₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Fotoğraftan kanseri tahmin eden yapay zeka: Yüzünüz kaç yaşında?

Yapay zekâ, bir fotoğrafla biyolojik yaşınızı hesaplıyor ve kanser hastalarının ölüm riskini öngörebiliyor

Kanser hastalarının tedavi sürecinde doktorlar çoğu zaman belirsizlikle karşı karşıya kalır: Hasta uygulanacak tedaviye dayanabilecek mi? Önerilen süreç gerçekten yaşam süresini uzatacak mı? Harvard Tıp Fakültesi öncülüğünde geliştirilen FaceAge adlı derin öğrenme sistemi, bu sorulara yüz üzerinden verilen bir yanıtla yaklaşmayı deniyor. Yalnızca bir yüz fotoğrafından yola çıkarak bireyin biyolojik yaşını tahmin eden bu yapay zekâ aracı, özellikle ileri evre kanser hastalarında yaşam süresi tahminlerinde dikkat çekici bir doğruluk oranına ulaşıyor.

Kanser ve yüz üzerindeki yaş izleri

Araştırma, 60 yaş üzeri 58.851 sağlıklı bireyin fotoğraflarıyla eğitilen modelin, 6196 kanser hastasında test edilmesiyle yürütüldü. MAASTRO (Hollanda), Harvard Thoracic ve Harvard Palliative (ABD) kohortları kullanıldı. Sonuçlar, kanser hastalarının görünürdeki yaşlarının, kronolojik yaşlarına kıyasla ortalama 4.8 yıl daha büyük olduğunu gösterdi. Dahası, yaşlandıkça artan bu “yüz yaşının” kanser türlerinden bağımsız olarak hayatta kalma süresiyle güçlü bir şekilde ilişkili olduğu bulundu.

Kaplan–Meier analizleri ve Cox regresyon modelleriyle yapılan değerlendirmeler, görünürde daha yaşlı görünen hastaların, yaş, cinsiyet ve tümör tipi gibi klinik değişkenlerden bağımsız olarak daha kısa yaşam sürelerine sahip olduğunu gösterdi.

Tedavi kararlarını dönüştürebilecek bir model

FaceAge’in etkisi yalnızca teorik düzeyde kalmadı. Araştırmacılar, bu modeli metastatik kanser hastaları için kullanılan, klinik geçerliliği onaylanmış TEACHH risk modeline entegre etti. Sonuçlar çarpıcıydı: Kronolojik yaş yerine FaceAge tahmini kullanıldığında modelin hayatta kalma tahmin doğruluğu anlamlı düzeyde arttı. Risk grupları daha keskin biçimde ayrıştı ve yüksek riskli hastalar daha doğru belirlendi.

Ek olarak, 100 metastatik hasta üzerinde yapılan deneysel bir çalışmada, doktorlardan hastaların 6 ay içinde yaşayıp yaşamayacağını tahmin etmeleri istendi. Sadece fotoğrafa bakarak yapılan tahminlerin doğruluğu %61’de kalırken, FaceAge Risk Model desteğiyle bu oran %80’e yükseldi. En dikkat çekici bulgu, FaceAge’in özellikle daha zayıf tahmin yapan hekimlerin performansını ciddi ölçüde iyileştirmesi oldu.

Biyolojik yaş, genetik düzeyde de iz bırakıyor

FaceAge yalnızca görünüşten değil, hücresel düzeydeki yaşlanma süreçlerinden de iz taşıyor olabilir. Harvard Thoracic kohortundan alınan kan örnekleriyle yapılan genetik analizlerde, FaceAge tahmini ile hücresel yaşlanma süreçlerinde rol oynayan CDK6 geni arasında anlamlı bir ilişki saptandı. Aynı ilişki, kronolojik yaş ile görülmedi.

Bu bulgu, modelin sadece bir görüntü sınıflandırıcı değil, aynı zamanda moleküler yaşlanma süreçlerini yansıtan potansiyel bir biyobelirteç olabileceğine işaret ediyor.

Irksal önyargı ve etik sorumluluk

Yüz tanıma teknolojilerinde sıkça karşılaşılan ırksal önyargı sorunu bu çalışmada da ele alındı. Model, UTKFace gibi etnik çeşitliliğe sahip veri setleriyle test edildi ve farklı etnik gruplarda ciddi performans farkları gözlenmedi. Ancak Hollanda’daki MAASTRO veri setinde etnisite bilgisi toplanmadığı için, bu konuda tam bir güvence vermek hâlâ mümkün değil.

Araştırmacılar ayrıca modelin sigorta şirketleri, işverenler ya da devletlerce kötüye kullanılması riskine karşı uyarıyor. Yüz üzerinden yapılan biyolojik yaş tahminlerinin, ayrımcılığı artırabilecek alanlarda “risk skoru” olarak kullanılma tehlikesi söz konusu. Bu nedenle, bu tür modellerin yalnızca klinik karar destek sistemlerinde ve etik kurallarla çerçevelenmiş bağlamlarda kullanılması gerektiği vurgulanıyor.

Yüzde saklı zaman

FaceAge, kanserin sadece hücresel ya da sistemik bir hastalık olmadığını, aynı zamanda yüzümüze kazınan bir süreç olduğunu hatırlatıyor. Bu teknoloji, doktorların içgüdülerine dayanan kararlarını nesnel, sayısal bir zemine oturtma potansiyeli taşıyor. Yüzümüzdeki çizgiler yalnızca yaşın değil; sağlığın, stresin ve belki de yaklaşan sonun izleri olabilir.

Yüzünüze bir kez daha dikkatle bakmadan önce şunu düşünün: Orada sadece geçmiş değil, geleceğin de ipuçları olabilir.

Başka bir ekonomi politikası mümkün mü?