AI Destekli Sanat Üretimi: Yeni Bir Çağ mı?

Yapay zeka (AI) teknolojilerinin hayatımıza kattığı kontrol edebilme ve özgürleştirebilme olasılıklarını ayrı yazılar ile ele almak istiyorum. Bu yönler birbirinin tersi olarak çalışabildiği gibi birbirini tamamlamakta. Ayrıca ikisi de olumlu ve olumsuz sonuçlar doğurma potansiyeline sahip. 

Teknolojik gelişmeler ile bilgi edinim ve uygulama şeklimizin değişmeye başlayacağı bir gelecekten bahsedebiliriz. En temel değişimlerden bir tanesi ise mesleklerin giriş seviyelerinin düşmesi olacak gibi duruyor. Bunu bugünkü anlamıyla o mesleğin sahibi olmak olarak okumamak gerekir. Ancak amaçladığımız ürünleri elde edebilmek için emek verdiğimiz, geçmemiz gereken aşamalardan bazıları gereksizleşmeye şimdiden başladı. 

Konumuza örnek olması açısından son zamanlarda da sıkça tartışılan “Generative AI”  (oluşturucu yapay zeka) modelleri ile üretilmiş görseller ve resim sanatı üzerinden devam etmek istiyorum. Benzer bir tartışma şimdilik kodlama, yazı, ses ve müzik üretimi alanlarında da yapılabilir. İlerleyen günlerde bu alanların sayısı da git gide artacaktır. En son söyleyeceğimi en başta söyleyecek olursam; AI modellerinin bizim rakibimiz veya aleyhimize çalışan teknolojiler olmadığını, aksine bizi hızlandıracak ve daha ileri işler yapabilmemizi sağlayacak araçlar olduğunu düşünüyorum. 

Son gelişmeleri de ayrı dönem olarak hesaba katarsak, malzemeye erişim ve teknoloji eksenli görsel üretimi ve tasarımın evrimini; Rönesans ve öncesi, sanayi devrimi, dijital dönüşüm ve yapay zeka dönemi olarak ayırabiliriz. 

Rönesans ve öncesi için doğal malzemelerin erişilebilirliğinin sanatçıları en çok sınırlayan olgulardan biri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ayrıca uzun süreçler gerektiren hazırlık ve uygulama teknikleri, sanatçıların yaratma süreçlerini zorlaştıran faktörlerdendi. Örneğin renkler için pigmentlerin elde edilmesi, öğütülmesi ve birtakım işlemlerden daha geçirilmesi gerekmekteydi. Benzer şekilde eserin işleneceği yüzeyin de uygun sonuca ulaşabilmek için ön işlemlerden geçmesi gerekiyordu. 

Endüstri devriminin üretim malzemelerini standartlaştırması, sadece sanatçıların işini kolaylaştırmadı, aynı zamanda sanatın daha geniş kitlelere yayılmasını ve akımlarının çeşitlenmesini sağladı. Malzemelere erişim daha kolaydı. Sanatçılar -aksini yapmak istemedikleri sürece- farklı koşullara sahip malzemeleri kendilerine uygun hâle getirmeye çalışmak zorunda değillerdi.

Dijitalleşme ise malzemenin niteliğini toptan değiştirdi. Artık sanatçılar fiziksel dünyanın sınırlarını da aşıp özgürleşmişlerdi. Geleneksel olarak anılabilecek standart malzemeleri kullanmak ve sınırlarını zorlamak, pek çok yönden anlamını yitirmeye başladı. Dijital araçlar; sınırsız düzeltme, deneme yapma olanağı, daha önceden üretilmiş bir dokunun ve fırçanın sınırsız şekilde kullanılabilmesi ve düzenlenebilmesi, aynı anda pek çok katman üzerinde çalışabilme ve her katmanı ayrı ayrı değiştirebilme gibi değişiklikler getirdi. Tüm bu dönüşümler; geleneksel malzemenin üreticileri için de işlerini evrimleştirmeleri gerektiği, yoksa yok olacakları sinyalleri de barındırmaktaydı. 

Bugün ise yeni bir dönüşüm dönemindeyiz. 

AI modellerinin işleme yeteneğinin, eğitim verilerinin niteliği ve niceliği ile sınırlı olduğunu biliyoruz. Ancak deneyimlerinden yola çıkarak çeşitli stratejiler kurabildiklerini ve eğitim içeriğinde öngörülmemiş sonuçlar üretebildiklerini de görebiliyoruz. Memeli beyninden esinlenerek ve oluşturduğumuz güçlü algoritmaların da yardımıyla geliştirdiğimiz bu teknolojinin öğrenme şekli, pek çok yönden insanın öğrenme biçimini andırıyor. (Bu paragrafta bahsettiklerime, özellikle insan öğrenimi ile farklarına ve benzerliklerine, ileriki yazılarımda tekrar değinmek istiyorum.)

Diğer tüm aşamalarda değiştirdiğimiz her gereklilik gibi şimdi de yavaş yavaş görsel üretimi için öğrenmemiz gereken tekniklere harcayacağımız süreyi azaltıyoruz. Bugün için şart olan tekniklerin bazıları, yarın sadece o şekilde sanat üretmek isteyenlerin uyguladığı geleneksel yöntemler hâline gelecek. Bu, otomatik sanat üretimi demek değildir. Aksine sanatın, sanata girişin demokratikleşmesidir (daha erişilebilir ve katılımcı olmasıdır).

Söylediklerime yapılabilecek en temel eleştirilerden biri ise şudur: AI, yalnızca insanların yaptıklarını tekrar ederek öğreniyor, üretmiyor. Kısmen de olsa haklı olan bu söylemin gözden kaçırdığı iki yön olduğunu düşünüyorum: Öncelikle insanın ve yapay zeka modelinin öğrenme şekli birbirine benziyor. İnsan da gelişebilmek için var olanı taklit etmek durumunda. Onu ayıran şey, tekrar ettiği sürenin miktarı değil, dünyada geçirdiği zaman, anlam dünyası, geçmişi ve kişiliğinin eserlerine kattıkları olabilir. Aksi takdirde, birbirimizi taklit etmiyor ve esinlenmiyor olsaydık, akımlardan bahsedemez, eserlerin özelliklerinden ötürü hangi dönemde üretildiğini tahmin edemezdik.

Hatalı olduğunu düşündüğüm ikinci boyut ise eleştirinin yapay zekayı sanatçının rakibi olarak görmesi ile alakalıdır. Aksine bu kendi evrenini ve eserlerini yaratmada sanatçı için ileri bir fırsattır. İş akışını kısaltma ve üretimini yatayda, dikeyde zenginleştirebilme fırsatıdır. Yapılan işlerin süresinin kısalması, o sürede farklı şeylerin ortaya konmasını sağlayabilir. Üreticiliğinin sınırları azalan insanın sanat evriminin, interaktif sanat eserlerine ve performanslara doğru evrileceğini düşünüyorum. Asırlar boyunca her gelişmeyle üretimi kolaylaştırdık ve bu sayede o güne kadar ortaya konulabilmiş çıtayı daha yukarı taşımayı başardık.

Üretiminin kolaylaşması, işin fırsatçısını da beraberinde getirecektir. Ancak, müzisyenler AI tarafından üretilmiş kısa bir girişi ilham amacıyla kullanabilir veya ürettiği ürünü AI aracılığıyla daha önce yapamadığı şekilde dönüştürebilir. Burada soru, sanatçının algısına sahip birey ile herhangi bir fırsatçının eserinin aynı kalitede olup olmadığıdır.

Öte yandan, her ne kadar bazı yasalar çıkarılmaya ya da teknolojiler geliştirilmeye çalışılıyor olsa da (görsellerin bazı piksellerini insanın anlamayacağı biçimde değiştirerek yapay zeka modelleri tarafından okunmasını engelleyecek AI gibi) şimdiye kadar edindiğimiz deneyim, üretici yapay zekaları sınırlamanın onları geliştirmek kadar kolay olmadığı oldu.

Pandora’nın kutusu açıldı. Kendimizi değiştirmek ve bununla yaşamayı öğrenmek durumundayız. Belki de kızmamız gereken, geliştirilmiş olan sıradan bir teknoloji değil de, sanatçıyı ve diğer pek çoğunu açlıkla tehdit eden toplumsal örgütlenmemizdir.

Yapay zeka mesleğinizi elinizden alacak mı? 

Bir Mütevazılaştırma Aracı Olarak Yapay Zeka

Yapay Zeka Hemşireler: Sağlıkta Devrim mi Yoksa Risk mi Taşıyor?

Elon Yaptı Gene Yapacağını

Gökhan Zan ve Ötesi: “Deepfake mi, Montaj mı, Üretilen Ne ise…”