“Eğitimde düşünceyi devreden çıkarmak, özgürlüğü de devretmektir.”
Amerikalı yazar ve öğretmen Aaron MacLean bu ay Engelsberg Ideas’da yayımlanan yazısında, gençlere seslenen güçlü bir uyarı kaleme aldı: Yapay zekâya “hayır” deyin. “Zihin özgürlüğü”nü hedef alan bu yeni tehdide karşı bireysel direncin şart olduğunu vurgulayan MacLean, özellikle eğitimde yapay zekâ kullanımının gençlerin düşünme yetisini ve entelektüel bağımsızlığını yok ettiğini savunuyor.
MacLean’in uyarısı sadece yeni bir teknolojik araçtan duyulan endişe değil; bir uygarlık krizine işaret ediyor. Yazar, büyük dil modellerinin (LLM’ler) öğrencilerin yazma ve düşünme alışkanlıklarını dönüştürdüğünü değil, doğrudan ortadan kaldırdığını söylüyor. Bu nedenle yapay zekânın sunduğu yardımlar, aslında genç zihinler için bir “düşünmeme” konforu yaratıyor ve uzun vadede toplumsal bir zihinsel çöküşe zemin hazırlıyor.
Düşünce yazıyla başlar, yazı yapay zekâya devredilemez
MacLean’e göre, eğitimde yazmak sadece bir ifade aracı değil; düşünmenin kendisidir. “Bir şey düşünüyorsan ama yazamıyorsan, aslında düşünmemişsindir,” diyen yazar, bu yüzden öğrenciler yerine yapay zekânın ürettiği metinlerin, doğrudan entelektüel çöküş anlamına geldiğini savunuyor.
Eski bir Deniz Harp Okulu öğretmeni olan MacLean, bu kurumda yapay zekâ ile yazmanın normalleştirilmeye çalışıldığını gördüğünde yaşadığı şoku anlatıyor. “Yapay zekâ ile yazmayı öğretmek, düşünmeyi bırakmayı öğretmektir,” diyen yazar, insan zihninin eğitilmesinde yerini hiçbir teknolojinin alamayacağı bir insani süreçten söz ediyor.
Yazmak, düşünmek, özgür olmak
Yapay zekâ yalnızca yazma eylemini devralmakla kalmıyor; aynı zamanda bilgi üretimini de yozlaştırıyor. MacLean, yapay zekânın ürettiği içeriklerin insana özgü düşünceye değil, “yapay bir ortalama”ya dayandığını ve zamanla bu ortalamanın düşünsel düzeyi daha da aşağı çekeceğini belirtiyor. Bu süreç, kendi ürününden beslenen yapay zekâ sistemlerinin “model çöküşü” yaşamasına kadar varabilir – ama bu çöküş gerçekleşene dek insani düşünce yetisinin ciddi biçimde tahrip olacağına dikkat çekiyor.
Daha da önemlisi, MacLean’e göre özgürlük yalnızca siyasi ya da ekonomik bir durum değil, zihinsel bir etkinliktir. Felsefe, strateji ve hakikat arayışı gibi entelektüel çabaların tümü, bireyin kendi başına düşünmesini gerektirir. Yapay zekâ bu süreci taklit edebilir, ancak ikame edemez.
Gençliğe çağrı: Yarışa devam edin
Yazının sonunda MacLean, üniversitelerin sınav sistemlerini yeniden yapılandırması, yazılı ve sözlü sınavlara ağırlık vermesi gibi kurumsal çözümler öneriyor. Ama esas olarak genç bireylerin alacağı kişisel tutumu önemsiyor. “Radikal olun,” diyor MacLean. “Yalnızca yazıyormuş gibi değil, gerçekten düşünen biri olun.”
Bugünün gençleri, yalnızca kendi hayatları için değil, insanlığın geleceği için de karar verecek: Düşünmeye devam mı, yoksa yapay zekâya teslimiyet mi?
Kaynak: Aaron MacLean, “A warning to the young: just say no to AI”, Engelsberg Ideas, 9 Temmuz 2025.
Fikir Gazetesi Sayı 63 | Tam ortasındayız yazın: Ortasındayız “yangının”, dünün, yarının…
