Mülteci-Der Raporunun İşaret Ettikleri: İhtiyaçlar ve Çözüm Önerileri

Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) düzenli olarak göçmen, sığınmacı ve mülteci toplulukları içerisinde yeterince temsil edilmeyen ve dezavantajlı gruplarla çalışan bir dernek olarak faaliyet yürütüyor.

Mülteciler ve göçmenlerle küçük ölçekli toplantılar yapan ve onların kendilerini daha güvenli hissedip, daha rahat ifade edebilecekleri kamusal alanlar yaratan dernek, bu toplantılardan elde edilen bulguları temel tematik alanlara ayırarak, politika ve uygulamadaki boşlukları belirlemeyi ve paydaşlar için eyleme geçirilebilir öneriler sunmayı, mülteciler için daha iyi entegrasyon ve destek sistemleri geliştirmek için bir kaynak olmayı, mültecilerin temel haklarının ve onurlarının korunmasını sağlamak için politika yapıcıları ve STK’ları bilgilendirmeyi amaçlamaktadır.

Öte yandan, geçen yılın Haziran ve Kasım ayları içerisinde yapılan çalışmalar sonucunda, “Belirsizlikle Başa Çıkmak: İzmir’deki Mültecilerin Karşılaştığı Zorluklar ve Deneyimler- Odak Grup Toplantılarından Elde Edilen Görüşler” başlıklı bir rapor hazırlayan ve çalışmayı bu ay kamuoyu ile paylaşan Mültecilerle Dayanışma Derneği, raporda göçmen ve mültecilerin İzmir’deki deneyimlerine, ayrımcılık başta olmak üzere yaşadıkları sosyal zorluklara odaklanıyor. 

Mülteci-Der, raporunda, Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan İzmir’in, mültecilerin göç yolculuğunda kritik bir öneme sahip olduğunu ve Ege denizine kıyısı bulunan kentin, Yunan adalarına ve Avrupa’ya yapılan düzensiz geçişler için birincil çıkış noktası haline gelmiş olduğunu da vurguluyor. 

Biz de Fikir Gazetesi olarak, Mülteci-Der’in kamuoyuna servis ettiği rapor hakkında merak edilenleri, Mültecilerle Dayanışma Derneği Koruma Sorumlusu Nursen Aslan’a sorduk. Aslan, Fikir’e verdiği yanıtlarda, mültecilerin sosyal hayatta karşılaştıkları birçok zorluk olduğunu vurgularken, yayımladıkları raporun hem politika yapıcılar hem de toplumun birçok kesimi için yol gösterici olabileceğini ve raporda birçok çözüm önerisi bulunduğunu aktardı. 

Mültecilerle Dayanışma Derneği’nden Nursen Aslan’ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

Raporda, Mültecileri İlgilendiren Birçok Konu Masaya Yatırılıyor

Raporun ana amacı nedir ve hangi temel konuları ele almaktadır?

Rapor, İzmir’de yaşayan mültecilerin karşılaştıkları zorlukları, deneyimlerini ve isteklerini anlamak için organize edilmiş odak grup toplantı notlarından oluşturulmuştur. Ele alınan temel konular arasında hukuki engeller, ayrımcılık, ekonomik fırsatlar, sağlık hizmetlerine erişim, sosyal entegrasyon, dil bariyerleri, Türkiye’den düzensiz çıkış motivasyonları ve bu durumların yarattığı psikolojik zorluklar yer almaktadır.

Mültecilerin Karşılaştıkları Temel Engeller: Dışlanma, İşsizlik, Sosyal Bariyerler…

Rapor, İzmir’deki mültecilerin karşılaştığı temel zorlukları nasıl özetliyor?

Rapor, mültecilerin karşılaştığı temel engelleri kayda erişim, eksik yasal belgeler, eğitim ve sağlık hizmetlerine zor erişim, işsizlik, ayrımcılık, dil bariyerleri ve toplumsal dışlanma olarak sıralıyor. Bu zorluklar, mültecilerin günlük yaşamlarını büyük ölçüde zorlaştırırken, aynı zamanda topluma entegrasyonlarını da engelliyor.

Katılımcılardan Diyaloglara: Rapor Nasıl Şekillendi?

Odak grup toplantılarının metodolojisi hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz?

Odak grup toplantıları, mültecilerin yaşadığı zorlukları ve beklentilerini derinlemesine anlamak amacıyla düzenlendi. Katılımcılar, kendi deneyimlerini samimiyetle paylaşarak karşılaştıkları sorunları gündeme getirdi ve çözüm önerilerini dile getirdi. Bu toplantılar, mültecilerin yaşamlarına dair nitel veri toplamak için bir araç olarak kullanıldı. Toplantıların amacı, açık bir diyaloğu teşvik etmek, farklı bakış açılarına yer vermek ve nicel yöntemlerin gözden kaçırabileceği farklı deneyimleri ortaya koymaktı. Katılımcılar, temel konular olan istihdam, eğitim, barınma, sağlık hizmetleri ve yasal zorluklar üzerinde yoğunlaşırken, diğer önemli temalar da keşfedildi. Katılımcılar, demografik çeşitlilik ve sosyoekonomik faktörlere dikkat edilerek seçildi ve bu sayede daha geniş bir perspektif elde edildi.

“Birçok Hukuki Sorun var, Toplumsal Dışlanma da Cabası…”

Raporda öne çıkan en önemli bulgular nelerdir?

Hukuki belgelerin eksikliği, mültecilerin temel hizmetlerden yararlanmasını zorlaştırıyor.  Sosyal entegrasyonun önündeki en büyük engeller arasında dil bariyerleri ve ayrımcılık öne çıkıyor. Mülteciler, ekonomik zorluklar ve işsizlikle mücadele ederken, çoğunlukla düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Mülteciler, artan kira fiyatlarının kendilerini daha fazla etkilediğini ve ev sahiplerinin keyfi şekilde fahiş zamlar yaparak evlerinden çıkardığını belirtiyor. Toplumsal dışlanma ve aile bütünlüğünün korunamaması, mültecilerin ruh sağlığı üzerinde derinlemesine olumsuz etkiler yaratıyor. 

“Ekonomik Koşullar Mültecilerin de En Büyük Sorunu”

Mültecilerin yaşadığı en büyük zorluklar nelerdir ve bunlar birbirleriyle nasıl bağlantılıdır?

Mültecilerin yaşadığı en büyük zorluklar hukuki belgelerin eksikliği, ekonomik fırsat eksiklikleri, sosyal dışlanma ve ayrımcılık olarak sıralanabilir. Bu sorunlar birbirleriyle bağlantılıdır. Örneğin, hukuki belgelerin olmaması, sağlık hizmetlerine, eğitime ve kayıtlı istihdama erişimlerini engellerken; ayrımcılık ve dil bariyerleri sosyal entegrasyonu zorlaştırmaktadır. Ayrıca, ekonomik zorluklar mültecilerin temel ihtiyaçlarını karşılamalarını güçleştirirken, daha fazla sömürüye açık hale getirmektedir.

“Mülteciler Daha İyi Bir Yaşam İnşa Etmeyi Hedefliyor”

Mültecilerin geleceğe yönelik temel beklentileri ve endişeleri nelerdir?

Mülteciler, genellikle daha iyi bir yaşam kurmayı, belirsizliklerin son bulmasını ve çocuklarına daha iyi fırsatlar sunmayı umut etmektedirler. Ancak, karşılaştıkları hukuki belirsizlikler, aile birleşimi sürecinin uzun ve karmaşık olması ve ekonomik fırsat eksiklikleri, bu umutları tehdit etmektedir. Mültecilerin en büyük kaygıları arasında iş bulma, eğitim olanaklarının yetersizliği ve ailelerinin durumu bulunmaktadır. Bu unsurlar, onların geleceğe dair beklentilerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Belediyeler ve Kamu Kurumlarına Ne Tür Görevler Düşüyor?

Sosyal destek ağları mülteciler için ne kadar önemli ve bu ağlarda ne gibi eksiklikler görülüyor? Belediyeler ve diğer kamusal kuruluşlar ne yapabilir?

Sosyal destek ağları, mültecilerin hayatında kritik bir rol oynamaktadır. Bu ağlar, mültecilerin günlük ihtiyaçlarını karşılamada, hukuki ve psikolojik destek almada ve daha pek çok alanda onlara yardımcı olmaktadır. Özellikle sivil toplum kuruluşları (STK’ler), gayri resmi destek grupları ve komşular, mültecilerin en büyük destek kaynakları arasında yer almaktadır. Ancak bu ağların kaynakları sınırlıdır ve maalesef artan talepler karşısında yetersiz kalmaktadır. 

Bu noktada, belediyeler ve diğer kamu kuruluşlarına büyük bir sorumluluk düşmektedir. Kamu kurumları, mültecilerin topluma daha kolay adapte olabilmesi için daha kapsayıcı ve sürdürülebilir destek programları geliştirebilir. Bu tür programlar, mültecilerin sosyal adaptasyonunu hızlandıracak ve onların yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirecektir.

“Ayrımcılıkla Mücadele, Toplumla Bağ Kurma, Güvenceli Bir İş…”

Raporun çözüm önerileri nelerdir ve bu önerilerin amacı nedir?

Rapor, mültecilerin karşılaştığı zorlukları aşabilmeleri için bir dizi çözüm önerisi sunmaktadır. Bu öneriler arasında, öncelikle bürokratik engellerin azaltılması yer almaktadır. Mülteciler için çoğu zaman karmaşık ve uzun bürokratik süreçler, temel hizmetlere erişim konusunda büyük bir engel teşkil etmektedir; bu nedenle bürokratik işlemlerin daha hızlı ve erişilebilir hale getirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Bir diğer önemli öneri ise ayrımcılıkla mücadele edilmesidir. Mülteciler, toplumsal hayatta ayrımcılığa uğrayarak sosyal ve ekonomik entegrasyon konusunda zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bu sorunun çözülmesi için farkındalık artırıcı kampanyalar ve yasal düzenlemeler önerilmektedir.

Ayrıca, mültecilerin temel hizmetlere erişiminin kolaylaştırılması gerektiği de raporda belirtilmektedir. Eğitim, sağlık hizmetleri ve barınma gibi temel hizmetlere erişim, mültecilerin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen unsurlar olup, bu hizmetlerin daha geniş bir erişim alanına sahip olması gerektiği ifade edilmektedir.

Sosyal entegrasyonun desteklenmesi amacıyla topluluk projelerinin teşvik edilmesi, mültecilerin toplumla daha güçlü bağlar kurabilmesini sağlayacaktır. Bu projeler, mültecilerin hem sosyal hem de kültürel entegrasyonunu desteklemek için önemli bir araç olarak önerilmektedir.

Son olarak, mültecilerin ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilmesi için iş fırsatlarının artırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Mülteciler, genellikle düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalmakta, bu da onların ekonomik açıdan daha da zorlanmalarına yol açmaktadır. Bu durumu aşabilmek için iş piyasasında daha fazla fırsat sunulması gerektiği ifade edilmektedir.

Tüm bu çözüm önerilerinin temel amacı, mültecilerin topluma entegrasyonunu kolaylaştırmak, yaşam koşullarını iyileştirmek ve onların potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştirebilmelerini sağlamaktır.

Politika Yapıcılara Verilen Mesaj: “Çözüm Odaklı Yaklaşım”

Bu raporun politika yapıcılar ve STK’ler için temel mesajları nelerdir?

Politika yapıcılar için en önemli mesaj, mültecilerin karşılaştığı çok boyutlu sorunları ele alırken, bu sorunlara dair kapsamlı ve bütünsel bir çözüm stratejisinin geliştirilmesinin şart olduğudur. Mültecilerin yaşadığı zorlukların sadece bir veya birkaç alanla sınırlı olmadığını, bu sorunların birbirini etkileyen bir dizi faktörün birleşimi olduğunu kabul ederek çözüm odaklı bir yaklaşım benimsenmelidir.

STK’ler içinse, temel insan haklarının savunulmaya devam edilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, mültecilerin toplumsal hayata daha etkin bir şekilde katılabilmesi için dayanışmayı güçlendiren, onlara daha kapsamlı ve erişilebilir destek ağları sunan programlar geliştirmeleri gerektiğini de unutmamak gerekir.

Bunun yanı sıra, mültecilerin sadece temel ihtiyaçlarını karşılayabilmekle kalmayıp, aynı zamanda toplumun bir parçası olarak katkı sağlama fırsatlarını da bulabilmeleri için sistematik ve yasal desteklerin daha da güçlendirilmesi son derece önemlidir. Mültecilerin topluma entegrasyonunu sağlamak ve kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak tanımak, uzun vadeli bir çözüm için kritik bir adımdır.

Talebeyiz Biz: Sanat dayanışmayı İnşa Etmede Eşsiz Bir Araç

Mülteci-Der’den Çarpıcı Rapor: Gazze’de İnsanlık Krizi Hangi Boyutlara Erişti?

Mülteci Karşıtı Söylemler Raporu ve Çözüm Önerileri