₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Tütün üreticisi çokuluslu şirketlerin insafına terk edildi

Osmanlı döneminde Anadolu’da tütün tarımı 17. yüzyılda başlamış,  zamanla tütün yetiştirmek bir zanaat haline gelmiştir. Ancak çokuluslu tekeller ve onların yerli işbirlikçileri, ülkemizde tütün yetiştiriciliğini neredeyse sona erdirdiler.

TÜTÜNDE REJİ SÖMÜRÜSÜ

Osmanlı döneminde tütün üretimi ve ticareti Reji İdaresi’nin kontrolü altındaydı. 1883 yılında kurulan Reji, yabancı sermayeli bir tekel olup Osmanlı Devleti’nin borçlarını ödeyebilmesi için tütün üretimini sıkı denetim altında tutuyordu. Çiftçiler düşük fiyatlarla tütünlerini satmak zorunda kalıyor, kaçakçılığa başvuranlar ise sert cezalarla karşılaşıyordu. Bu durum köylüleri ekonomik olarak zor duruma sokuyordu.

CUMHURİYET TÜTÜNÜ REJİ’DEN KURTARDI

Cumhuriyet, tütün üreticisini Reji’den kurtardı. 1925 Reji’nin işletmeleri devletleştirilerek tütün üreticileri üzerindeki baskılar kaldırıldı. Ardından tütün üretimi ve ticareti, bir kamu işletmesi olan TEKEL çatısı altında toplandı. Böylece Reji’nin sömürü ve baskısına son verilerek tütün üreticileri daha adil koşullarda üretim yapmaya başladılar.

ÇOKULUSLU ŞİRKETLERİN BASKISI 

1986 yılında, çokuluslu şirketlerin baskısı sonucunda, tütün mamullerinin üretim, dağıtım ve satışında devlet tekeli sona erdirildi. Bu kapsamda, 2001 yılında yürürlüğe giren Tütün Kanunu ile tütünde destekleme alımları sonlandırıldı ve sözleşmeli üretim modeline geçiş yapıldı. Sözleşmeli üretim, ilk kez 2002 yılı ürünü tütün için uygulanmaya başlandı.

CUMHURİYET’İN MİRASI TEKEL PEŞKEŞ ÇEKİLDİ 

TEKEL’in özelleştirilmesi, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. 2004 yılında TEKEL’e ait içki fabrikaları, MEY İçki A.Ş.’ye devredildi. Daha sonra MEY İçki, 2011 yılında İngiliz kökenli Diageo şirketine satıldı. Sigara üretim birimi ise 2008 yılında British American Tobacco (BAT) şirketine 1,72 milyar dolara satıldı. Bu satışın ardından TEKEL, 2009 yılı itibariyle tütün piyasasından tamamen çekildi.

ÖZELLEŞTİRMENİN ETKİLERİ

TEKEL’in özelleştirilmesi Türkiye’de tütün üretimi ve üreticileri üzerinde büyük bir etki yarattı. 2008 yılında Türkiye’de yaklaşık 194 bin tütün üreticisi varken, 2009 yılında 81 bine düştü. Özelleştirme süreciyle birlikte küçük ölçekli üreticilerin çoğu piyasadan çekilerek kentlere göç etmek zorunda kaldılar. Özelleştirme sonrasında tütün üretimi büyük oranda uluslararası şirketlerin kontrolüne geçti. Bu durum, özellikle küçük üreticilerin rekabet şansını azalttı. Ayrıca, Türkiye’de tütün ekim alanları da küçüldü ve yerli üretim yerini ithal tütüne bıraktı. 

TÜRKİYE’NİN TÜTÜN PİYASASINA YABANCILAR HAKİM

Küresel tütün endüstrisi büyük ölçüde gelişmiş ülkelerin kontrolünde olmasına rağmen, tüketimin yüzde 80’i düşük ve orta gelirli ülkelerde yoğunlaşmaktadır. Bu durum, tütün endüstrisinin ekonomik, sağlık ve sosyal etkilerinin en çok yoksul ülkeleri vurmasına yol açıyor. Dört büyük çokuluslu sigara üreticisi Türkiye’nin tütün alım piyasasında yüzde 90’nın üzerinde bir pazar payına sahiptirler.

TÜTÜNDE SÖZLEŞMELİ ÜRETİM MODELİ YAYGINLAŞTI

2002 yılında çıkarılan 4733 Sayılı Tütün Kanunu, IMF’nin Türkiye’ye sağladığı krediler kapsamında getirdiği yapısal reformlardan biridir.  Bu kanunla TEKEL’in tütün alımındaki tekeli sona erdi ve piyasa tamamen çokuluslu tütün şirketlerine terk edildi. 2008 yılında TEKEL’in özelleştirilmesiyle, çokuluslu tütün şirketleri sektörde tamamen hâkim duruma geldiler. Bu süreçle birlikte sözleşmeli üretim modeli yaygınlaştı. Bu model şirketlerin üretim üzerindeki kontrolünü artırırken; örgütsüz üreticiler şirketlerle imzaladıkları sözleşmelerle  söz haklarını yitirdiler. Üreticiler çoğu zaman maliyetlerinin altındaki fiyatlarla ürünlerini satmak zorunda kaldılar. Bu durum, özellikle küçük çiftçilerin tütün üretimini bırakmasına, köyden kente göçün hızlanmasına ve Türkiye’nin tütün ithalatçısı bir konuma gelmesine yol açtı. Türkiye 30 yıl önce tütün üretiminde dünyada 5. sırada iken günümüzde 12. sıraya geriledi.

Tütün üretimine devam edenlerin büyük bir çoğunluğu borç yükü altında ezilmektedir. Şirketlerle sözleşme yaptıklarında avans alabildikleri için bu ödemelere muhtaç hale gelmekte ve bu nedenle de üretime devam etmek zorunda kalmaktadırlar. Günümüzde üreticiler şirketlerden aldıkları avans ile tütün üretimini sürdürür hale gelmişlerdir. 2024 yılında üretim maliyeti 263 lira olarak hesaplanmış, buna karşılık şirketler sözleşmelerde en yüksek nevi tütün için 180 lira fiyat dayatılmışlardır. Bu örnek tütünde sömürünün boyutlarını somut şekilde ortaya koymaktadır.

TÜTÜNDE GELİNEN NOKTA ŞU ŞEKİLDE ÖZETLENEBİLİR:

  • 2002 yılında 406 bin üreticiden tütün alımı yapılmış iken, 2024 yılında 43 bin üreticiden alım yapılmıştır. Alım yapılan tütün miktarı 2002 yılında 160 bin ton iken, 2024 yılında 74 bin tona düşmüştür.
  • Tütün ihracatı 2003 yılında 112 bin ton iken, 2023 yılında 49 bin tona gerilemiştir. Buna karşılık tütün ithalatı 2003 yılında 70 bin ton iken, 2013 yılında 109 bin tona yükselmiştir.
  • Türkiye tütünde net ithalatçı haline gelmiştir. 2023 yılında 265 milyon dolarlık tütün ihracatına karşılık, 610 milyon dolarlık ithalat yapılmıştır. 
  • 2003 yılında Türkiye’de üretilen sigaralarda 46 bin ton yerli tütün kullanılmış, 2013 yılında kullanılan yerli tütün miktarı 19 bin tona düşmüştür.
  • 2003 yılında Türkiye’de üretilen sigaralarda 63 bin ithal tütün kullanılmış olmasına rağmen 2023 yılında kullanılan ithal tütün miktarı 95 bin tona yükselmiştir.
  • Yerli tütün kendi ülkesinde sürgüne gönderilmiştir. 2023 yılı itibariyle Türkiye’de üretilen sigaralarda kullanılan tütünün yüzde 83’ü yabancı kökenli,  yüzde 17’si ise yerli tütünlerden oluşmaktadır. 

TÜTÜN İÇİN NELER YAPILMALI?

  • Geleneksel ihraç ürünlerimizden biri olan tütün özellikle eğimli, kıraç ve gübrelenmeyen arazilerde yetiştirilmektedir. Alternatifi olmayan bu ürün olup, kırsal alanda istihdam sağlamakta ve binlerce çiftçinin geçim kaynağını oluşturmaktadır. Bu nedenle, çiftçilerin yeterli gelir sağlayabilmeleri için tütün üretimini destekleyici politikalar geliştirilmelidir.
  • Halen üreticiler şirketlerle bireysel olarak sözleşme yapmakta; imza attıkları sözleşmeleri bile görememektedir. Üreticiler tütün şirketleri ile tek tek sözleşme yapmak yerine sözleşmeler üretici örgütleriyle alıcı firmalar arasında yapılmalıdır.
  • Kamu adına tütünün üretim, pazarlama ve denetimini yapacak TEKEL gibi bir kurum yeniden kurulmalıdır.