Av. Figen Özbek Anlattı: Çocuklar için Ne Yapabiliriz?

Figen Özbek 52 yıldır fiilen avukatlık yapan bir isim. Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’nın (Koruncuk Vakfı) onursal başkanlığı ve Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu’nun ise başkanlık görevini yapan Özbek, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrencilik yıllarından bu yana, çocukların hakları ve eğitimine katkı sağlamak için sivil toplum kuruluşları içinde çeşitli projelere destek vermiş ve kendi projelerinin de hayata geçmesi için uğraşmış.

5 yıl boyunca Adalet Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları ile tutukevi ve cezaevinde özellikle “suçlu çocuklar” için mesleki eğitim çalışmaları yürüten Özbek aynı zamanda yeni ıslahevleri açılması için de çalışmalar göstermiş fakat çabaları sonuçsuz kalmış.

Koruncuk Vakfı ile 1992 yılında mesleği sebebi ile tanışmış ve o yıldan itibaren gönüllü olarak faaliyet göstermiş olan Özbek, 2014 yılında Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu’nu kurmuş. Halen başkanlığını yaptığı bu platformda çocuk hakları ve istismarı konusunda çalışmak için birleşen 25 sivil toplum kuruluşu ile bugüne kadar birçok proje gerçekleştirmiş.

Fikir Gazetesi’nin 34. sayısında Avukat Figen Özbekle, Türkiye’de çocuk olmayı, çocukların yaşadıkları hak ihlallerini, kız çocuklarının durumunu ve vakıf ile platformun bu alanda yapmış olduğu çalışmaları ele aldık.

-Türkiye’deki toplumsal yapı, kız çocuklarının sosyal hayata katılımını nasıl etkiliyor? Bu konuda yapısal engeller nelerdir? Bir avukat olarak çocuklarla ilgili yıllarca çalışmalar yapmış bir isim olarak sizce mevcut hukuki düzenlemeler, kız çocuklarının haklarını yeterince koruyor mu? Bu konuda değişmesi gereken noktalar var mı? Varsa nelerdir?

Ben 52 yıldır fiili avukatlık yapıyorum. Sivil toplum örgütlerinin de birebir bu konuda çalışmalarına yardımcı olan bir hukukçuyum. Tabii ki kanunları takip ediyoruz ve kanunların çıkmasında özel olarak rolümüz de olmuştur. Mesela Aile Koruma Yasası gibi. Bizim hakimlere vermiş olduğumuz donelerle, onların itirazlarıyla, Meclise gidip çıkan kanunlardan birisidir bu.

Belirtmek isterim kanunlarda hiçbir şey yok. Kanunlar gayet iyi. Koruyucu kanunlar var. Uygulamalar gösterilmiş kanunda. Yargıçlara nasıl çocuklar lehine kararlar almaları gerektiği bile anlatılmış. Kanunlarda herhangi bir şey yok. Önemli olan uygulamalar. Uygulanmayan kanunlarda hiçbir işe yaramaz.

Türkiye’deki toplumsal yapı, kız çocuklarının sosyal hayata katılımını etkileyen birçok faktör içeriyor. Özellikle cinsiyet eşitsizliği, geleneksel değerler, eğitim fırsatlarına erişim ve ekonomik koşullar, kız çocuklarının sosyal hayatta aktif bir şekilde yer almasını zorlaştırabiliyor.

İşin hukuki boyutuna baktığımızda, Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni (1989) imzalayarak, çocuk haklarına dair evrensel standartları kabul etmiştir ilk ülkelerden. Buna rağmen, uygulamada eksiklikler var. Hem eğitime devamlılıkta hem erken evliliklerde yasalar ihlal edilmekte ya da mevcut yasaların uygulanmasında eksikler oluşmakta. Yasaların ve mevzuatların uygulanması için sosyal ve kültürel dönüşümlere de ihtiyaç var.

-Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden, mevcut yasalardan bahsettik. Türkiye’de evlilik yaş sınırı 18 fakat buna rağmen bazen ailelerin izni ile bazen alınan özel izinlerle çocuklar daha küçük yaşlarda evlendirilebiliyor. Örneğin 16-17 yaşında evlenen çocuklara bakıldığında 2023 yılı TÜİK verileri, bu yaş grubunda evlenen 706 erkek çocuğa karşılık 10.471 kız çocuğu olduğunu gösteriyor. 2018 yılında yapılan Nüfus ve Sağlık Araştırması da 18 yaşından önce yapılan evliliklerin yüzde 71’inde dinî nikahın önce yapıldığını ortaya koyuyor. Bu rakamları nasıl yorumlamalıyız? Bu durumun arkasındaki toplumsal dinamikler neler olabilir? Bu sorunla mücadelede hangi hukuki ve sosyal adımlar atılmalı?

Bu veri toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derin bir yansıması ve çocuk yaşta evliliklerin daha çok kız çocuklarına dayatıldığını kanıtlar nitelikte.

Birçok toplumsal dinamiği içinde barındıran sorunları sadece hukuki yollarla çözemezsiniz. Ekonomik ve sosyal adımlar da atılması gerekir. Bu adımları atması gereken tabi ki de öncelikli olarak devlettir, ancak sivil topluma da kız çocukları için eşit olacakları destek programlarını inşa etme ve güçlü bir sesle talep oluşturma görevi düşmektedir.

Sivil toplum zaten mücadele etmek için kurulmuştur. Ama devlet kurumlarıyla beraber çalışmadığı takdirde, yargıçlarla beraber bu işin yürütmediği takdirde, Neticeye nasıl ulaşacak? Yani bir uygulayıcı var değil mi? Devletin kurumları. Sivil toplumun görevi topluma bunları anlatmaktır. Sivil toplum toplumu yönlendirir, devletin ve toplumun dikkatini odaklanılması gereken yöne çeker. Elinden geldiğince de amacına yönelik çalışır.

Kız çocuklarının eğitimden kopmasını engelleyemezsek erken evlilikleri engellememiz çok zor. Aileleri erken evliliklerin zararı ve kadının toplumdaki yeri konusunda bilinçlendirmezsek, yoksulluğu ve fırsat eşitliğini sağlamazsak, ailelere kızlarını evlendirmek zorunda hissettikleri noktada ekonomik ve sosyal destek sunmazsak kalan önlemler zeminsiz oluyor.

-4+4+4 eğitim sistemindeki sorunlar sebebiyle eğitimini yarıda bırakan çocukların 3’te ikisini kız çocukları oluşturuyor. Kız çocuklarının eğitimi bırakması toplumsal yapıyı nasıl şekillendiriyor? Bu durumun önlenmesinde kilit rol oynayacak faktör nedir?

Bu durumun önlenmesinde kilit rol oynayacak faktör, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasıdır. Eğitimde engellerin ortadan kaldırılması ve kız çocuklarının okula devam etmelerini teşvik edilmesidir.

Bizim hem vakıf hem platform olarak amacımız, çocukların yanında olmak ve onları korumak çalışmaktır. Çocuk ve haklarını korumak ne demek? Hem erkek çocuklar hem kız çocuklar bizim sorumluluğumuzdur demek, onlara yardım edeceğiz demek. Ama biz şu anda kız çocuklara acil durumda yardım ihtiyaçları olduğu için, eğitimsiz ya da eğitimden uzak kalacaklarını bildiğimiz için; hiç niteliklerine bakmadan, her çocuğu alıyoruz, eğitiyoruz, yaşayışlarını karşılıyoruz, okul giderlerini karşılıyoruz ve barındırıyoruz. Biz sivil toplum olarak görevimizi yapıyoruz. Devletten hiçbir yardım beklemeden çocukları koruyoruz.

-Söyleşimizin başında sadece kız çocuklarından bahsettik ama çocuklar genelinde konuşmamız gereken o kadar çok alan var ki… Çocuk işçiliği, erken yaşta evlilikler, MESEM’ler, okula katılım oranları vs. Bir bütün olarak baktığımızda Türkiye’de çocuk olmak ne anlama geliyor?

Çocuk hakları günleri kutlanıyor. Öyle değil mi? Ama istatistiklere bakıyoruz, inanılmaz…

2016’dan bugüne kadar istismar konularında aldığımız yolu söyleyelim size: bize gelen 387 istismar vakası bugün 1860’a çıkmış. Bu veriler istismar vakaları, bırakın dava verileri olmasını.

İyileştirilmesi gereken, korunması gereken çocuklar korunmadığı için bu vakalar artıyor. Peki bir sivil toplum örgütü burada nasıl bir rol oynayabilir?

Çalışır, dava açar, gerekli uyarılar yapar ve çocuğu kurtarmak için çalışır. Kanunlar, mahkemeler, yargıçlar resen karar vermezse çocuk ikinci kez istismara uğramak zorunda kalacak.

Bir başka açıdan ben yıllarca suçlu çocuklar üzerinde de çok çalıştım. Ve Türkiye’de ıslah evleri kurulması için çalıştım. Çocuklar maalesef yok oluyor. Cezaevine giren çocuk, artık yok olmuş kabul edildiği için çıksa bile topluma kazandırılmıyor.

Çocuk fakir ve yoksul bir ailede doğmuşsa, yoksulluğa mahkûm olarak büyüyor. Devlet, bu ailelerin yoksulluklarını ortadan kaldırmaya yetişemiyor. Onun için bir sistemimiz yok. Yani yeni doğmuş bir çocuğa otomatik olarak koruma altına alacak, aileyi eğitecek, çocuğa eğitimini hazırlayacak, aç kalmayacaklarını sağlayacak bir sistemimiz yok bir kere. Böyle bir sistem sosyal devlet olması gereken bir sistem.

Depremde kaybolan çocukları bulabiliyor muyuz? Kız erkek değil, bu çocukları bulabiliyor muyuz?

Narin’den ele alın. Bir ay boyunca televizyonlar, medya mensupları, polisler, uzmanlar toplandılar. Aynı şeyleri konuştular. Çocuğun resmini medya her dakika önümüze getirdi, öyle mi? Bu da bir çocuk istismardır.

-Peki burada yapılması gerek uygulama nedir?

Sivil toplumlar ne yapıyorlar? Kendi imkanlarıyla sorunları araştırıyor ve onların her türlü çözümlerini üstleniyor.

Biz kadını koruyamazsak çocuğu da koruyamayız. Hepsi birbirine bağlı, koordineli, bir ağ oluşturması gereken bir birliktelik.

Hep bir bütünüz. Bu bütündeki hatalar tespit edilemeden, genel olarak bunun çözümü bulunamadan çocukların istismarı önlenemez. Kadın istismarını durdurmazsak çocuk istismarını hiçbir şekilde durduramayız. Hepsi birbirine bağlıdır. Bunun önlenmesi için de söz alacağız, devamlı konuşacağız, devamlı uyaracağız toplumu. Bu kısır döngüyü kırmak zorundayız.

Devlet kurumları diyecek ki ‘Çocuğun doğdu, gözün aydın. Biz senin yanındayız. Senin çocuğun bize emanet, istismar edilmeyecek. Devlet tarafından korunacak. Ona eğitim sistemlerimiz açık. Her şeyimiz açık.’

Çocuk doğduğu zaman onun kutlaması lazım aslında. Ama bizim böyle bir sistemimiz yok. Biz ah zavallı çocuklar diyoruz.

Halbuki övünmemiz gerekir. Çünkü topluma iyi ve eğitimli çocuğu yetiştirecek olan da onlar. Topluğu güçlendirecek onlar. Aileyi besleyecek onlar.

Onun için de eğitimden uzaklaşmayla mücadele etmesi lazım. Mesela daha evvel çocuk cezaevlerinde biz bunu uygulamak istedik. Maalesef uygulayamadık. Bilgi bir akışı istedik, ceza evinden çıktıktan sonra bu çocuklara iş bulalım, yardım edelim dedik. Bize lütfen liste verin dedik. Çıkan çocuklar, beraat edenler veya salı verilenlere yardım edelim. Verilmedi bize bu adresler. Eğer verilseydi o zaman uluslararası yardım almıştık. O çocuklar için neler yapılabilirdik kim bilir…

Çocukları tekrar topluma kazandırmak diye bir imkânımız maalesef yok. Sivil toplum örgütleri de ne kadar yardım ederse etsin devlet ve kurumları arkamızda olmadığı sürece, neticeye ulaşılmaz. Kız çocukları için de, erkek çocukları için de geçerli bu.

-Çocukların topluma kazandırılmasından bahsetmişken eğitimde fırsat eşitliği alanında Koruncuk Vakfı’nın çalışmaları neleri kapsıyor? Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu’nun bu alanda bir çalışması var mıdır?

Koruncuk Vakfı, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak amacıyla çeşitli projeler yürütüyor. Bu projeler, eğitime erişim sağlamak, eğitim materyalleri temin etmek ve toplumsal farkındalık oluşturmak gibi alanları kapsıyor. Ayrıca, Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu, bu konudaki çalışmalarıyla eğitimde eşitliği savunmakta ve çeşitli kampanyalar yürütüyor.

Kız çocuklarının eğitime katılımı özelinde geçtiğimiz yıl platform olarak GKF ile bir araştırma gerçekleştirdik. Özellikle ortaöğretim döneminde kız çocuklarının belirli bölgelerde eğitime devam oranlarının düştüğünü gözlemledik.

-O halde vakfın ve platformun çalışmalarını açarak ilerleyelim. 40 yılı aşkın süredir hakları risk altında olan çocukların güvenli bireyler olarak toplumda yer almaları için önleyici ve iyileştirici çalışmalar yürütme hedefiyle ilerleyen Koruncuk Vakfı’nın ve 2014’ten bu yana çalışmalar sürdüren Çocuk ve Haklarını Koruma Platformunun bu alanda gerçekleştirilen faaliyetlerinden örnekler verebilir misiniz? 

Sizin de söylediğiniz gibi bu yıl çocuk ve eğitim alanında üstün gayretlerle çabaladığımız 45 yılı geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Bu süre zarfında dünyadaki ve ülkemizde oluşan koruma politikalarının da değişimi ile Koruncuk Vakfı olarak biz de bu değişime ayak uydurduk. Yarım asra yaklaşan süre boyunca her zaman çocuğun üstün yararına öncelik verilmesi koşulu ile 1979 yılından bugüne kadar yüzlerce çocuğun donanımlı, kendine güvenen bireyler olmalarını sağlayan vakfımız; 2019 yılından itibaren çocuğun üstün yararını gözeten yeni destek modellerini hayata geçirdi. Bu yeni vizyon ile Koruncuk Vakfı, temel ihtiyaçları ve eğitime erişimleri risk altındaki kız çocuklarına, ‘akademik başarı önkoşulu olmaksızın’ ortaokuldan üniversiteye kadar barınma ve bakım hizmeti vererek onların eğitime erişmelerine ve hayata hazırlanmalarına imkân veriyor. Bu amaçla, eğitimden sağlığa, barınmadan korunmaya kadar birçok alanda çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli projeler ve programlar geliştirmeye devam ediyoruz.

Öyle ki 2019 yılından itibaren Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Öğrenci Yurdu statüsü ile çocuklara hizmet vermeye devam eden Koruncukköy Bolluca tesislerimize, yine 2019 yılında ikincisini, Koruncukköy Urla’yı ekledik. Ayrıca 2022 yılında Bolluca yerleşkemize bir öğrenci yurdu daha açtık ve öğrenci kapasitemizi yüzde 40 yükselttik. Şu an hem İstanbul hem İzmir’de iki Koruncukköyümüz bulunuyor. Koruncukköylerimizde İstanbul’da 72, İzmir’de 50 olmak üzere toplamda 122 kız çocuğumuza doğrudan katkı sağlıyoruz.

Çok başarılı çocuklarımız var. Biz onlarla övünüyoruz. Mutlaka bir yeri kazanmak zorunda değiller. Arkalarında olduğunuzu biliyorlar. Onun için çalışıyoruz.

Bununla beraber biraz önce bahsettiğimiz üzere Vakfımızın tüm çalışmaları çocukların en çok ihtiyaç duyabileceği alanlarda şekilleniyor. Biz de Koruncukköylere öğrenci seçim sürecinde karşımıza çıkan öğrencilerin profillerini incelememiz sonrasında tamamen Vakfımıza özgü yeni bir destek kanalı açtık: Av. Figen Özbek Aile Destek Birimi.

Aile Destek Birimi, köylerimize başvuran ve sosyal servisimiz tarafından incelenen ancak ailesi yanında desteklenmesinin daha doğru olacağı raporlanan çocuklarımız için hizmet vermektedir. Aile Destek Birimi ile çocuğun eğitime ulaşmasındaki engel ne ise bu engeli kaldırabilmek için nakdi ve ayni destekler sağlıyoruz. Bu engel bazen kırtasiye ve okul masrafları oluyor, bazen de okula ulaşımda servis ihtiyacı… Bu sistemle birlikte ebeveyn olma becerisi yüksek aileleri hem sosyo-kültürel anlamda destekliyor, hem de örgün öğretime devam eden kız çocuklarının ihtiyaçlarını karşılıyoruz gerektiğinde ailelere de sosyal hizmet konusunda eğitim vererek çocukların iyilik hallerinin devamını sağlıyoruz. Aile destek biriminde etki ettiğimiz çocuk sayısı doğrudan 150 kız çocuğuyken dolaylı olarak 300’den fazla çocuğa dokunduğumuzu belirtmek isterim.

Çocuklara doğrudan verdiğimiz bu hizmetlerin yanı sıra çocukların tüm dünyada haklarına erişebildiği bir dünyaya katkıda bulunmayı çok değerli buluyoruz. Bu nedenle Koruncuk Vakfı olarak 2014 yılında Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu’nun kurucu üyelerinden biri olduk. Çocuklarımızın haklarına erişimlerini desteklemek üzere çalışan bu iş birlikleri ile farkındalık faaliyetleri yürütmeye özen gösteriyoruz.

– Bildiğim kadarıyla vakfın da platformun da ürün/hizmet/proje birçok işbirliği mevcut. İşbirlikleriniz nasıl ilerliyor? Çalışmlarınızda, projelerinizde belediyelerden destek alıyor musunuz?

Biz direkt olarak bireysel ve tabii ki gruplardan da destek yardımları alıyoruz. Bu sayede çocuklarımıza maddi, psikolojik ve eğitim desteği sağlayabiliyoruz.

Platformda olmayıp da bizimle işbirliği yapan büyük kurumlar var. Türk Eğitim Vakıfı gibi, Çağdaş Yaşamı Destekleme gibi, Çağdaş Eğitim Vakfı gibi… Bunlar biliyorsunuz burs temin eden vakıflar. Bu vakıflarla bir işbirliği protokol imzaladık. Bizim başarılı çocuklarımızı liste olarak onlara gönderiyoruz  bu sayede çocuklarımıza burs bulabiliyoruz. Yani doğal bir işbirliği sağladık. Aslında devletin sivil toplum örgütleriyle yapması gereken işbirliğini biz kendi aramızda başarmaya çalışıyoruz, ki başardık da.

Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu 8 yıldır ayakta. 5 yıldır da işbirliği protokolü uygulanıyor. Her yıl yenilenerek devam ediyor. Bu daha büyüyecektir. Topluma yayılacaktır. Toplumun yeni kuruluşları bunu duyup katılacaktır. Biz buna inanıyoruz.

Sivil toplum örgütlerinin işbirliğine ihtiyacı var. Türkiye’de biliyorsunuz işbirliği yapmak öyle kolay iş değildir. Eğer bir kurum 15 üyesiyle hala ayaktaysa ciddiye alınması gerekir. Hala 5-6 kuruluş bir araya gelip birbirlerine yardım edebiliyorsa bunun da çok ciddiye alınması gerekir. Demin konuşmamızın başında üç kuvvetten bahsetmiştim. Devlet kurumu, sivil toplum, yargı. Üç kurum bir araya girip neler başarabilir düşünebiliyor musunuz?

Belediyelerle olan çalışmalarımız genellikle hizmet yardımı üzerinden ilerliyor. Belediyeler zaten kendi içerisinde para bulmakta zorlanıyor. Biz onlardan salon, ekip veya ekipman yardımları rica ediyoruz genellikle.

.Yargının, kurumların, sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek toplumsal sorunlara yönelik ağı güçlendirmek, zinciri sıkı sıkıya birbirine bağlamak ve bu zinciri hiçbir zaman bırakmamak çok büyük bir önem taşıyor. Başka türlü çocukları korunmamız mümkün değil. Tek bir amacımız var daha çok çocuğa el uzatabilelim ve onlara yardım edebilelim.

Değişime Uyumlanamayan ve Şiddete Karşı Duramayan Erkeklerin Utancı! 

Eril Adalet Kıskacında Türkiye’de Kız Çocuğu Olmak…