Sencer Solakoğlu CHP’nin Tarım ve Orman Politika Kurulu Başkanı oldu. Gölge Bakan da deniliyor. Solakoğlu’nun 2000 inek kapasiteli kapalı olarak inekleri beslediği ayrıca mısır vb. de yetiştirdiği büyük bir işletmesi var. Bu tür üretime fabrika tarımı da deniyor. Hayvanlar açıkta olmayıp, fabrika görünümlü bir binada yaşıyorlar. Solakoğlu iyi tarım uygulamaları yaptığını belirtiyor. Kendi işletmesinin verdiği ekolojik hasar, benzeri büyük işletmelere göre daha kısıtlı olabilir. Fakat iyi tarım da sonuçta endüstriyel bir tarımdır. Tarım ilaçları, kimyasal gübreler daha disiplinli olsa da kullanılmaktadır.
Bu tür çok büyük hayvancılık işletmeleri bütün dünyada çok büyük ekolojik tehdit oluşturuyorlar. En başta bu kadar hayvanı bir araya topladığınızda çok büyük bir su tüketimi gerekiyor. Birçoğunda hayvan gübresi lagün denilen havuzlarda toplanıyor ve toprak altına sızarak yeraltı sularını kirletiyor. Üretilen gübrenin çoğu bitkisel üretime dönmüyor. Solakoğlu gübreden yararlandığını belirtiyor. Bu tür hayvancılık işletmelerine İngilizce CAFO (Concentrated Animal feeding Operations – Yoğunlaştırılmış Hayvan Besleme İşletmeleri) deniyor. (1) Özellikle ABD’de ekolojik, sağlık, sosyal, ekonomik sakıncaları büyük ölçüde tartışılıyor. Bu tür işletmelerde hayvanlar sürekli kapalı binada kalıyor. Yem önlerine geliyor. Yoğun yem tüketiyorlar. Merada otlamayan bu hayvanların ürünlerinde (et, süt vb.) omega 3, Konjüge Linoleik Asit (CLA), K Vitamini gibi sağlık açısından sayısız yararları olan, başta kanser yüzlerce hastalıktan koruyan besin ögeleri sıfır düzeyine düşüyor. Ayrıca üretimlerinde sentetik tarım ilaçları ve kimyasal gübreler kullanılan yemler (mısır, soya vb.) yoluyla ürünler de toksik maddelerle kirletilmiş oluyor.
Bu tür çok büyük hayvancılık işletmeleri genellikle bitkisel üretimle hayvancılığın birbirinden kopmasına yol açıyor. Solakoğlu işletmesinde mısır vb. de üretiyormuş. Tüm yem ihtiyacını sağlayıp sağlamadığını bilmiyoruz ama benzer çoğu işletme bunu gerçekleştirmiyor. Halbuki hayvancılık ve bitkisel üretimin entegre edilmesi, aynı işletmede her ikisinin de olması gerekiyor. Agroekoloji bunu amaçlar. Bu durumda yan ürünler, anız otlama, gereken yemin hemen yakında üretilmesi, meraların etkin kullanılması sayesinde ekolojik bir hayvancılık yapmak mümkün olabilir, gübre ucuza sağlanır, polikültür gerçekleştirilir. Şüphesiz meraların geliştirilmesi de gerekmektedir. Tabii bu denge otomatik olarak sağlanamaz. Sermaye egemenliğine dayalı tarımda bunu sağlamak çok zordur. Bütün dünyada bitkisel üretim ve hayvancılık birbirinden kopmaktadır. Bazı kesimlerinde hayvancılık, bazı kesimlerinde ise bitkisel üretim yoğunlaşmaktadır. Bunun getirdiği sorunlar, başta küresel iklim değişikliği olmak üzere çok çeşitlidir. Ancak özellikle büyük sermaye, tarımın bu iki alanının birbirinden ayrılması ve dev hayvancılık işletmelerinin oluşmasından yanadır. Böylelikle daha çok kâr elde edilmektedir ama ekolojik, sosyal, ekonomik zararları çok fazladır. Dev hayvancılık işletmeleri küçük ve orta işletmelerin erimesine yol açmaktadır.
Solakoğlu’nun uygulanan tarım politikasına yönelik bazı tutarlı eleştirileri var. Örneğin fiyatları kontrol etmek için gereksiz gıda ithalatına karşı çıkıyor, süt fiyatları baskılanırken süt primlerinin etkisiz kaldığını belirtiyor. Ancak var olan neoliberal tarım politikasına kökten karşı çıktığını söylemek zor. Daha akılcı uygulanmasını talep ettiğini söyleyebiliriz. Endüstriyel tarıma kökten karşı değil. Agroekolojiyi desteklemesi söz konusu değil. Şerit toprak işleme gibi büyük tarım işletmelerinin artık uygulamaya çalıştığı sadece kısmen ekolojik zararları önleyen, bu arada maliyeti düşüren teknikler uyguluyorsa da bunlar endüstriyel tarım sisteminden köklü bir çıkış anlamına gelmez. İyi tarım sertifikaları var. Ancak bu da endüstriyel sistemin biraz daha disipline edilmiş versiyonu olarak kabul edilebilir.
Türkiye tarımı çok ciddi ekolojik ve ekonomik krizlerle karşı karşıya. Gerek çiftçiler gerekse tüketiciler zor durumda. Çıkış yolu neoliberal olmayan bir tarım politikası, gıda egemenliği ve agroekoloji olabilir. (2) Büyük kapitalist tarım işletmeleri çıkış yolu olamaz. Özelikle hayvancılıkta dev tarım işletmelerinin getirdiği çok boyutlu tehditler var. Solakoğlu’nun tercih edilmesi umarım ekolojik, sosyal ve ekonomik açıdan olumsuz dev tarım işletmelerin ve endüstriyel tarımın olumlanması yönünde bir işaret olmaz.
1. Tayfun Özkaya, Fatih Özden (editörler), Başka Bir Hayvancılık Mümkün, Yeni İnsan Yayınevi, 2014.https://yeniinsanyayinevi.com/…/baska-bir-hayvancilik…/
2. -Tayfun Özkaya, Başka Bir Tarım Politikası ve Agroekoloji, İzmir, 2025.https://tayfunozkaya.com/kitaplar ]
Neoliberal Tarım Politikalarından Kurtulalım, Agroekolojik Tarıma Geçelim
Sencer Solakoğlu, CHP Tarım ve Orman Politika Kurulu, gölge bakan tarım, fabrika tarımı, CAFO nedir, yoğun hayvan besleme işletmeleri, endüstriyel hayvancılık çevre etkisi, süt fiyatı politikası, yem bağımlılığı, gübre yönetimi, su tüketimi hayvancılık, agroekoloji, gıda egemenliği, neoliberal tarım politikası, Türkiye tarım krizi
