₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Kadınlar için güvenlik ayrıcalık değil hak: Enif Yavuz Dipşar İstanbul’un şiddetle mücadele hattını anlatıyor

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslarası Mücadele günü kapsamında görüştüğümüz İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Enif Yavuz Dipşar, “İstanbul’da kadınlar kendini güvende hissetmiyorsa bu şehir adalet hedefinden uzaktır” diyor. İBB Kadın çatısı altında yürütülen konukevinden ayrılan kadınlara nakdi destek programından Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezleri’ne, regl yoksulluğu ile mücadeleden Mor Haritam projesine uzanan çok katmanlı mücadele hattını anlatıyor.

Kadınların güvenliği, adaletin eşiği

25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü bağlamında, İstanbul’da yaşayan kadınların gündelik hayatı hâlâ çok temel bir soruya takılıyor: Yaşadığımız kentlerde gerçekten güvende miyiz?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Enif Yavuz Dipşar, kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel değil, çok katmanlı bir insan hakkı ihlali olduğunu vurguluyor. Ona göre mesele, sadece kriz anlarında devreye giren acil hatlardan ibaret değil; şiddeti üreten tüm koşulları değiştirmeye yönelik uzun soluklu bir sosyal politika meselesi. İBB, bu nedenle tüm hizmetlerini “İBB Kadın” çatısı altında topluyor; hem şiddet anında koruyucu mekanizmalar kuruyor hem de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı önleyici politikalar geliştiriyor.

FİKİR’in sorularını yanıtlayan Dipşar, İstanbul’da kadına yönelik şiddetin boyutlarını, kadınların ekonomik bağımsızlığını mümkün kılan bakım politikalarını ve merkezi idare, ilçe belediyeleri ile sivil toplumla kurulan ortak mücadele zeminini anlattı.

Şiddetin çok katmanlı haritası

İstanbul kadına yönelik şiddet konusunda ne noktada, sahada yaptığınız çalışmalar doğrultusunda gözlemleriniz neler? 

Kadına yönelik şiddet ne yazık ki sadece bireysel bir sorun değil, çok katmanlı bir insan hakkı ihlalidir. Sahadaki gözlemlerimiz ve veriler bize gösteriyor ki, bir şehirde kadınlar kendilerini güvende hissetmiyorsa, o şehir ne kadar büyük veya modern görünürse görünsün adalet hedefinden uzaktır.

İstanbul özelinde tabloyu çok boyutlu görüyoruz. Şiddet sadece fiziksel değil; cinsel, psikolojik, ekonomik ve dijital boyutlarıyla kadınların yaşamını kuşatmış durumda. Sahadan aldığımız en çarpıcı verilerden biri, şiddetin faillerinin büyük oranda en yakınımızdakiler olmasıdır; öldürülen kadınların dörtte üçü birlikte oldukları erkekler tarafından öldürülüyor. Daha da acı olanı, kadınların %70’i sadece kendi hayatlarına dair karar aldıkları için; yani “hayır” dedikleri, boşanmak istedikleri veya kendi yollarını çizmek istedikleri için öldürülüyor.

Bununla birlikte, İstanbul bir geçiş ve kaçış noktası. Büyük İstanbul Otogarı’nda kurduğumuz Kadın Danışma Birimi’ndeki gözlemlerimiz, kadınların şiddetten kaçıp hayatta kalmak için İstanbul’a geldiğini ya da buradan başka şehirlere göç etmek zorunda kaldığını doğruluyor. Şiddete maruz bırakılan kadınların %73’ünün evli olması ve %53’ünün psikolojik şiddete maruz bırakılması, mücadelenin sadece sokakta değil, hane içinde de ne kadar hayati olduğunu ortaya koyuyor. Bizim için güvenlik bir ayrıcalık değil, herkes için vazgeçilmez bir haktır.

Kriz anında ve sonrasında: “Yan yanayız”

Kurumunuzun bu konuda geliştirdiği strateji nedir ve çalışmalarınız nelerdir?

Stratejimizin temelinde “bütüncül sosyal hizmet” ve “eşitlik ilkesi” yatmaktadır. Biz, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi sadece kriz anındaki bir müdahale olarak değil; öncesi ve sonrasını kapsayan çok katmanlı bir süreç olarak görüyoruz. Bu vizyonla, kadınlara yönelik tüm koruyucu ve önleyici hizmetleri tek bir çatı altında, “İBB Kadın” markasıyla yürütüyoruz.

Çalışmalarımızı, şiddetin yaralarını sarmaya odaklanan “Koruyucu Hizmetler” ve şiddeti doğuran koşulları değiştirmeyi hedefleyen “Önleyici Hizmetler” olmak üzere iki ana başlıkta özetleyebilirim:

A. KORUYUCU HİZMETLER: ‘’Kriz Anında ve Sonrasında Yan Yanayız’’ Şiddete maruz bırakılan veya risk altındaki kadınlar için hızlı ve erişilebilir güvenlik ağları kurduk:

● Erişilebilir Başvuru Mekanizmaları: Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce olmak üzere çok dilli hizmet veren 7/24 Kadın Destek Hattımız (444 80 86) ile kadınların her an yanındayız. Ayrıca, geçiş noktası olabilen Büyük İstanbul Otogarı’nda kurduğumuz Otogar Kadın Danışma Birimi ile İstanbul’a adım attıkları anda yüz yüze danışmanlık ve güvenlik sağlıyoruz.

● İhtisaslaşmış Birimler: Cinsel şiddet, uzmanlık gerektiren kompleks bir travma türüdür. Bu alanda aynı numaralı hatta özelleşmiş Cinsel Şiddetle Mücadele Birimi ve Hattı’nı (444 80 86 / 2) kurarak, kadınlara bu zorlu süreçte alanında uzman meslek elemanlarımız ile destek veriyoruz.

● Kadın Konukevi Desteği: Kadın Konukevimizde kadınlar ve çocukları için sadece barınma değil; psikolojik destek, hukuki danışmanlık ve istihdam desteği gibi çok yönlü mesleki çalışmalar yürütüyoruz. Ancak stratejimizin en somut ve tamamlayıcı adımı sığınma sonrası süreçtir. Kadınların sığınma evinden ayrıldıktan sonra yaşadıkları belirsizliği ortadan kaldırmak amacıyla “Kadın Konukevinden Ayrılan Kadınlara Nakdi Destek” programını hayata geçirdik. Bu uygulama ile bir ilki gerçekleştirerek, sadece kendi kurumumuzdan değil; İstanbul’da bulunan Bakanlık, ilçe belediyeleri ve sivil toplum kuruluşlarına bağlı tüm kadın konukevlerinden ayrılan kadınlara bu desteği sunuyoruz. Örnek teşkil eden bu çalışmamızla; yeni bir yaşam düzeni kurmaları için ilk etapta 30.000 TL, devamında 6 ay boyunca her ay 10.000 TL nakdi destek sağlayarak ekonomik güvence oluşturuyoruz. Aynı zamanda düzenli hane ziyaretleriyle ihtiyaçlarını bir süre gözlemlemeye devam ediyoruz

B. ÖNLEYİCİ HİZMETLER: ‘’Şiddeti Doğuran Koşulları Değiştiriyoruz’’ Şiddeti önlemenin yolu, kadını güçlendirmekten ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele etmekten geçer. Bu kapsamda geniş çaplı bir önleme stratejisi izliyoruz:

● Toplumsal Cinsiyet Rollerindeki Kalıpları Yıkmak: Şiddeti besleyen algıları değiştirmek için “Eşitlik Odaklı Atölyeler” düzenliyoruz. Kadınları erkeklere atfedilen iş alanlarında cesaretlendirmek adına Temel Marangozluk, Kaynakçılık, Lastik Değişimi ve Araç Bakımı gibi atölyelerle “mesleğin cinsiyeti olmaz” diyoruz. Ayrıca, kadınların fiziksel ve zihinsel iyilik hallerini artırmak için Öz Savunma Atölyeleri gerçekleştiriyoruz.

● Ekonomik Güçlenme ile Önleme: Ekonomik bağımlılık şiddet döngüsünü besler. Bu yüzden Kadın Emeği Üretim Atölyelerimiz ile kadınların mesleki becerilerini geliştirmelerini sağlıyoruz. Ayrıca bireysel üretimin ötesine geçerek, kadın kooperatifleri ile güçlü iş birlikleri kuruyor; kadınların örgütlü üretimini ve dayanışmasını destekliyoruz.

● Regl Yoksulluğuyla Mücadele ve Bütüncül Sağlık Desteği: Kadınların bedensel ve ruhsal iyilik halini artırmak için merkezlerimizde psikolojik danışmanlık, regl ve menopoz danışmanlığı sunuyoruz. Ek olarak; bir ekonomik şiddet biçimi olan regl yoksulluğuyla da kararlılıkla mücadele ediyoruz. Bu kapsamda sadece danışmanlık vermekle kalmıyor, 51 merkezimizden ücretsiz hijyenik ped desteği sağlayarak kadınların en temel sağlık hakkına erişimini kolaylaştırıyoruz. Ayrıca İstanbul Bebek ve Oyun Grupları ile ebeveynlere rehberlik ederek, aile içi iletişimi güçlendiriyoruz.

● Hukuki Destek ve Hak Farkındalığı: Şiddetle mücadelede yasal haklara erişim hayati önem taşır. İstanbul Barosu iş birliğiyle kadınların yasal haklarını öğrenmelerini sağlayan eğitimlerin yanı sıra, şiddete maruz bırakılma riski altındaki kadınlara doğrudan hukuki destek sağlıyoruz. Önleyici bir mekanizma olarak işlettiğimiz bu süreçle, kadınların adalet mekanizmasına erişimindeki engelleri kaldırıyoruz.

Özetle; bir yandan koruyucu hizmetlerimizle kadınların yanında duruyor, diğer yandan önleyici çalışmalarımızla şiddeti besleyen eşitsizliklerle mücadele ediyoruz. Hedefimiz, kadınlar için güvenli ve eşit bir İstanbul’u kalıcı kılmaktır.

Bakım emeği, Yuvamız İstanbul ve ekonomik bağımsızlık

⁠Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanması şiddet ortamından uzaklaşmak için oldukça önemli bir nokta. İBB’nin kreş Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezi hizmeti de kadınların çalışabilmesi için ciddi bir destek sağlıyor. bu konuda sahadan aldığınız geri dönüşler neler?

 Bu konuya çok geniş bir çerçeveden, “bakım emeği” kavramı üzerinden bakıyoruz. Biliyoruz ki bakım emeği adil paylaşılmadıkça toplumsal cinsiyet eşitliği mümkün değildir. Kadınlar, çocuk, yaşlı veya engelli bakım yükünü tek başlarına omuzlamak zorunda kaldığında, istihdamdan kopuyor ve ekonomik şiddete açık hale geliyorlar. Biz, bu yükü kadınların omuzlarından almak için yola çıktık.

Yuvamız İstanbul projesi, bu vizyonun en somut örneğidir. Bu merkezler sadece çocuklar için bir eğitim yuvası değil, anneler için özgürlük ve fırsat eşitliği alanıdır. Güncel verilerimizle gururla söylüyorum ki; 127 merkezde şimdiye kadar 18.000’den fazla çocuğa yuva olurken, binlerce kadının omuzlarındaki bakım yükünü hafifleterek onların sosyalleşmesi, güçlenmesi ve istihdam hayatına katılması için çok önemli bir köprü kurduk.

Sahadaki stratejimiz sadece “bakım hizmeti sunmak” ile sınırlı değil, aynı zamanda doğrudan kadın istihdamı yaratmaktır. Yuvamız İstanbul merkezlerimizde, öğretmen kadrosundan temizlik personeline kadar kadroların neredeyse tamamını kasıtlı bir tercihle kadınlara ayırarak doğrudan bir istihdam alanı yarattık. Kendi kurumumuzda da bu dönüşümü başlattık; Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığımızda %80’e yakın kadın çalışan oranımızlaörnek bir yapı oluşturduk.

Ekonomik bağımsızlık desteğimizi sadece Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezleri ile sınırlı tutmuyoruz. Bakım veren kadınlara nefes aldıran ÖZGEM Kısa Mola Merkezlerimizle eğitimi ve bağımsız yaşamı destekliyor , Engelli Çocuğu Olan Annelere Nakdi Destek Programı ile o görünmeyen emeği tanıyor ve kadınların ekonomik dayanıklılığını artırıyoruz. Ayrıca Kadın Emeği Üretim Atölyeleriyle kadınların becerilerinin ürüne, ürünlerin de ekonomik bağımsızlığa dönüşmesini sağlıyoruz.

Sahadan aldığımız geri dönüşler bize şunu gösteriyor: Kadınlar, “Çocuğum güvende, ben de işime odaklanabiliyorum” dediğinde, şiddet döngüsünü kıracak gücü kendilerinde buluyorlar. Çünkü ekonomik özgürlük, kadının kendi hayatı üzerinde söz sahibi olmasının anahtarıdır.

Ortak mücadele zemini: Sivil toplum, yerel yönetimler, uluslararası ağlar

Kadına yönelik şiddet konusunda merkezi hükümetle, ilçe belediyeleriyle ve sivil toplumla ilişkileriniz nasıl?

 Kadına yönelik şiddetle mücadele, hiçbir kurumun tek başına göğüsleyebileceği bir yük değildir; bu bir toplumsal seferberlik gerektirir. Biz yönetim anlayışımız gereği sivil toplumu, ilçe belediyelerini ve ilgili devlet kurumlarını birer “dış paydaş” değil, çözümün ve mücadelenin “asli ortağı” olarak görüyoruz.

Bu konudaki kararlılığımızı, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı”adıyla kitaplaştırarak kamuoyuyla paylaştığımız yol haritamızla somutlaştırdık. İBB’nin neredeyse tüm birimlerini dahil ederek ve kadın alanında çalışan önde gelen Sivil Toplum Kuruluşları ile istişare ederek hazırladığımız bu plan, meseleyi “360 derece” ele alan, 65 somut aksiyonu öngören ve kadınların ihtiyaçlarını önceliklendiren, ülkemizde açıklanmış en kapsamlı çalışmalardan biridir.

Bu somut eylem planımız, aynı zamanda stratejik çatı belgemiz olan Yerel Eşitlik Eylem Planı (YEEP) ile de birebir örtüşmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği odağında hazırlanan YEEP; bütçenin ve hizmetlerin kadınların ihtiyaçlarına göre şekillenmesini sağlayan temel rehberimizdir. 2021-2024 dönemini başarıyla tamamladık. Şimdi, 2025-2029 yıllarını kapsayacak 2. Planımız için de sivil toplumla ve uzmanlarla yeniden masadayız.

Bu stratejik vizyon doğrultusunda kurduğumuz ilişkileri verilerle netleştirmek isterim: Daire Başkanlığı olarak ulusal ve uluslararası düzeyde 113 farklı kurumla stratejik iş birlikleri geliştirdik. Gururla söylüyorum ki, bu iş birliklerinin en büyük hacmini, %56’lık bir oran ve 147 iş birliği ile Kadın ve Aile Hizmetleri Şube Müdürlüğümüz oluşturuyor. Bu veri, kadınların güçlenmesi konusuna verdiğimiz önceliğin en net kanıtıdır.

İş birliklerimizi üç temel saç ayağında yürütüyoruz:

● Sivil Toplum ile Stratejik Ortaklık: Biz sivil toplumla sadece fotoğraf vermek için değil, politika üretmek için yan yanayız. Şiddetle mücadele mekanizmalarını güçlendirmek adına Mor Çatı ve hukuki destek süreçlerinde İstanbul Barosu ile omuz omuza çalışıyoruz. Ekonomik güçlenme için KAGİDER ve Habitat Derneği ile, ebeveynlik ve eşitlik bilinci için AÇEV ile güçlü ortaklıklarımız var. Ayrıca, UN Women (BM Kadın Birimi) ve TESEV ortaklığıyla yürüttüğümüz “Mor Haritam” projesi, kadın dostu bir kent vizyonumuzun uluslararası düzeydeki en önemli yansımasıdır.

● Uluslararası Kuruluşlar: Şehrimizdeki göçmen kadınların uyumu ve istihdamı gibi konularda GIZ, ILO, UNHCR ve IOM gibi uluslararası kuruluşlarla stratejik ortaklıklar kurarak uluslararası fonları şehrimize kazandırıyor ve kapsayıcı çözümler üretiyoruz.

● Merkezi Hükümet ve Yerel Yönetimler: Şiddet vakalarında 6284 sayılı Kanun, hayati dayanağımızdır. Kadınların can güvenliği söz konusu olduğunda prosedürlere takılmadan; Emniyet birimleri, ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) ve yargı makamlarıyla 7/24 entegre çalışıyoruz. Yerelde ise ilçe belediyeleriyle rekabet değil dayanışma içindeyiz; düzenlediğimiz çalıştaylar ve Kadın Emeği Günleri ile ortak akıl ve kaynak paylaşımını esas alıyoruz.

Özetle; biz “ben yaptım oldu” anlayışını reddediyor; uzmanlığı ve sahadaki deneyimi sivil toplumla, yasal gücü devletle, yerel dayanışmayı belediyelerle birleştirerek kadınlar için güvenli bir İstanbul inşa ediyoruz.

Langalı Bahriye

Jinekolojik muayenenin politikleşen mahremiyeti: Kadın bedeni, hak ve siyaset

24 Kasım’a bir not | Kutlama değil, hatırlatma: Öğretmenler Günü ne zaman kutlu olur?

Etiketler:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi sosyal hizmetler, Enif Yavuz Dipşar, İBB Kadın, 25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü, İstanbul’da kadına yönelik şiddet, kadın konukevi nakdi destek programı, Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezleri, bakım emeği ve kadın istihdamı, regl yoksulluğu ile mücadele, Mor Haritam projesi, Yerel Eşitlik Eylem Planı YEEP