Normalleşme deyince ülkenin her an fikir ayrılığına düşmeye hazır muhalif kesiminden farklı itirazlar ya da destekler yükseldi. Normalleşmenin, Erdoğan’a bir “favor” yani iyilik yapmak olarak ortaya konmasından tutun da normalleşmenin dikensiz gül bahçesinin kapılarını aralayacağına dair duygular paylaşıldı. Hepsine kısmen hak vermek mümkün. Ama ben kendi açımdan normalleşmeyi şöyle değerlendiririm.
Öncelikle bu çıkışa olumlu baktığımı belirteyim. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in her ne kadar ısrarla “yumuşama değil” sözlerine rağmen, bunu yumuşama olarak kamuoyu algısına çivilemeye çalışan iktidarın normalleşmeden ziyade yumuşamaya ihtiyaç duyduğunu anlaşılıyor. Normalleşme nedir? Bence normalleşme hiç olmazsa siyasi nezaket çerçevesinde diyalog kurabilmektir. AKP’li yıllarda hep şöyle söylemlere tanık oluruz: Ecevitli, Demirelli, Türkeşli, Erbakanlı yıllar hatırlatılarak bu liderlerin, özellikle seçim kampanyaları sırasında, her ne kadar birbirlerini son derece sert eleştirileri olmuşsa da siyasi nezaketi korudukları, birbirleri ile görüştükleri, yayınlara çıktıkları yani ilişkilerinin normalliğine atıfta bulunulur. Bence “normal” budur. Normal dediğimiz, cumhurbaşkanının arzu ve tahayyüllerine yeşil ışık yakmak değil, kırmızı ışık yakmak için bile bir ilişki kurma yolu döşeyebilmektir.
MÜZAKERE MÜCADELEDİR
Bugün Özgür Özel liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi son yerel seçimleri kazanırken aslında iktidar olduğunu gösterdi. Bugün Türkiye’nin birinci partisi olan CHP’nin zaferi yalnızca yerel seçimlere indirgenemez. Eğer kampanya sürecinde hükümet ve cumhurbaşkanı karşı kampanya için sahaya inmeseydi belki öyle kabul edilebilirdi. O nedenle bugün vatandaş CHP ve Özgür Özel’den kendi sorunlarına çözüm bulmak için iktidara etki etmesini bekliyor. Vatandaşın ekonomiden adalete, kentsel yaşamdan kırsal yaşama çok büyük ve tıkanmış sorunları var. AKP seçmeni bile artık seçtiği milletvekilleri yoluyla iktidara ulaşamıyor. Vatandaş iktidara etki edecek güçlü bir muhatap arıyor. Bugün gelinen noktada bu rol CHP’ye ve Genel Başkan Özel’e biçilmiş durumda. Bu da yalnızca grup toplantılarında ya da mitinglerde muhalefet etmek veya sokakta mücadele etmekle değil aynı zamanda Türkiye’nin önemli meseleleri için müzakere etmekle olur.
Özgür Özel Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gittiğinde önünde kapsamlı bir dosya vardı ve o dosyada neler olduğunu zaten söyledi. Ne yanıtlar aldığını söylemenin doğru olmadığı düşüncesindeyim, onu karşı tarafa bırakmak da siyasi nezakettir. Öte yandan külliye sonrası da yaptığı mitinglerde eleştirilerinin, taleplerinin ve yaptığı muhalefetin dozunu da düşürmedi. Dosyasındaki her başlık için neredeyse bir miting örgütleme yolunu seçti.
NORMALLEŞMEDEN NE UMMALIYIZ?
Bir yandan 28 Şubat generallerinin yaş ve sağlık durumundan dolayı tahliyeleri olurken aynı gün Kobane Davasında ceza yağması veya Erdoğan’ın dilinden yeni bir Anayasa söylemi düşmezken Kürt illerindeki belediyelere kayyum atanmasına başlanması ve bunun devamının geleceği yönünde yapılan açıklamalar insanlarda kafa karışıklığı yaratıyor. Yaratmasın. Çünkü “Normalleşme” ile nasıl ki Özgür Özel’in muhalefet yapışı değişmez ise Erdoğan’ın haleti ruhiyesi değişmez. Çünkü Anayasa değişikliği ve 2028 Genel Seçimlerine giden yol uzun ve daha çok hamle var. İktidar cenahı bütün kartlarını aynı anda açmayacaktır. Zaten Özgür Özel’in de böyle bir beklentisinin olduğunu düşünmüyorum. Gerek milletvekilliği gerekse grup başkan vekilliği döneminde AKP ve Cumhur İttifakı karşısında CHP muhalefetinin sözcülerinden bir olmuş olan Özgür Özel, Erdoğan’ın hamlelerini, ajandasını, neler yapabileceğini kestirecek bir tecrübeye sahip.
NORMALLEŞMENİN PLANLARI
Erdoğan normalleşme sürecini bir yandan zaman kazanma ve kendi milliyetçi cephesini tahkim ederek CHP’den parça koparma, CHP iktidarının yükselişini engelleme, öte yandan da CHP iktidarının yükselişini engelleyememesi durumunda gerçekten bir yumuşamaya dönüştürme, en azından emeklilik döneminde bir koruma kalkanı sağlama yönünde hamlelere dönüştürecektir. Tüm bunlar masasının üzerine A, B, C, D … X, Y, Z planları olarak sıralamıştır. Erdoğan’ın tek bir planı değil, duruma göre 32 harflik planı vardır.
CHP ya da muhalif kesimin de yapması gereken budur. Çünkü siyasette doğru ya da yanlış karardan çok aldığınız kararı doğrulatmak vardır. Bugün yanlış görünen ve hırpalanmanıza neden olan kararlarınız yarın doğru görünür ve takdir toplamanızı sağlar. Ancak biz, biat kültürü ile hareket eden sağ siyasette kamuoyunun “bekleyelim görelim” tavrına karşın, merkezin soluna doğru çeşitlenen siyasetin kamuoyunun siyasetçiyi, liderini ya da partisini anında alaşağı etme; sevme ya da nefret etme duygularıyla tepki verme; bu tepkilerde günlük yükseliş, düşüş, iniş, çıkışlarını görürüz.
Normalleşme yıllara etki edecek bir çıkıştır. Asıl önemli Normalleşme kapısından geçtikten sonra doğru yollara sapmak, labirentin sonundaki çıkışı bulmaktır.