönetiminin 11 Şubat’ta aldığı ön seçim kararı, İmamoğlu’nun adaylığını kesinleştirecek yeni bir aşamaydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet süreci yakından takip ediyor, anketlerden İmamoğlu’nun zafer kazanacağına yönelik pek çok veri akıyordu.
23 Mart’ta yapılacak ön seçimler öncesi Ekrem İmamoğlu ülkenin dört bir yanında adaylık kampanyasını başlatmış ve adaylık yolunda dolu dizgin ilerlemeye başlamıştı. Bu süreçte kendisine yönelik soruşturmaların olabileceğinin de farkındaydı.
15 Mart günü Trabzon’daki kampanya mitinginde, “Beni oyundan çıkaracaklar. Kirli işler yapıyorlar. Güya polisin eliyle başımı öne eğdireceklermiş. Hatta bunu mümkünse 23 Mart’tan önce yapmak istiyorlar. Dertleri koltuk” diyen İmamoğlu’nun tahmini doğru çıkacaktı.
Ülkenin farklı noktalarından gelen kayyım haberleri, İBB’ye yönelik olası kayyım riskini de açığa çıkarmaktaydı. Kayyım sürecinin gelmesi muhtemeldi, ama nasıl?
KKTC’de bulunan Girne Amerikan Üniversitesi’nde İngilizce İşletme Bölümü’ne 1988 yılında giren Ekrem İmamoğlu, iki sonra İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne yatay geçiş yapmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk kez 2019’da gündeme gelen diploma tartışmalarını yeniden gündemine aldı ve 26 Şubat’ta İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne bir yazı göndererek bilgi istedi. Sürecin hızlandırılmasına yönelik ikinci yazının ardından 18 Mart’ta tarihi karar geldi: Diploma iptali.
Türkiye’yi sarsan bu kararın ardından tartışmalar alevlendi ancak saatler sonra diploma kararını da aşacak bir karar daha geldi: Gözaltı.
Gözaltına alınmadan önce çektiği videoda “Üzülerek söylüyorum. Milletimizin iradesini gasp etmeye çalışan bir avuç akıl, sevgili polislerimi kötülüğe alet ederek 16 milyon İstanbullunun kapısına yüzlerce polis yığmıştır. Yılmayacağımı bilmenizi istiyorum. Hepinizi çok seviyorum. Ben kendimi milletime emanet ediyorum. Dimdik ayakta olacağımı, tüm milletim bilsin” diyen İmamoğlu Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürülecekti.
Birkaç günlük nezarethane sürecinin ardından yolsuzluk suçlamasından tutuklanan ancak terör soruşturmasından serbest bırakılan İmamoğlu, Silivri’ye sevk edildi.
Milyonlarca Oy ve Hapisteki Cumhurbaşkanı Adayı
CHP yönetimi ön seçimin gerçekleşmesine yönelik önemli bir irade ortaya koydu ve Ekrem İmamoğlu, dayanışma oylarıyla birlikte 15 milyonun üzerinde bir oyla CHP’nin cumhurbaşkanı adayı oldu.
Türkiye siyasi tarihinde yeni bir durum açığa çıktı: Hapsedilen cumhurbaşkanı adayı.
Peki, bundan sonra ne olacak? Baş döndüren bu siyasal gelişmelerin nereye varacağı konusunda pek çok tahmin yürütülüyor ancak belirtmek gerekiyor ki bu tahminlerin her birinin boşa çıkma olasılığının yüksek olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Sokaklar hareketli, siyasetin nabzı yüksek, haber akışı baş döndürüyor… İmamoğlu cezaevinde uzun süre kalır mı? Diploma iptali adaylık sürecini nasıl etkileyecek? Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetin tepkisi nereye yönelecek? Bütün bu sorulara yönelik çeşitli tahminler üretilebilir.
Ancak bütün bu tahminlerin ardında yer alan ve öne çekilmesi gereken önemli bir nokta var. Türkiye’de gelecekte neler yaşanacağını dünyadaki önemli gelişmelerin etkisi de unutulmamak üzere halkın tutumu belirleyecek.
Chávez’den İmamoğlu’na: Devrim televizyondan yayımlanmayacak