Gazze’deki insani durum kritik bir seviyeye ulaşmış durumda. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısı 41 bin 118’e, yaralı sayısı ise 95 bin 125’e yükseldi. Bunlar resmi, tespit edilebilmiş rakamlar. Enkaz altında ve yol kenarlarında cansız bedenlerin olduğu, İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle cenazelere ulaşmada zorluk yaşandığı biliniyor.
Saldırılardan önce bile Açıkhava hapishanesini andıran Gazze’deki insani kriz ve sağlık durumu her geçen gün kötüleşiyor, geriye kalanlar için hayat çok zor. Sağlık altyapısının çökmek üzere olduğu bölgede kapalı olan sınır kapıları ve İsrail ablukası nedeniyle ilaç sektöründe ciddi sıkıntı yaşanıyor. Gazze’de 10 bin kanser hastası, 12 bin yaralı var. Sadece bu da değil. Bulaşıcı hastalıklar, hepatit vakaları…
Yardımlar sınırlı bir şekilde ulaşıyor. Kötüleşen koşullar, insanlığın tehlikede olduğunu gösteriyor. Yardım gönderimindeki engeller, özellikle İsrail tarafından bazı yardımların durdurulmasıyla daha belirgin halde. Tıkanan savaşta insanlar için yol açılamıyor. Ateşkes umutlarının her geçen gün azaldığı Filistin’de İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’ya saldırıları devam ediyor.
Fikir Gazetesi, 1. yılına doğru ilerleyen Gazze Savaşı’nda sivil toplum örgütlerinin bölgedeki mücadelesini inceliyor. Sivilleri yardıma giden ve savaş ortamında bir nevi gönüllü kalkanlığa soyunanlardan biri de akademisyen Loai Nasser. Gazze’deki küçük ofisinden dünyaya sesini duyurmaya çalışan Nasser’in söyledikleri önemli. Ateşkes umudunun yerlerde süründüğü bir dönemde ateşkese neden acilen ihtiyaç duyulduğunu 10 aydan beri üzerinden çıkarmadığı gömleği ve arka planda yankılanan kurşun sesleri eşliğinde anlatıyor.
“İSRAİL HALA SİVİLLERİ HEDEF ALIYOR, BARINAKLARA KURŞUN YAĞDIRIYOR”
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yardım Genel Sekreter Yardımcısı Joyce Msuya, İsrail’in saldırılarının devam ettiği Gazze Şeridi’ndeki durumun “umutsuzluğun ötesinde” olduğunu ifade etti. Siz bölgedeki yardım çabalarına dahil oldunuz. Hala Gazze’desiniz. Durumun vahametini biliyoruz ama sizin gözlemlerinizi duymak isterim.
Evet. Bildiğiniz gibi, uluslararası bir kuruluş olarak Ortak İnsani Yardım Operasyonları Merkezi çatısı altında çalışıyoruz. Gazze’de, BM ve Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi tarafından yönetilen uluslararası kuruluşların ve bu çatı altında çalışan tüm insani aktörlerin bulunduğu ortak bir insani yardım operasyon merkezi var. Yani, durumu günlük olarak birlikte izliyoruz ve gözlemliyoruz. Gazze Şeridi’ndeki farklı bölgelerden güvenlik ve emniyet raporlarımız var, hatta Kuzey Gazze’den bile. Bildiğiniz gibi, IDF (İsrail Savunma Kuvvetleri) bölgelerde, barınakların etrafında, hala sivilleri ve barınakları hedef alarak atış yapıyor. Bu durum hala devam ediyor. Her gün, yer değiştirmiş bölgelerde ve yer değiştirmiş mahallelerde IDF’nin saldırılarını gözlemliyoruz.
Peki ya sizin durumunuz? Tabii ki sadece siz değil, aynı zamanda STK’ların bir parçası olan insanların durumu. Güvenliğiniz hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Evet, bir STK olarak güvenlik ve emniyet önlemlerimiz var.
Ama…
Ama bu önlemler sizi hedef olmaktan korumuyor. Bildiğiniz gibi, geçmişte birçok olay rapor edildi. Güvenlik ve emniyet önlemlerine ve düzenlemelerine uymalarına rağmen hedef alınanlar oldu. Yani, bazı talimatlarımız, güvenlik önlemlerimiz ve prosedürlerimiz var. Ancak bu, benim de atışların ve saldırıların bir kurbanı olmamı engellemedi.
PSİKOLOJİK, MADDİ, EĞİTİM VE İNSANİ DESTEK
Gazze kıtlıkla karşı karşıya, hatta bunu yaşıyor. Sizin de içinde bulunduğunuz Super-Novae gibi STK’ların ekonomik direnç konusundaki çalışmalarını biliyoruz. Kırılgan durumdaki insanlara verdiğiniz destekler ne? Yerinden edilmiş insanlar için ne tür programlar, eğitimler ve psikolojik destekler başlattınız?
Evet, Fransa merkezli Super-Novae buradaki insani aktörlerden biridir. Diğer aktörlerle birlikte çalışıyor. Birçok kuruluş var, her biri belirli kümeler altında kayıtlı. Bir gıda güvenliği kümemiz var, gıda güvenliği sorunlarıyla ilgileniyoruz. Acil durum eğitim kümemiz var, eğitimlerin devam etmesiyle ilgileniyoruz. Psiko-sosyal destek koruma kümeleriyle çalışıyoruz. Barınma kümemiz var, nakit yardımlarımız var.
Şu an oradan silah sesleri mi geliyor?
Evet, çevremizdeki bazı atışları duyuyorsunuz. Bazen İsrail’den, bazen de aile içi anlaşmazlıklardan kaynaklanıyor, çünkü şu anda bir hükümet yok bildiğiniz gibi. Genellikle Super-Novae olarak nakit, eğitim ve koruma kümelerinde çalışıyoruz. Üç müdahale gerçekleştirdik. Bunlardan biri nakit yardım programı aracılığıyla savunmasız insanlara destek vermeyi amaçlıyor. İnsanlara temel ihtiyaçlarını karşılamak için para veriyoruz. Para erişimleri bile yok. Yani, çok amaçlı nakit yardımı olarak doğrudan para sağlıyoruz. Bu bir müdahale. Bir diğer müdahale ise ekonomik dayanıklılığı, psikologlar için nakit karşılığında çalışmayı ve yerinden edilmiş insanlara psikolojik destek sağlamayı içeriyor. 20 psikolog işe alıyoruz, onlara finansal destek sağlıyoruz ve saha çalışmalarına gidip çocuklara, kadınlara ve yerinden edilmiş insanlara psikososyal seanslar veriyoruz. Bir başka programda ise 100 genç eğitmen, 100 öğretmen veya eğitmen işe aldık, bu kişiler barınaklarda çocuklara eğitim ve eğlence etkinlikleri sağlıyor. Yani, ekonomik dayanıklılık ve eğitimle karıştırıyoruz. Ekonomik dayanıklılık, nakit karşılığında çalışma, psikolojik destek ve çok amaçlı nakit yardımlarını içeriyor.
“MEVCUT EN BÜYÜK SORUN İSRAİL’İN YARDIMLARI ENGELLEMESİ”
Daha önce STK’ların örgütsel etkinliği ve iyi yönetişim konularında akademik çalışmalar yaptınız. Son bir yılda Filistin’de yaşananları, özellikle de Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların etkinliğini göz önüne alırsak, bu dönemde STK’ların yükünün arttığını söylemek adil mi? Uluslararası toplumun bölgedeki olaylara duyarsız olduğuna inanan birçok kişinin olduğu bir dünyada, STK’ların varlığı daha mı kritik hale geldi? Ayrıca, uluslararası kurumlarla ilgili yöneltilen eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Örgütsel etkinlik ve iyi yönetişim konusundaki çalışmam yerel STK’lara yönelikti. Bildiğiniz gibi, uluslararası ve yerel STK’lar var. Çalışma, bu yerel STK’ların halkın ihtiyaçlarına yanıt verebilecek sağlam bir yönetişim sistemine sahip olup olmadığını değerlendirdi. Uluslararası STK’ları da konuşuyoruz. Uluslararası STK’ların Gazze’deki duruma yanıt verebilmesi için iyi bir yönetişim seviyesine ulaşması gerekiyor. Birçok yeni uluslararası kuruluş var. Gazze’de daha önce çalışmamış bir Fransız, Amerikalı veya Avrupa kuruluşları var ve burada bulunmak istiyorlar. Gazze’de çalışan çeşitli uluslararası kuruluşlar var. Bildiğiniz gibi, BM ailesi, UNDP, UNICEF ve diğerleri ve Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi var. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi Gazze’deki insani yanıtın önde gelen lideri, insani eylem çabalarını yönlendirmeyi sever. Bu yüzden bazı koordinasyon, iyi koordinasyon, yönetişim ve iş birliği seviyeleri var. Acil ihtiyaçlara yanıt vermek için önemli ihtiyaçlar var. Her şeye ihtiyacımız var: barınma, su, gıda, her şey! Bu alanda eleştiri yapmak istemiyorum. Ancak, uluslararası toplumun Gazze’nin temel ihtiyaçlarına yanıt vermesine olanak tanıyan ortak bir iş birliği ve koordinasyon mekanizması var.
Sorun yardımların engellenmesi mi?
Evet sorun, İsraillilerin kara geçiş noktalarından yardımın geçişini engellemesidir. Uluslararası toplum Sina’ya geliyor ve barınma ve gıda konusunda birçok kamyon satın alıyor. Durum hala aynı. Şu anda yardımlar Gazze’ye girmekte engelleniyor. Ayrıca, Gazze’nin kuzeyinde kıtlık var. Bu, herhangi bir uluslararası kuruluşun Gazze’ye yardım ulaştırmasını engelliyor. Ayrıca, BM’nin kuzey Gazze hastanelerine ve kuzey Gazze fırınlarına yakıt sağlamasını engelliyor. Bu yıkıcı bir durum. Biz insani aktörler olarak birçok zorluk yaşıyoruz. Bu yardımları engelleyen tamamen İsrail tarafına aittir. Kuzey Gazze’ye geçişi engelliyorlar ve kıtlık ve açlık durumuyla başa çıkmaya çalışıyorlar, özellikle Kuzey Gazze’de…
“GAZZELİLERİN ÖNCELİĞİ KIŞ ÖNCESİ ÇADIR VE ACİL HİJYEN KİTLERİ”
Her şeye ihtiyaç olduğunu söylediniz. Mevcut tabloda bu elbette anlaşılır. Ama şu anda Gazze’deki üç en kritik insani ihtiyaç ne?
Duruma göre değişiyor aslında. Kışa girerken tüm halkımızın kış hazırlık planına ihtiyacı var. Bir yıl boyunca çadırlarla kalan insanlar var. Bu çadırların süresi dolmuş durumda. İnsanları koruyamazlar.
Yağmurlu hava geliyor…
Kesinlikle! Hatta önümüzdeki ay yağmur yağacak. Yani çadırların yenilenmesi gerekiyor. Hijyen kitlerine ihtiyacımız var. Yeni çadırlar ve hijyen kitleri temel önceliktir. Son iki veya üç gündür, hijyen ürünlerinin Gazze’ye girmesi engelleniyor. Ancak, hijyen kitleri, sabun veya çamaşır deterjanı gibi kitlere büyük ihtiyaç var. Giysi yok. Bakın bu üzerimdeki gömlek on aylık! Pazar yerinde başka bir tane bulamadım. Giysi gelmiyor. Ayakkabı da gelmiyor. Ve bunlar çok yüksek maliyetli çünkü nadiren geliyorlar. Yani çadırlara, hijyen kitlerine ve bebekler, erkekler, kadınlar için giysilere ihtiyacımız var. İhtiyaçlar böyle.
“ULUSLARARASI TOPLUM İSRAİL’E GEREKLİ BASKIYI YAPAMADI”
Uluslararası politikadaki gelişmelerin sivil toplum ve STK’ların çalışmalarını engellediğini düşünüyor musunuz?
Uluslararası toplum İsrail’e baskı yapmak için gerekli şekilde hareket etmedi, politika olarak değil, insani yanıt olarak. Dürüst olmak gerekirse, sorunları çözmek ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak için birçok çaba var. Ancak sorun hala İsrail tarafında, bu da Gazze’ye ve özellikle Kuzey Gazze’ye yardımın gelmesini engelliyor.
“TEK İHTİYACIMIZ ATEŞKES!”
İşgal altındaki Batı Şeria’da öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi’yi duymuş olmalısınız. İsrail ordusu, son 20 yılda çoğunluğu insan hakları savunucusu olan birçok sivili öldürdü. Ayşenur Eygi, Rachel Corrie, Mohammad Khdour, Tawfiq Abdel Jabbar Ajaq, Orwa Hammad, Omar Assad, Furkan Doğan, Shireen Abu Akleh… Daha birçok isim var. Bu konuda ne söylemek istersiniz? Hem İsrail’in sivilleri hedef alması hem de bölgeye gidip sivillere yardım edenlerin karşılaştığı tehlikeler açısından…
Dediğiniz gibi, İsrail’in on yıldan fazla süredir sivillere karşı şiddet uyguladığı birçok isim var. Gazetecilere, insani aktörlere karşı. Gazeteciler ve insani aktörler arasında ayrım yapmadılar, tarih bunu söylüyor. Bu politika uluslararası toplum tarafından ele alınmıyor. Genel olarak, IDF’nin bu tür eylemleri tekrarlamamasını sağlamak için İsrail politikalarını kınamalılar. Neden hala sivilleri hedef alıyorlar? Sivilleri de mi militanlar arasında sayıyorlar? Neden kamerayı tutan bir gazeteciyi hedef alıyorlar? Neden bu tür insanları hedef alıyorlar? BM için çalışan biri neden vuruluyor? Son olarak geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir videoda Gazze’de BM yetkilisinin kuzeye gitmek için nasıl koordine olduğunu görmüşsünüzdür. İsrail savunma kuvvetleri arabalarının etrafına ateş açıyor. BM konvoy araçlarının tekerleklerindeki ve pencerelerindeki kurşunları görmelisiniz. Bakın bu bir politika. IDF herhangi bir ayrım yapmaksızın uyguladığı bir İsrail politikası. Bildiğiniz gibi, çok yıkıcı bir durum. Tek ihtiyacımız olan şey bir ateşkes!
Çağrı Cihazı ile Gelen Ölüm: İsrail’den Hizbullah’a Dijital Saldırı