₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Sivil itaatsizlik ve boykot hakkı

Sivil itaatsizlik nedir? Bireylerin veya grupların, ahlaki, vicdani ya da politik gerekçelerle bir yasaya, emre veya hükümet politikasına bilinçli ve barışçıl bir şekilde uymayı reddetmesi eylemidir. Bu tür eylemler, toplumsal bir haksızlığı protesto etmek, farkındalık yaratmak ve değişim talep etmek amacıyla gerçekleştirilir.

Sivil itaatsizlik şiddet içermeyen bir direniş biçimi olup, hukukun üstünlüğüne saygıyı koruyarak belirli yasaların adil olmadığını göstermek için uygulanır. Tarihte Mahatma Gandhi’nin İngiliz sömürgeciliğine karşı başlattığı Tuz Yürüyüşü ve Martin Luther King Jr.’ın ABD’deki sivil haklar hareketi kapsamındaki protestoları bu eylem türünün en bilinen örneklerindendir. Türkiye’de ise son dönemde, özellikle 2 Nisan’da gerçekleştirilen ‘satın almama’ boykotu, sivil itaatsizliğin günümüzdeki en güçlü yansımalarından biri olmuştur.

2 Nisan Boykotu ve Toplumsal Tepki

19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının iptali, İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin protestoları ve ardından gelen tutuklamalar sürecinde başlayan tepkiler, öğrenciler öncülüğünde büyüyen sokak hareketleriyle birleşerek, geniş çaplı bir boykota dönüştü.

Bu boykot, hiçbir siyasi parti tarafından örgütlenmedi; aksine, gençlerin inisiyatifiyle şekillendi. Şeker Bayramı’nın hemen ardından, toplumun geniş kesimleri, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, muhalefet partileri ve öğrenciler, ‘hiçbir şey almama, bir gün boyunca herhangi bir şekilde para harcamama’ çağrısına katıldı. Bu eylem, eşitsizliğe, hukuksuzluğa, şiddete ve yoksulluğa karşı tipik bir sivil itaatsizlik örneğiydi. Türkiye genelinde tüketim büyük oranda durdu; insanlar alışveriş yapmadı, ekmeklerini bir gün önceden aldı, marketlerden uzak durdu.

Alışveriş merkezlerinin bomboş kaldığı, hatta pek çok işletmenin boykota destek verdiği gözlemlendi. Bu durum, Türkiye’de sivil toplum bilincinin geliştiğine dair önemli bir göstergeydi. Ancak Ticaret Bakanı, boykotun ülke ekonomisine zarar verdiğini öne sürerken, İçişleri Bakanı da sosyal medya hesabından boykotun yerli ve milli ürünlere ihanet olduğunu savundu. Buna karşın, alışveriş yaptıklarını iddia ettikleri yerlerin dahi boş olması, bu açıklamaların içtenliğini sorgulattı.

Sanatçılar, Medya ve Boykot

Boykotun etkileri yalnızca ekonomik alanda hissedilmedi. Bir kahve zincirinin boykot edilmesi sonrası bir organizasyon şirketi sahibinin boykotçulara ‘vatan hainleri’ demesi büyük tepki topladı. Bunun ardından bu şirketin organizasyonu ile Türkiye’de konser verecek olan dünyaca ünlü Norveçli şarkıcı Ane Brun, ‘farkında değildim, öğrencileri destekliyorum, harekete geçiyorum’ diyerek konserini iptal etti. Britanyalı rock grubu Muse da konserini ileri bir tarihe ertelediğini duyurdu.

Ancak hükümete yakın medya organları ve bazı şirketler, boykotçulara karşı sert tepkiler gösterdi. TRT dizilerinde yer alan oyunculardan önce Aybüke Pusat sonra Boran Kuzum ve Furkan Andıç işlerinden çıkarıldı. Pusat’a destek veren senarist Ali Aydın’ın yazdığı Mevlana Celaleddin-i Rumi dizisi de TRT’nin dijital platformundan kaldırıldı. Boykota destek veren oyuncuların sosyal medya hesapları kapatıldı, hatta bazıları gözaltına alındı.

Boykot ve Sivil İtaatsizliğin Hukuki Dayanağı

Anayasa Mahkemesi’nin kararları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve uluslararası sözleşmeler, boykotun demokratik bir hak olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

Madde 25 – Düşünce ve kanaat özgürlüğü

Madde 26 – Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü

Madde 34 – Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı

Uluslararası Hukuk ve AİHM Kararları

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948) Madde 19: Düşünce ve ifade özgürlüğü güvence altına alınmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Madde 10: İfade özgürlüğü korunur.

AİHS Madde 11: Örgütlenme ve toplanma özgürlüğü güvence altına alınır.

Avrupa’da Boykot ve Sivil İtaatsizlik Örnekleri

Fransa: Sarı Yelekliler Hareketi (2018), akaryakıt zamlarına karşı başlayan protestolar, geniş çaplı ekonomik boykot ve grevlere dönüştü.

Almanya: 1990’larda nükleer enerjiye karşı geniş çaplı sivil itaatsizlik eylemleri ve santrallere karşı düzenlenen boykotlar.

İspanya: Katalonya bağımsızlık hareketi kapsamında düzenlenen genel grevler ve İspanyol mallarının boykot edilmesi.

İtalya: 2019’da Amazon işçileri tarafından düzenlenen Black Friday grevi ve tüketicilere yapılan boykot çağrıları.

İngiltere: 1980’lerde Margaret Thatcher’ın anket vergisine karşı yürütülen “Poll Tax” boykotu ve sivil itaatsizlik kampanyaları.

Dünyadan Boykot ve Sivil İtaatsizlik Örnekleri

Hindistan: Mahatma Gandhi’nin Tuz Yürüyüşü (1930), İngiliz sömürge yönetimine karşı büyük bir barışçıl direniş örneği.

ABD: Rosa Parks’ın 1955’te otobüste yerini vermeyi reddetmesi ve Montgomery Otobüs Boykotu.

Güney Afrika: Nelson Mandela ve Afrika Ulusal Kongresi’nin ırk ayrımcılığına (Apartheid) karşı yürüttüğü ekonomik boykotlar ve sivil direniş eylemleri.

Şili: Augusto Pinochet diktatörlüğüne karşı 1983’te başlatılan ulusal iş bırakma eylemleri.

Brezilya: 2013’te ulaşım ücretlerinin artmasına karşı düzenlenen büyük çaplı boykot ve protestolar.

Bu boykot ve sivil itaatsizlik sürecinin nasıl devam edebileceği üzerine düşünmek, sürecin meşruiyetini ve hukuki dayanaklarını daha da güçlendirecek adımlar atmak açısından oldukça önemli. Öncelikle, sivil toplumun bu sürece daha geniş bir katılım göstermesi için farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, sosyal medya kampanyaları ve kamuoyu oluşturma faaliyetleri artırılmalıdır. Hukuki zeminde ise, insan hakları örgütleri ve savunma hakkının teminatı olan barolar aracılığıyla anayasal hakların ihlali durumunda dava süreçleri başlatılabilir, uluslararası kuruluşlara başvurular yapılarak Türkiye’deki sivil itaatsizlik hareketinin meşru çerçevede kaldığı vurgulanabilir. Ayrıca, tüketici kooperatifleri ve yerel dayanışma ağları oluşturularak, ekonomik gücün merkezi otoritenin baskısından bağımsız hale getirilmesi sağlanabilir. Tarihsel örnekler göstermektedir ki, barışçıl ve ısrarlı bir duruş sergileyen halk hareketleri uzun vadede değişimi getiren en etkili yöntemler arasındadır.

Boykot Bir Haktır

Boykot, halkın iradesidir. Şiddet içermeyen bir eylem olarak, demokrasinin temel taşlarından biridir. Haklarımızı savunmanın en güçlü yollarından biri olan sivil itaatsizlik, yalnızca bugünün değil, geleceğin de en önemli mücadele araçlarından biri olmaya devam edecektir.