Seçim [oy]unu: Kent ve canlılar üzerine…

Yerel seçimlere az bir süre kala doğanın ve hayvanların yaşamı ile birlikte temsil haklarını da ele alan bir yazı hazırladık. Başlıktan da anlaşılacağı üzere, seçimlerde kullanılan oy ve oynanan oyunları masaya yatırmaya çabaladık.

Bir soru ile başlayalım: 5 yılda bir sandığa gitmek ve geriye kalan tüm zamanlarda siyaseti profesyonel siyasetçilere bırakmak, demokrasi anlayışı ile ne kadar bağdaşır? Bu çerçeveden bakınca soru, başka bir sorunu gündeme taşıyor: Siyaset bir meslek değildir.

Meslek hâline getirilen ve merkeze oturan siyasetçi (partileri ile birlikte), çevresindeki doğayı ve hayvanları görmezden gelir, görülmesine tepki verir. Bu şartlar altında profesyonel siyasetçinin onu seçenleri temsil ettiğini söylemek iyi niyetli bir dilekten öteye gitmez. Neden mi gitmez? Çünkü neoliberal sistemde temsili demokrasi, gerçek demokrasiyi engeller. Zaten parti içinde dahi demokratik mekanizmaları işletmeyenlerden gerçek demokrasi beklenemez.

İlginç bir durum daha var: Seçimlerde adayın ne yapacağının değil de, kim olacağının tartışılması. Bu da seçimin propagandaya, şova, görüntüden ibaret bir oyuna dönüştüğünün işareti.

Yerel yönetimlerin gerçek anlamda yerel yönetimler olup olmadığı tartışmalıdır. Değildirler çünkü merkezi yapının karar ve uygulayıcısı olarak faaliyetlerini sürdürürler. Yerel değildirler çünkü yere ait doğal hayattan ve insan dışı canlılardan kopuktur, onlara yabancıdırlar. Kendi gerçeklerine, yaşadıkları bölgeye yabancılaşan yerel yönetimler, çözümü insanı merkeze alan türcü anlayışları (ideolojileri) dikte etmekte ve sonuna dek uygulamakta bulurlar. Kısa bir not düşelim: Ele aldığımız insan kavramı soyut değildir. Tam tersine sınıf ilişki ve biçimlerinde var olan erkek egemen ideolojinin taşıyıcısıdır.

İnsanı merkeze alan yerel yönetim anlayışı, yönettiği kentin merkezini orta nokta kabul eden bir daire çizerek ilerler. Dairenin her genişleyen halkasında yoksulluk, açlık, sefalet, sosyal yaşamın kötülükleri gibi birçok etmen şiddetini giderek arttırır. Dairenin en uç kısmı kentin merkezine en uzak bölgelerdir. Bu bölgeler, kentin, doğa ve hayvanlarla ilişkilerini kopardığı yerlerdir.

Yerel yönetimlerin üzerinde yükselen kentleşme modellerinde sokak hayvanları (kediler ve köpekler) için üç seçenek sunulmaktadır: Birincisi, toplanıp ölüm kampı olan barınaklara hapsetmek; ikincisi, şehrin en dış halkası olan ormanlık/ boş alanlara atmak; üçüncüsü ise çok zor şartlar altında sokakta yaşamalarına izin verip katledilmelerine sessiz kalarak onay vermek!

Benzer durum, kente girişlerine izin verilmeyen ağaçlar, bitkiler, çiçekler içinde geçerlidir. Girseler bile birer süs nesnesi olarak eğreti bir şekilde konumlanmaktadırlar.

Yaptığımız değerlendirmeleri tamamlayacak istek ve önerileri sıralayarak devam edelim:

— İktidar ile muhalefet arasındaki farkların silikleştirildiği, benzeştiği bir atmosferde insan/ doğa ve hayvanlar arasındaki organik bağın güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu anlamda, birbirinin fotokopisi şeklinde yazılmış ekoloji ve hayvan hakları parti bildirgelerinin (bir iki istisna hariç) eleştirel gözden geçirilmesi, paradigmanın değişmesi üzerine yeni bir manifestonun kaleme alınıp deklare edilmesi

— Kentin yönetimine halkın direkt katılımını sağlayacak ve bu anlamda belediyelerde (geçici süre ve ücretle) görev alacak kişilerden oluşan bir döngünün kurulması, böylece kentte yaşayanların aktif şekilde belediyelerde görev alması

— Kentin merkezinden çevreye doğru değil, kentin en uç noktasından kentin merkezine doğru ilerleyen ve merkezine ekoloji/ hayvan haklarını alan yönetim anlayışının hayata geçirilmesi

— Sokak hayvanlarının yaşam hakkını güvence altına alacak, onları koruyup besleyecek, barınmalarını sağlayacak belediyelerce görevlendirilmiş resmi mobil ekiplerin kurulması

— Sokakların birer politik mekân olduğunu unutmadan yerel yönetimin sokaktan belediyeye doğru inşası için mücadele edilmesi ve belediye yönetiminin sokakta faaliyet göstermesinin sağlanması

— Belediyenin kentte yaşayanlarca denetlenmesi ve toplantıların halka açık yapılması

— Musluktan akan suyun içilebildiği temiz bir yaşamı mümkün kılan belediyecilik anlayışı

Başladığımız gibi bitirelim. “Oy”una gelmemek, “sayın seyirci” olmayı reddetmekle mümkündür.