Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 11 Mayıs 2022’de bir televizyon programında şöyle diyordu: “Basında sadece 1 tiyatronun ismini görüyorum. Hep aynı tiyatro. 490 tiyatro uymuş, 491.’de mi sıkıntı çıkmış?”
İşte o tiyatronun özel tiyatrolara verilen destekten yararlandırmama nedeni böyle açıklanmıştı o sene. Gerçi tiyatroya gönderilen yazıda “8. Madde”de tarif edilen “sanatsal yetersizlikler” denirken, kapalı toplantılarda “Türk adet ve geleneklerine aykırı oyun oynuyorlar” lafı edilmiş, iş mahkeme taşınınca “amatör ve geleneksel tiyatrolar ile engelli tiyatrolara ağırlık verildiği” savunması yapılmıştı, ama olsun. Çoktan seçmeli, bir sürü gerekçe var, siz istediğinize ikna olun.
Aradan 3 yıla yakın zaman geçti, Moda Sahnesi yine destekten mahrum bırakıldı. Yine 8. maddeye atıf yapıyor Kültür ve Turizm Bakanlığı. 2024-2025 sezonunda Jean Genet’in “Hizmetçiler” oyunuyla destek için başvuran Moda Sahnesi’ne bir kez daha “ilgili yönetmeliğin 8. maddesinde sayılan değerlendirme kriterlerini karşılamadığı” söylendi.
Önce şu meşhur 8. Madde’ye bakalım, sonra tüm olan biteni hatırlayalım. Malum “hafıza-ı beşer nisyan ile malul” ve unutmak çoğu kez birilerinin işine gelebiliyor.
Evet 8. Madde’de sıralanan ölçülerden ilki şöyle: “Başvuru sahibi özel tiyatronun varsa daha önce aldığı yardımları Yönetmelik ve Bakanlık ile yaptığı protokole uygun kullanıp kullanmadığı ve yardım aldığı projeleri gerçekleştirip gerçekleştirmediği.
Evet, Moda Sahnesi daha önce aldığı yardımlarla pek çok oyun sahneledi, her şey olması gerektiği gibiydi, herhangi bir sorun çıkmadı. Hatta “üç beş kez kağıt üzerinde sahne açanlar” gibi de yapmadı, defalarca ve dolu salona oynandı hepsi.
Diğer ölçüler arasında “Başvurulan projenin tiyatro sanatına sağlayacağı katkı” ile “Başvuru sahibi özel tiyatro tarafından gerçekleştirilen oyunların sanat seviyesi ve sahnelenmesindeki başarı düzeyi.” var.
Bakın işte burası tartışılır!
Tartışalım. Ama bir dakika, kim, hangi ölçütlerle, belirleyecek tiyatroya katkıyı, sanat seviyesini, sahnelenmesindeki başarı düzeyini? Kültür ve Turizm Bakanlığı alanında yetkin isimlerden bir kurul mu kuracak mesela? Hadi kurdu diyelim, bu kurul değerlendirmesinde hangi ölçütlere başvuracak? Herhalde düşünülmüştür bu, o yönetmeliği yazarken.
Hayır mı? Yok mu?
Maalesef olan şu, sanatsal yeterliliğe destekleri belirleyen “değerlendirme kurulu” karar veriyor. Peki o kuruldakiler örneğin Moda Sahnesi’ndeki oyunları izledi mi? Bir fikri var mı? Bilmiyoruz, çünkü kurulda kim var onu da bilmiyoruz!
Hayda!
Zaten bu kurulun hangi tiyatroya, ne kadar destek verdiğini de bilmiyoruz.
Yok artık!
Ne biliyoruz peki?
Moda Sahnesi’ne gönderilen “karar”da, 8. Madde’ye uygun olmadığı söyleniyor, o kadar.
Başka hiçbir şey bilmiyoruz!
Ha bir de, vaktiyle o gizemli kurulda o yıl yer alan birileri konuşmuştu ve bazı şeyler öğrenmiştik. Biri bir süre önce yitirdiğimiz değerli tiyatro insanı, dönemin Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Ragıp Ertuğrul’du. Moda Sahnesi, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) ve 6 başka tiyatroya daha destek verilmemesine kurulda itiraz ettiklerini söylemiş ve geçen diyaloğu şöyle aktarmıştı: “Bu 8 tiyatroyu biliyoruz, çok güzel işler yapıyorlar yıllardır, dedik. Değerlendirme Komisyonu’nun Özel Tiyatroları temsil eden diğer iki üyesi ret gerekçelerini şöyle açıkladılar: ‘Evet, biz de bunu kabul ediyoruz, ama duygularımız hayır diyor. Çünkü Türk örf ve adetlerine, geleneklerine aykırı oyunlar sergiliyorlar.’ BGST için ise başka bir gerekçe sundular: ‘BGST zaten Kültür Bakanlığı’nı destekler konusunda mahkemeye verdi, dava hala devam ediyor. Bu dava ortadayken onlara destek verilemez, bu nedenle onu da reddediyoruz” dediler. Evet, aynen böyle söylediler!”
Destek mekanizmasına dair önemli paylaşımlar içeren bu önemli söyleşinin tamamını Tiyatro… Tiyatro… dergisinden okuyabilirsiniz, biz ibretlik hikâyeye devam edelim.
Sonra ne mi oldu?
Moda Sahnesi’nin bu haksız ve keyfi kararla ilgili açtığı dava sonuçlandı, 8. madde gerekçe gösterilerek verilen “destekten yoksun bırakma” kararı Ankara 17. İdare Mahkemesi’nden döndü. Üstelik mahkeme sürecinde Kültür ve Turizm Bakanlığı eski gerekçelerinden vazgeçti, “bambaşka gerekçeler” öne sürdü. Ne “kriterleri yerine getirmediler” dedi, ne “sanatsal yetersizlik”ten söz etti. Sadece “dezavantajlı gruplara öncelik verdikleri için” Moda Sahnesi’ne destek veremediklerini savundu.
Evet, koskoca devletin koskoca bakanlığı, TBMM’de ayrı, tiyatroya gönderdiği yazıda ayrı, kamuoyuna ayrı, mahkemeye ayrı “gerekçe” söyledi. Üstelik “değerlendirme komisyonu”nda bambaşka gerekçelerin dile geldiği bizzat katılanlar tarafından kamuoyuna açıklanmışken!
Bu saçma sapan gidişata karşı ne mi dedi İdare Mahkemesi?
Gerekçeli karardan aynen aktaralım: “…yapılacak yardımlarda, yönetmelikte belirtilen ve yukarıda yer verilen değerlendirme ölçütleri çerçevesinde projelerin objektif olarak değerlendirilmesi yapıldıktan sonra destek yararlandırılmamasına karar verilenlerin, hangi gerekçelerle yararlandırılmadıklarının somut ve net biçimde ortaya konulması gerekirken, değerlendirme ölçütlerine göre bir değerlendirme yapılmasının ve davacının destekten yararlandırılmamasına ilişkin somut gerekçeler ortaya konulmadan takdir yetkisine dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.”
Su gibi berrak bir karar, öyle değil mi?
Hukuka uygunluk görülmemiştir, çünkü ortada gerekçe yok.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Moda Sahnesi’ni “491. Tiyatro” ilan ettiği televizyon programından sadece bir ay sonra verildi bu mahkeme kararı.
“Yüce Türk Milleti” adına karar veren bir mahkeme bu kadar açık karar verdikten sonra ne oldu dersiniz?
Hiçbir şey!
Evet tam olarak hiçbir şey.
Ne Moda Sahnesi’nin hakkı olan yardım verildi, ne telafi için bir adım atıldı. Ne de hukuka aykırı bulunan karar sistemi değiştirildi. Aradan 3 yıl geçti ve tam da mahkemenin mahkum ettiği yöntemle bir kez daha aynı karar verildi.
Resmi adıyla “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Özel Tiyatrolara Yardım Değerlendirme Komisyonu”nun bu yıl kimlere, ne kadar destek verdiğini bilmiyoruz. Kimlerden oluştuğunu bilmiyoruz. Kamu adına kullanılan milyonlarca liranın hangi kriterlerle, kimlere dağıtıldığını bilmiyoruz.
Ne alanlar açıklıyor, ne alamayanlar…
Çünkü devletin bakanlığı, değerlendirme toplantısında açıkça itiraf edildiği üzere, kin güdüyor. “Bize dava açtılar destek vermeyelim”, “Türk örf ve adetlerine aykırı destek vermeyelim” diye keyfi biçimde destekten yoksun bırakabiliyor.
Hangi tiyatro kin güden bir bakanlığı karşısına almaya cesaret edebilir ki?
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı, gizli toplantıları falan bir kenara bırakalım. Sağda solda “Çıkıntılık yaptılar ondan”, “Zıt gidiyorlar”, “Biz nasıl aldık?” gibi laflar edildiğini de duyuyoruz. Neyse.
Evet doğrudur, bir sürü muhalif tiyatro bu destekten yararlanıyor. Hatta aralarında Moda Sahnesi’ne göre lafını çok daha açıktan söyleyen, daha “politik” tiyatrolar da vardır.
Peki bu neyi gösterir?
Demek ki mesele oyun içeriği değil.
Ne diyordu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy açık açık o televizyon programında: “Aykırı bir hareket içinde durmuş”, “Niyeti siyasi geliyor”, “Sorunun tiyatro olduğunu sanmıyorum”…
2021’de yaşananları, edilen lafları hiç yorum yapmadan aktarıyorum, 2024’e ne yaşandığını varın siz tahmin edin!
Sahi nedir Moda Sahnesi’ni “491. Tiyatro” yapan? Nedir 2021’de 8, bu yıl kim bilir kaç tiyatro topluluğunu destekten mahkum bırakan bu kararların gerekçeleri?
Bir bakanın Türkiye’deki tiyatroların tümüne dönüp, “490’ınızla sorunum yok” deyip, bir tiyatroyu “491. Tiyatro” ilan ettiğinde birilerinin “Bir dakika, ne oluyor?” diye ses çıkarması gerekmez mi? Bugün çıkacak mı o ses?
Sanmıyorum. Mahkeme kararlarını tanımayan, aksi yöndeki pek çok karara karşın benzer kararlar alan Kültür ve Turizm Bakanlığı da geri adım atmayacak.
Neden mi? Çünkü hala sanatçılar ölçütleri ve yapısı belirsiz o kurula girmek için koşa koşa gidiyor, hala provaların sandviç parasına yetmeyecek yardımlar “büyük bir lütuf”muş gibi karşılanıyor, bilmem hangi bürokratla yapılan bilmem kaçıncı görüşmeler hala “büyük birer adım” gibi heyecan yaratıyor.
Yıllar önce iyi niyetli bir çaba ile başlayan ve artık iyice içinden çıkılmaz, saçma sapan bir hale gelen “özel tiyatro destekleri” de tartışılmazlardan, üzerine konuşulmazlardan, “odadaki fil”lerden biri mi? Mesela “Özel tiyatrolara yönelik desteklerimiz ve önümüzdeki dönemde atacağımız adımlar çerçevesinde bir istişare görüşmesi gerçekleştirdik” diye müjdemsi açıklamalar yapan Kültür Bakanlığı bürokratları iki laf edebilecek mi bu keyfi kararlara dair? Çok açık mahkeme kararlarına herhangi bir laf etti mi?
Sezon yeni başlıyor, hepsini göreceğiz, yaşayacağız, konuşacağız.
Yazacağız da.
Şimdilik daha fazla söze gerek yok, Kültür ve Turizm Bakanı iki buçuk yıl önce sormuş, bilen varsa versin cevabını: “Basında sadece 1 tiyatronun ismini görüyorum. Hep aynı tiyatro. 490 tiyatro uymuş, 491.’de mi sıkıntı çıkmış?”
Yoksa bilmediğimiz bir şey, yoksa yeni bir yanıt; İdare Mahkemesi kararı ortada, “491. Tiyatro” yokuşun başında, ben onlara kulak vermeye devam edeceğim.