Human Papillomavirus (HPV) virüsünün yol açtığı rahim ağzı kanseri nedeniyle her yıl yüzbinlerce kadın yaşamını yitiriyor. HPV virüsü başta rahim ağzı kanseri olmak üzere, anüs kanseri, penis kanseri ve boğaz kanserine neden oluyor. Rahim ağzı kanserinin yüzde 95’inden fazlası HPV virüsü nedeniyle oluşuyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2024 yılının başında gerçekleştirdiği açıklamaya göre, erken teşhis edildiği ve etkili bir şekilde tedavi edildiği sürece önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına rağmen 2018 yılında 300 binden fazla kadının hayatına mal olan rahim ağzı kanseri, dünya çapında kadınlar arasında en sık görülen 4’üncü kanser türü. Öte yandan günümüzde, birçok kadın için HPV aşısına erişmek bir lüks hâline gelmiş durumda.
SAĞLIKTA EŞİTLİK İÇİN YOL HARİTASI: ÜCRETSİZ AŞI UYGULAMALARI
DSÖ mümkünse 9-11 yaş arası, en geç 15 yaşına kadar iki doz aşılanmanın tamamlanmasını öneriyor. Eğer HPV aşılamasına 15-26 yaş arasında başlandıysa üç doz aşı yapılması tavsiye ediliyor. 25 Aralık 2023 tarihinde gelen zamlar ile Türkiye’de tek doz aşının ücreti 3 bin 225 TL ve ulusal aşı takviminde yer almıyor.
100’den fazla ülkede ulusal bağışıklama programında olan HPV aşıları ABD, Britanya, Almanya, Avustralya, Kanada, Belçika, Norveç, Finlandiya, Portekiz ve Fransa gibi pek çok gelişmiş ülkenin yıllardır ulusal aşı takviminde. Bu ülkelere; Mozambik, Zimbabwe gibi düşük gelirli ülkeler, Kosova gibi yeni kurulmuş devletler ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi şeriatla yönetilen ülkeler de dâhil.
SAĞLIK VAATLERİ DEVAM EDİYOR AMA…
2022’nin kasım ayında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde yaptığı açıklamada HPV aşısının ücretsiz olacağını duyurarak, “HPV aşısının uygulanması konusunda bir çekincemiz asla yok, ancak ülkemizin sosyal gerçekliklerinden kopuk kararlar alınmasının kimseye bir faydası yok. Yaptığımız planlamaya göre, yaş gruplarını ve medeni hâl durumlarını dikkate alan bir plan hazırlığındayız. Belirlenen bir grupla aşılamaya başlayacağız ve kapsamını kademe kademe genişleteceğiz.” ifadelerini kullandı.
Aylar boyunca Sağlık Bakanlığı tarafından konuya ilişkin hiçbir açıklama yapılmadı. 9 Kasım 2023’te yeni bir açıklama yapan Bakan Koca, “HPV aşılamaları kısa sürede başlayacak, tedarik için firmalarla görüşmeler devam ediyor. Firmalarla pazarlıkta elimizi kuvvetlendirmek için talebi üretenlerden destek istiyoruz.” diyerek tedarik için firmalarla görüşmelerin devam ettiğini belirtirken aşılamaların kısa sürede başlayacağını da duyurdu. Fakat henüz bu konuda bir adım atılmadı.
11 Mart 2024 tarihine geldiğimizde ise bir vaat daha duyuruldu. 31 Mart’ta gerçekleşecek yerel seçimlere sayılı günler kala, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bir dönem daha devam etmesi hâlinde hayata geçireceği vaatleri açıklarken, “En önemli konulardan biri de kadınlarımızın sağlığı. Biz biliyorsunuz ilkleriyle ünlü bir belediyeyiz. Yine Türkiye’de bir ilke imza atacağız. Rahim ağzı kanserini önlemek amacıyla, 30 yaş altı ve sosyal destek alan kadınlarımıza HPV aşı uygulamasını başlatacağız.” ifadelerini kullandı.
KADINLARIN HAK TALEBİ DE SÜRÜYOR
Öte yandan Türkiye’de de HPV aşısının ücretsiz uygulanması için kampanyalar yürütülüyor. HPV aşısının Türkiye’de ulusal aşı programına dâhil edilmesi, defalarca Meclis gündemine taşındı. Yıllardır kadınlar, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, avukatlar ve doktorlar konuyu sık sık kamuoyuna taşıyarak ücretsiz aşı talebiyle mücadeleyi sürdürüyor. Bu doğrultuda verilen emsal kararlar da var elbet. Örneğin, doktor tavsiyesi üzerine rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısını yaptıran üniversite öğrencisi D.Y, tek dozu 695,97 TL olan aşı bedelinin karşılanması için Sosyal Güvenlik Kurumu’na açtığı davayı kazandı. Mahkeme, ilaç bedelinin 5 Ağustos 2021 tarihinden itibaren işlemiş faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine hükmetti.
“MÜSLÜMAN ÜLKELERDE GEREK YOK SÖYLEMİNİN AKSİNE…”
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Asuman Doğan birçok ülkede 9-14 yaş arası çocuklara aşı yapıldığını hatırlatarak aşının ücretsiz temini durumunda kanser tedavisine yönelik maliyetin azaltılacağına değindi:
“Sağlık Bakanlığı’nın ve idarecilerin öne sürdüğü, ‘Müslüman ülkelerde ulusal aşı takvimine alınmasına gerek yok’ söyleminin aksine Müslüman ülkelerde dahi ücretsiz aşı politikası uygulanıyor. Türkmenistan’dan Kırgızistan’a kadar… Zaten 150’ye yakın ülkede uygulanıyor. Çünkü siz aşıyı ücretsiz olarak temin ettiğinizde, daha sonra ortaya çıkacak kanserin tedavisi için maliyeti azaltmış oluyorsunuz, çok ciddi anlamda maliyet düşüyor. Ayrıca tarama testlerinden de kâr etmiş oluyorsunuz.
Örneğin, İsviçre’de 10 yıl boyunca bu aşılar uygulanmış. Şu anda neredeyse yok denecek kadar az HPV virüsü var. Ülke ekonomisi açısından da değerlendirebiliriz ve bu durumda maliyet etkin diyebiliriz. Maliyet etkin şu demektir: Siz aşılamayı yapmadığınızda, virüs sebebiyle kansere yakalanan hastaların tedavisinde ve taramasında çok çok daha fazla para harcayacaksınız. Aşılamayı yaparsanız, ciddi anlamda maddi olarak kazançlı olacaksınız.”
Türkiye’de uygulanan dokuzlu aşının yüzde 90 üzerinde koruma sağladığını belirten Doğan, sözlerini sonlandırmadan önce şu ifadeleri kullandı:
“Herkesin, özellikle de kadınların, ilk ilişkide yüzde 40 oranında HPV ile karşılaşma olasılığı var. Yani bu çok yüksek bir oran. Bütün HPV hastalarının kansere yakalandığını söyleyemeyiz elbette ama ilk cinsel ilişkide bile HPV ile karşılaşma olasılığı çok yüksek. Bu nedenle aşının bir an önce yapılması lazım, özellikle erken yaşlarda… Bunun temel hak olduğunu söylemek gerekir.”
“ULUSAL AŞI TAKVİMİNE ALINMAMASI KADIN SAĞLIĞINA KARŞI BİR TEHDİT”
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği gönüllü avukatı Çisel Demirkan, HPV aşısının ücretsiz olması gerektiğinin altını çizerek, “Ücretsiz, eşit ve bilimsel sağlık hakkı; kaynağını Anayasa’nın değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilkeleri arasında yer alan sosyal devlet ilkesinden almaktadır. Sosyal devlet yurttaşlarının sağlık hakkı başta olmak üzere tüm sosyal ihtiyaçlarını karşılayan devlettir. HPV aşısının ulusal aşı programına dahil edilerek 9 yaşından itibaren çocuklara uygulanması durumunda, kadınlar için öldürücü bir kanser türüne karşı önlem almak ve toplum sağlığını korumak mümkündür.” ifadelerini kullandı.
Demirkan, HPV aşısının 9-14 yaş aralığından başlayarak tüm bireylere uygulanması gerektiğini belirtirken erişim sorununu da ele aldı:
“3 doz yapılması gereken bu aşıya maddi olanaksızlık sebebiyle erişim çok zor. Asgari ücretle çalışan bir emekçinin, öğrencinin ve toplumun bu fiyatlara aşıyı temin etmesi imkânsız. Yaşama hakkı, diğer tüm hakların özünü oluşturmaktadır. Diğer hakların kullanılabilmesi için öncelikle sağlıklı bir yaşam sürebilmek gerekmektedir. Sağlıklı olmayan, sağlığı korunmayan, ekonomik ve sağlık sorunları çözülemeyen insanın diğer hakları ile ilgili güvencelerinin anlamı olamaz. Rahim ağzı kanseri gibi ölümcül bir hastalığın önlenmesi için gerekli adımları atmayan devlet, açıkça yaşam hakkımızı, dolayısıyla sağlık hakkımızı ihlal ediyor demektir.”
Ayrıca dernek tarafından alınan kararlardan ve açılan davalardan da söz eden Demirkan, “Bugüne kadar aldığımız kararlar, açtığımız davalar, başlatılan aşı bursu çok kıymetli bir mücadeleyi ördü. Kazanılan dosyalarda, mahkeme kararlarında, uzmanlarca verilen bilirkişi raporlarında açıklıkla gördük ki; bu aşı sağlığımız için, toplum sağlığı için vazgeçilemez. Rahim ağzı kanseri gibi ölümcül ve büyük acılara sebep veren bir hastalığı daha 9-14 yaş aralığındayken yapılabilecek küçük bir aşıyla önleyebilecekken bu aşının ulusal aşı takvimine alınmaması kadın sağlığına karşı bir tehdittir. Biz Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak verdiğimiz bu mücadelede aldığımız her kararda, bu aşının ne kadar kıymetli olduğunu her defasında kanıtladık. Verilmeyen sözler tutulmalı, hpv aşısı acilen ulusal aşı takvimine alınmalıdır.” diyerek çağrıda bulundu.
“İKTİDAR, PİYASALAŞTIRMA VE ÖZELLEŞTİRME KISKACIYLA SAĞLIK ALANINDA DA YIKIM YARATTI”
Doç. Dr. Evren Haspolat ise maddi gerekçelerle, tedavisi bulunmuş hastalıkların tedavisinin yapılmadığı ya da bireyler henüz hastalığa yakalanmadan bulaşımı engelleyen aşı türü koruyucu yöntemlerin mevcut olduğu hastalıkların engellenmediği her durumda, sağlık hakkının ihlal ediliyor olduğunu belirterek, “Üstelik milli geliri itibariyle bunu karşılayabilecek imkânları olan devletlerin, gelir dağılımı adaletsizliği nedeniyle yurttaşlarını mümkün olan tedavi yöntemlerinden mahrum ettiği her durumda, bu ihlal daha görünür olmaktadır. Türkiye’de genel olarak son dönemlerde giderek derinleşen sağlık hakkı ihlalleri (randevu bulunamaması, acil hastalara 1 yıl sonraya görüntüleme randevularının verilmesi, uzman doktor eksikliği ya da doktorların kamudan kaçışı gibi sorunların yol açtığı ihlaller) ve özel olarak da HPV bu kapsamda değerlendirilmelidir.” dedi.
Aynı zamanda ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın bir dönem daha göreve gelmesi durumunda Ankara’daki 30 yaş altı ve sosyal destek alan kadınların ücretsiz HPV aşısı olabileceğine dair vaadini değerlendiren Haspolat, bunun yerel yönetimlerin görev alanı dışında yer alan bir hizmet olduğunu belirtti ve şunları ekledi:
“HPV aşısı; Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ortak sorumluluk alanında verilmesi gereken merkezi bir kamu hizmetidir. Ancak AKP iktidarı 22 yılın sonunda kamu hizmetinin pek çok aşamasında piyasalaştırma, özelleştirme kıskacıyla yarattığı yıkımı sağlık alanında da yaratmıştır. Bu nedenle Mansur Yavaş’ın sosyal açıdan desteğe ihtiyacı olan, dolayısıyla sağlık imkânlarına erişemeyen kadınlar için HPV aşısı yapma vaadi, hem bu konuya yönelik tüm kesimlerde toplumsal farkındalığı artırırken hem de eş zamanlı olarak iktidarın halk sağlığı konusundaki açıklarını topluma gösterme imkânı yaratıyor (Nitekim Fahrettin Koca, Kasım 2022’de tüm kadınlara HPV aşısının ücretsiz yapılacağını duyurmuştu ama duyuru olarak kaldı). Söz konusu durum ise yerel yönetimler eliyle iktidarın çözemediği çok boyutlu sorunları çözen bir muhalefet partisinin, hükümet olduğunda halka hangi alanlardan yeni imkânlar yaratacağını göstermesi açısından da önemli. Ancak bu, gerek parti düzeyinde gerekse farklı sorun alanları üzerinde bütünlüklü bir çözüm ve iktidar programı olarak oluşturulmadığı ve tekil belediye başkanlarının kendi siyasal gündemlerinin bir uzantısı olarak kaldığı sürece de iktidarın açıklarını kapatmak anlamında bir risk de barındırır. Buna da dikkat edilmelidir.”
“KADIN SAĞLIĞI POLİTİKALARINI ETKİLEYEN EN ÖNEMLİ KONU AKP İKTİDARININ KADINA BAKIŞIDIR”
2023 itibariyle ilk yüzde 20’lik dilimin ülke gelirinin yüzde 49,8’ini alırken son yüzde 20’lik dilimin gelirin yüzde 5,9’unu aldığını ve orta tabakaların istikrarlı olarak üst tabaka lehine eridiğini dile getiren Haspolat ayrıca iktidarın kadına bakışını ele alarak şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da sahip olduğu gelir ve ekonomik büyüklük ile orantısız bir konumda bulunuyor. Çünkü gelir son derece adaletsiz dağılıyor. Bu olumsuz koşullardan doğal olarak sağlık alanı, kadınlar ve özel olarak da yoksul kadınlar doğrudan ve tabii ki olumsuz etkileniyor. Çünkü devletin gerekli sorumlulukları üstlenmediği koşullarda maddi imkansızlıklar içindeki kadınlar en temel beslenme ve barınma ihtiyaçlarını zor karşılarken, paralı bir aşıyı yaptıramıyor. Ama gelir adaletsizliği boyutunun dışında ve ondan daha önemli olarak iktidarın kadın sağlığı politikalarını etkileyen en önemli konu AKP iktidarının kadına bakışıdır. Kadın AKP iktidarı için anayasal, yasal hakları olan erkekle eşit bir insan, yurttaş değildir. Aile içinde eritilmiş annedir, eştir, ev hanımıdır. Bu kapsamda da ondan beklenen, çocuk doğurması ve eşine karşı sorumluluklarını yerine getirmesidir. Bunun dışında özel olarak bir kadın algıları olmadığı için, kadının sağlığı da doğrudan bir ilgi alanı oluşturmamaktadır. HPV aşısını da diğer kadın sağlığı politikalarını da bu bağlamda değerlendirmek gerekir.”