Mersin’in Anamur ilçesine bağlı Korucuk Köyü’nde açılması planlanan mermer ocağı, çevreye ve tarımsal üretime yönelik tehditler nedeniyle halkın ve çevreci grupların direnişiyle karşılaştı. Bölgede tarım ve hayvancılıkla geçinen yerel halk, mermer ocaklarının ormanlarına, su kaynaklarına ve tarım arazilerine vereceği zararların yanı sıra, arkeolojik sit alanlarını da tehdit ettiğini belirterek hukuki mücadele başlattı. Korucuk ve Ovabaşı köylerinde yaşayanlar için en önemli geçim kaynakları arasında muz, avokado, zeytin, çilek, yer fıstığı ve sebze üretimi bulunuyor. Ancak, bölgedeki mermer ocaklarına ardı ardına verilen izinler, bu geçim kaynaklarını tehdit ediyor. Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) ve köy halkı, Mersin Valiliği’nin 2019 yılında “ÇED Gerekli Değildir” kararıyla onayladığı mermer ocağı projesine karşı dava açtı. Mersin 1. İdare Mahkemesi, bölgedeki bal ormanları ve yabani zeytin ağaçlarının varlığına yönelik yeterli değerlendirmenin yapılmadığı gerekçesiyle bu kararı iptal etti.
BÖLGE DEFİNECİLERİN HEDEFİNDE
Mermer ocağının planlandığı alanda ayrıca tescilsiz arkeolojik kalıntılar bulundu. Definecilerin bölgede kaçak kazı yaptığını öğrenen MERÇED, bu kalıntıların tescil edilmesi sürecini başlattı. Mersin Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, yapılan incelemeler sonucunda alanı 1. derece sit alanı olarak tescilledi. Bu gelişme, mahkemenin mermer ocağı projesine yönelik yürütmeyi durdurma kararı vermesinde önemli bir rol oynadı.
Yapılan keşif sırasında, bilirkişiler ormanın, su kaynaklarının ve tarımın mermer ocağından ciddi şekilde zarar göreceği yönünde rapor hazırladılar. Raporda, orman mühendisleri ağaç kesiminin orman yangınlarına neden olacağını, jeoloji mühendisleri karstik yapının zarar göreceğini ve su kaynaklarının kirleneceğini, ziraat mühendisleri ise tozun tarım ve hayvancılığa zarar vereceğini belirtti. Mahkeme, bu değerlendirmeler doğrultusunda köylülerin ve çevreci grubun haklı olduğunu kabul etti ve “ÇED Gerekli Değildir” kararını iptal etti.
Korucuk köyü halkının mücadelesi sadece bu dava ile sınırlı kalmadı. Benzer bir ÇED süreci Lion Madencilik tarafından başlatılan başka bir mermer ocağı projesi için de devreye girdi. MERÇED ve köylüler, bu davada da başarıya ulaştı ve proje Danıştay tarafından da onaylanarak kesinleşti. Bu zaferler, bölgedeki diğer köylerde yaşayan insanlara da umut oldu ve benzer projelere karşı direnişi güçlendirdi.
Bölge halkı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’den, çevreyi ve tarımı korumak adına bu tür projelere onay vermemesini bekliyor. Aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan da bölgedeki arkeolojik kalıntıları koruma altına almasını talep ediyorlar. Korucuk köyü halkı ve MERÇED, gelecekte benzer yıkım projelerine karşı hukuki ve demokratik mücadelelerini sürdürme kararlılığında olduklarını vurguluyor.
KÖYLÜLER: “KÖYÜMÜZÜ RAHAT BIRAKIN”
Mersin’in Anamur ilçesine bağlı Korucuk Köyü Muhtarı Halit Şimşek, köylerinde açılması planlanan mermer ocağı projelerine ilişkin konuştu. Bu durumun köyün ekonomik ve ekolojik yapısını nasıl etkileyeceğini anlatan Şimşek, “Verimli tarım arazilerimiz ve muhteşem doğamız kimselere peşkeş çekilmemeli. Doğamızın yok olması, toz olması köyümüzü harap eder. Biz mermer ocağı istemiyoruz, tarım yapmak istiyoruz!” dedi.
Köylerinde açılmak istenen mermer ocaklarının su kaynaklarının yerini değiştireceğini ve tarım alanlarının tozla kaplanacağını belirten Şimşek, köyünün doğal güzelliklerini ve ekosistemini koruma kararlılığını dile getirdi. Şimşek, “Çilek, zeytin, muz ve avokado yerine bize toz mu yedirecekler? Kimse benim köyümü ve köyümün doğasını bozmasın!” diyerek, köy halkının doğa ve geçim kaynaklarına yönelik tehditlere karşı sonuna kadar direneceğini vurguladı. Muhtar Şimşek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerine de seslendi: “Biz mermerle ilgili sunum istemiyoruz. Mersin Anamur Korucuk Köyü’nde böyle bir sunumun yeri yok. Kabul etmiyoruz, köyümüzün rahat bırakılmasını istiyoruz.”
Şimşek, hukuki ve çevresel mücadelede destek veren herkese teşekkür ederek, köyünün ve doğal kaynakların korunması için yapılan bu mücadelenin sadece yerel değil, tüm çevre köyleri etkileyen bir dayanışma ve bilinçlenme süreci olduğunu belirtti.
“YAŞAM ALANLARIMIZI KİRLETMEYE KİMSENİN HAKKI YOK!”
Ovabaşı Muhtarı Gani İmdat ise mermer ocağı açma girişimlerinin, kendilerini büyük endişeye sevk ettiğini aktardı. Bilgilendirme amacıyla Korucuk Köyü’ne gelen yetkililerin kendi köylerine de gelmesinin an meselesi olduğunu söyleyen İmdat, mermer ocaklarının çevreye vereceği zararı şöyle dile getirdi:
“Mermer ocaklarının tozu, dumanı ve patlatılan dinamitlerin etkileri, sularımızı ve doğal kaynaklarımızı yok ediyor. Su kaynaklarımızın yer değiştirmesine neden oluyor, çevremizi kirletiyorlar. Kimsenin, bizim yaşam alanlarımızı bu şekilde kirletmeye hakkı yok. Köylüler olarak, bu tür projelere kesinlikle karşıyız. Yetkililer masa başında oturup, “ÇED gerekli değildir” kararı veriyorlar. Peki, ÇED olmadan bu tür işlemler gerçekten yapılabilir mi? Bölgeyi gelip inceleyen, burada ne yetiştiğine, insanların nasıl geçindiğine bakan kimse yok. Böylesine önemli bir karar alınırken, yerinde inceleme yapılmadan masa başında karar vermek doğru değildir. Biz, köy halkı olarak, burada yapılacak her türlü mermer ocağı, taş ocağı ve çevremizi kirletecek her şeye sonuna kadar karşıyız. Bu projeler hem çevremizi hem de yaşam kalitemizi olumsuz etkileyecek. Bu yüzden bu tür girişimlerin durdurulmasını talep ediyoruz ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
AFYONCU: “MERMER OCAKLARINA KARŞI MÜCADELEDE KARARLIYIZ”
Avukat Seyda Afyoncu, bu süreci Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan’ın desteği ile takip etti ve köylülerle iş birliği yaparak hukuki mücadeleyi başlattı. ÇED duyurularını düzenli olarak takip eden Afyoncu, köylülerin direnişinin önemini anlattı:
“Uzun süredir kuraklıkla mücadele eden bu coğrafyada yaşayan halk, suyuna, ormanına ve üretimine sahip çıkmanın değerini anladı. Mermercilerin saldırılarına karşı sonuna kadar direnme bilinci geliştirdiler.”
ŞİRKETLER BU KEZ BAKANLIĞIN KAPISINI ÇALDI!
Ancak, mücadele burada bitmedi. Lion Madencilik’in ÇED süreci başlatarak köyün başka bir köşesinde mermer ocağı açma girişimi de aynı direnişle karşılaştı. Mersin Valiliği’nin “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı yine MERÇED ve köylüler, yeniden dava açtı ve bu dava da kazanıldı. Karar, Danıştay tarafından onanarak kesinleşti. Korucuk halkının daha bilinçli ve idarecilere karşı daha tepkili olduğunu belirten Afyoncu, köylülerin, “Kişiler ve şirketlerin para kazanma derdini görüyoruz. Ancak sürekli onların lehine karar verip bizleri dava açmak zorunda bırakan, kazandığımız davaları temyiz eden idarecileri anlamıyoruz.” diyerek tepkilerini dile getirdiğini aktardı.
Her iki firmanın da bu kez Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı nezdinde ÇED süreci başlattığını belirten Afyoncu, “İki davada da bilirkişilerin uygun bulmadığı bir sahadan mermer çıkarma ısrarlarını anlamak zor. Orman Mühendisi, mermer ocağının yangınlara neden olacağını; Jeoloji Mühendisi, karstik yapıya zarar vereceğini ve su kaynaklarının yer değiştirmesine yol açacağını; Ziraat Mühendisi, tozun tarıma, zeytinliklere, arıcılığa ve hayvancılığa zarar vereceğini belirtti” dedi.
KOPYALA YAPIŞTIR ÇED RAPORLARI
Bakanlığın kopyala yapıştır ÇED raporlarıyla doğaya ve insan yaşamına zarar verecek projeleri onaylamasının mümkün olmadığını belirten Afyoncu, “İsviçre köylerine veya Karadeniz yaylalarına benzeyen bu cennet coğrafyada, halkın aleyhine olacak şekilde, kamu yararı taşımayan mermer ocaklarına izin verilmesi kabul edilemez. Bu durum Anayasa’nın birçok hükmü başta olmak üzere hukuka, AHİM kararlarına ve bilimsel tespitlere de aykırıdır.” dedi.
BAKANLIKLAR ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI
Afyoncu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin “Her tarafı yemyeşil, zümrüt gibi olan Anadolu coğrafyasını talan ettik. Ağaçlarımızı yok ettik, ormanlarımızı kel hâle getirdik. Artık seferberlik başlattık.” sözlerini hatırlatarak, bakanlıktan beklentilerinin bu projelere onay verilmemesi olduğunu söyledi. Ayrıca Kültür Bakanlığının, Korucuk Köyü ve çevresinde detaylı bir yüzey araştırması yaparak bölgeyi korumaya alması gerektiğini vurgulayan Afyoncu, aksi hâlde köy ve bölge halkıyla birlikte hukuk mücadelesine devam edeceklerini belirtti ve “Gerekirse tüm bölgeyi gezerek arkeolojik kalıntıları tek tek biz tescil ettireceğiz.” dedi.