₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Haberin Sihri ve Halk TV: Suat’a Övgü

Okyanusta böyledir, suyun en derinleri en göz kamaştırıcı renkleri ile aydınlatırlar çevrelerini…

Ormanın en vahşi yeri, en karmaşık zekaları ortaya serer. Müthiş bir savunma, üreme ve saldırı stratejisi adeta ışıltı yayar. Renkler, desenler, uzuvlar, dallar daha da çeşitlenir orada.

Karanlıkların haberin büyüsünü, gazetecinin en gerçeğini, inadın en sertini su yüzeyine atması bundandır.

Doğanın büyüsünün, bizim dünyamızdaki karşılığıdır bu.

En karanlıkta değiliz; kendimizi en karanlıkta bulmamız an meselesi.

Yeter ki akıntının yönünü anlayabilelim.

Haberin büyüsü tam da budur. Haber, haberci o gidişatı görebilendir. Haberci politiktir. Hatta hiçbir alan gazetecilik kadar politik olamaz. Politik hiçbir gelişme gazeteciden bağımsız değildir.

Toplum ile siyaset/iktidar arasındaki kopmaz bağdır.

Bu, nereye varırsa varsın, ne sonuç yaratırsa yaratsın.

İşte büyü burada başlar, gazeteciliğin büyüsü. Vicdan süzgecinden geçen, zeka ile buluşan haber bir tılsım taşır. Gerçeği büyütür. Politikanın hep üstünü örttüğü gerçeği.

Bugün Türkiye muktediriyle, muhalefetiyle denizi saran müsilaj gibi bir gerçeğin üstünün kapanmak istendiği bir ülke.

Bunun en önemli sebebi dış politika, bunun herkes farkında.

Bu yüzden “ağır” olarak nitelendirilen bir saldırı var medyaya, aslında değil. Bu saldırı ağır değil, karşılayan hafif. Ses yok, soluk yok. Kimin gazeteci olduğunu birbirimize anlatıp durduğumuz bir süreç.

Bir kanalın genel yayın yönetmeni tutuklu.

Tıpkı onlarca gazeteci gibi.

İlk değil, tek değil hepimiz biliyoruz. Fakat bu suskunluk dillere destan. Halk TV gibi 5 yıldır reytingleri alt üst eden bir kanalın genel yayın yönetmeni Suat Toktaş tutuklu ve Silivri’de. 10 gün olacak, ses yok soluk yok.

Tarihte tek bir kazanım yok ki sadece masada kazanılsın.

Tek bir hak, iktidarın gönlünden koparak verilmedi.

Hiçbir haksızlık ona “haksızlık” denmeden haksız bulunmadı.

Yıllarca yan yana çalıştığım yöneticim, meslektaşım olan Suat Toktaş için de bu böyle.

Gazeteciliğin kıymetini öğrendiğim Suat Toktaş’ın bugün sessizce Silivri’de yatması tesadüf değil.

Bizim içimizdeki burukluk, bu büyük haksızlığadır.

Neredeyse 40 yıldır meslekte onu tanıyan herkeste emeği olan, herkese iz bırakan bir ismin Silivri Kapalı Cezaevi’nde olması, haber merkezinin ona ulaşamaması tesadüf değil, “Büyü”nün gücüdür işte.

Çünkü bilen bilir, onunla çalışmak “Büyülüdür”

Büyülüdür onun ekibinde olmak, yakınında olmak. 40 yıllık gazeteciliğine helal getirmeden yarattığı eşitliğe tanık olmak… Onunla öğrenmek, sorgulamak, onu tartışmak…

Tüm insani yanlarıyla her gün yeniden öğrendiği haberciliğe tanık olmak büyülüdür.

Bu büyü gerçek gazeteciliğin büyüsüdür aslında.

Bugünün karanlığı bir anda bu büyüyü açığa çıkardı işte…

Ağzından salyalar saçan, yıllarca kötülüğü ellerindeki poşetlerle oradan oraya taşıyanların bile bir anda ağzından çıkan “namus”, “ahlak” kavramları o büyüdendir işte.

Renkleri, ışığı saçmak için okyanusun dibini görmemize gerek yok… Milyon yıllık insan beyninin evrimine bahşedilmiş bir yetenek…

Sorgulamak, anlamak.. Gazetecilikte ısrar etmek..

Dayanışmadan güç alarak karanlığa boyun eğmemek..

Bunun dışında bir çıkış yok.

Suat ToktaşSuat Toktaş’a….

Kazdağları’ndan Atılan Başlık: “Yine Zenginin Kazanacağını Anladık”

Seferihisar’da Bir “Hakikat” Arayışı… 

Gazeteciler Halkın Haber Alma Hakkını Nasıl Savunacak?