Elon Musk’ın uzay firması SpaceX’e ait Resilience adlı uzay kapsülü geçen hafta ABD’nin Florida eyaleti açıklarına yumuşak iniş yaparak ilk özel uzay yürüşünü gerçekleştiren yolcuları geri getirdi.
Polaris Dawn adlı görev kapsamında 10 Eylül’de fırlatılan mürettebatlı Resilience uzay aracı, yeryüzünden 1.400 kilometre yükseğe ulaşarak önceki tüm insanlı yörünge uçuşlarını geride bırakmıştı.
Polaris misyonu sadece irtifa rekoruna sahne olmakla kalmadı, aynı zamanda dört ticari mürettebat üyesini Van Allen radyasyon kuşağına götürerek uzay radyasyonunun insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda önemli bilimsel deneylere de olanak sağladı.
Ayrıca ABD’li milyarder Jared Isaacman ve havacılık mühendisi Sarah Gillis uzay kapsülünden dışarı çıkarak ilk ticari uzay yürüşünü gerçekleştirmiş oldu ve tarihe geçti.
Misyon uzay yürüyüşü gibi karmaşık hareketlerin artık özel şirketler tarafından turistik amaçlı da yapılabileceği anlamına geliyor. Bu dönüm noktası, özel uzay şirketleri için yeni olanaklar yaratabilir ve gelecekteki ticari görevlerde daha kapsamlı araç dışı faaliyetlerin önünü açabilir.
Peki ticari uzay uçuşlarındaki manzara ne durumda? Hangi şirket ne kadar ileri gidiyor ve bu alanda özel firmalara neden ihtiyaç duyuluyor?
Uzay uçuşlarında “muazzam” değişim
Bugün özel şirketler çoğunlukla yörüngedeki Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) malzeme ve astronot taşımak, roketleri Dünya’ya indirmek ve tekrar uçurmak gibi görevleri üstleniyor.
2010’lu yıllarda bu türden ticari uzay uçuşları ciddi ivme kazandı. Uzmanlar özellikle 2013-2014’ten beri bu alanda muazzam bir değişime tanık olduğumuzu söylüyor.
NASA’nın özel firmalarla anlaşmalı olarak yürüttüğü süreç kabaca şöyle işliyor: Uzay ajansı hükümetten aldığı bütçe doğrultusunda çeşitli uzay araştırma ve misyonları için ihaleler açıyor ve firmalar bu ihaleyi alabilmek için birbiriyle mücadele ediyor. Hatırlarsınız yakın zamanda Blue Origin uzay firmasının CEO’su Jeff Bezos, NASA’nın bu sözleşmelerde SpaceX’i kayırdığını, Blue Origin’i ikinci plana attığını iddiasıyla mahkemeye başvurmuş ama olumlu bir sonuç elde edememişti.
SpaceX gerçekten de bir dizi ticari kargo anlaşmasıyla NASA’dan ciddi bir finansman alıyor. Şirket, Dragon kapsülü ve Falcon 9 roketleriyle bugüne kadar UUİ’ye 30’un üzerinde sözleşmeli kargo ikmal uçuşu gerçekleştirdi. Bunların ilki Ekim 2012’deydi.
Bir diğer uzay firması Northrop Grumman’ın Cygnus aracı ve Antares roketleri de şirketin ilk tam operasyonel uçuşlarını yaptığı Ocak 2014’ten beri 10’dan fazla fırlatma gerçekleştirdi.
Öte yandan her iki şirket de kargo görevlerinde en az bir başarısızlık yaşadı. Örneğin bir Antares roketi Ekim 2014’te platformda patlarken, bir Falcon roketi de 9 Haziran 2015’te uçuş sırasında parçalandı.
Yeniden kullanım trendi
Dragon-Falcon 9 görevlerinin yaklaşık yarısında roketin ilk aşamasının başarıyla inişleri gerçekleştirildi ve bu, SpaceX’in 2010’larda öncülük ettiği önemli trendlerden birini, yani yörünge donanımlarının özel bir şirket tarafından kurtarılıp yeniden kullanılması trendini başlattı. İlk kez 2015’te gerçekleştirilen başarılı iniş, özel uzay uçuşlarında önemli bir eşik oldu.
Bezos’un Blue Origin’i de 2010’larda roketleri rutin olarak indirip yeniden uçurmaya başladı. Blue Origin’in New Shepard yörünge altı aracı ilki Kasım 2015’te olmak üzere bugüne kadar çok sayıda başarılı iniş gerçekleştirdi.
SpaceX’in mürettebatlı görevleri
SpaceX’in kamuoyunda belki de en büyük yankıyı uyandıran başarısı ise 2020’deki ilk mürettebatlı göreviydi. NASA’nın Commercial Crew Programı için sözleşme imzalayan şirket, o tarihte Demo-2 adı verilen misyonuyla Crew Dragon (Dragon 2) uzay aracını kullanarak ilk kez UUİ’ye insan taşıdı.
NASA’nın deneyimli astronotları Robert Behnken ve Douglas Hurley’in yer aldığı bu uçuş, SpaceX’i tarihte yörüngeye insan taşıyan ilk özel şirket haline getirdi.
Demo-2 misyonu, NASA’nın ve SpaceX’in insanlı uzay uçuşu konusunda güvenli bir şekilde operasyon yapabileceğini gösterdi ve ardından gelen mürettebatlı görevlerin önünü açtı.
Şirket bu programla birlikte bugüne kadar 7 sözleşmeli mürettebatlı görev gerçekleştirdi.
NASA, Rusya’ya bağımlılıktan kurtuldu
Demo-2 görevi aynı zamanda, NASA’nın 2011’de sona eren Uzay Mekiği Programı’ndan bu yana bir Amerikan uzay aracının NASA astronotlarını taşıdığı ilk görev niteliğinde. NASA 2011’den beri astronotlarını UUİ’ye göndermek için Rusya’nın Soyuz sistemini kullanıyordu.
Öte yandan Rusya, sistemin ücretini 10 yıl içinde yaklaşık 4 katına çıkarmıştı. 2020’de tek bir gidiş-dönüş bileti, NASA’ya yaklaşık 85 milyon dolara mal oluyordu.
SpaceX ise Amerikan merkezli bir şirket olmasının yanı sıra uzaya gitmenin maliyetini önemli ölçüde düşürdü. Şirket, NASA ile yaptığı Commercial Crew Programı sözleşmesi kapsamında UUİ’ye götürdüğü her astronot için yaklaşık 55 milyon dolar ücret alıyor. Bu maliyet, astronotları UUİ’ye taşıyan Crew Dragon kapsülü ve Falcon 9 roketiyle ilgili tüm operasyonları içeriyor.
Başarısızlıklar ve iflaslar
Öte yandan her özel şirket uzay uçuşlarında SpaceX’in ve rakiplerinin başarısını yakalayamıyor. Britanyalı iş insanı Richard Branson’ın uzay firması Virgin Galactic de bunlardan biri.
Şirket, VSS Unity isimli aracıyla Branson ve 5 ekip arkadaşını 2021’de uzay uçuşuna çıkarmıştı. Branson, bu sayede uzaya çıkan ilk milyarder unvanını almıştı.
2023’te de şirket, ilk özel uzay turisti grubunu uzayın sınırına fırlatmıştı. Mürettebatta 46 yaşındaki Keisha Schahaff ve Aberdeen Üniversitesi’nde fizik ve felsefe okuyan 18 yaşındaki kızı Anastatia Mayers ve 80 yaşındaki eski Olimpiyat sporcusu Jon Goodwin yer almıştı.
Öte yandan Virgin Galactic halihazırda çok ciddi finansal zorluklarla karşı karşıya. Şirketin hisseleri düşüşte ve hisse bölünmesine gidiyor. Şirketin ticari uçuşlarının 2026’ya kadar yeniden başlaması beklenmiyor, bu da gelir elde etme sürecini geciktiriyor. Ayrıca, yeni nesil Delta sınıfı uzay araçlarının üretiminde gelişim ve üretim riskleri mevcut.
Ayrıca Virgin Galactic’in kardeş şirketi Virgin Orbit, uydu fırlatma işinde başarısız olmasının ardından 2023’te iflas başvurusunda bulundu.
Boeing’in astronotları uzayda mahsur kaldı
Yakın zamanda özel uzay uçuş sektörünü derinden sarsan bir olay da ünlü havacılık firması Boeing’de gerçekleşti. 5 Haziran’da havacılık firmasının Starliner uzay kapsülüyle UUİ’ye gitmek üzere uzaya fırlatılan tecrübeli astronotlar Butch Wilmore ve Suni Williams, aracın itici takımların arızalanması ve helyum sızıntılarının tespit edilmesinin ardından istasyonda mahsur kaldı.
Halen istasyonda olan astronotların SpaceX’in Şubat 2025’te istasyona göndereceği Dragon kapsülüyle geri getirilmesi planlanıyor.
İstasyonda sadece iki hafta kalması planlanan astronotlar Boeing’deki arızalar nedeniyle 8 ay boyunca uzayda mahsur kalmış olacak. Boeing’in arızalanan aracı ise yakın zamanda boş şekilde geri getirildi.
Öte yandan bu yaşananlara rağmen NASA, Boeing’le işbirliği yapmakta ısrarcı. NASA Başkanı Bill Nelson, Starliner’ın yeniden uçacağından “yüzde 100 emin” olduğunu dile getiriyor.
NASA 2011’de iptal edilen mürettebatlı uçuş programı Shuttle sonrası dönemde astronotları taşıyacak iki rakip ABD’li şirketi seçmişti: Boeing ve SpaceX. Hatta o dönemde SpaceX’le 2,6 milyar dolarlık kontrat imzalayan NASA, 4 milyar dolardan fazla bir ödeneği Boeing’e vererek ona daha büyük bir pay ayırmıştı.
SpaceX’in astronot taşıma girişimleri yukarıda da bahsedildiği üzere başarılı olurken Boeing ise şirketi 1 milyar dolardan fazla zarara uğratan tasarım hatalarına takılmıştı.