Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in merakla beklenen görüşmesi bitti. Aynı takım elbiseler, boş koltuklar, makam katında merhabalaşmalar ve bir futbol maçı uzunluğunda süren buluşma…
Adres AKP Genel merkeziydi. Taraflardan şimdilik resmî açıklama yok. CHP kaynaklarından sızan bilgilere göre ise Cumhurbaşkanı Erdoğan iade-i ziyarette bulunacak.
Fikir Gazetesi, simgeler, siyasi iletişim ve alt metinler üzerinden çokça yoruma gebe olan buluşmaya dair ilk intibaları Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı, siyaset bilimci Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ile konuştu.
Çarkoğlu’na göre ilk bakışta politik satranç tahtasında avantajlı görünen Erdoğan. Üstelik Erdoğan söz konusu görüşmeyle İmamoğlu’nu da ekarte etmeye yönelik bir hamle yapmış da olabilir.
“ŞİMDİLİK İÇERİKTEN ÇOK SEMBOLİZMLİ GÖRÜŞME”
Önce liderlerin görüşme mekânı ve süresiyle başlayalım dilerseniz. Bir futbol maçı uzunluğunda, 1 saat 35 dakika sürdü. Resmî açıklama planlanmıyor bugün itibarıyla. CHP Genel Başkanı Özgür Özel çıkarken gazetecileri de pas geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Özel’i AK Parti Genel Merkezi’nde kabul etti. Bunun ne gibi bir sembolik anlamı olabilir siyaseten ya da siyasal iletişimde? CHP tabanının saraya gittiği tepkisinden sakınmak için olabilir mi?
Olabilir. Yani büyük ihtimal budur açıkçası. Ama daveti yapan taraf bunu tercih etmiş gibi gözüktüğü için. Diretmiş olsaydı gitmezdi diye tartışmaya lüzum yok. Böyle bir sembolizm olmuş olabilir burada. Şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla görüşmede içerikten ziyade sembolizm var denilebilir. Hemen hiçbir şey bilmiyoruz.
BOŞ KOLTUK…
Bildiğimiz bilgi kırıntıları şunlar. Yargı kararlarıyla ilgili dosya, ekonomi, belediyelerin borçları meselesi, anayasa, öğretmen atamaları, 1 Mayıs ve Gazze gibi konuların ele alınmış olabileceği söyleniyor. Ama her iki taraftan da direkt bir açıklama olmadığı için bunlar üzerine yapılacak herhangi bir yorum doğal olarak havada kalacak. Lakin görüntülerde, makam odasında boş bir koltuk dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oturduğu koltuğun cumhurbaşkanlığı makamını temsil ettiği, sağındaki boş koltuğun ise AKP Genel Başkanlığı koltuğunu temsil ettiğine dair spekülasyonlar var… Sonuçta AKP protokolünün başındaki kişi boş bir koltuk bırakmaz orada… Bunun hiçbir manası yok mudur, taktik midir?
Yani açıkçası o koltuk resmi beni rahatsız etti, onu söylemem lazım. Nasıl oluyor da böyle bir şeyi kabul ediyor CHP ekibi? Ben açıkçası anlamakta zorlanıyorum.
Niye?
Çünkü yani davetli birisi var da gelmedi mi? Yani birebir eşitler arasında bir görüşme değilmiş havası da yaratıyor. Yani böyle olmaması beklenir. Yani Amerikan başkanıyla görüştüğünüz zaman da başkanın bir sürü şapkası var. Her şapkası için bir boş koltuk bırakması olacak şey değil yani. Bu biraz garip bence ama orada tecrübeli bir isim daha var.
“NAMIK TAN’IN TANIKLIĞI, ORADA BULUNMASI ÖNEMLİ”
Evet, Namık Tan, bir kariyer diplomatı, emekli büyükelçi. CHP İstanbul milletvekili. CHP’de herkesin üzerinde ortaklaştığı bir isim. Siyasi iletişim açısından nasıl değerlendirirsiniz?
Güvenilir bir isim olarak birebir görüşmede bir tanıklık ihtiyacı olabilir. “Yarın bunu konuştuk, hayır onu konuşmadık” falan türünde şeyler böyle zamanlarda oluyor biliyorsunuz.
Tabii mahal bırakmayacak bir isim o anlamda…
Yani iki tarafın da bilinen tanınan, güvenilen isimlerin orada olması böyle bir tartışmayı engelleyecektir. Ama yani hakikaten niye boş koltuğu kabul ettiler ben anlamakta güçlü çekiyorum. Yani en azından görüntü olarak hoş bir görüntü değil. Ama bence fazla da spekülasyon yapmamak lazım. Önemserseniz önemli olur, önemsemezseniz önemsiz olur.
Tabii şunu da hatırlamak lazım. İsrail’deki büyükelçinin başına gelenler.
Oğuz Çelikkol…
Evet. Alçak koltuk krizi. Demek ki bunlar önemli şeyler. Seyrettiğim zaman “Ne diyor bunlar ya?” diye düşündüydüm ama sonra dediler ki “Yok olmaz, öyle bir koltukta oturmaması gerekirdi” Burada da benzer bir durum var mı? Şimdi hiç spekülasyon yapmadan geçiştirmek en doğrusu yoksa anlaşmazlık doğar buradan.
“İKİ TARAF KENDİNE PUAN YAZMAYA ÇALIŞACAK, İMAMOĞLU İKİNCİ PLANDA”
CHP Genel Başkanı Özel’in Cumhurbaşkanı ile görüşmesini yerel seçimlerden zaferle çıkmış Özel için liderliğini perçinleyecek bir test olarak görenler, iktidar-muhalefet ilişkisinin normalleşmesi açısından yorumlayanlar ve eski genel başkan Kılıçdaroğlu gibi eleştirenler oldu. Bu görüşme kısa ve orta vadede hem CHP hem AKP hanesine nasıl yazılacak, nasıl etkileri olacak?
Benim kanaatim iki taraf da bu görüşmeden de kendine bir puan yazmaya çalışacaktır. Yani yoksa bu söylediğiniz gündemle bir araya gelmiş olmalarının bence hiçbir önemi yok. Zaten biz sıradan vatandaşlar da bir araya geldiğinde üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri konuşuruz. Ki; bu insanlar sorumluluk mevkiindeler. Daha çok karar alınması beklenen üç-beş konuyu konuşacakları gayet aşikâr. Orada önemli olan her konuda kim ne dedi ve anlaşabildiler mi?
Onu bilmediğimiz sürece bunları konuşmuş olmalarının hiçbir anlamı yok. Örneğin Gazze konusunda iki tarafın da anlaşması beklenebilir. Ama biliyoruz ki İmamoğlu örneğin Hamas konusunda çok net bir tavır aldı.
“Terör örgütü” dedi.
Evet. Şimdi CHP Genel Başkanı, Gazze meselesinde benzer bir görüş mü dile getirdi yoksa AK Parti ve Erdoğan ile daha uyumlu bir görüş mü dile getirdi? Bunları düşündürtmesi dahi aslında Erdoğan’ın bence 1-0 önde olduğunun göstergesidir. Niye? Çünkü yani şu anda İmamoğlu ikinci plana itilmiş durumda.
Bir anlamda ekarte edilmiş gibi mi?
Zaten belediye başkanı olduğu için böyle bir güçlük çekmesi beklenir. Elbette ulusal düzeydeki siyasette aynı derecede söz sahibi olması biraz zor şu aşamada. Ama en azından Erdoğan şunu tercih etmiş gözüküyor: “Siz tek başınıza karşımda olun ki; ben bir anlamda. daha rahat muhalefetle ilişki kurabileyim”
“Muhatabımı bileyim” çerçevesinde siyasi satranca devam edeyim gibi mi?
Hem muhatabımı bileyim hem yani İmamoğlu’nun gücünü bir anlamda zayıflatayım. Çünkü Özel ön plana çıktıkça İmamoğlu da ikinci plana itilmiş oluyor otomatikman.
“CHP’NİN AKP İLE İŞ BİRLİĞİ YAPACAĞINI SANMAM”
CHP kaynaklarından bir açıklama geldi. İlk gelen bilgi, görüşmenin olumlu bir havada geçtiğine dair… Sonuçta 1 saat 35 dakika görüşüldü. Hani çıkarken en azından Özel’in hâli tavrı bunu yansıtıyordu. Peki bir görüşme Türkiye’deki kutuplaşmayı nereye getirir? Bir adım mıdır? Gereksiz ümitvarlık mıdır?
Açık söylemek gerekirse, bence Türkiye’deki kutuplaşma öyle bir görüşmeyle bitecek türden bir kutuplaşma değil. Dolayısıyla bu olumlu yönde atılmış bir ufak adım diye düşünülebilir. Bakalım iş birliği yapabilecekler mi? Açıkçası hem anayasa değişikliklerinde hem Gazze’deki prensip etrafında gerekse diğer alanlarda kolay kolay iş birliği yapabileceklerini ben zannetmiyorum. İş birliği Özel’e ne getirir? CHP’ye getirisi ne olur? Onu da görmekte zorlanıyorum. Çünkü nihayet olarak yani memleket meselesi diye düşündüğümüz her konuda dahi aslında bölünmüş bir kamuoyu ile karşı karşıya olacaklar. Burada birlikte iş yapıyor olmak aslında Erdoğan ve AK Parti performansının başarıyla yürüdüğü bir intiba bırakacaktır. Böyle bir intiba yaratmak için CHP için nasıl bir getirisi olacak bir şeydir onu ben açıkçası görmüyorum. Yani biz istedik de onlar yaptılar. Kılıçdaroğlu da zamanında böyle şeyler söylüyordu hatırlarsanız. Değişik politikalarda ilk önce biz bunu dile getirdik, sonra biz taklit ettiler şeklinde görüşler” dile getiriyordu. Ama bunların hiçbir zaman Cumhuriyet Halk Partisi’ne yarar sağladığını ben görmedim. Dolayısıyla yani Halk Partisi’nin buradaki getirisi ne olacak onu göremiyorum. Halbuki AK Parti’nin buradaki ve Erdoğan’ın buradan kazancı elbette “Ben herkesi yönetebiliyorum” diyebilmektir. Üstelik istediğim kadar sandalyeyle bir odada da görüşüyorum.
Tam da onunla ilgili CHP kaynaklarından yeni bir dizi açıklama daha geldi. Olumlu havada geçtiği ifadesinin ardından oturma düzenini doğru bulmamış Özel. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Cumhuriyet Ateşi” diye bir obje hediye edilmiş. Belki en önemli olan kısım bizi simgesel boyuttan biraz uzaklaştıracak olan- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP’ye iade-i ziyarette bulunacağı… Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Bu daha olumlu tabii. Ama yine ben içeriğe bakmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü buradan eğer anayasanın değişiklikleri konusunda Cumhuriyet Halk Partisi ile iş birliği yapmak gibi bir şey çıkacaksa, nasıl olacak? Açıkçası görmekte zorlanıyorum ben.
Size göre en önemli gerekçeler nedir? Neden anayasa konusunda iki partinin çalışma olasılığı güçtür?
Yani bence Özel’in yapmış olduğu ilk tepki, vermiş olduğu ilk tepki en doğru tepkiydi. Yani şu anda anayasa maddelerinin ihlal edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Yani hukuk düzeninin olduğundan bahsetmek mümkün değil. Hiçbir hukuki prensibin gözetilmediği pek çok. Pek çok durum var yani. Gerek Kavala gerek Demirtaş gerek benzeri türden birçok kişi aslında birçok hukukçunun dile getirdiği gibi hukuksuzca muameleye tabi oluyorlar. Şimdi böyle bir ülkede muhalefet anayasayı da birlikte değiştirelim diye bu uygulamanın aslında doğrudan bire bir sorumlusu olan bir yönetim ve iş birliğine giderse bence yanlış bir yol olur. Dolayısıyla yani anayasa değişikliğinde ben hiçbir şekilde iş birliği yapılabileceği kanaatimde değilim. Ama tabii bu benim fikrim.
“ERDOĞAN HERKESİ YÖNETİYORUM ALGISI YARATMA PEŞİNDE”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sırtında seçim başarısızlığı yükü olduğu için mi bu görüşmeyi kabul etmek zorunda kaldı? Kimi kesimlerce dile getirildiği gibi Erdoğan söylemini değiştirip yumuşama emaresi gösterebilir mi?
Tarihi geriye alıp alternatif tarihi girişme durumunda nasıl davranacaklarını bilmemiz mümkün değil. Ama seçimi kazanmış görünen bir muhalefet var. Yani belli başlık göstergelerinin hepsinin daha önünde çıkmış durumda. O anlamda seçmen desteği zayıflamış bir cumhurbaşkanlığından bahsediyoruz. Ama yine de şunu unutmak lazım. Bu bir yerel seçimdi. Erdoğan bunu bir genel seçim, bir cumhurbaşkanlığı seçimi gibi hiçbir zaman görmeyecektir. Ve hiçbir zaman kendi desteğinin de ikinci planda kaldığını da kabul etmeyecektir. Sonuç olarak alacağı nirengi noktası Mayıs 23 seçimleri olacaktır. Niye Mart seçimlerini ön planda tutsun? “Mart seçimlerinde yerel yönetimlerde bir mesaj aldık.” Zaten bunu söyledi ama bu “İkinci partiyiz” anlamında hiçbir şekilde yorumlanmayacaktır. Erdoğan’ın da böyle bir yoruma gireceğini zannetmiyordum. Şimdi Erdoğan buna rağmen bir görüşmeyi kabul etmiş olması olumlu. Ama bu olumlu görüşünün arkasında bence mutlaka kendi hanesine kazanç olarak yazılacak birkaç konuda açılım bekleyecektir Cumhuriyet Halk Partisi’nden. Bunun bir tanesi anayasa olabilir. Bir de hiç konuşulmayan başkaca konular da orada görüşülmüş olabilir.
Yani güvenlik meseleleri mesela… Olası operasyonlar…
Namık Bey’in orada olması o anlamda bu beklenti dolayısıyla da gerçekleşmiş olabilir. Tabi Cumhuriyet Halk Partisi bildiğim kadarıyla hükümetin politikalarına katılmıyordu.
Asker göndermesi vs. Kılıçdaroğlu zamanında hayır oyu veriyordu. DEM Parti ile birlikte…
Eğer güvenlik ve terör ekseninde bir iş birliği söz konusu olursa bu DEM Parti ile CHP’nin de arasını açacak bir konu. Ve doğrudan AK Parti’nin hanesine bir kazanç olarak yazılacaktır. Böylesine acil bir durum, bir ihtiyaç var da biz mi görmüyoruz? Onu da değerlendirmek mümkün değil. Yani kısaca benim beklentim, kim ne kazanacağını düşünerek bu toplantıdan ayrılıyor ya da bu toplantıları devam ettiriyor. İkincisinin yapılması demek, bir anlamda şöyle de yorumlayabilirsiniz. Evet konuştular, hemen hiçbir konuda belki anlaşamadılar. Şimdi şekli bir iade-ziyaret var gibi gözüküyor ama aslında aynı tartışmaya devam edecekler. Belki bir şey çıkar düşüncesiyle. Öyle zannediyorum ki bu pek öyle şey kalacak bir konu değil. Ne konuşulduğunu büyük ihtimal duyarız. Duymazsak daha ciddi bir konu var demektir. Yani duyulmaması bence biraz sıkıntı. Gizli tutulacak ne olabilir ki? Ortada bir siyasi satranç var. İki taraf kendi hanesine bir şekilde yazmaya çalışıyor.
Burada anladığım kadarıyla siz görüşmeden avantajlı çıkacak olan tarafın biraz daha Cumhurbaşkanı Erdoğan olabileceği kanaatindesiniz…
Görüntü itibarıyla hem boş koltuk hem konular vs. bir de Cumhuriyet Halk Partisi içindeki liderlik mücadelesinde bir anlamda bir tavır alınmış olması Erdoğan’ın yararına olan konular. Bakalım ne olacak, göreceğiz.
Son soru hocam. CHP Genel Başkanı görüşme öncesi eski CHP genel başkanlarıyla bir fikir teatisinde bulunmuştu. Şimdi de Ahlatlıbel’de önceki genel başkan Kılıçdaroğlu ile akşam yemeğinde bir araya gelecekmiş. Tabii CHP farklı bir kültür, diğer partilere kıyasla…Nasıl yorumlarsınız?
Özgür Özel yeni bir genel başkan ve partide bir şekilde birlik havasını da sağlamaya, oturtmaya çalışıyor olabilir. Tür görüşmeleri zaten yaptı. Partide böyle bir gelenek olduğu da söylenebilir. Yani şunu unutmamak lazım. Cumhuriyet Halk Partisi dışında benim bildiğim hiçbir partide, şimdi İYİ Parti de gruba katıldı. Bir eski genel başkan yok başka partilerde.
Yani MHP’de yok, AK Parti’de yok. Dolayısıyla yani böyle bir uzun listenin olması Cumhuriyet Halk Partisi’nde tabii bir danışma akil insanlar grubundan bir fikir alma olanağı yaratıyor. Ama tabii aslında belki aynı derecede ya da belki daha önemli olan partinin kendi kurullarında görüş alışverişinde bulunmuş olmasıdır. Sonuç olarak bu eski genel başkanlar parti yönetiminde söz sahibi değiller. Ama esas önemli olan görüşme partinin içinde kim ne dedi, bir fikir birliği var mıydı bu konuda? Bence esas bilmemiz gereken o. Çünkü esas onların tutumu bence de belirleyecek.
Prof. Karakaş: Belediyeler Şoförün Yanında Para Toplayan Muavin Gibi
Prof. Yılmaz: DPT, Belediyeler İçin Kritik Bir Rol Üstlenebilir
Derya Kömürcü: Koşullar İktidar Değişikliği İçin Oldukça Müsait