Tony Blair’in yıllardır savunduğu “önce ekonomik kalkınma, haklar sonra” yaklaşımı, Donald Trump’ın 29 Eylül’de ilan ettiği “Gazze planı”nda yeniden sahnede. 27 Ağustos’ta Beyaz Saray’da Jared Kushner ve Steve Witkoff’la yapılan toplantıdan, Blair’in “geçiş komitesi” rolüne uzanan çizgi, Londra’nın Filistin’i tanıdığı bir dönemde eski başbakanın siyaseten nerede durduğunu da gösteriyor.
Filistinliler, kaderlerinin çoğu kez memleketlerinden çok uzakta ve kendilerine danışılmaksızın belirlendiğini acı tecrübelerle öğrendi. Paris merkezli Le Monde’da tarihçi Jean-Pierre Filiu, 6 Ekim 2025 tarihli yazısında, Trump yönetiminin 29 Eylül’de duyurduğu “Gazze planı”na Tony Blair’in eşlik eden rolünü ve bunun Blair’in 2000’lerden bu yana süren siyasetinin sürekliliğini nasıl ortaya koyduğunu anlatıyor.
Irak hayaletinden Abraham mutabakatlarına
Filiu’ya göre Blair, 2003’te ABD’yle aynı hizada Irak işgaline destek vererek “Bağdat’tan Kudüs’e giden yol” tezini güçlendirdi; bu çizgi, Filistin meselesini baypas eden İsrail-Arap yakınlaşmalarına kapı araladı ve yıllar sonra İbrahim Anlaşmaları ile kurumsallaştı. Aynı dönemde kurulan Orta Doğu Dörtlüsü (ABD, AB, Rusya, BM) Wolfensohn’un Gazze-Batı Şeria serbest dolaşımı temelli planını sahada hayata geçiremedi; İsrail’in güvenlik politikaları ve ablukası, Filistinli aktörler arasındaki bölünme ile birleşince süreç tıkandı.
Ekonomik vaat, siyasal hakların ertesi
Blair’in 2007–2015 arasında Dörtlü’nün özel temsilcisi olarak ağırlığı Batı Şeria’da “işleyişi kolaylaştıran” adımlara (kontrol noktularını azaltma, turizm ve borsa gibi görünürlük projeleri) vermesi; buna karşılık yerleşim inşasına ya da Gazze ablukasına itiraz etmemesi, Filiu’nun tabiriyle “kalkınma üzerinden meşruiyet mühendisliği”nin temeliydi. Bu yaklaşım, bugün “Hamas’sız bir Gazze” hedefi eşliğinde, Gazze’yi “Orta Doğu’nun Rivierası”na dönüştürmesöylemiyle geri dönüyor.
27 Ağustos’tan 29 Eylül’e: yeni komite, eski reçete
Yazı, 27 Ağustos’ta Beyaz Saray’da Jared Kushner ve iş insanı-özel elçi Steve Witkoff ile yapılan Gazze toplantısında Blair’in devrede olduğuna; 29 Eylül’de açıklanan planda ise Blair’in Trump’la birlikte “geçiş komitesi” eş başkanlığına hazırlandığına işaret ediyor. Metin, “Filistinlilerin kendi kaderini tayini ve devlet” için “inandırıcı bir yol”dan söz etse de bunun belirsiz bir geleceğe ertelendiğini; Blair’in ise bu ertelemenin Avrupaî meşruiyet yüzü olarak sahneye çıktığını savunuyor.
Tanıma ile inkâr arasındaki çelişki
Birleşik Krallık hükümeti Filistin’i tanıdığını açıklamışken, eski başbakanın Washington ve Tel Aviv’le uyumlu ekonomik-güvenlik eksenli çizgiyi sürdürmesi, Filiu’ya göre “inkârın sürekliliği”. Sonuçta tartışma, “refah vitrini mi, siyasal haklar mı?” ikileminde kilitleniyor: Kalkınma vaadi, işgali yönetilebilir kılan bir makyaj mı; yoksa gerçek, eşit ve kalıcı barışın ikamesi mi?
Etiketler: Filistin; Tony Blair; Gazze planı; Donald Trump; Jared Kushner; Steve Witkoff; Orta Doğu Dörtlüsü; James Wolfensohn; İbrahim Anlaşmaları; Le Monde.
Gazze’de temkinli umut: Trump’ın barış planı masada ama garantisi yok
Hamas ateşkesi kabul etti, Netanyahu suskun: Gazze’de savaş bitebilir mi?
