Gençlikle Yüz Yüze: 10 Soruda 10 Genç

Gençlerin perspektifinden gelen sesleri duymak, toplumun nereye doğru ilerlediğini anlamamıza yardımcı olabilir şiarıyla yola çıktık ve bu söyleşide, gençlerin* düşüncelerini, hayallerini ve yaşamlarını anlamak adına onları kendi sözleriyle dinledik.

Her bir genç, kendi deneyimleri ve bakış açılarıyla sorularımıza yanıt verdi. Bu yanıtlar, gençlerin siyasete bakışı, yaşam hedefleri, günlük yaşamları ve toplumdaki yerleri hakkında ipuçları sunuyor. Gençlerin ne düşündüğünü, nasıl hissettiklerini ve geleceklerine dair umutlarını anlamak, toplumun ve dünyanın nasıl şekillenebileceğine dair bir fikir sunuyor.

Söyleşi sırasında, bazı ortak konular ön plana çıktı. Örneğin, birçoğu ikinci kahveyi alırken veya benzer küçük harcamalar yaparken dahi maddi kararlarını iki kez düşünmek zorunda olduklarını ifade etti. Aynı şekilde, araba gibi bazı lüks eşyaları alamadıkları için üzüldüklerini belirttiler. Peki ne bu gençlerin derdi?

İşte, gençlerin kendi ağızlarından cevaplarıyla birlikte söyleşi notlarımız…

Siyasete bakışınızı nasıl tanımlarsınız ve politik süreçlere ne derece ilgi gösterirsiniz?

Yaren: Pek fazla ilgim yok. Seçim zamanları konuşmaları dinlerim.

Fırat: Siyasete herhangi bir şekilde ilgim yok ama her genç gibi -yeteri kadar- takip ediyorum.

Mustafa Keramettin: Siyasetle hiç aram yoktur. Süreci de sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla takip ediyorum. 

Elif: Pek ilgimi çeken bir alan değil fakat ister istemez dahil oluyoruz.

Neşe: Siyaset ilgi alanıma girmiyor ve öğrenci olduğum için de şu an hedeflerim farklı, o yüzden pek ilgilenmiyorum siyasetle. Zaten siyasette herkes kendi çıkarları için iş yapıyor.

Melik: Siyasete belli bir ilgim yok, bir yan tuttuğum yok. Hangisi işime gelirse öyle açıkçası. Başka bir görüşüm yok. Çok fazla ilgimi çekmiyor. Açıkçası birazcık görüşü görüşüme uyuyorsa ve gerçekten hakkaniyetli bir insansa ona göre yeri geldiği zamanda desteklerim.

Muhammed: Siyasetle çok fazla alakam yok. Çünkü 12. sınıf öğrencisi olduğum için derslerime yoğunlaşmam gerekiyor, okumak istediğim bölümden dolayı da sürekli ders çalışmam gerekiyor. Bu süreçte de siyasete çok fazla vakit ayıramıyorum.

İrem Deniz: Siyasete bakış açım şu an çok kötü. Yani pek bir umudum yok ülkemizin siyasetçilerinden. Hiçbirine de güvenmiyorum. Artık ilgi göstermemeye çalışıyorum.

Zeynep: Siyasetin, politikanın, hayatın her noktasında olduğunu ve yaptığımız her eylemin ya da başımıza gelen her şeyin bir noktada politik olduğunu düşünüyorum.  Politik süreçleri de ilgiyle takip ediyorum. Oy verme süreçlerine dahil oluyorum. Ne kadar bir etkisi oluyor bunların çok emin değilim tabii ki. Ama özellikle Türkiye özelinde -ki ben bölümüm gereği genel olarak çoğu dünya ülkesinin politik süreçlerini takip ediyorum olabildiğince- politik süreçlerin birazcık tiyatrovari ilerlediğine inanıyorum. Çok gerçekçi olmadığını düşünüyorum.

Mert: Siyasi veya politik bir görüşe sahip değilim, daha doğrusu paylaşmayı pek sevmiyorum ancak benim de vatandaşı olduğum ülkenin güzel bir konumda olmasını, refah seviyesinin yüksek olmasını isterim.

Yurtdışına taşınmayı/gitmeyi düşünüyor musunuz? Neden?

Yaren: Evet. Daha rahat ve güvende bir hayat sürebileceğimi düşünüyorum.

Fırat: Yurtdışına taşınmayı düşünüyorum. Çünkü yurtdışında daha rahat ve konforlu bir şekilde istediğim her şeyi rahat rahat yapabileceğimi düşünüyorum

Mustafa Keramettin: Yurtdışına gitmeyi her Türk genci gibi düşünürüm. Alım gücü farkı ve insanın emeğine saygıdan dolayı. Türkiyede maalesef eksik konular.

Elif: Düşünüyorum çünkü iş imkanlarının ve olanaklarının daha iyi olduğunu düşünüyorum. 

Neşe: Benim küçüklükten beri hayalim İtalya’ya gitmek, orada yaşamak. Zaten hemşirelik okuyacağım için de Almanya’ya rahatlıkla gidebilirim diye düşünüyorum. O yüzden yurt dışında yaşamak istiyorum. Ülkemi seviyorum ama farklı yerler görmek hep hoşuma gitti benim. Hayat standartları olarak da gitmeyi istiyorum. O yüzden…

Melik: Aslında öyle ufak düşüncelerim var ama sanmıyorum taşınacağımı.

Muhammed: Kesinlikle düşünmüyorum. Ben ülkemi ve ailemi bırakmak istemiyorum yani. Yurt dışında güzel bir meslek sahibi olsam bile gitmeyi düşünmüyorum.

İrem Deniz: Ekonomik sebeplerden dolayı -en azından 5-6 yıl içinde burslu bir şekilde yüksek lisans yapamazsam- gidebileceğimi düşünmüyorum. Şansım olsa gider miydim? Bundan da pek emin değilim.

Zeynep: Yurt dışına taşınmayı şu şekilde düşünüyorum. Yüksek öğrenim için düşünüyorum. Çünkü Türkiye’deki üniversitelerin özellikle güncelde yüksek öğrenim için -hatta bence lisans eğitimi için- yeterli kalifiyelikte olmadığına inanıyorum artık. Akademinin içinin çok dolu olmadığını düşünüyorum çünkü. Gönül isterdi ki bir yere gitmeye gerek olmasın. Burada bunu tamamlayabilecek olayım ama zor görünüyor.

Mert: Evet yurtdışına olumlu bakıyorum çünkü kendimi ve kariyerimi Türkiye dışında görüyorum.

Ne tür şeyleri satın alamadığınız/alamayacağınız için üzülüyorsunuz?

Yaren: Çocuklarımın başını sokabilecekleri, her insanın temel ihtiyacı olan barınma ihtiyacımı karşılayabilecek bir ev.

Fırat: Satın alamadığım için değil de genellikle her ürünün gereksiz pahalı olmasına üzülüyorum diyebilirim.

Mustafa Keramettin: Çok şükür istediğim çoğu şeye sahibim veya ileride sahip olacağımdan eminim.

Elif: Araba alamayacağım için üzülüyorum.

Neşe: Araba ve ev fiyatları çok arttığı için çok çalışmak gerekiyor. O yüzden onlar yani.

Melik: Araba. Arabayı çok istiyorum ama alamayacağımı düşünüyorum yakın zamanda. Şu piyasada çok kolay değil satın almak.

Muhammed: Araba. Bu hayatta en çok sevdiğim şeylerden birisi arabalardır. Fiyat olarak düşük bir arabayı alacağım ve daha yüksek modeller almak isterdim. Mesela BMW ve türleri gibi bir araba almak isterdim. Ama onları alamayacağım. Onları alsam bile benzine yetiştireceğim para çok sıkıntı olacağı için… 

İrem Deniz: Bu aralar kıyafet almakta biraz zorluk yaşıyorum. Çünkü bütün param yiyeceğe ve içeceğe gidiyor açıkçası. Üzülüyor muyum? O konuda bir bilgim yok…

Zeynep: Yani aslında o ayki duruma göre, yani artık maddi gelir çok fazla değişiyor. Haftada bir bile ülkedeki her şeyin fiyatı değiştiği için her ay neyi alıp neyi alamayacağım çok değişiklik gösteriyor. Bu çok küçük bir şey de olabiliyor alamadığım için o ay üzüldüğüm. Yani bu atıyorum bir ceket de olabiliyor alamadığım için üzüldüğüm bir şey. Ama onun dışında yani hayatımın herhangi bir döneminde bir araba alamayacağımı, bilincindeyim şu an ya da bir ev sahibi olamayacağımı… Bunlar eskiden üzüyordu artık yapacak bir şey yok olarak düşünüyorum.

Mert: Üzüldüğüm bir kısım yok, çünkü eninde sonunda bir şekilde, ya ileri bir tarihte ya da daha yakın bir tarihte istediklerimi alabileceğimi düşünüyorum.

Geleceğe yönelik umutlarınızı/endişelerinizi paylaşır mısınız?

Yaren: Umudum iyi bir iş sahibi olup kendi işimin patronu olabilmek. Endişem ise işsiz kalmak.

Fırat: Eğer ülkede kalırsam ekonomi hakkında çok büyük endişelerim var ama umutlarıma gelecek olursam da; her şeyin şu anki gibi kötü durumda olmayacağını ve çoğu şeyin düzeleceğini de düşünüyorum

Mustafa Keramettin: Geleceğe dair umutlarım Türkiye’nin mültecilerden arınmış ve Avrupa standartlarında yaşanabilir bir ülke olması yönünde.

Elif: Maaş, iş durumu, atanmak, sosyal yaşamda sıkıntılar…

Neşe: Şu an üniversite sınavına çalışıyorum ve ileride istediğim bölüm olmazsa ya da devlete atanamazsam falan onlar şu an kaygılarım. Gelecek kaygısı. Tabii ki umudum olmasa da şu an çalışmazdım. Okumak istediğim bölüme ve mesleğe dair umutlarım var.

Melik: Şu an zaten çalışmakta olduğum sınav sisteminde de zorlanıyoruz. Geleceğe karşı da, ne olsak yine bir sıkıntı çıkacak. Herkesin yaşadığı gibi ben de gelecek kaygısı yaşıyorum.

Muhammed: Genelde geleceğe yönelik çok fazla kaygım yok benim. Çünkü kendi kendime başarabileceğimi düşünüyorum. Başarabileceğimi düşündüğüm için de çok fazla kaygım yok. Neler beni heyecanlandırıyor? İlerisi için hayal kurarım. Mesela benim en büyük hayallerimden birisi bir kuyumcu dükkanı açmak. Onu açtığım zaman güzel de bir para kazanacağım için çok fazla sorunum olmayacak.

İrem Deniz: Geleceğe yönelik umutlarım… Var. Yani umarım iyi bir işe girebilirim. Yani umutluyum bu konuda biraz. Endişeye gelince; bölümümün işini yapamayacağım konusunda endişeliyim. Boşuna okumuş olmak istemiyorum.

Zeynep: Geleceğe yönelik umutlarımdan ziyade daha çok endişelerim var. Maddi kaygı, her meslekte olduğu gibi… Mesleğimi yaparken açıkçası maddi kaygı gütmüyor olmayı isterdim. Para kaygısı olmadan bu mesleği çok daha iyi yapabileceğime inanıyordum ya da siyasi bir baskı olmasaydı da aktif olarak iç siyasette çalışmayı da isterdim. Ama şu anki Türkiye şartlarında bunu yapmak benim için uygun değil. Bu yüzden akademiye yönelmeyi düşünüyorum zaten. Ama onda da az çok ne kazanabileceğimi ya da nasıl bir hayat sürebileceğimi biliyorum. Para, en büyük endişe kaynağı ve tabii ki prestij aynı zamanda.

Mert: Geleceğim adına güzel planlarım ve programlarım var. Bu şekilde yaşadığım için herhangi bir endişem kaygım yok. 

İkinci kahveyi söylerken ya da yiyecek içecek alırken iki kere düşünmek zorunda kaldığınız oluyor mu?

Yaren: İkinci kahveyi almam. Her yemek yediğimde ikinci yiyeceği alırken 5 kere düşünürüm.

Fırat: Gereksiz pahalı oldukları için düşünüyorum tabi ki.

Mustafa Keramettin: Sağlığım açısından arada bir düşünürüm.

Elif: Evet çünkü her gün dışarıda yapacak olduğum harcamalar için ayırdığım paydan daha fazlasını kullanmak istemiyorum. Eğer o gün ikinciyi söylersem sonraki gün evden kahve götürmeyi tercih ediyorum.

Neşe: Ya, gittiğim mekana göre değişiyor. Şimdi çok lüks bir mekana gidersem düşünüyorum ama normal bir mekana gittiğimde pek düşünmüyorum.

Melik: Şöyle söyleyeyim, ben öğrenciyim ama hafta sonları veya bulabildiğim vakitlerde kendim de çalışıyorum zaten. Böyle olduğu zaman da değil ikinci kahveyi, ikinci çayı söylerken bile bir cebimi yokladığım oluyor. Bu durumda açıkçası beni çok üzüyor.

Muhammed: Birinci kahveyi söylerken bile düşündüğüm oluyor.

İrem Deniz: İkinci kahveyi söylerken ve yiyecek alırken düşünüyorum. Çünkü çok pahalı her şey ve bu durum beni biraz zorluyor.

Zeynep: İkinci kahveyi söylerken ya da yiyecek içecek alırken ilk kere düşünmekten ziyade artık açıkçası fiyatların absürtlüğünden dolayı ve birazcık da evcimen olmamdan dolayı çıkmamak ve para harcamamak benim için daha iyi bir seçenek olmaya başladı son 1-2 senedir. Yani çok gerekmedikçe açıkçası dışarıda bu tarz aktiviteler yapmıyorum. Eskiden bu çok rutin olan bir şeydi. Artık öyle değil benim için. Eskideki gibi fiyatlar olsaydı çıkardım muhtemelen. Hani kahveye 150 lira vermek istememenle de alakalı. Yani ikinci değil, ilk kahveyi de içesim çok gelmiyor.

Mert: Hayır olmuyor.

Para için ahlaki değerlerinizden taviz verdiğiniz oldu mu/olur mu? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Yaren: Hayır, olmadı ve olmaz. Para için hiçbir konuda taviz vermem.

Fırat: Şu ana kadar olmadı, olacağını da düşünmüyorum.

Mustafa Keramettin: Para için ahlakımdan ve kişiliğimden asla taviz vermem. Verene de saygım yoktur.

Elif: Olmadı, olacağını da zannetmiyorum. Ahlaki değerlerin taviz verilebilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. 

Neşe: Şu ana kadar olmadı. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum.

Melik: Benim yaşadığım, daha doğup büyüdüğüm coğrafyada bazı ahlaki değerler vardı. Hani aile ortamımızda mesela alkol komple yasaklıydı. Ve sırf para için her türlü ortama girdim, yaşadım. Mecbur kaldım daha doğrusu.

Muhammed: Olmadı şu ana kadar. Olacağını düşünmüyorum. Türkiye’de yaşıyorsak her şekilde parayı kazanırız diye düşünüyorum ben.

İrem Deniz: Para için ahlaki değerlerimden vazgeçeceğimi hiç düşünmüyorum. Hiç de olmadı. Yani bu konu hakkında pek düşünmedim. Ama sanmıyorum hiçbir şekilde para için ahlaki değerlerimden vazgeçeceğimi.

Zeynep: Para için ahlaki değerlerimden hiçbir şekilde taviz vermem. Zaten verebilecek olsaydım bu bölümü okurken şu an hiç para kaygım da olmayabilirdi. İktidara arkamı yaslayarak çok ciddi paralar da kazanabilirdim. Ama yani para için elimizde son kalan şeyi de -ahlaki değerlerimizi de, etik değerlerimizi de- satmamak adına parasız kalmaya okeyim.

Mert: Hayır olmadı, çünkü paranın ahlakı satın alabileceğini düşünmüyorum. 

Cebinizdeki para miktarı sosyal yaşantınızı etkiliyor mu?

Yaren: Evet. Cebimdeki para miktarına göre o gün gezeceğim yerler ve yapacağım aktiviteler değişiklik gösteriyor. Az parayla sosyal etkinlik imkansıza yakın bir şey.

Fırat: Etkiliyor ama benim şu anlık bir sıkıntım yok, tabi ki daha iyisi olması varken bu durumda olmamız biraz üzücü bir durum.

Mustafa Keramettin: Cebimdeki para her şeyi etkiler.

Elif: Evet çünkü para, sosyal yaşamdaki önemli etkenlerden biri ve yeterli miktarda olmadığı zaman istenilen aktiviteleri yapmak zorlaşıyor.

Neşe: Tabii ki etkiliyor. Cebimde daha çok para olsa belki daha fazla kültürel etkinliğe katılıp daha fazla kendimi geliştirebilirim ama cebime giren para sınırlı olduğu için onlar da sınırlı oluyor.

Melik: Ya tabii ki… Mesela kız arkadaşımla bir yere gitmek istediğim zaman ona göre ayarlamam lazım. Mesela ben tiyatroya gitmeyi çok seviyorum ama şu an bir tiyatroya baktığım zaman bilet fiyatları 250 lira. Senede bir defa falan anca gidebiliyorum. Bayağı etkiliyor.

Muhammed: Tabii ki etkiliyor. Herhangi bir yere gideceksem daha ucuz bir mekan seçiyorum. Mesela şu an bulunduğumuz mekanda oturup ders çalışabiliyorum ücretsiz bir şekilde. Sadece içtiğimin parasını ödüyorum. Ama bazı mekanlar girişte sıkıntı yaratıyor. Girişte bir ücret talep ediyor. O yüzden evet etkiliyor.

İrem Deniz: Cebimdeki para sosyal yaşantımı tabii ki de etkiliyor. Yani mesela arkadaşım dışarı çağırdığında param yoksa çıkamıyorum ya da konsere gitmek istiyorum ama konser bileti çok pahalı oluyor, gidemiyorum.

Zeynep: Cebimdeki para miktarı tabii ki sosyal yaşantım etkiliyor… En basitinden gitmek istediğim konserler, gitmek istediğim etkinlikler, belki sinema, özellikle konser ve etkinlik bazında. Yani şurada birkaç ayda bile fiyatlarda çok ciddi bir artış oldu. Ve nasıl yani? Bu parayı… Bu para verilmez buna. Hani verebilirim, belki o ay kendimi sıkarak. Ama verilmemeli gibi geldiği için çoğu zaman çok istediğim birçok etkinliğe gitmemeyi tercih ediyorum. Sosyal yaşantım açıkçası son özellikle 3-4 yıldır bayağı zayıflamış durumda.

Mert: Beni etkilemiyor fakat ülkelere göre farklılık gösterse de, insanlar birbirlerinin maddiyatına çok önem vermekte bu nedenle bir noktada hepimizi etkiliyor. 

Nasıl geçiniyorsunuz, nerede kalıyorsunuz? Kira veya yurt ücretleri gibi harcamalarınız olmasaydı elinizde kalan para ile neler yapmak isterdiniz?

Yaren: Aile evinde kalıyorum. Kira ve yurt ücreti ödemiyorum.

Fırat: Ailemden para alarak ve kendi yaptığım yatırımlar ile geçiniyorum. Şu anda da yurtta kalıyorum ve yurt ücretim olmasaydı da bu paranın bir kısmını yatırım ile değerlendirip bir kısmını da sosyal hayatım için harcardım.

Mustafa Keramettin: Kendi evimde yaşıyorum. Çalıştığım bi kurum var ayrıca ticaret ve borsa ile de uğraşıyorum.

Elif: Aile evinde yaşıyorum.

Neşe: Normalde il dışında okumak istiyordum ama her şey çok pahalandığı için (kiralar, yurt paraları falan) o yüzden ailemle yaşamayı düşünüyorum. Onlara vermem gereken parayla araba almayı düşünüyorum ileride.

Melik: Ailemle yaşıyorum ama kiraya vereceğim parayı nasıl kullanabilirdim? İlk önce benim şöyle bir hayalim var, bir taşıta binmeyi çok istiyorum. Bir de tabi ufak çaplı bir bilgisayar alırdım.

Muhammed: Kiraya ayırabileceğin parayı biriktirip normalde alabileceğimden daha yüksek modele sahip bir araba alabilirdim. Şu an ailemle kalıyorum. Üniversitede de ailemle kalmayı düşünüyorum. Dışarıya çok fazla para çıkmasını istemediğim için. Başka bir şehir tercih edersem de yurtta kalacağım.

İrem Deniz: Geçinme konusunda annemler, ailem yardımcı oluyor. Kirada bir öğrenci evinde yaşıyorum abimle beraber. Kira ve faturalar olmasaydı büyük ihtimal elimde kalan parayla bol bol konsere gitmek, işte ne bileyim tiyatroya gitmek falan isterdim. Bir de böyle farklı farklı, istediğim kıyafetleri alabilmek isterdim.

Zeynep: Kirada yaşıyorum. Kira ücretim, ev masraflarım, yaşam masraflarım olmasaydı bu paranın hepsi cebime kalıyor olsaydı… Açıkçası ucuz zamanlarda yurt dışına bilet alıp her şeyi böyle en ucuzuna uzun zaman önceden planlayarak düzenli olarak farklı ülkeleri gezmek, gezmek için gitmek isterdim. Bu tarz masraflardan buna ayıracak bir para kalmıyor şu an normal olarak.

Mert: Aile evinde kalıyorum bu nedenle kira gibi bir derdim yok, sadece kendi masraflarım için para harcıyorum.

Toplumda yerinizi ve kimliğinizi bulma sürecinde hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz ve bu süreçte size en çok destek olan şey nedir?

Yaren: Dışarıda bir bira içmeyi lüks olarak gören bir gençlikte kendi kimliğini bulabilmek imkansıza yakın. Çoğu sosyal aktiviteye maddi ve manevi engeller yüzünden katılım sağlanamıyor. Yeni kültürler görüp ufkumu genişletebilmem için gerekli imkan verilmiyor. Destek olan tek şey geleceğe olan umutlar.

Fırat: ben herhangi bir zorluk çekmedim ama yerimi ve kimliğimi bulurken de en büyük desteği ailemden aldım.

Mustafa Keramettin: Toplumda yerimi bulmak konusunda herhangi bi sorunum yok. Arada bir anksiyetem yükselir sadece. Bana en çok destek olan şey ise kız arkadaşımdır.

Elif: Annem başından beri bu tip zorluklarda hep yanımda oldu ve küçüklükten beri zorluklar karşısında ne yapmam gerektiğini bildiğim için artık pek sorunum kalmadı.

Neşe: Şu ana kadar belli bir zorlukla karşılaşmadım ama etrafımdaki abim, ablam diyeceğim insanlar bana kendimi bulmam konusunda çok yardımcı oldu.

Melik: Nasıl söyleyeyim? O ‘yer ve kimlik bulma’ konusunda, yaşadığım ve büyüdüğüm coğrafyadaki insanlardan dolayı, büyüdüğüm aile tipinden dolayı eskiden farklı görüşlere sahiptim ve farklı sosyal çevrelerle tanışmaya çalıştım. Bu konudaki zorlukları zamanla ya büyüyerek ya da farklı insanlarla tanışarak aştım. Şu an bulunduğum ortamlarda kendi kimliğimi bulduğumu düşünüyorum. Yani bazı insanlarla tanıştıktan sonra öyle…

Muhammed: En destek olan şeyler genelde benim arkadaşlarım oluyor, kardeşlerim oluyor. Toplumdaki yeri ve kimliği aslında biraz da yer belirliyor, yaşadığımız yerle bağlantı olarak değişiyor. Ben de hem burada hem de başka yerlerde yaşadığım için birleşiyor ve şu an bulduğumu düşünüyorum. Üstüne daha koyabilirim tabii ki.

İrem Deniz: Kimliğimi bulma konusunda toplumda baya zorluklar yaşıyorum açıkcası. Kim olduğuma dair bir düşüncem hala oluşmadı. Ne istiyorum, ne olacağım? Bunlar kafamda oluşmuyor. Bilmiyorum bunun nedenini.

Zeynep: Açıkçası artık ben ve benim gibilerin -yani kadın arkadaşların ve özellikle şu an ülkede yaygın olan zihniyetin aksi düşünen insanların- artık toplumda ne kadar bir yeri kaldığı benim için çok ciddi bir soru işareti. Bu süreçte bana en çok destek olan şey feminist mücadele. Kendimi en ait hissettiğim, en güvende hissettiğim alan. Ayrıca normalde hiç ait hissetmediğim, hiç yerim yokmuş gibi hissettiğim bir ülkede gerçekten öyle insanlarla bir araya geldiğimde aidiyet hissini gerçekten yaşadığım herhalde çok nadir yerlerden biri. Feminist ortam, var olabildiğince… Feminist etkinlikler, İşte 8 martlar falan…

Mert: Benim en büyük destekçim hep ailem olmuştur bu yüzden kendi kimliğimi oluşturmamda da büyük etkileri olduğunu söyleyebilirim fakat her gün yeni şeyler öğrenerek kendimi geliştirdiğimi de söyleyebilirim.

Günlük yaşamınızda en çok neye değer veriyorsunuz ve bu değerler doğrultusunda hangi kararları alıyorsunuz?

Yaren: Yiyecek ve sevgi… Sevdiğim insanlarla yemek yiyebildiğim sürece bir sıkıntı yok.

Fırat: En çok aileme ve yakın çevreme değer veriyorum. Alacağım kararların onları kötü yönde etkilememesine dikkat ediyorum

Mustafa Keramettin: Günlük yaşamda özellikle bir şeye fazla değer veriyorum denemez. Belki sosyal çevreme daha çok zaman harcıyorumdur denebilir. Aldığım kararlar da genellikle ben ve benim zaman geçirdiğim insanların mutluluğu üzerine oluyor

Elif: Geleceğime olan saygımdan en çok kendime değer vermeye çalışıyorum fakat bir karar alamıyorum.

Neşe: Hayallerim ve gelecekte nerede olmak istediğim şeyler beni daha çok etkiliyor. Onları düşünerek karar alıyorum.

Melik: Gündelik hayatımda açık söyleyeyim pek bir kaygım yok. Bir aile hayatım ve şu anda çalışmakta olduğum bir üniversite sınavı var. Zaten yaklaşık bir senedir hayatım sadece ev, iş ve şu an bulunduğum mekan. Sadece ders çalışıyorum ve dershaneye gidiyorum. 

Muhammed: En çok geleceğe değer veriyorum. Kendi geleceğime ve aileme değer veriyorum. Onlara göre yaşıyorum. Şu an… Nasıl desem? Ailemi biraz daha iyi yaşatabilmek için illa ki mutsuz oluyorum, illa ki bir şeylerden feragat etmek zorundayım. Ama onların mutluluğu her şeyden önemli olduğu için de tabii ki mutlu oluyorum.

İrem Deniz: Günlük yaşamda en çok arkadaşlarıma ve aileme değer veriyorum. Bir de sevgilime. Bu soruyu böyle mi yanıtlamalıydım bilmiyorum ama günlük yaşamda en çok arkadaşlarıma ve aileme değer veriyorum. Genel hayat yaşantımı aslında biraz da onların üstüne kurmak demeyeyim de onlarla beraber kurmayı seviyorum.

Zeynep: Şu an birinci önceliğim günü geçirmek her anlamda hem psikolojik, maddi, manevi her anlamda günü geçirebilmek önceliğim. Sonrasında da illaki bir şey yapmamız gerekiyor burada yaşıyorsak. O yüzden eğitimime -olabildiğince derslerimin dışında da- kendi alanıma yönelik ekstra bir şeyler katmaya önem veriyorum. Bunlarla alakalı okumalar yapmak, Hani gerek yerli basını gerek yabancı basını olabildiğince takip etmek. Öncelik eğitimime ve bunun doğrultusuna da ‘ne katabilirim kendime’? Neyi ne kadar yapabilirim? Ya da işte yüksek öğrenim görmem için hangi belgelere ihtiyacım var? Bunlarla alakalı neler yapabilirim gibi… Şu anki önceliklerim bunlar. Ama günlük yaşantımda en çok değer verdiğim şey kedim. Kedim ve akıl sağlığım…

Mert: Ailem ve saydığım, sevdiğim insanlara ve en önemlisi de kendime değer veriyorum. Bu doğrultuda kararlar alıyorum.

 

*Söyleşiye Katkıda Bulunan Gençler:

Yaren, Üniversite öğrencisi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, 21 yaşında

Fırat, Üniversite öğrencisi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, 18 yaşında

Mustafa Keramettin, Üniversite öğrencisi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, 20 yaşında

Elif, Üniversite öğrencisi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, 19 yaşında

Neşe, Lise 12. sınıf öğrencisi, hemşire olmak istiyor, 17 yaşında

Melik, Üniversite sınavına hazırlanıyor, 18 yaşında

Muhammed, Lise 12. sınıf öğrencisi, eczacı olmak istiyor, 17 yaşında

İrem Deniz, Üniversite öğrencisi, Yeni Medya ve İletişim Bölümü, 21 yaşında

Zeynep, Üniversite öğrencisi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, 23 yaşında

Mert, Üniversite öğrencisi, Yeni Medya ve İletişim Bölümü, 22 yaşında