₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Siyaset Bilimci Aksoyoğlu: “Artık parti siyaseti yerine liderler öne çıkıyor”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve İBB’ye yönelen sivil darbenin ardından başlayan protestolar devam ediyor.

Demokrasi ve özgürlük talebiyle ülkenin dört bir yanında buluşan halk, sokakları doldurdu.

Protesto eylemleri ülkenin birçok yerinde devam ederken, “Demokrasi sokakta, halk ne istiyor?” başlıklı bir canlı yayınla, kayyum atanan Şişli Belediyesi, İzmir Gündoğdu Meydanı ile yurt dışındaki eylemlerin nabzını tutmak için Kanada’nın Toronto kentine bağlanan, Rize Fındıklı Belediyesi Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu ile yaşanan süreci konuşan Fikir Tv, güncel gelişmeleri de izleyenlerine duyurdu.

Öte yandan Fikir Tv’nin “demokrasi özel” canlı yayınına katılan siyaset bilimci Eren Aksoyoğlu, süreç hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Aksoyoğlu, protestoların 2013’te gerçekleşen Gezi eylemleri ile ilişkilendirildiğini ancak hedefleri, öncelikleri, eylemlik tarzı ve ortaya konulan perspektif açısından bu protestoların 1989’daki bahar eylemlerine daha çok benzetilebileceğini söyledi.

“Sosyal demokrasi belirli pratikler içinde kalmayı önceler”

Bu protestolarda iki önemli husus olduğunu ifade eden Aksoyoğlu, bunlardan birincisinin Ekrem İmamoğlu’nun durumu olduğunu vurguladı. İmamoğlu’nun başına gelenlerden kaynaklı olarak sanki bütün hareketin buraya tekabül ettiğinin anlaşıldığını, ancak bunun doğru olmadığını söyledi. Aksoyoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

İkinci husus ise CHP’nin durumudur. Hiç şüphe yok ki sandık, sokağın merhalelerinden biri olarak öne çıkıyor. Ancak sokağın ortaya koymak istediği pratikleri CHP’nin ne kadar dinleyeceğine ilişkin herkesin şüpheleri var. CHP’nin bu işi klasik olarak yeniden sandığa havale etme ya da belirli birtakım kıstas ya da dinamikler içine sokmaya çalıştığı açık. Bunu çok yadırgadığımı da söyleyemem. Çünkü sosyal demokrat hareket, kaçınılmaz olarak belirli pratiklerin içerisinde kalmayı önceler. Dediklerimi sandığa dönme, parlamenter sistemin pratiklerine dönüş olarak algılayabiliriz.

CHP’nin Avrupa’daki klasik sosyal demokrat hareketlerden daha farklı olduğunu söyleyen Aksoyoğlu, CHP’nin tam anlamıyla sokağı ya da eylem birliğini anladığını düşünmediğini belirtti. Bu noktada aşılamayan en büyük sorunun, CHP’li yöneticilerin tüm süreçleri sürekli olarak CHP içinden okumaya çalışması olduğunu iddia eden Aksoyoğlu, özellikle CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile ortaya çıkan “baba ocağı” söyleminin sürekli olarak CHP’liliği ve CHP pratiğini yeniden ürettiğini vurguladı.

“Lider tipolojisini öne çıkaran bir siyaset tarzı faydalı olmaz”

Öte yandan daha öncesinde partiler siyaseti üzerinden şekillenen sürecin artık “liderler” üzerinden şekillendiğini ifade eden siyaset bilimci Aksoyoğlu, Ekrem İmamoğlu nezdinde bir “liderlik” oluştuğunu ve bu durumun İmamoğlu’nun çevresine doğru daraldığını dile getirdi. Aksoyoğlu, özellikle liderler siyasetinde, Tayyip Erdoğan’a karşı pozisyon alınırken çok da büyük bir şansa sahip olunmadığını düşündüğünü aktarırken, parti siyaseti yerine lider tipolojisini öne çıkaran bir siyaset tarzının faydalı olamayacağının altını çizdi.

“Görünen o ki insanlara eylem yaptırmak yerine Zülfü Livaneli ya da Melike Demirağ dinletmek ve bir şekilde enerjiyi oraya kanalize etmek istiyorlar” diye konuşan Siyaset Bilimci Aksoyoğlu, bunun faydası olmadığını, halkın kendiliğinden ortaya çıkan bu hareketliliğini kullanmanın akıllıca olacağını söyledi.

“Mansur Yavaş’ın erken seçim talebi önemli”

Mansur Yavaş’ın da ön seçim sonuçlarının ardından ortaya koyduğu “erken seçim” talebinin önemli olduğunu ve İmamoğlu’nun yerini Yavaş’ın doldurma ihtimali olduğunu vurgulayan Aksoyoğlu, kısa vadeli hamlelerle kimi ideolojik boşlukların doldurulmaya çalışıldığını öne sürdü.

“Z kuşağının da kendine özgü bir pratiği ve perspektifi var”

Kuşaklar üzerinden yapılan tartışmaya da değinen Eren Aksoyoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Bir kategori olarak söylersek Z kuşağının, Y kuşağından farklı olarak yapıcı olmak ve inşacılık ile çok ilgilendiğini düşünmüyorum. Bu kuşak daha çok eleştirmekle ilgili görünüyor. Z diye bahsedilen kuşağın karakteristiğidir, çünkü öyle bir toplumda büyüdüler. Y kuşağının en büyük avantajı ise AKP’den önceki alternatifleri kısmen bilmek. Z kuşağının da kendine göre bir pratiği ve perspektifi var. Bunu yadırgamıyorum. Ama bu potansiyeli de taşıyor olmak göz korkutucu olmalı. Ben üniversiteli Z kuşağından korkan bir tavır da gördüm. Örneğin CHP yönetiminin farklı davrandığı kısa erimli de olsa bir dönem oldu. Üniversiteli Z kuşağının bu vitrinin parçası olmayı da reddedeceği yeni bir dönemi de görebiliriz. Bunun, düzen siyasetine karşı önemli bir avantajı olduğunu düşünüyorum.

Programın tamamını aşağıdaki bağlantıya tıklayarak izleyebilirsiniz:

Daha sert daha keskin daha rafine: 89 Bahar Eylemleri 2.0 geliyor

İmamoğlu kararı ve protestolar dünya basınında

Geziden 2025 Baharına: 10 sloganda sokağın nabzı

Chávez’den İmamoğlu’na: Devrim televizyondan yayımlanmayacak